Logo

9. Hukuk Dairesi2025/2588 E. 2025/3400 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirketin ilave emeklilik politikası gereğince davacıya ödediği emekli aylığına her yıl enflasyon oranında zam yapma yükümlülüğünün olup olmadığı ve davacının fark alacağına hak kazanıp kazanmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk Derece Mahkemesinin bozmaya uygun kararında, davalı şirketin ilave emeklilik talimatnamesinde yıllık enflasyon oranında zam yapılacağına dair açık bir hüküm bulunmadığı, yapılan ödemenin işverenin insiyatifine bağlı olduğu ve emsal işçilere yapılan ödemelerin davacı ile aynı oranda artırıldığı gözetilerek davacının fark alacağı talebinin reddine dair karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2023/558 E., 2024/291 K.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi.

Davacı vekilince temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmiş ise de 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369/2 hükmü gereğince duruşma isteğinin miktardan reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin işveren nezdinde uzun yıllar çalışması sonrasında 25.10.2004 tarihinde emekliliğe hak kazandığını, davalı işvereninin Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından bağlanan emeklilik aylığı dışında Şirketin ilave emeklilik politikası gereğince yıllık enflasyon ayarlamalarına esas teşkil etmek üzere emeklilik aylığı bağlandığını, 01.07.1974 tarihli Anadolu Tasfiyehanesi AŞ Hizmetleri İştiraksiz Emeklilik ve Ölüm ve Tam ve Daimi Maluliyeti Yardımları Talimatnamesi (01.07.1974 tarihli Talimatname) ile 28.03.1983 tarihli Ataş Anadolu Tasfiyehanesi AŞ Emeklilik Ölüm ve Tam Daimi Malüliyeti ile İlgili Karşılıksız Yardım Talimatnamesi'nden (28.03.1983 tarihli Talimatname) anlaşılacağı üzere emekliliğe hak kazanan işçilere "emeklilik tahsisatı" adı altında bir emeklilik aylığı ödenmesi hükmü getirildiğini, 28.03.1983 tarihli Talimatname ile emeklilik aylığının hesaplama usul ve esaslarında iyileştirmeye gidildiğini, aynı durumun işçiye verilen muvafakatnamede de yer aldığını, davacıyla aynı konumda olan ... ve ... gibi işçilere bu taahhüdün verildiğini, bu durumun işyeri şartı hâline geldiğini ve Şirket politikası olduğunu, davalı işverenin işyeri şartı hâline geldiği üzere her yıl enflasyon oranında zam yapması gerektiğini, davacının emekli aylığına çok cüzi oranlarda zam yapıldığını, Emekliliğe Yönelik Taahhütte Bulunan Kuruluşların Aktüeryal Denetimi Hakkında Yönetmelik'in 6. maddesinde hizmet sunucusunun temel yükümlülükleri, ekonomik varsayımların kapsamı ve enflasyon oranının diğer değişkenlerinin bir sonucu olduğunu, aktüerin bu veriyi seçebileceğinin yer aldığını, BP Petrolleri AŞ'nin emeklilik programında da enflasyon oranının esas alınması gerektiğinin yer aldığını, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin benzer bir uyuşmazlığa ait kararının olduğunu, Mersin 2. İş Mahkemesinin 31.03.2017 tarihli ve 2014/637 Esas, 2017/214 Karar sayılı kararına davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2017 tarihli ve 2017/1776 Esas, 2017/2086 Karar sayılı kararı ile esastan reddine karar verildiğini iddia ederek davacının emekliliğe hak kazanmasından sonra almaya başladığı emekli aylığına yıllık bazda zam yapılması gereken tarihten başlanarak aylara göre tespit edilecek enflasyon rakamları üzerinden hesaplama yapılması ile ödenmesi lazım gelen emekli aylıklarının ilgili rapor tarihini de kapsayacak şekilde ve her ay için ayrı ayrı gösterilmek üzere tespitine, davacıya eksik ödenen emeklilik aylık tutarlarının da tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'inde bulunulduğunu, davacının tüm emeklilik hakları