"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/585 E., 2024/253 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı asıl işverenden ihale alan alt işverenler nezdinde ambar elemanı olarak çalıştığını, gerçekte davalının asıl işçisi olduğunu, satın alma ve malzeme yönetimi biriminin bir bütün olduğunu, ambar hizmetinin bölünmesinin mümkün olmadığını, hizmet alım sözleşmelerinin muvazaa nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin ilk işe girdiği tarihten itibaren davalının işçisi sayılması gerektiğinin tespitine ve davalının taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden yararlandırılarak ücret farkı ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili İdarenin malzeme ambarları iş ve işlemleri hizmet alımı işi için 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre ihaleye çıktığını, verilen işin yardımcı iş olduğunu, davacının ihale alan firmanın çalışanı olduğunu, muvazaa iddialarının haksız olduğunu, alacakların zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.09.2020 tarihli ve 2016/1487 Esas, 2020/538 Karar sayılı kararı ile; yapılan yargılama, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacının davalı işveren bünyesinde alt işveren şirketler nezdinde çalıştığı, davacının ambar işçisi olarak işletme ambarlarına gelen her türlü hammadde, mal ve malzemelerin ambara giriş, kayıt ve tesellüm işlemleri ile işletmenin personeli tarafından yapılan raflama, stoklama, yerleştirme, ambar göz kartlarına işlenmesi, ambara gelen soda vb. malzemelerin fabrikalara dağıtım işlemleri işinde çalıştığı, davacı işçinin yetkili asıl işveren işçisi mühendislerin idare ve denetiminde olduğu, yaptığı işin asıl işin bir bölümü olduğu, emir ve talimatları asıl işverenin yetkili mühendis amirlerinden aldığı, alt işverenin asıl işverenden bağımsız ayrı bir organizasyon gerçekleştirmediği, çalışanların sevk ve idaresinde herhangi bir fonksiyonunun olmadığı asıl işveren alt işveren ilişkisinin ve yapılan sözleşmenin muvazaaya dayalı olduğu, hesaplama dönemi itibarıyla sendikaya üyeliği olmayan davacının fark ücret talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarihli ve 2020/3439 Esas, 2022/4455 Karar sayılı kararı ile; davalı işyerinde bor ve türevi cevherlerin çıkarılıp üretilerek satışa hazır hâle getirilmesi işi yapıldığı, maden çıkarma, üretme ve satışa hazır hâle getirme süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde anılan depolama bölümlerinin asıl işin ayrılmaz bir parçası olduğu, belirtilen depolama işlemleri gerçekleşmeksizin maden çıkarma, üretme ve satışa hazır hâle getirme sürecinin yürütülmesinin mümkün olmadığı, ayrıca bu işler uzmanlık gerektiren bir iş de sayılamayacağından temelde alt işverene verilmesinin 4857 sayılı İş Kanunu’na (4857 sayılı Kanun) uygun düşmediği, davalıya ait işyerinde yapılan asıl iş dikkate alındığında ana üretim girdisi olan madenin ve yan üretim girdisi olan ambalaj malzemesi gibi malzemelerin işyeri bina ve bölümleri arasında forkliftlerle taşınması, istiflenmesi ve depolanması işlerinin asıl işin uzmanlık gerektirmeyen bir parçası niteliğinde olduğu, bu işlerin asıl işe yardımcı işler olarak kabul edilmesi gerektiği, davalı ile davacının işçisi olarak çalıştığı dava dışı Şirket arasında muvazaa bulunduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 07.06.2023 tarihli ve 2023/4203 Esas, 2023/8728 Karar sayılı kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen keşif kararı gereğince iki kişilik bilirkişi heyeti ile birlikte mahallinde yapılan inceleme neticesinde bilirkişilerce düzenlenen raporda davalı işletmede yer alan ambar bölümünün satın alma ve malzeme yönetimi birimi içinde yer aldığı ve birimin ayrılmaz parçası olduğu, burada yapılan işlerin asıl iş niteliğinde olduğu ve yardımcı iş kabul edilemeyeceği, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğu yönünde görüş bildirilmiş ise de söz konusu raporun yetersiz ve hükme esas alınamayacak nitelikte olduğu, davacının yaptığı işin asıl iş kapsamında olup olmadığı hususunda içerisinde endüstri mühendisi bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi heyeti marifetiyle teknik yönden detaylı ve somut şekilde inceleme yapılarak muvazaa olgusunun bulunup bulunmadığı noktasında kapsamlı biçimde değerlendirme yapılıp bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde sonuca gidilmesini hatalı olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uygun şekilde yapılan keşif sonucunda davacının ... İşletme Müdürlüğü bünyesinde alt işveren şirketlerin işçisi olarak çalıştığı, ambar işçisi olarak ... İşletme Müdürlüğü ambarlarına gelen her türlü hammadde, mal ve malzemelerin ambara giriş, kayıt ve tesellüm işlemleri ile işletmenin personeli tarafından yapılan raflama, stoklama, yerleştirme, ambar göz kartlarına işlenmesi, ambara gelen soda vb. malzemelerin fabrikalara dağıtım işlemleri işinde çalıştığı, davacı işçinin yetkili asıl işveren çalışanı mühendislerin idare ve denetiminde olduğu, yapılan işin asıl işin bir bölümü olduğu, emir ve talimatları asıl işverenin yetkili mühendis amirlerinden aldığı, alt işverenin asıl işverenden bağımsız ayrı bir organizasyon gerçekleştirmediği, çalışanların sevk ve idaresinde herhangi bir fonksiyonunun olmadığı, kullanılan ekipmanın asıl işverene ait olduğu, davacının işini yapmaması hâlinde üretim sürecinin tamamlanmasının mümkün olmadığı, yapılan işin teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı, davacının yaptığı işin yardımcı nitelikte bir iş olmayıp asıl iş niteliğinde bulunduğu, bu itibarla davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacının yaptığı işin ihale ile temini mümkün bir iş olduğunu, alt işveren eliyle yapılan bu işlerin asıl işin üretim faaliyetlerini oluşturan kimyasal ve metalurjik süreçler kapsamında olmadığını, doğrudan üretimle ilişkisi olmayan yardımcı işler kapsamında olduğunu, asıl işveren alt işveren ilişkisinin hukuka uygun kurulduğunu, hizmet alım işinde muvazaa bulunduğuna yönelik kabulün isabetsiz olduğunu, davacının müvekkili Kurumun işçisi olmadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık; asıl işveren alt işveren ilişkisinin kanuna uygun kurulup kurulmadığı ve muvazaaya dayanıp dayanmadığı, buna göre davacının hüküm altına alınan ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedi ve sekizinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 19 uncu maddesi, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 39 uncu maddesi, 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması ve 6452 Sayılı Kanunla 6212 Sayılı Kanunun 2 nci Maddesinin Kaldırılması Hakkında Kanun'un 1 vd. maddeleri.
