Logo

Ceza Genel Kurulu2023/212 E. 2024/154 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: 7242 sayılı Kanun'un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası uyarınca lehe kanun hükümlerinin değerlendirilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'ne iadesi sonucu, önceki hükmün hukuki varlığını yitirip yitirmediği ve temyiz incelemesine konu olup olamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iade kararı ile ilgili hükmün hukuki varlığını yitireceği ve lehe kanun değerlendirmesi yapılması için dosyanın, mahkûmiyet hükmünü tesis eden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiği gözetilerek, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İTİRAZ

İtirazname No : 2021/1774

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 1597-1117

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanığın kaçak eşyayı bu özelliğini bilerek ticari amaçla bulundurma suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/2-e maddesi uyarınca beraatine, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 13/1. maddesi yollamasıyla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 54/4. maddesi gereğince kaçak eşyanın müsaderesine ve nakil aracının iadesine ilişkin Gölbaşı (Ankara) 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.04.2018 tarihli ve 325-185 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince 08.10.2019 tarih ve 1597-1117 sayı ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/18-son maddesi delaletiyle 3/5-10-son, 3/22 ile TCK'nın 62, 52/2-4, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 6 yıl 15 ay 15 gün hapis ve 175.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve müsadereye ilişkin hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 31.05.2020 tarih ve 17810 sayı ile; "7242 sayılı Kanun'un 3. ve 5. maddelerindeki değişiklikler sebebiyle lehe kanun değerlendirmesi yapılmak üzere dosyanın mahalline gönderilmesine" karar verilmiştir.

Dosyanın gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince 08.06.2020 tarihli yazı ile dosyanın, sehven gönderildiği değerlendirilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.01.2022 tarihli ve 1774 sayılı bozma istemli tebliğnameye istinaden dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 10.11.2022 tarihli ve 2322–16390 sayılı karar ile;

"7242 sayılı Kanun'un 63. maddesi uyarınca dosyanın sanık lehine değişikliklerin değerlendirilmesi amacıyla ilk derece mahkemesine iade edilebileceği hüküm altına alınmış iken, mahkûmiyete ilişkin ilk kararın Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Ceza Dairesince verilmesi durumunda sanık lehine değişikliklerin değerlendirilmesine ilişkin açık düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu itibarla, temyiz kanun yoluna müracaat edilen ilgili Dairenin 08.10.2019 tarihli ve 2018/1597 Esas, 2019/1117 Karar sayılı kararına yönelik temyiz incelemesine esas olmak üzere tebliğname düzenlenmesi zorunluluğu bulunduğu gözetilmek suretiyle, Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının hukuki değerden yoksun olduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;

1-Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Ceza Dairesine ait bulunması zorunluluğu,

2-İddianamede 5237 sayılı TCK’nun 54/1. maddesi sevk maddesi gösterilmek suretiyle suçta kullanılan nakil aracının müsaderesi talep edildiği halde, yazılı şekilde karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ile katılan ... İdaresi vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca bozulmasına," oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Daire Üyesi A.Y. Bikirli ve ...;

"Sanık ... hakkında, 5607 sayılı Yasaya aykırılık suçundan yapılan yargılama sonucu Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin ‘Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının hukuki değerden yoksun olup olmadığının değerlendirilmesi ile temyiz kanun yoluna müracaat edilen Dairemizin 08.10.2019 tarih ve 2018/1597 Esas ve 2019/1117 Karar sayılı kararı için tebliğname düzenlenmesi hususunda gereğinin takdir ve ifası yönünden incelenmeyen dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine ilişkin olarak verilen kararının incelenmesi sonucu Dairemize ait sayın çoğunluğun kararı yerinde değildir. Şöyle ki;

Sanık hakkında 5607 sayılı Yasa’ya aykırılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.04.2018 tarihli ve 2018/185 K sayılı kararıyla sanığın beraatine karar verildiği, kararın katılan ... İdaresi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi'nin 08.10.2019 tarihli ve 2019/1117 K sayılı kararıyla ilk derece mahkemesinin beraate ilişkin kararı kaldırılarak sanığın 5607 sayılı Yasanın 3/5-10. maddelerinden mahkumiyetine karar verildiği, sanık ve katılan ... İdaresi vekilinin temyizi üzerine dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 15.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 63. maddesinin son cümlesi uyarınca lehe yasa değerlendirilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesine iade edildiği, ilk derece mahkemesince mahkumiyet kararının Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi tarafından tesis edilmesi nedeniyle görevsizlik kararı verilerek anılan Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine dosyanın gönderilmesi üzerine 11.12.2020 tarihli ve 2020/1225 K sayılı kararla ortada kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığından uyarlama yargılamasının söz konusu olamayacağı, ilk derece Mahkemesince görevsizlik kararı verilemeyeceği, 08.10.2019 tarihli ve 2019/1117 K sayılı ilk kararın temyiz talebine ilişkin inceleme yapılmak üzere dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmesi üzerine tebliğname düzenlenilerek dosya Dairemize gönderilmiş olup;

