Logo

9. Hukuk Dairesi2024/9145 E. 2024/11037 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının Gürcistan'da çalıştığı işyerinde uygulanan sözleşme hükümlerine göre fazla çalışma ve diğer işçilik alacaklarının Gürcistan hukuku mu yoksa Türk hukuku mu gözetilerek hesaplanması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı ile davacı arasında yapılan sözleşmede kararlaştırılan haftalık çalışma süresinin, Türk hukukunda işçi sağlığı ve güvenliği kapsamında kamu düzenine ilişkin emredici hüküm niteliğindeki azami haftalık çalışma süresini aşması nedeniyle, sözleşmeye Gürcistan hukuku yerine Türk hukukunun uygulanması gerektiği ve işçilik alacaklarının bu hukuk uyarınca hesaplanması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2022/382 E., 2024/180 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendilten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Şirketin organik bağ içinde olduğu, yönetim ve denetimi altında iş yaptığı ... CO. LLC adlı Şirket nezdinde 23.10.2014-15.09.2016 tarihleri arasında ekskavatör operatörü olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, çalıştığı süre boyunca yıllık izin kullanmadığını, müvekkilinin haftanın altı günü 07.30-18.30 saatleri arasında çalıştığını, on beş günde bir hafta tatilinde çalıştığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava dışı ... CO. LLC. Şirketinde çalıştığını, bu Şirketin Gürcistan kanunlarına göre kurulmuş bağımsız bir şirket olduğunu, davacının sunmuş olduğu sözleşmede Gürcistan kanunlarının uygulanacağının belirtildiğini, somut uyuşmazlığın Türk iş kanunlarına göre çözülemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.02.2020 tarihli ve 2016/1945 Esas, 2020/101 Karar sayılı kararıyla; dava dışı Şirket ile davalı Şirket arasında organik bağ olduğu, davacının aylık ücretinin 1.425,60 USD olduğu, davacının 19,25 saatlik haftalık çalışmasından 5,2 saatin düşülmesi ile haftalık 14,05 saat fazla çalıştığı, ayda iki hafta tatilinde çalıştığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 24.02.2022 tarihli ve 2020/1393 Esas, 2022/499 Karar sayılı kararıyla; dava dışı Şirket ile davalı Şirket arasında organik bağ bulunduğu, dosya kapsamına uygun olarak tespit edilen ücrete göre yapılan hesaplamaların fahiş olmadığı, davacının da tanık olarak dinlendiği tanıklardan S.K. tarafından açılan dava dosyasında bir hafta 18 saat bir hafta 21 saat fazla çalışma tespiti yapıldığı ve istinaf incelemesinden geçerek kararın kesinleştiği, bu nedenle eldeki dosyada ayda 270 saat fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğuna ilişkin sözleşme hükmü de dikkate alınarak haftalık 14 saat fazla çalışma tespiti ile yapılan hesaplamada bir hatanın bulunmadığı, fazla çalışma alacağının ödendiğine ilişkin ödeme belgesi sunulmadığı gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.09.2022 tarihli ve 2022/6386 Esas, 2022/10500 Karar sayılı ilâmıyla; taraflar arasında bir hukuk seçimi anlaşması bulunduğundan uyuşmazlık hakkında Gürcistan hukukunun uygulanması gerektiği, gerekirse Gürcistan hukukunda uzman bir bilirkişiden de rapor alınmak suretiyle dava konusu uyuşmazlık bakımından değerlendirme yapılması ve dosya kapsamındaki delil durumu birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilâmı doğrultusunda alınan bilirkişi raporundaki hesaplamaya göre yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; reddedilen tutarlar yönünden davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesi gerektiğini, reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Gürcistan hukukuna dair değerlendirmenin hatalı olduğunu, Gürcistan İş Kanunu'nda zamanaşımı düzenlemesi bulunmadığını, davacının çalışma karşılığı aldığı en son aylık ücretinin 1.900,00 USD olduğunu, davacının ayda 80 saati aşan sürede fazla çalışma yaptığını, aynı şekilde ayda 10 saati aşan sürede hafta tatili ve Gürcistan ülkesindeki bayram ve resmî tatillerde çalışması olan davacıya bu çalışmaların karşılığının ödenmediğini, davacı ve diğer işçiler işe alınırken toplam ücret diye belirtilen tutarın aylık ücret olarak alınacağının açıkça belirtildiğini, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerektiğini, şantiyede ikili vardiya sisteminin uygulandığının sabit olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyetine ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının Gürcistan hukukuna göre taleplerinin ispat ve hesaplanması ile davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti ve yargılama giderine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un (5718 sayılı Kanun) 2, 5, 8, 24, 27, 40 ve 44 üncü maddeleri.