3. 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Alt İşverenlik Yönetmeliği'nin (Yönetmelik) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c), (g) ve (ğ) bentleri ile 4 ve 11 inci maddeleri ve 12 nci maddesinin ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1. Taraflar arasında davalı ile davacının Sosyal Güvenlik Kurumuna çalışmasının bildirildiği Şirketler arasında geçerli bir asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunup bulunmadığı, asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayanıp dayanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
2. 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin yedinci fıkrasına göre bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren alt işveren ilişkisi denilmektedir. Maddeye göre asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak 4857 sayılı Kanun'dan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden ... yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur. Dolayısıyla asıl işveren alt işveren ilişkisinin geçerli olarak kurulabilmesi için iki işverenin bulunması, mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işin varlığı ve asıl işin bölünerek alt işverene verilmesi hâlinde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik sebeplerle uzmanlık gerektirme unsurunun gerçekleşmiş olması gerekir. Sözü edilen bu hususların, aksi kanıtlanabilen adi kanuni karineler olduğu kabul edilmelidir.
3. Muvazaa ise 6098 sayılı Kanun'da düzenlenmiş olup tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, kendi gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç meydana getirmesini arzu etmedikleri, görünüşte bir anlaşma olarak tanımlanabilir. Muvazaada, taraflar arasında üçüncü kişileri aldatma kastı bulunmakta ve sözleşmedeki gerçek amaç gizlenmektedir. Muvazaa genel ispat kuralları ile ispat edilebilir. Bunun dışında işverenler arasında muvazaalı biçimde asıl işveren alt işveren ilişkisi kurulmasının önüne geçilmek amacıyla 4857 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinin sekizinci fıkrasında bazı muvazaa kriterlerine de yer verilmiştir. Maddenin sekizinci fıkrasına göre, asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi hâlde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş, bölünerek alt işverenlere verilemez.
4. Diğer yandan belirtmek gerekir ki asıl işveren alt işveren ilişkisinde, asıl işveren yetkililerinin işçilere emir ve talimat vermesi gereken durumların ortaya çıkması mümkündür. Hizmet alım sözleşmesi ile üstlenilen iş kapsamında çalışan işçiye, işin yürütümü ile ilgili asıl işveren yetkililerince verilen emir ve talimatlar ve asıl işverenin yönetim ve denetim ... kapsamında yaptığı işlemler, tek başına asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu göstermez.
5. Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince; yapılan keşif, keşif sonucu bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapor ve dosya kapsamına göre davacının ambar işçisi olarak çalıştığı, davacı işçinin yetkili asıl işveren çalışanı mühendislerin idare ve denetiminde olduğu, yapılan işin asıl işin bir bölümü olduğu ve teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olmadığı gerekçesiyle davalı ile davacının çalıştığı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğu ve davacının çalışmaya başladığı tarihten itibaren davalının işçisi olduğu kabul edilmiştir.
6. Dosya içeriğine göre davacı, satın alma ve malzeme yönetimi birimi ambar bölümünde işçi olarak çalışmaktadır. İlk Derece Mahkemesince yapılan keşif sonrası bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapor, tanık anlatımları, hizmet alım sözleşmesi ve dosya kapsamından; davacının çalıştığı davalı Kuruma ait ... İşletme Müdürlüğünde esasen bor üretimi yapıldığı, bor madeninin üretim sürecinde kullanılmak üzere davalı Kurumun malzeme ambarlarına gelen her türlü hammadde, mal ve malzemeleri indirme, yükleme, boşaltma, raflama, stoklama, yerleştirme, ambar göz kartlarına işleme ve ilgili bölümlere dağıtım işlerinde davacının ambar işçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
7. Yönetmelik'in 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre mal veya hizmet üretiminin esasını oluşturan iş, asıl iştir. Aynı maddenin birinci fıkrasının (ğ) bendine göre ise işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe bağımlı olan iş, yardımcı iştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve sözü edilen Yönetmelik'teki bu tanımlar dikkate alındığında; davalı Kurumda asıl işin nihai ürün olan borik asidin çıkarılması olduğu, davacının hizmet alımı kapsamında yaptığı iş ve işlemlerin yardımcı iş niteliğinde olup üretimin esasını oluşturan bir iş olmadığı, davalı Kurum tarafından bu işin hizmet alımı yoluyla gördürülebileceği sonucuna varılmaktadır.
8. Şu hâlde davanın tümden reddi yerine asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunun kabulü ile ilave tediye alacağının hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
25.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.