Logo

Ceza Genel Kurulu2023/150 E. 2023/452 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanık müdafiinin süresinde temyiz dilekçesi sunduğu dosyada, sanığın ayrıca sunduğu temyiz dilekçesine karşı ek tebliğname düzenlenip düzenlenmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Sanık müdafiinin usulüne uygun ve süresinde temyiz dilekçesi verdiği, sanığın ise müdafiinin temyiz dilekçesinde belirtilenler dışında özel bir temyiz nedeni içermeyen ve temyiz süresi geçtikten sonra sunduğu dilekçesinin ayrıca incelenmesine ve ek tebliğname düzenlenmesine gerek olmadığı gözetilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İtirazname No : 2022/129135

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 3. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 1459-1522

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Silahlı terör örgütü yöneticisi olma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ...'un silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314/2, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5/1, TCK'nın 53, 58/9 ve 63/1. maddeleri uyarınca 12 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 15.02.2018 tarihli ve 461-75 sayılı hükmün, sanık ve müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 14.09.2018 tarih ve 1459-1522 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 05.03.2019 tarih ve 6529-1466 sayı ile düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 31.10.2022 tarih ve 129135 sayı ile;

"(...)Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımız ile Yüksek Yargıtay 16. Ceza Dairesi arasında uyuşmazlık sanığın tebliğname düzenlendikten sonra kararı temyiz etmesine rağmen Özel Dairece bu isteme yönelik bir inceleme yapılmamış olmasıdır.

İlk derece mahkemesi kararının sanık ve müdafii tarafından ayrı ayrı istinaf edildiği ve istinaf talebinin esastan reddine karar verilerek gerekçeli kararın sadece sanık müdafiine tebliğ edildiği, sanık müdafii tarafından süresinde kararın temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızın 21/11/2018 tarihli tebliğnamesi ile onanma istemli olarak dosyanın dairesine gönderildiği, ancak sanık tarafından da kararın 17/12/2018 tarihinde temyiz edildiği ve dilekçenin 07/01/2019 tarihinde daireye gönderildiği, daire tarafından yapılan incelemede ise; (....) sadece sanık müdafiinin temyiz talebi karşılanarak karar verilmiştir.

Sanık tarafından tebliğname aşamasından sonra dosyaya gönderilen temyiz dilekçesinin, sanık bakımından istinaf ilamını öğrenme tarihi olarak kabulü ile sanık dilekçesinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımıza ek tebliğname istemi ile gönderilerek ek tebliğname tebliğinden sonra karar verilmesi gerekirken sanık müdafinin temyiz dilekçesi ile yetinilmesi Anayasamızın temel hak ve hürriyetler arasında yer verdiği 'Hak arama hürriyeti' başlıklı 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkı ile AİHS'in 6. maddesinde yer bulan adil yargılanma hakkının ihlaline yol açabilecektir. Bu nedenle sanığın temyiz talebinin karşılanması suretiyle karar verilmesinde hukuki bir zorunluluk bulunduğu (...) görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 26.12.2022 tarih ve 37508-10314 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık müdafiinin süresinde ve nedenlerini bildiren temyiz dilekçesi sunduğu dosyada sanığın temyiz dilekçesine karşı ek tebliğname düzenlenmesine ihtiyaç bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine ilişkin Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesince 15.02.2018 tarihli celsede verilen hükmün hazır bulunan sanık ve müdafiine tefhim edildiği, 16.02.2018 tarihli dilekçesi ile kararı istinaf eden sanık müdafiine gerekçeli kararın 27.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve müdafinin 02.05.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunduğu, sanığın 02.07.2018 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın kendisine 25.06.2018 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek istinaf nedenlerini bildirmek suretiyle istinaf kanun yoluna başvurduğu,

Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince 14.09.2018 tarihli karar ile; sanık ve müdafiinin istinaf dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği,

