Logo

9. Hukuk Dairesi2024/8449 E. 2024/12693 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yıllık izin ücretinin hesabında imzasız bordrolarda yer alan ikramiyenin çıplak ücrete dahil edilip edilmeyeceği hususunda bölge adliye mahkemeleri kararları arasında uyuşmazlık olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge adliye mahkemeleri kararları arasında yıllık izin ücretinin hesabında ikramiyenin çıplak ücrete dahil edilip edilmeyeceği konusunda farklı uygulamaların görülse de, her davanın kendi özel delil ve ispat durumuna göre değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla 5235 sayılı Kanun'un 35. maddesi kapsamında giderilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunmadığı gözetilerek uyuşmazlığın giderilmesi talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Başvurucu vekili dilekçesinde; yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmasına esas alınması gereken ücretin tespitinde, imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilen ikramiyenin de dikkate alınması gerektiğini belirterek bu hususta İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 2022/431 Esas, 2023/2029 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 2021/1921 Esas, 2021/1696 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 2018/3687 Esas, 2019/850 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar sayılı kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 10.05.2024 tarihli ve 2024/17 Esas sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenileceği, Daireler arasındaki uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar sayılı kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği gerekçesiyle dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 14.03.2024 Tarihli ve 2024/325 Esas, 2024/475 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “davacıya ödenen ikramiye hususunda ihtilaf bulunmamakla birlikte 4857 Sayılı İş Kanununun 57/2 Maddesine göre yıllık ücretli izin alacağının son çıplak ücretten hesaplanması gerektiği, ek ödemelerin yıllık izin hesabında dikkate alınmayacağı, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2021/121 Esas 2021/3755 Karar, 2019/6396 Esas 2021/2442 Karar sayılı emsal kararları birlikte değerlendirildiğinde davacının çıplak brüt ücreti esas alındığında davacının bakiye izin ücreti alacağına hak kazanmadığı, davacının yıllık izin ücreti alacağının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle yıllık ücretli izin alacağı talebinin reddine kesin olarak karar verilmiştir.

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 25.10.2023 Tarihli ve 2022/431 Esas, 2023/2029 Karar Sayılı Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "İbraz edilen 2019/Ağustos ayı ücret bordrosunda, davacının çıplak (asıl) brüt ücretinin 39.466,31 TL olduğu görülmektedir. Ücret bordrosunda çıplak ücret dışında gözüken; “İkramiye, Görev Tazminatı, Sağlık Sigortası ve Şahıs Sigortası v.b” ücretler ek ödemeler olup, yıllık ücretli izin alacağının hesabında dikkate alınmayacağı, davacının brüt ücreti 39.466,31 TL kabul edildiğinde, davacının bakiye yıllık izin ücret alacağının olmadığı" gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 28.02.2024 tarihli ve 2023/21403 Esas, 2024/3794 Karar sayılı kararı ile; 2019 yılı Temmuz ve Ağustos ayı bordrolarında aylık ücretin net 36.497,00 TL olduğu tespit edildiğinden, yıllık ücretli izin alacağının bu ücrete göre hesaplanması yerine davacının çıplak brüt ücretinin aylık 39.466,31 TL olduğu kabul edilerek sonuca gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 Tarihli ve 2021/1921 Esas, 2021/1696 Karar Sayılı Karar

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “davacıya ödenecek yıllık izin ücretinin hesabında, iş akdinin feshedildiği tarihteki son çıplak ücretin esas alınması gerektiği, dosyada mevcut davacının son ücret bordrosunun tetkikinden en son birim ücretinin aylık net 21.509,00 TL olarak açık bir şekilde gösterildiği tespit edildiğinden, davacının iş akdinin feshi tarihi itibariyle kullanmadığı toplam 446 gün yıllık ücretli izin ... bulunduğu kabul edilerek 4857 İş Kanunu'nun 59. maddesi gereği son çıplak net ücret üzerinden hesaplama yapılarak davacının 21.509,00/30 gün = 716,96 TL x 446 = 319.764,16 TL net yıllık izin alacağının olduğu, davalı işveren tarafından yıllık izin ücretine mahsuben ödenen 204.639,67 TL'nin tenzili ile davacının nihai yıllık izin alacağının 319.764,16 – 204.639,67 = 115.124,49 TL olarak tespit edildiği” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.01.2022 tarihli ve 2021/12951 Esas, 2022/904 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

D. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 23.05.2019 Tarihli ve 2018/3687 Esas, 2019/850 Karar Sayılı Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “Davalı vekilinin itirazları doğrultusunda bilirkişi tarafından dosyaya sunulan bilirkişi ek raporunda dosyada bulunan son aya ait ücret bordrosu, taraflar arasındaki 27.08.2016 tarihli e-posta yazışması ve 2016 yılı Temmuz ayı zammına ilişkin bilgilendirme beyanına ilişkin ekran görüntüsü dikkate alındığında, davacının iş akdinin fesh edildiği tarihte en son net 17.874,00 TL ücret aldığı kabul edilmiştir, mahkemenin bu tespiti usul ve yasaya ve dosya içeriğine uygundur” gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 27.01.2021 tarihli ve 2019/6396 Esas, 2021/2442 Karar sayılı kararı ile; Bölge Adliyesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

E. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 23.06.2022 Tarihli ve 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ücret bordrolarının imzasız oluşu, davacının taraflar arasındaki ücret anlaşmasının net ücret üzerinden yapıldığına yönelik beyanı da birlikte değerlendirildiğinde temel ücretin bölünerek bordrolaştırıldığı, bordroda "birim ücret" olarak gösterilen miktarın hesaplamaya esas alınması gerektiği, taraflar arasında imzalanan protokolde yer alan "..son aylık net ücretin 7 katı tutarında 105.847-TL net ödeme daha yapılacaktır..." şeklindeki işveren taahhüdünün de aylık net ücret miktarı ile uyumlu olduğu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.01.2022 tarihli ve 2021/12951 Esas, 2022/904 Karar sayılı kararı onama kararı ile de davalı işyerinde aylık ücretin bordroda gösterilen "birim ücret" olarak kabul edildiği gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne kesin olarak karar verilmiştir.

F. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 16.05.2022 Tarihli ve 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar Sayılı Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; "Davalı bankanın tüm benzer dosyalarda ücret bordrolarında gözüken ve gerçek ücret olan net ücretin %64’ü oranı üzerinden yıllık izin ödemesi yapmış olup 9.123,00 TL’nin %64’ü 5.838,00 TL’ye denk gelmekte ve sunulan tabloda da bu rakam üzerinden hesaplama yapıldığı görülmektedir. Nitekim benzer dosyada izin alacağı için İstanbul 27.İş Mahkemesinin 2017/68 E.2018/343 K. Sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da davalı tarafın savunmalarına itibar edilmeyerek , son bordroda yazılı olan net ücret 17.874,00 TL üzerinden 373 günlük izin alacağı için 222.233,40 TL izin alacağı tespit edildikten sonra yapılan 142.224,90 TL izin ödemesi davacının mahsup edildikten sonra 80.008,50 TL izin alacağı olduğu kabul edilmiş ve mahkemece bu miktar üzerinden karar verilmiş, davalı tarafın istinaf talebi de İstanbul Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 28.Hukuk Dairesinin 2018/3687 E., 2019/850 K. Sayılı kararı ile reddedilmiş, davalı tarafın temyiz talebi de Yargıtay 9.Hukuk Dairesi tarafından 2019/6396 E.,2021/2442 K. Sayılı kararı ile reddedilip kararın onanmış olup, bu karar ile yıllık izin alacağının ne şekilde hesaplanması gerektiği tartışması son bulmuştur." yönündeki İlk Derece Mahkemesi kararının isabetli olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Uyuşmazlık, yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmasına esas alınması gereken aylık çıplak ücret miktarına ilişkindir.

B. İlgili Hukuk

1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.

2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre; “Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma ... bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek” bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrası ise şöyledir:

“(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir.”

4. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) 32, 50, 57 ve 59 uncu maddeleri.

C. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemesinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasında uyuşmazlık bulunması durumunda, 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinde belirtilenler tarafından yapılacak gerekçeli başvuru sonrasında, mevcut başvuru hukuk daireleri başkanlar kurulunca değerlendirilerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesi istenecektir.

2. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığın, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir.

3. Uyuşmazlığın esasına yönelik değerlendirmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesine dayanan taleplerle ilgili olarak dosyanın ilgili daireye gönderilmesine karar verdiği sırada, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda veya ne şekilde giderilmesi gerektiğine yönelik görüş bildirip bildiremeyeceği ele alınmalıdır.

İlgili hükümde, uyuşmazlığın giderilmesinin gerekçeli olarak istenmesi üzerine bölge adliye mahkemesi başkanlar kurulunun kendi aralarında toplanacakları ve kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini isteyecekleri düzenlenmiştir. Kanun'daki "kendi görüşleri" ifadesinden anlaşılması gereken husus, başkanlar kurulunun bölge adliye mahkemesi kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığı yönündeki görüşüdür. Uyuşmazlığın giderilmesinin gerekip gerekmediği veya hangi daire kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği yönündeki karar, Yargıtay ilgili hukuk dairesince verilir. Keza ilgili daire uyuşmazlığı, mutlaka uyuşmazlık konusu daire kararları çerçevesinde ele alıp gidermek zorunda değildir. Gerektiği takdirde uyuşmazlığı, bölge adliye mahkemesi kararlarında belirtilen gerekçelerden farklı gerekçe ile de giderebilir. Buna göre Başkanlar kurulunun uyuşmazlığın hangi bölge adliye mahkemesinin kararı doğrultusunda giderilmesi gerektiği konusunda bir görüş ortaya koyması, ilgili yasal düzenlemeye aykırı olduğu gibi yargısal bir faaliyette bulunulması anlamına geleceğinden yerinde de değildir.

Somut olayda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunca daire kararları arasında uyuşmazlık bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekirken, uyuşmazlığın hangi daire görüşü doğrultusunda giderilmesi gerektiğinin belirtilmesi isabetsiz olup eleştirilmiştir.

4. Ayrıca 5235 sayılı Kanun'un İlgili Hukuk bölümünün (2) numaralı paragrafında yer verilen 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinin açık hükmü gereği, bir Yargıtay Dairesi kararı ile Bölge Adliye Mahkemesi Dairesi kararı arasındaki uyuşmazlığın giderilmesinin talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 28.09.2021 tarihli ve 2021/8978 Esas, 2021/13095 Karar sayılı karar). Buna göre başvurucunun dilekçesinde belirttiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 25.10.2023 tarihli ve 2022/431 Esas, 2023/2029 Karar sayılı karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesinin 28.10.2021 tarihli ve 2021/1921 Esas, 2021/1696 Karar sayılı karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin 23.05.2019 tarihli ve 2018/3687 Esas, 2019/850 Karar sayılı kararları, kesin nitelikte olmayıp Dairemizce temyiz incelemesine tâbi tutulmuştur. Açıklanan nedenle başvurucunun dilekçesinde bildirdiği bu kararlar ile diğer Bölge Adliye Mahkemesi kararları arasında 5235 sayılı Kanun'un ilgili düzenlemesine göre giderilmesi gereken bir uyuşmazlık bulunduğundan söz edilemez.

5. Bu nedenle uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu edilen yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmasına esas alınan aylık çıplak ücrete, imzasız bordrolarda tahakkuk ettirilen ikramiyenin dâhil edilmesi gerekip gerekmediği noktasında aykırılık bulunduğu iddiası; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar sayılı kararları bakımından değerlendirilmelidir.

