Logo

Ceza Genel Kurulu2023/111 E. 2024/117 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık hakkında verilen ve miktar itibarıyla kesinleşen mahkûmiyet kararına karşı yapılan kanun yararına bozma talebinin, hâkimin takdir yetkisi kapsamında olup olmadığı ve dolayısıyla olası kastla yaralama suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının kanun yararına bozma talebine konu edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığa atılı suçun unsurlarının oluşmadığı iddiasına ilişkin kanun yararına bozma talebinin hakimin takdir ve kanaat hakkına ilişkin olmayıp maddi ceza hukukunu ilgilendirdiği ve başka yolla denetlenme imkânı da bulunmayan ciddi bir hukuka aykırılık iddiası taşıdığı, bu nedenle somut olayda mahkûmiyet hükmüne esas teşkil edecek delil bulunup bulunmadığı, mevcut delillerin yerinde değerlendirilip değerlendirilmediği ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususlarının kanun yararına bozma talebine konu edilebileceği gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2021/131724

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 720-533

I. HUKUKİ SÜREÇ

Silahla kasten yaralama suçundan sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-e, 21/2, 62 ve 52/2-4. maddeleri uyarınca dört kez olmak üzere 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin, Isparta 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.07.2020 tarihli ve 720-533 sayılı hükümler, miktar itibarıyla kesin nitelikte olmaları nedeniyle istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiştir.

Bu hükümlere yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 14.01.2022 tarih ve 131724 sayı ile; "... Sanığa atılı olası kastla silahla kasten yaralama suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı," düşüncesiyle kanun yararına bozma talebinde bulunulması üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.03.2022 tarih ve 796-2150 sayı ile; "...Kanun yararına bozmaya konu edilen mahkûmiyet kararında ileri sürülen hukuka aykırılığın, hâkimin takdir hakkına ilişkin olduğu, mahkemenin de olayda delilleri değerlendirerek sanığı cezalandırdığı ve takdir hakkını bu yönde kullandığı," şeklindeki gerekçe ile talebin reddine karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 16.09.2022 tarih ve 131724 sayı ile; "...Sanık, kasıtlı eylemini o sırada tuvalette olan inceleme dışı katılan ...'ye karşı gerçekleştirmiştir. Katılan ... ile mağdurlar ..., ... ve ..., o sırada olayın gerçekleştiği yerde bulunmamaktadır. Sanık, inceleme dışı katılan ...'a yönelik biber gazı sıkma eylemini gerçekleştirdikten sonra çıkan gürültü üzerine olay yerine gelmişler ve sıkılan gazdan etkilenmişlerdir. Başka bir ifadeyle, sanık tarafından eylem gerçekleştirildikten, icrai harekete son verildikten ve bir süre geçtikten sonra katılan ve mağdurlar olay yerine gelmişlerdir. Bu nedenle, unsurları oluşmayan olası kastla yaralama suçundan sanığın beraatine karar verilmesi gerekmektedir. Suçun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi hususu, hâkimin takdir hakkı ve kanıtların takdir ve tercihi ile ilgili bir konu olmayıp bütünüyle maddi hukuka ilişkin bir hukuka aykırılık niteliği taşıdığından 'delil takdiri' gerekçesiyle kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece 12.12.2022 tarih, 9189-9820 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU

Sanık hakkında inceleme dışı katılan ...'ye yönelik eylem nedeniyle verilen mahkûmiyet kararı miktar itibarıyla kesin nitelikte olması nedeniyle istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanığın, katılan ve mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kanun yararına bozma isteminin, hâkimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında bulunup bulunmadığının, bu bağlamda, sanık hakkında olası kastla silahla kasten yaralama suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı hususunun kanun yararına bozma talebine konu olup olamayacağının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Isparta Cumhuriyet Başsavcılığınca 03.10.2019 tarih ve 3975-3281 sayı ile; sanık, inceleme dışı katılan, katılan ve mağdurların Isparta Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nde görev yaptıkları, 31.07.2019 tarihinde saat 16.00 sıralarında sanığın, önceye dayalı husumet nedeniyle zarar vermek istediği inceleme dışı katılanın arkasından kuruma ait tuvalete girerek içeriye biber gazı sıktığı, inceleme dışı katılanın gazdan rahatsızlanıp dışarıya çıktığı, gelen sesler üzerine aynı tuvalete giren kurumun güvenlik görevlisi katılan ile kat görevlileri mağdurlar ... ve ... ile katılana yardım etmeye çalışan kurum personeli mağdur ...'nın da sanığın sıkmış olduğu gazdan etkilendikleri, aldırılan adli raporlarda, olay nedeniyle katılan ve mağdurlardaki yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğunun belirtildiğinden bahisle, sanığın inceleme dışı katılanı yaralama eylemini doğrudan; katılan ve mağdurları yaralama eylemini ise olası kastla işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı,

Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 08.07.2020 tarih ve 720-533 sayı ile; sanığın yaralama kastının inceleme dışı katılan ...'a yönelik olduğu, bununla birlikte ...’ın bulunduğu tuvalete daha sonra giren kişilerin de biber gazından etkilenebileceğini öngörmesine rağmen bu durumu önemsemeyen sanığın, katılan ve mağdurlara yönelik eylemini olası kastla gerçekleştirdiği kabul edilerek inceleme dışı katılana yönelik eylemi nedeniyle TCK’nın 86/2, 86/3-e, 62, 52/2-4 maddeleri uyarınca 3.000 TL adli para cezası; katılan ve mağdurlara yönelik eylemi nedeniyle aynı Kanun’un 86/2, 86/3-e, 21/2, 62, 52/2-4 maddeleri uyarınca 2.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,

Hükümlerin, miktar itibarıyla kesin nitelikte olmaları nedeniyle 08.07.2020 tarihinde kesinleştirme işlemlerinin yapılarak 16.11.2020 tarihinde tamamen infaz edildikleri,

Bu hükümlere yönelik Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, sanık hakkında olası kastla silahla kasten yaralama suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığı düşüncesiyle resen kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu,

Özel Dairece, kanun yararına bozma isteminin, hâkimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği,

Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Öğretide olağanüstü temyiz de denilen, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yazılı emir olarak adlandırılan bu olağanüstü kanun yolu, CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde kanun yararına bozma olarak yeniden düzenlenmiştir.