15.04.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen ‘Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.’ şeklindeki düzenleme sanık lehine hükümler içermekte olup aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulaması olanaklı hale gelmiş;

7242 sayılı Yasanın 63. maddesinin son cümlesinde, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda bulunan dosyaların ilk derece mahkemesine gönderileceğine ilişkin özel hüküm koyulmuş ancak ilk derece Mahkemelerinin beraat kararı verdiği, bölge adliye mahkemelerinin beraati kaldırarak sanığın mahkumiyetine karar verilen dosyalarda lehe değerlendirmenin nasıl yapılacağına ilişkin bir hükme 7242 sayılı Yasada yer verilmemiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 304/2 ve 307/1. madde hükümleri dikkate alındığında 7242 sayılı Yasa’dan kaynaklanan lehe değerlendirmenin mahkûmiyete ilişkin ilk kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesince yapılması gerekmekte olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arşivinde bulunan dosyanın 12.06.2020 tarihinde beraate ilişkin kararı veren Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesine iade edildiği, mahkemece görevsizlikle dosya Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesini gönderildiği ancak yasa hükmünün gereği Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesince yerine getirilmeden temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya geri gönderilmiş ise de;

Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesi'nce, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 304/2 ve 307/1, 7242 sayılı Yasanın 63 ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine ait bulunması zorunluluğu gözetilerek dosyanın gereği Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinde değerlendirilmek üzere, incelenmeksizin iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, karar verilmesi yerine;

Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesi'nin 08.10.2019 tarihli kararının, 7242 sayılı Yasa’nın 63. maddesi uyarınca dosyanın mahalline iade edilmesi nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.06.2006 tarih ve 2006/177-173 E-K, aynı tarih ve 2006/174-170 E-K ve 12.12.2006 tarih ve 2006/308-300 E-K sayılı ilamlarında da belirtildiği şekliyle, Başsavcılığın iade işlemi sonucu önceki hüküm varlığını yitirmiş olacak ve yeniden hüküm verme zorunluluğu doğacak olması, yine 11.12.2020 tarihli kararının da CMK’nın 223 ve 286. maddelerinde belirtilen temyiz incelemesine konu bir hüküm olmaması nedeniyle bozulacak bir karar olmadığı," düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 18.01.2023 tarih ve 1774 sayı ile; "...Sanık hakkında 5607 sayılı Kanun'a aykırılık suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucu Gölbaşı 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.04.2018 tarihli ve 2018/185 K sayılı kararıyla sanığın beraatine karar verildiği, kararın katılan ... İdaresi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi'nin 08.10.2019 tarihli ve 2019/1117 K sayılı kararıyla ilk derece mahkemesinin beraate ilişkin kararı kaldırılarak sanığın 5607 sayılı Yasanın 3/5-10. maddelerinden mahkûmiyetine karar verildiği, sanık ve katılan ... İdaresi vekilinin temyizi üzerine dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 63. maddesinin son cümlesi uyarınca lehe yasa değerlendirilmesi için dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 31/05/2020 tarih ve 2020/17810 tebliğname numarası ile '15.04.2020 tarih ve 31100 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı hakkındaki kanun ile Bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun'un, 61 ve 62. maddeleri ile sanığın mahkûm olduğu 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3 ve 5. maddelerinde yapılan değişikliklerin sanık lehine hükümler içerdiği anlaşıldığından aynı Kanun'un 63. maddesinin 'bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte ...Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalar ile gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir' hükmü uyarınca, Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması suçundan sanık ... hakkındaki Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 2018/1597 Esas sayılı dava dosyası yazımız ekinde gönderilmiştir. Gereği rica olunur.' şeklinde iade edildiği, iadenin yasa gereği bozma hükmünde olduğu ve böylece Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 08/10/2019 tarih ve 2018/1597 Esas 2019/1117 Karar sayılı sanık ... hakkında verdiği mahkumiyet kararının ortadan kalktığı sonraki işlemlerin bir mahkumiyet hükmü olmadığı, 7242 sayılı Yasa kapsamında sanığın hukuki durumu yeniden değerlendirilerek bir hüküm kurulmaksızın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya geri gönderilmiş ise de; Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesi'nce, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 304/2 ve 307/1, 7242 sayılı Yasanın 63 ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine ait bulunması zorunluluğu gözetilerek dosyanın gereği Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesinde değerlendirilmek üzere, incelenmeksizin iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine, karar verilmesi yerine; Ankara Bölge Adliye 7. Ceza Dairesi'nin 08.10.2019 tarihli kararının, 7242 sayılı Yasa'nın 63. maddesi uyarınca dosyanın mahalline iade edilmesi nedeniyle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.06.2006 tarih ve 2006/177-173 E-K, aynı tarih ve 2006/174-170 E-K ve 12.12.2006 tarih ve 2006/308-300 E-K sayılı ilamlarında da belirtildiği şekliyle, Başsavcılığın iade işlemi sonucu önceki hüküm varlığını yitirmiş olacak ve yeniden hüküm verme zorunluluğu doğacak olması, yine 11.12.2020 tarihli kararının da CMK.nun 223 ve 286. maddelerinde belirtilen temyiz incelemesine konu bir hüküm olmaması nedeniyle bozulacak bir karar olmadığı gözetilmeden bozma kararı verilmesi usul ve yasalara aykırıdır." görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

