Logo

9. Hukuk Dairesi2025/328 E. 2025/3135 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı işçinin, davalı işverenden fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsili talebi üzerine, alacakların varlığı, miktarı ve uygulanacak faiz oranının belirlenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Somut uyuşmazlıkta Türk hukukunun uygulanmasında isabetsizlik bulunmadığı, davacının üst düzey yönetici olmadığı ve fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dâhil olmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 48. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/4350 E., 2024/1681 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. İş Mahkemesi

SAYISI : 2017/758 E., 2020/212 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalının ...Demir Yolu İnşaatı işinde 20.02.2015-14.08.2017 tarihleri arasında hak ediş şefi olarak çalıştığını, ayda sadece iki gün hafta tatili kullandırıldığını, günlük çalışma saatlerinin çok üzerinde en az 10-12 saatlik çalışma yapıldığını, dinî bayramların bir kısım günleri dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalışmaya devam ettiğini iddia ederek fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararın bulunmadığını, davacının iş sözleşmesinin hakları ödenerek feshedildiğini, davacının alacağının bulunmadığını, davacının aylık ücretinin fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarını kapsadığını, talep edilen faiz oranı ve başlangıç tarihlerinin kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 20.02.2015- 14.08.2017 tarihleri arasında aylık 6.000,00 USD ücret ile çalıştığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, davacı tanıklarının işverene karşı derdest davaları bulunduğundan beyanlarına itibar edilemeyeceği, dinlenen davalı tanığı beyanlarına göre de davacının haftada 12 saat fazla çalışma yaptığı, ayda 2 hafta tatili ile dinî bayramlar ve 1 günlük yılbaşı tatili hariç diğer ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, dosyadaki bordrolarda mevcut fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti tahakkuklarının mahsup edilmesiyle davacının ödenmeyen işçilik alacaklarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taraflar arasında düzenlenen yurt dışı iş sözleşmesinde fazla çalışmanın ücrete dâhil olduğuna dair hüküm bulunmadığı gibi bilgi formunda yer alan "fazla çalışma ücreti: yok" şeklindeki ibarenin fazla çalışmaların ücrete dâhil olduğunu kabul bakımından yeterli olmadığı, davalı tarafça davacının üst düzey yönetici olduğu ileri sürülmüş ise de davacının kendi mesaisini ve iş programını kendisinin belirlediğine yönelik dosya içerisinde delil bulunmadığından bu iddiaya itibar etmenin mümkün olmadığı, zamanaşımı def'inin dikkate alınarak alacakların hesaplandığı; her ne kadar İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde bordrolarda mevcut fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücreti tahakkuklarının mahsup edildiği belirtilmiş ise de dosya kapsamındaki imzalı ücret bordolarında fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarına ilişkin tahakkukların bulunmadığı anlaşıldığından bu husus eleştirilmekle yetinilmek suretiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili süresinde sunduğu temyiz dilekçesinde;

1. Davacının iş sözleşmesi iş bitimi nedeniyle ve yasal tüm hakları ödenmek suretiyle feshedildiğinden davacının talep edebileceği herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını,

2. Davacının ücretinin eksiksiz ödendiğini,

3. Fazla çalışmalar dâhil her nevi çalışmanın ücrete dâhil olduğunu,

4. Davacı tanığı .... başka bir işçilik alacağı dosyası için tanık olarak vermiş olduğu yeminli ifadesinde, "... bütün ücretlerimiz aylık ücretlerin içerisindeydi. ..." şeklinde beyanda bulunmuş olmasına rağmen bu beyan dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu,

5. Davacının hak ediş şefi sıfatıyla üst düzey yönetici olarak çalıştığını,

6. Davacının tüm hak ve alacaklarının eksiksiz ve zamanında banka kanalı ile ödendiğini, bu hususun imzalı ücret bordroları ile sabit olduğunu, aksinin tanık beyanları ile ispatının mümkün olmadığını,

7. Alacaklara uygulanan indirim oranının düşük olduğunu ileri sürmüştür.

Davalı vekili yasal temyiz süresinden sonra sunmuş olduğu tavzih talepli dilekçesinde; USD cinsinden hüküm altına alınan alacaklara 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un "Yabancı para borcunda faiz" kenar başlıklı 4/a hükmü uyarınca Devlet bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanması gerekirken en yüksek mevduat faizi uygulanmasının hatalı olduğunu beyan etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık, uygulanacak hukuk ile hüküm altına alınan fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ispatı ve hesaplanmasına ilişkindir.

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 24/1 hükmüne göre hukuk seçimi, taraflarca açıkça yapılabileceği gibi zımni olarak da yapılabilir. Yabancılık unsuru taşıyan bir iş sözleşmesinin varlığı karşısında, Türk hukukuna göre açılmış bir davada davalı tarafça en geç cevap dilekçesi ile yabancı hukukun uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunulmaması yahut en geç ön inceleme duruşmasında tarafların hukuk seçimi konusunda anlaşmamış olmaları durumunda uyuşmazlığa uygulanacak olan hukukun Türk hukuku olarak zımnen seçilmiş olduğunun kabulü gerekir. Buna göre somut uyuşmazlığa Türk hukukunun uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Mahkemece davacının alacakları yabancı para üzerinden hüküm altına alınmış olup bu alacaklara en yüksek banka mevduat faizinin yürütülmesine karar verilmiştir. Davalı taraf temyiz başvurusundan sonra, hüküm altına alınan faizin yabancı paraya uygulanan mevduat faizi şeklinde düzeltilmesi için tavzih talebinde bulunmuştur. Kabul edilen mevduat faiziyle yabancı paraya uygulanacak faizin kastedilip kastedilmediği hususunda davalı tarafın tavzih talebi hakkında değerlendirme yapma yetkisi Mahkemeye ait olduğundan, temyiz sebebi yapılmayan bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle yukarıda yapılan açıklamaya göre usul ve kanuna uygun olup davalı veilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.