6. 4857 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanun'un 57 nci maddesinde işverenin yıllık ücretli iznini kullanan işçiye, yıllık izin dönemine ait ücretini işçinin izne başlamasından önce peşin ödemek veya avans vermek zorunda olduğu, bu ücretin hesabında 50 nci madde hükmü uygulanacağı belirtilmiş; 50 nci maddede ise fazla çalışma karşılığı olarak alınan ücretler, primler, işyerinin temelli işçisi olarak normal çalışma saatleri dışında hazırlama, tamamlama, temizleme işlerinde çalışan işçilerin bu işler için aldıkları ücretler ve sosyal yardımların hesaba katılmayacağı düzenlenmiştir.

7. Yukarıda da ifade edildiği üzere, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar sayılı kararları incelendiğinde; yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmasında esas alınması gereken ücretin, işçinin son aylık çıplak ücreti olduğu konusunda tereddüt bulunmadığı, uyuşmazlığın ikramiye dâhil ödenen ücretin, işçinin gerçek aylık çıplak ücreti olup olmadığı konusunda toplandığı anlaşılmaktadır.

Bu noktada ifade etmek gerekir ki çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanmaktadır.

8. Ne var ki 5235 sayılı Kanun ile bu Kanun'da sayılan kişi ve kurumlara tanınan uyuşmazlığın giderilmesini talep etme ..., mutlak biçimde her uyuşmazlığın esasına yönelik çözüm geliştirilmesine imkân vermez. Uyuşmazlığın giderilmesi talebi bir kanun yolu olmayıp böyle bir talebin varlığı hâlinde Yargıtayca temyiz incelemesine benzer bir inceleme yapılması da mümkün değildir.

İlk bakışta, yukarıda özetlerine yer verilen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar sayılı kararları arasında 5235 sayılı Kanun anlamında benzer olaylar bulunduğu sonucuna varılabilir. Şüphesiz benzer olaylardan söz edebilmek için davaların taraflarının aynı olması yahut olaylar arasında mutlak bir özdeşlik bulunması gerekmez. Ancak bazı dava dosyalarındaki maddi vakıaların fazlasıyla farklılık göstermesi farklı sonuçlara ulaşılmasına neden olabilir.

9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 52. Hukuk Dairesinin 2024/325 Esas, 2024/475 Karar; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2021/3302 Esas, 2022/949 Karar ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesinin 2021/2775 Esas, 2022/1236 Karar sayılı başvuru konusu dava dosyalarında da her bir dosyadaki iddia, savunma ve delil durumuna göre gerçek ücretin ispatı hususunun farklılık göstermesi mümkündür. Bu hâlde uyuşmazlığın giderilmesi talebine konu sözü edilen kararlar birbiri ile çelişir gözükmekte ise de bu çelişki; dosya kapsamı, sunulan deliller ve dosyalardaki ispat durumu ile ilgilidir. İspat ise, her bir dosya yönünden ayrı ayrı ele alınmalıdır. Taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda, taraflarca dosyaya sunulan delillerin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği, deliller çerçevesinde iddia ile savunmanın ispat edilip edilemediği hususunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği muhakkaktır. Bu bağlamda uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu Bölge Adliye Mahkemeleri ve istinaf incelemesine esas İlk Derece Mahkemeleri kararları incelendiğinde; uyuşmazlığın giderilmesi istemine konu dosyalarda, yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmasına esas alınması gereken ücret noktasında delil ve ispat durumunun aynı olduğu ve buna rağmen farklı sonuca ulaşıldığı hususu belirlenememektedir. Bölge Adliye Mahkemelerince dosya kapsamında yer alan deliller ve somut olayın koşulları gözetilerek hüküm tesis edilmesi, bir diğer ifade ile somut olaya özgü nitelikte kararlar verilmesi durumunda, bölge adliye mahkemeleri kararları arasında giderilmesi gereken bir uyuşmazlığın bulunduğundan söz edilemez.

10. Açıklanan nedenlerle başvurucunun dilekçesinde belirtmiş olduğu Bölge Adliye Mahkemesi Daireleri kararları arasında 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi kapsamında bir uyuşmazlık söz konusu değildir.

V. KARAR

1. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 10.05.2024 tarihli ve 2024/17 Esas sayılı kararına istinaden iletilen mevcut talep yönünden uyuşmazlığın giderilmesine yer olmadığına,

2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

30.09.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.