ödenerek emekliye ayrıldığını, ihtirazı kaydının olmadığı bordrolarla emekli aylığını aldığını, aylıkların enflasyona göre artırılacağına dair düzenleme olmadığını, özel emeklilik programının tek taraflı jest niteliğinde olduğunu, 28.03.1983 tarihli Talimatname'nin 7. maddesindeki hükmün akdi mahiyette olmadığını ve benzer davaların işveren lehine sonuçlandığını; BP Petrolleri AŞ aleyhine aynı emeklilik sistemi nedeniyle açılan davaların reddedilerek kesinleştiğini, İstanbul Anadolu 21. İş Mahkemesinin 2013/862 Esas, 2014/35 Karar; 2013/879 Esas, 2014/39 Karar; 2013/863 Esas, 2014/36 Karar ve 2013/140 Esas, 2013/139 Karar sayılı kararları ile İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2013/131 Esas, 2014/204 Karar sayılı kararlarının sunulduğunu, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararlarının sunulduğunu, uyuşmazlık konusunun aynı olduğunu, davacı tarafça sunulmuş olan ve davaya dayanak alınmış olan emsal mahiyetteki Mersin mahkemelerinde yapılan tüm yargılamaların hatalı hukuki değerlendirmeye dayalı ve emsal alınması gerek hukuken gerek hakkaniyet anlamında mümkün olmayan kararlar olduğunu, talebin dürüstlük ilkesi ile bağdaşmadığını, davacının tüm alacaklarını alarak davalıyı ibra ettiğini, artık hiçbir ad altında talep hakkı olmadığını, ek emekliliğin yasal bir zorunluluktan doğmadığını, davacıya bugüne kadar gerekli artışların yapıldığını, aylıkların herkes için aynı oranda arttırıldığını, davacının yıllardır emekli aylığı aldığını ve itiraz etmediğini, mevzuata aykırı talepte bulunulduğunu, bu durumun hakkın kötüye kullanması olduğunu, Şirkette üretim faaliyetinin olmaması ve uzun yıllar enflasyonun altında ücret zammının kabul edilmiş olmasının zımni irade olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 31.05.2019 tarihli kararı ile; davanın kısmi alacak ve tespit davası olarak açıldığı ve yargılamanın buna göre yapıldığı, davalı tarafça emeklilik politikası gereği emeklilik aylığına yıllık enflasyon oranları doğrultusunda zam yapılması gerektiği, ancak davalı tarafın zamanaşımı def'i de dikkate alınarak 2013-2018 yılları arasında yıllık enflasyon oranlarına göre belirlenen ve davalı işveren tarafından ödenmesi gereken emeklilik aylığı ile fiilen ödenen emeklilik aylığı arasındaki farkın davalı işveren tarafından davacıya ödendiğinin ispatlanamadığı, davacının, oluşa uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporu ile tespit edilen fark emeklilik aylığına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin 31.05.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 01.12.2022 tarihli kararı ile; davacının, davalıya ait işyerinden emekli olarak ayrıldığı, 01.07.1974 tarihli Talimatname ve 28.03.1983 tarihli Talimatname uygulaması gereğince davalının kendi Şirketinde çalışarak emekli olan işçisine, SGK nezdindeki emeklilik aylığından hariç olmak üzere ilave emeklilik aylığı ödediği, işveren tarafından, işçilerden katılma payı alınmaksızın ödenen bu emekli aylığının ihtiyari ve işverenin takdirinde bir ödeme olduğunun ve Talimatname'de her yıl enflasyon oranında zam yapılması yönünde bir hüküm bulunmadığının savunulduğu görülmekle işveren tarafından, dosyada mübrez ... ve ... isimli işçilere verilen yazılı taahhütlerde emekli aylığına her yıl enflasyon oranında zam yapılacağı belirtilmiş olup eşit işlem borcu ilkesi gereğince davacının da emekli aylığına her yıl enflasyon oranında zam yapılması gerektiğinden dolayı Dairenin emsal nitelikteki 2019/4140 Esas ve 2022/1055 Karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin isabetli olduğu (aynı yönde Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2021/10465 Esas ve 2021/14526 Karar sayılı ilâmı), 