Bahse konu kararın 24.09.2018 tarihinde tebliğ edildiği sanık müdafiinin 01.10.2018 tarihli dilekçesi ile süresinde nedenlerini de belirtmek suretiyle usulüne uygun olarak temyiz isteminde bulunduğu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.11.2018 tarih ve 81082 sayılı tebliğnamesi ile sanık müdafiinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasını talep ettiği, Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 05.03.2019 tarih ve 6529-1466 sayılı kararla sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine ancak hüküm fıkrasından "3713 sayılı yasanın 7/1 maddesi delaletiyle" kısmı çıkartılarak hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği, sanığın ise 17.12.2018 tarihinde Yargıtay İlgili Ceza Dairesine gönderilmek üzere temyiz nedenlerini bildiren dilekçesini sunarak hükmün bozulmasını talep ettiği,

Anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Hukuki Açıklamalar

Temyiz isteminin, tutuklu bulunan sanıklar hakkında CMK'nın 263. madde hükmü saklı kalmak üzere, hükmün açıklanmasından itibaren eğer temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılması gerekmektedir. Temyiz sebebinin ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabileceği gözetilerek, temyiz eden hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini başvurusunda göstermek zorunda olup bu nedenler gösterilmemişse temyiz başvurusu için belirlenen sürenin bitmesinden veya gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yedi gün içinde söz konusu nedenleri içeren bir ek dilekçe verilmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Kanun yolu başvuru süresi müdafie yapılan tebligat ile başlamaktadır. Müdafi yanında şüpheli veya sanığa yapılacak tebligat, kararın içeriği hakkında bilgi sahibi olma ve müdafinin kusurlu davranışı ile kanun yolu başvuru süresini geçirmiş olması hâlinde eski hâle getirme imkânının bulunup bulunmadığının incelenerek koşullarının bulunması durumunda sanığa eski hâle getirme talebinde bulunma imkânı verilebilecektir.

İstinaf mahkemelerinin Türk yargı sistemine dâhil olmasıyla kanun yolu yargılamasında yeni bir anlayışı benimseyen kanun koyucu, istinaf başvurusunda Cumhuriyet savcısı dışındaki diğer kişiler bakımından sebep gösterme zorunluluğu öngörmezken, temyiz kanun yolunda, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'ndan farklı şekilde resen temyiz tercihinden vazgeçerek, temyiz davasını açan ve sınırlayan temyiz dilekçesinde temyiz edenin, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini, temyiz sebeplerini göstermek zorunda olduğunu öngörmüştür. Temyiz dilekçesinde ya da daha sonradan verilen ek temyiz dilekçesinde temyiz denetiminin kapsamının belirlenmesi bakımından hangi hukuka aykırılıklara dayanıldığının anlaşılır bir şekilde gösterilmesi gerekir.

Fiilin sanık tarafından işlenip işlenmediği maddi sorunu oluştururken sanık tarafından gerçekleştirilmiş fiilin suç oluşturup oluşturmadığı, suç oluşturduğu kabul edilen fiile hangi cezanın verilmesi gerektiği, delillerin nasıl değerlendirildiği, nasıl yargılama yapıldığı, gerekçenin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, hükmün doğru oluşturulup oluşturulmadığı gibi hususlar ise hukuki sorunu oluşturur. Sübut da denilen maddi mesele, ilk derece ve bölge adliye mahkemelerinin sözlülük ve doğrudan doğruyalık ilkelerini uygulayarak eylemi öğrenmesidir. Hukuki mesele ise olayın hukuk karşısındaki durumunu tespit etmek anlamına gelir.

Temyiz nedeni olan hukuka aykırılık, hâkimin olaya en uygun normu bulamaması veya bulsa da yanlış değerlendirip uygulama yapmasıdır. Hukuka aykırılığa yol açan norm muhakeme hukuku normu olabileceği gibi (örneğin, tanıklıktan çekinme hakkı bulunan tanığa bu hakkının hatırlatılmaması, karar oturumunda hazır olan sanığa son söz hakkı verildikten sonra katılana da diyeceklerinin sorulması gibi) maddi hukuk normu da olabilir (örneğin, sanığın eylemi suç teşkil etmediği hâlde mahkûmiyet hükmü kurulması, suçun niteliğinin hatalı belirlenmesi, eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmesi gibi). Maddi hukuk normunun ihlali hâlinde temyiz edenin sıfatı da dikkate alınarak kararın bozulması gerekmekte ise de muhakeme hukukuna ilişkin ihlallerde, ihlalin hükmü etkileyip etkilemediği gözetilmelidir.