3. Gürcistan İş Kanunu'nun ilgili hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıklarda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukukun tespiti bakımından yeni esaslar belirlenerek yabancı hukukun uygulanması yönünde içtihat değişikliğine gidilmiştir. Diğer taraftan gerek Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin gerekse Dairemizin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davaların bir kısmında, benimsenen yeni görüş doğrultusunda yabancı hukukun uygulanması, davacı taraf aleyhine bazı olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir. Bu sebeple Dairenin önceki uygulamasına güvenilerek açılan davalarda, Mahkemece görüş değişikliğine bağlı olarak yabancı hukukun uygulanması nedeniyle ret kararı verilmesi hâlinde, davacı aleyhine vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesinin hakkaniyetli olmayacağı ve adaletsizliğe yol açacağı sonucuna varılmıştır.

3. Somut uyuşmazlıkta, davacının davalı Şirkete ait yurt dışında bulunan işyerinde çalıştığı anlaşılmakla, İlk Derce Mahkemecesince bozma ilâmı doğrultusunda davaya konu uyuşmazlığın çözümünde Gürcistan İş Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanması suretiyle yapılan hesaplamaya göre belirlenen alacakların hüküm altına alınmasında isabetsizlik bulunamamaktadır. Ancak dava tarihinin 12.12.2016 olması ve yabancı hukukun uygulanması sonucunda kısmen ret kararı verilmiş olması karşısında, Dairenin önceki uygulamasına güvenerek dava açan davacı aleyhine vekâlet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi hakkaniyete aykırıdır.

Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı tarafın İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (7) ve (9) numaralı bentlerinin hükümden tamamen çıkartılarak yerlerine sırasıyla;

"7-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,"

"9-Davalı lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına," bentlerinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

10.09.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Dosya içeriğine göre taraflar arasında yapılan sözleşmenin 3.1.maddesine göre davacının sözleşmenin 4.1, 4.2 ve 4.3’de belirtilen toplam çalışma düzenindeki aylık çalışma karşılığında aylık toplam 1900 USD ücret alacağı belirtildikten sonra aynı maddede “Aldığı ücretin açılımı: Maaş karşılığı ödenecek tutar 950 (BİN DOKUZ YÜZ) USD, saatlik ücretinin ise 5,94 (BEŞ, DOKSAN DÖRT) USD” olduğu belirtilmiştir. Sözleşmenin 3.maddesine göre “Tüm ödemeler Gürcistan Lari’si olarak müteakip ayın 15’i ila 25’i arasında banka havalesi olarak yapılacaktır”. Sözleşmenin “Çalışma Saatleri ve Yeri” başlıklı 4.maddesinde ise, çalışmanın Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günlerinin normal mesai günü olarak yapılacağı (4.1), haftada 6 gün ve her iki haftada 1 Pazar günü çalışma yapılacağı (4.2) ve gündüz çalışma saatlerinin 07.00-12.00, 13.00-18.00, gün içinde toplam yarım saat ara dinlenme şeklinde olacağı (4.3) belirtilmiştir. Sözleşmeye göre “Fazla mesai, hafta boyunca cumartesi günü dahil 20 saat” (4.5) olup, Pazar günleri çalışma yapılan haftalarda, Pazar günleri 10 saat hafta tatili çalışması yapılacaktır (4.6). Yine sözleşmeye göre “Fazla mesai ücretlendirilmesi burada belirtilen saatlik çalışma ücretine göre ve bu sözleşmenin madde 5.1, 5.2, 5.3 ve 5.4’e uygun zamlı hesaplanarak ödenecektir (3.1)”. Sözleşmenin 5.1.maddesinde çalışanın, haftalık (40 saat) çalışma süresine ilave olarak yaptığı haftalık 20 saat fazla mesai çalışması, aylık olarak toplanarak çalışana madde 3.1 de belirtilen saatlik ücretinin 1,5 katı olarak madde 3.2’ye göre ödeneceği düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5.2. maddesinde ise çalışanın iki haftada bir Pazar günü 10 saat fazla mesai yapacağı, Pazar günleri yapılan çalışmaların aylık olarak toplanarak çalışana madde 3.1 de belirtilen saatlik ücretinin 2 katı olarak madde 3.2’ye göre ödeneceği öngörülmüştür.

Davacı aylık temel ücretinin 1.900,00 USD olduğunu iddia ederek işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının aylık temel ücreti 950,00 USD kabul edilmek suretiyle işçilik alacakları hesaplanmıştır. Taraf vekillerinin istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

Yabancı unsurlu uyuşmazlıklarda kamu düzeni, 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca uygulama alanı bulmakta olup, söz konusu hüküm “Yetkili yabancı hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hâllerde, Türk hukuku uygulanır.” şeklindedir.

