"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/685 E., 2024/499 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; iş sözleşmesine haklı bir sebep olmadan son verildiğini ve ödenmeyen işçilik alacakları bulunduğunu ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının USD cinsinden davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Renaissance Construction vekili cevap dilekçesinde; davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını ve sözleşmeye göre işçilik alacakları yönünden Rusya hukukunun uygulanması gerektiğini, proje bazlı sözleşmenin sürenin sona ermesi ile kendiliğinden sona erdiğini, davacının hizmet süresine yönelik iddiasının gerçeği yansıtmadığını ve hizmet süresinin yurda giriş ve yurttan çıkış kayıtları ile Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kayıtlarına göre belirlenmesi gerektiğini, ücretin de İŞKUR sözleşmesinde yazılı tutar olduğunu, davacının ödenmeyen bir alacağının bulunmadığını ve zamanaşımı süresinin dolduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı Rec Uluslararası İnşaat Yatırım Sanayi ve Ticaret AŞ vekili cevap dilekçesinde; kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, husumeti kabul anlamına gelmemek üzere alacakların zamanaşımına uğradığını, işçilik alacakları bakımından çalışılan ülke mevzuatının uygulanması gerektiğini, iddia edilen son ücretin fahiş olduğunu, proje bazlı sözleşmenin süre sonunda kendiliğinden sona ermesi sebebiyle işçinin kıdem ve ihbar tazminatı hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2019 tarihli kararı ile; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 30. Hukuk Dairesinin 17.02.2022 tarihli kararı ile; başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemesinin17.02.2022 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, 30.05.2022 tarihinde Dairece; Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 17.05.2023 kararı ile bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 17.05.2023 tarihli kararının süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, 30.10.2023 tarihinde Dairece; davacının Rusya Federasyonu'nda geçen 12.04.2013-12.11.2014 tarihleri arasındaki son çalışma dönemi yönünden dava konusu taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının Türk hukukuna göre çalıştığı dönem yönünden ise hesaplama bulunmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi hâlde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına ... sarsılmış olacaktır. Nitekim Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 10.04.1992 tarihli ve 1991/7 Esas 1992/4 Karar sayılı kararında da kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olmasının bozma nedeni sayılacağı içtihat edilmiştir.
Somut olayda, İlk Derece Mahkemesince kısa kararda davanın reddine karar verilmiş olup karar gerekçesinde; "...Bu açıklamalar doğrultusunda, usul ve yasaya uygun olan Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2023/15193 esaslı, 2023/16294 karar sayılı, 30.10.2023 tarihli bozma kararı gereğince tanzimi sağlanılan bilirkişi raporunun karara esas alınması uygun görülerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekeceği kanaati hasıl olmuştur. Ancak hüküm fıkrasının yazımı sırasında mahkememizin 2022/466 eski esaslı dosyası ile karıştırılması nedeniyle sehven maddi hata yapıldığı anlaşılmakla maddi hatanın resen düzeltilmesi uygun görülmüştür...." şeklinde açıklama ile vekâlet ücreti ve yargılama gideri, kısmen kabul kararı verilmiş gibi oluşturulmuştur. Bu şekilde gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulmuştur. Bu husus başlı başına bozma sebebidir.
Diğer yandan İlk Derece Mahkemesince bu çelişki tarafların talebi olmaksızın 6100 sayılı Kanun'un 305/A maddesine dayanılarak giderilmeye çalışılmış; hüküm sonucu yeniden kurularak bu kez dava konusu alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki somut uyuşmazlıkta 6100 sayılı Kanun'un 305/A maddesinin uygulanma koşulları bulunmamaktadır. İlk Derece Mahkemesince tarafların talebi olmaksızın resen hükmün tamamlanması yoluna gidilmesi de mümkün değildir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
20.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.