Bu kapsamda muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının temyiz nedeni olarak açıkça ileri sürülmesi gerekmektedir. Muhakeme hukukuna aykırılık iddiasına dayanan temyiz taleplerinde Yargıtay hem muhakeme normunun doğru uygulanıp uygulanmadığını hem de ilk derece veya bölge adliye mahkemelerince muhakeme normunun uygulandığı olayın doğru tespit edilip edilmediğini denetleyecektir. Temyiz dilekçesinde muhakeme hukukuna aykırılık iddiasının temyiz sebebi olarak gösterilmemesi ya da gösterilmekle birlikte hükme etki edecek nitelikte olmadığının anlaşılması durumunda usul hükümlerine uygunluk bakımından sadece CMK'nın 289. maddesi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâlleriyle sınırlı bir temyiz incelemesi yapılacak, inceleme sırasında tespit edilen ancak hükmü etkilemeyen muhakeme hukukuna aykırılıklar Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılmayarak kararda işaret edilmekle yetinilecektir.

Temyiz nedeninin, maddi hukuka aykırılık iddiasına dayanması hâlinde ise maddi hukuka aykırılık nedeniyle hükmün temyiz edilmesi yeterli olup cezaî yaptırımların kişiler üzerindeki telafisi mümkün olmayan ağır sonuçları da gözetilerek somut olayda adaleti gerçekleştirme ve doğru bir hüküm oluşturma ile yükümlü olan Yargıtayca dosyaya yansıyan tüm maddi hukuka aykırılıklar tespit edilip temyiz edenin sıfatı da dikkate alınmak suretiyle bozma nedeni yapılması gerekecektir.

B. Hukuki Nitelendirme

Sanığın silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine ilişkin Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesince 15.02.2018 tarihli celsede verilen hükmün hazır bulunan sanık ve müdafiine tefhim edildiği, 16.02.2018 tarihli dilekçesi ile kararı istinaf eden sanık müdafiine gerekçeli kararın 27.04.2018 tarihinde tebliğ edildiği ve müdafinin 02.05.2018 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini sunduğu, sanığın 02.07.2018 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın kendisine 25.06.2018 tarihinde tebliğ edildiğini belirterek istinaf nedenlerini bildirmek suretiyle istinaf yoluna başvurduğu, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından sanık ve müdafiinin dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden bahisle verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararının, karar kendisine tebliğ edilen müdafi tarafından süresinde ve temyiz nedenlerini de bildirir dilekçesi ile usulüne uygun olarak temyiz edildiği, bu dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin değerlendirildiği 21.11.2018 tarihli ve 129135 sayılı tebliğname üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi tarafından yapılan temyiz incelemesi neticesinde CMK'nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine ancak CMK'nn 303. maddesi uyarınca "3713 sayılı yasanın 7/1 maddesi delaletiyle" kısmı çıkartılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiği anlaşılan dosyada; yargılamanın makul sürede tamamlanması amacına yönelen usule ilişkin düzenlemeler de göz önünde bulundurulduğunda, sanık müdafiinin usulüne uygun temyiz dilekçesinin değerlendirildiği tebliğname üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince CMK'nın 289. maddesinde sayılan hukuka kesin aykırılık hâlleri ile temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler doğrultusunda yapılan temyiz incelemesi sonucunda karar verildiği, sanığın, genel anlamıyla müdafiinin temyiz dilekçesinde belirtilenler dışında özel bir temyiz nedeni içermeyen ve kararın müdafie tebliği ile başlayan temyiz süresi içerisinde sunulmadığından süresinde de olmayan temyiz dilekçesinin, temyiz incelemesini yapan Daire tarafından incelenip değerlendirilmesine ve bu kapsamda ek tebliğname düzenlenmesine ihtiyaç bulunmadığının kabul edilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2023 tarihinde yapılan yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.