4857 sayılı İş Kanunu'nun 34. maddesine göre gününde ödemeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanacağı hükmünün bulunduğu, maddede sözü edilen ücret geniş anlamda ücret olup çalışma karşılığı ücretler, ikramiye, prim, jestiyon ve benzeri ödemelerin yanı sıra fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretlerinin de bu kapsama dâhil olduğu, dava konusu ek emeklilik alacağı da ücret mahiyetinde olup 5 yıllık zamanaşımı süresine tâbi olduğu ve kanun gereği mevduat faizi uygulanmasının yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.12.2022 tarihli kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairece; İlk Derece Mahkemesince fark ücret alacağı kabulüne dayanak gösterilen emsal işçilerin davacı ile aynı nitelik ve konumda olup olmadıkları, emeklilik sonrası Talimatname gereğince ödenen ücretlerine iddia olunduğu gibi enflasyon oranında artış yapılıp yapılmadığı ve yapılan ödemelerin tutarı araştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine dayanak yapılan, dava dışı işçiler ... ve ...'ye yapılan ödemelere ilişkin kayıtların getirtilip davalı Şirketçe, bahsi geçen emekli çalışanlara enflasyon oranında ödeme yapılıp yapılmadığı yöntemince belirlenerek tüm dosya kapsamına göre yeniden yapılacak değerlendirme ile bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılamada, emsal nitelikteki Yargıtay bozma kararları da dikkate alınmak suretiyle davaya konu Talimatname'nin (Anadolu Tasfiyehanesi Anonim Şirketi Hizmetlileri İştiraksiz Emeklilik Ölüm ve Tam ve Daimi Malüliyet Yardımları Talimatnamesi) "Tediye Şekli" başlıklı maddesinde, ödemelerde yapılacak artış oranları hakkında bir hüküm bulunmadığı, artışın yapılıp yapılmayacağı, zamanı, oranı ve miktarının tespit yetkisinin şirket yönetim kuruluna veya genel müdürlüğüne verildiği, davalı Şirketin yazılarında, "Maaşınız şirketin ilave emeklilik politikası gereğince yıllık enflasyon ayarlamalarına esas teşkil edecektir." ibaresinde enflasyon oranında artışın belirtilmediği, enflasyonist koşullarda ayarlama/güncelleme yapılacağının ifade edilmiş olduğu, Talimatname'nin "Tefsir" başlıklı maddesinde, Talimatname hükümlerinin anlam ve uygulanması bakımından bir duraksama oluştuğunda bu itilafın ve söz konusu hükümlerin nihai ve kesin olarak yorumlanması yetkisinin münhasıran yönetim kurulu veya genel müdüre verilmiş olduğu, davacı ve aynı durumdaki diğer işçilere yapılan ek ödemelerde enflasyon oranında artış yapılabilmesi için Talimatname'nin değişmesi veya Şirket Yönetim Kurulu ya da genel müdürünün bu yönde karar almış olması gerektiği, mevcut dosyada bu yönde yapılmış bir talimatname değişikliği yahut yönetim kurulu/genel müdürü kararı bulunmadığı, istinaf kararı ve Yargıtay ilâmlarında mukayese edilmesi talep edilen bir kısım işçilere yetkisiz şekilde sehven veya hataen farklı ya da fazla ödeme yapılmış olmasının yönetim kurulu veya genel müdür kararı olmadıkça diğer işçiler yönünden kazanılmış hak teşkil etmeyeceği, emsal bozma kararlarında belirtilen ... ve ... isimli işçilerin ücretlerine yapılan artışın miktar ve oranları ile davacıya yapılan miktar ve oranlar karşılaştırıldığında, davacının gelirleri ile emsal olarak belirtilen kişilerin gelirlerinin aynı tarihlerde aynı oranlarda arttığı, davalı işverence eşit işlem borcuna aykırı davranılmadığı, sadece .... yönünden Mahkeme kararı uyarınca 2018 yılının Aralık ayında ve devamında güncelleme yapıldığı, netice itibarıyla davalı işverenin insiyatifine dayalı, herhangi bir yasal zorunluluk olmaksızın hayat boyu yapılan bu ödemeler için sürekli surette enflasyon oranında zam yapılmasının işverenden beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde;