CMK'nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemelerce verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi hâlinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.

Böylece ülke genelinde uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.

Kanun yararına bozma talebinde bulunma hak ve yetkisi kural olarak Adalet Bakanlığına aittir. Ancak CMK’nın 309/4-d maddesinde yazılı olan "hükümlünün cezasının kaldırılması veya daha az bir cezaya hükmedilmesi" durumlarıyla sınırlı olmak üzere hukuka aykırılığı öğrenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı Kanun'un 310/1. maddesi uyarınca bu yetkinin resen kullanılabilmesi de mümkündür.

Kanun yararına bozmaya, ancak istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilebilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık hâlinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir. Delillerin takdir ve tercihinde hataya düşüldüğünden bahisle hükmün kanun yararına bozmaya konu edilmesinin, bu olağanüstü kanun yolunun amaç ve kapsamıyla bağdaşmayacağında kuşku bulunmamaktadır.

Madde metninde, kanun yararına bozma talebine konu edilemeyecek hâllerden bahsedilmemiştir. Buna karşılık 26.10.1932 tarihli ve 29-12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, uygulamadaki esaslı yanlışlıklar ile esasa etkili usul hataları dışında kalan, hâkimin kanaat ve takdirine ait fiili sorunlardan dolayı kanun yararına bozmaya gidilemeyeceği belirtilmiş, aynı husus birçok Genel Kurul ve Özel Daire kararlarında da vurgulanmıştır.

Nitekim 14.11.1977 tarihli ve 3-2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile erteleme isteği hakkında olumsuz bir değerlendirme içeren ya da yasal gerekçe gösterilmeden bu isteğin reddine ilişkin olan kararlara karşı kanun yoluna başvurmanın olanaklı olmadığı kabul edilmiştir. Yine, YCGK'nın 19.02.2008 tarihli ve 19-31 sayılı kararında, hâkimin takdir yetkisini hatalı kullanmasına bağlı olarak ortaya çıkan ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hukuka aykırılıkların; 23.03.2010 tarihli ve 29-56 sayılı kararında da, kabul edip etmemenin mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararların kanun yararına bozma istemine konu edilemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda, artırım ve indirim miktarları saptanırken takdirde yanılgıya düşülmesi gibi kanunların hâkimlere takdir hakkı kullanma olanağı sağladığı durumlarda kanun yararına bozma yoluna gidilemeyeceği yerleşik bir uygulamadır.

Öte yandan, delillerin veya hukuk kurallarının yanlış değerlendirilmelerinden kaynaklanan, hüküm ve kararlardaki hukuki değerlendirme hatalarıyla ilgili olarak kanun yararına bozma yoluna başvurulması mümkündür. YCGK'nın 14.11.1988 tarihli ve 427-466 sayılı kararında da; "...Sübut bulmayan veya yasal unsurları itibarıyla suç oluşturmadığı görülen bir eylemde, uygulamaya veya sair yasaya aykırılıklara ilişkin hususların yazılı emir üzerine incelenmesini mümkün görüp yargılamanın temelini ve esas amacını oluşturan sübut ve suçun tekevvün edip etmediğine ilişkin incelemeyi mümkün görmemek hukuken ve mantıken izahı mümkün olmayan bir husustur." şeklindeki kabul ile suçun oluşup oluşmadığının bu yolla denetlenebileceği; 20.09.1993 tarihli ve 201-201 sayılı kararında ise, yargılama hukuku ile maddi hukuk kurallarına aykırılık yanında, mevcut delillerin mahkûmiyet için yeterli olmaması veya delil bulunmaması hâllerinde de bu yola başvurulmasının olanaklı olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.

B. Hukuki Nitelendirme

Sanığın, olay tarihinde, önceye dayalı husumet nedeniyle zarar vermek istediği ve aynı kurumda birlikte çalıştığı inceleme dışı katılanın arkasından tuvalete girerek içeriye biber gazı sıktığı, inceleme dışı katılanın gazdan rahatsızlanıp dışarıya çıktığı, gelen sesler üzerine aynı tuvalete giren katılan ve mağdurların da sanığın sıkmış olduğu gazdan etkilenerek basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralandıkları, böylelikle sanığın, katılan ve mağdurları olası kastla silahla kasten yaralama suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği anlaşılan dosya kapsamında;

Sanığa atılı suçun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığına yönelik kanun yararına bozma isteminin, hâkimin takdir ve kanaat hakkına ilişkin olmayıp maddi ceza hukukunu ilgilendiren ve başka yolla da denetlenme imkânı bulunmayan ciddi bir hukuka aykırılık iddiası taşıması karşısında, somut olayda mahkûmiyet hükümlerine esas teşkil edecek şekilde delil bulunup bulunmadığı ile mevcut delillerin yerinde değerlendirilip değerlendirilmediği, bu bağlamda suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı hususlarının, kanun yararına bozma talebine konu edilebileceği kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma talebi hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 21.03.2022 tarihli ve 796-2150 sayılı kanun yararına bozma isteminin reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA,

3- Kanun yararına bozma konusunda bir karar verilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.03.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.