Yabancılık unsuru taşıyan hukuki uyuşmazlığa uygulanacak hukuk yabancı devletin hukuku ise kural, yabancı hukukun uygulanmasıdır. Bununla birlikte yabancı hukukun uygulanmasının sınırı, doğacak hukuki sonuçların Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmamasıdır. Bir yabancı hukuk kuralı Türk hukukunun temel değerlerine, genel adap ve ahlâk anlayışına, Türk kanunlarının dayandığı temel adalet anlayışına ve hukuk siyasetine, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Anayasa) yer alan temel hak ve özgürlüklere, milletlerarası alanda geçerli ortak ve kabul görmüş hukuk prensiplerine, ahlâk ve adalet anlayışına, medeniyet seviyesine siyasi ve ekonomik rejimine aykırı olması hâlinde kamu düzenimize aykırılığı söz konusu olabilir (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu, 10.02.2012 tarihli ve 2010/1 Esas, 2012/1 Karar sayılı kararı).

Avrupa Adalet Divanının bir kararında belirtildiği üzere azami çalışma süresi işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgilidir (14.10.2010, Günter Fuß v Stadt Halle, Case C-243/09, EU:C:2010:609, p. 32-33). Ülkemizde de çalışanların sağlık ve güvenliğini korumak amacıyla çalışma süreleri sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda 4857 sayılı İş Kanunu’nda (4857 sayılı Kanun) günlük çalışma için en çok 11 saat, haftalık çalışma için ise en çok 45 saatlik bir süre öngörülmüştür. İşçinin onayı ile yılda 270 saati geçmemek üzere fazla çalışma yapılabileceği göz önünde bulundurulduğunda 4857 sayılı Kanun'a tâbi işçiler bakımından haftalık azami çalışma süresinin 50 saat olduğu söylenebilir.

Dairemiz uygulamasına göre aylık ücretin asgari ücretten ayda en az 22,5 saatlik fazla çalışmayı karşılayacak miktarda yüksek olması kaydıyla fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olduğuna yönelik sözleşme hükmü geçerlidir. Böyle bir durumda yılda 270 saat fazla çalışma karşılığının aylık ücret içinde ödendiği kabul edilmektedir. Yine Dairemiz uygulamasına göre aylık ücretin fazla çalışmayı da kapsadığı şeklinde bir düzenleme olması durumunda, temel ücret yılda 270 saatlik fazla çalışmayı de içine alan ücrettir. İşçilik alacakları bu temel ücret üzerinden hesaplanmaktadır. Yani temel ücret belirlenirken fazla çalışma karşılığı olarak ödenen miktar ayrıştırılmamaktadır. Gerçekten işçiye, fazla çalışma yapmasa dahi aynı ücretin ödenmesi, ayrıştırma yapılmamasını gerektirir.

Taraflar arasında yapılan sözleşmenin yukarıda belirtilen hükümlerine göre davacı işçiye haftada 57 saat çalışma ve ayda iki hafta tatilinde 10’ar saat olmak üzere yapacağı çalışma karşılığı olarak 1900 USD ödeneceğinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı sürekli olarak ayda iki hafta 57 saat, iki hafta ise 67 saat çalışacaktır. Bu süreler dışında yapılan çalışmanın ise fazla mesai olduğu ve ayrıca ücretlendirilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Davacının sürekli biçimde bu şekilde çalıştırılması Türk hukukunda öngörülen azami çalışma süresini ihlal eden bir durumdur. Türk hukuku bakımından da azami çalışma sürelerine ilişkin kurallar iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanabilmesinin bir gereğidir. Azami çalışma süresi, ihlali hâlinde ortaya çıkabilecek kazalar dikkate alındığında, sadece işçinin değil üçüncü kişilerin de sağlık ve güvenliğini ilgilendirdiğinden Anayasa’nın 17 nci maddesinde düzenlenen yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme ... ve vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı ile doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle kamu düzenine ilişkin bir düzenleme olarak kabul edilmelidir.

Yukarıda belirtildiği üzere 5718 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca belirli bir uyuşmazlığa uygulanacak yabancı hukuk hükmünün Türk kamu düzenine açıkça aykırı olması hâlinde, gerekli görülen hâllerde, o kural yerine Türk hukuku uygulanmalıdır. Davacı işçinin her ay sürekli olarak iki hafta 57 saat, iki hafta ise 67 saat çalışması gerektiğinin kararlaştırılması, Türk hukukunda yer alan ve kamu düzenine ilişkin azami çalışma süresini açıkça ihlal ettiğinden, uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanması gerekir. Bu durumda aylık temel ücretin 1.900,00 USD olduğu ve bunun yıllık 270 saat fazla çalışma ücretini kapsadığı kabul edilmeli, işçilik alacakları da buna göre hesaplanmalıdır.

Belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan, Sayın çoğunluğun onama yönündeki görüşüne katılamıyoruz.