1. Davanın konusu eşitlik ilkesine dayanmamakta ise de bozma kararının, huzurdaki davanın eşitlik ilkesine dayandığı ve bu kapsamda davalının eşit işlem borcuna aykırı davranıp davranmadığının yeterli şekilde araştırılmadığı gerekçesine dayandığını, davanın eşitlik ilkesine dayanmadığının dosya kapsamından açıkça anlaşıldığını, benzer konulardaki davalarda verilen kabul kararlarının onanarak kesinleştiğini,

2. Huzurdaki dosya bazında bir eşitlik incelemesi yapılacak ise taraflarınca sunulan ve celbi talep edilen deliller yönünden de bir inceleme yapılması ve bu delillerin değerlendirilmesi gerektiğini, davalı Şirkette çalışıp emekli olanlardan, ... ve ...'ye ikame ettikleri davalar neticesinde veya dava açılmaksızın kendiliğinden yaptığı enflasyon farkı ödemelerine ilişkin olarak sunulan banka hesabı kayıtları değerlendirilmeksizin eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verildiğini,

3. Davalı tarafından müvekkiline verilen 25.10.2004 tarihli yazılı taahhüt yönünden hiçbir araştırma ve inceleme yapılmadığını; oysaki söz konusu taahhütte "... 25/10/2004 tarihinden itibaren brüt TL/aylık 1,542,795,117 emeklilik maaşı bağlanacaktır. Bu maaşınız şirketin ilave emeklilik politikası gereğince yıllık enflasyon ayarlamalara esas teşkil edecektir." şeklinde açıklama bulunduğunu, işbu taahhüt yokmuş gibi hüküm kurulmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu,

4. 01.07.1974 tarihli Talimatname ile işveren nezdinde çalışıp da emekliliğe hak kazanan işçilere "emeklilik tahsisatı" adı altında bir emeklilik ücreti ödenmesi hükmü getirildiğini, 28.03.1983 tarihli Talimatname ile de bu emeklilik ücretinin hesaplanma usul ve esaslarında iyileştirmeye gidildiğini,

5. Şirket içi talimatnamelerin varlık sebebinin, SGK tarafından bağlanan emeklilik ücretleri ile emeklilerin hayatlarını idame ettirmelerinin hayli zor olması ve ülkenin daimi sorunu olan enflasyon gerçeğinden kaynaklandığını, davalının emeklilerine ahde vefa gereği, ilave emeklilik aylığı ile enflasyon altında ezilmelerinin önüne geçme isteği ile geliştirilen sistemin ve açık açık enflasyon oranında zam yapacağını taahhüt etmesinin başka bir sebebi bulunmadığını, işveren davalının müvekkiline verdiği taahhüdü yerine getirmeyip kendi iç düzenlemelerine aykırı davrandığını, işyeri şartı hâline gelen uygulamayı usul ve kanuna aykırı biçimde uygulamadığını, ayrıca ve açıkça enflasyon kelimesine yer verilmesinden başka türlü bir anlam çıkarılamayacağını,

6. Bozma kararında adı geçen kişilerin taahhütlerinin dava dilekçesi ekinde sunulmasının ve dava dilekçesinde bu kişilerin isimlerine yer verilmesinin nedeninin, davalı tarafından kurulan sistemin işleyişi, emekliye ayrılan işçilere SGK emeklilik aylığı haricinde ilave emeklilik aylığı ödendiği, bu durumun müvekkili ile aynı durumda bulunan birkaç kişiye verilen taahhütten de kolaylıkla anlaşılabileceğinin ispatı için olduğunu,

7. Bozma kararı ve akabinde yapılan yargılama neticesinde verilen davanın reddine ilişkin kararın, dava konusu uyuşmazlığın salt eşitlik ilkesine dayandığı varsayımı ile hareket edilmesinin hatalı olduğunu, dosyaya davalı ... AŞ vekili tarafından sunulan emsal kararların, huzurdaki dava konusu yönünden emsal niteliği taşımadığını, davalı tarafından müvekkiline enflasyon oranında zam yapılacağına ilişkin taahhüt verildiğini belirterek ve inceleme sırasında resen gözetilmesi gereken sair nedenlerle kararın bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı Şirketin ilave emeklilik politikası gereğince davacıya ödediği emekli aylığına her yıl enflasyon oranında zam yapmasının gerekip gerekmediği, bu bağlamda davacının fark alacağının bulunup bulunmadığı konularına ilişkindir.

Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.