CMK'nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 13.03.2023 tarih, 1035-2388 sayı ve oy çokluğu ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 7242 sayılı Kanun’un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası uyarınca lehe kanun hükümlerinin değerlendirilmesi yönünden dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine iadesi işlemi sonucu önceki hükmün hukuki varlığını yitirip yitirmediği ve bu bağlamda Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 1597-1117 sayılı kararının temyiz incelemesine konu edilebilecek bir hüküm olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Gölbaş (Ankara) Sulh Ceza Hâkimliğinin 29.03.2016 tarihli ve 2016/368 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden uygulama noktasında durdurulan sanığın kullandığı araçta ele geçirilen 15.000 karton kaçak ve bandrolsüz sigarayı ticari amaçla bulundurduğu iddiasıyla kamu davası açıldığı ve yargılama sürecinin "Hukukî Süreç" kısmında anlatıldığı gibi gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

V. GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

5607 sayılı Kanun’un "Kaçakçılık Suçları" başlıklı 3. maddesinin 18. fıkrası; "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesi ile;

"Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;

a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,

b) Satışa arz eden veya satan,

c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur." biçiminde değiştirilmiş,

Aynı Kanun’un 3. maddesinin 10. fıkrası ise "Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz." olarak yeniden düzenlenmiştir.

04.11.2020 tarihli ve 31294 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 28.10.2020 tarihli ve 7255 sayılı Kanun'un 28. maddesi ile her iki fıkrada yer alan "tütün mamulleri;" ibaresinden sonra gelmek üzere "makaron, yaprak sigara kâğıdı," ibareleri ve 18. fıkrada yer alan "tütün mamüllerinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "makaron, yaprak sigara kağıdı," ibaresi eklenmek suretiyle de anılan düzenlemeler son hâllerini almıştır.

15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 14.04.2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 61. maddesiyle de 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin yirmi ikinci fıkrasına "Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir." cümlesi eklenmiştir.

Aynı Kanun’un 62. maddesiyle ise 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesine "Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir. Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz." şeklinde iken "Yedinci fıkrası hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi, etkin pişmanlık göstererek suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine;

a) Soruşturma evresi sona erinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında,

b) Kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödediği takdirde, hakkında bu Kanunda tanımlanan kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza üçte bir oranında, indirilir. Bu husus, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilir. Soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılır." biçiminde değiştirilmiş ve aynı maddeye "İkinci fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde uygulanmaz." şeklindeki 3. fıkra eklenmiştir.

Anılan Kanun'un 63. maddesiyle de 5607 sayılı Kanun’da;

"(1) Haklarında hüküm verilmiş olup da dosyası infaz aşamasında olanlar, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı Devlet Hazinesine ödedikleri takdirde Kanunun 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeden faydalanabilir.

(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." biçiminde geçici 12. madde ihdas edilmiştir.

15.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren son değişikliklerle; suça konu eşyanın değerinin hafif veya pek hafif olması hâlinde cezalardan indirim yapılması, 5607 sayılı Kanun’un 5. maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen etkin pişmanlık hükmünün kovuşturma evresinde de uygulanabilmesi, etkin pişmanlık hükümlerinin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheliye ihtar edilmesi, soruşturma evresinde ihtar yapılmaması hâlinde kovuşturma evresinde hâkim tarafından sanığa ihtar yapılması öngörülmüştür. Değişikliklere ilişkin geçiş hükümleri Kanun'un geçici 12. maddesinde düzenlenmiş, maddenin 1. fıkrasında ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyaların gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderileceği belirtilmiştir.

Gelinen noktada, 7242 sayılı Kanun'un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrasının kanunlaşma sürecinden ve geçici maddelerin hukuki niteliğinden bahsedilmelidir.

7242 sayılı Kanun'un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrası, kanun teklifinde "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar, gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." şeklinde iken, Adalet Komisyonunda verilen önerge ile "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanunun kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." biçiminde değiştirilerek kanunlaşmıştır.

Geçici maddeler, kanunların geçiş hükümlerini düzenleyen maddelerdir. Yeni kabul edilen kanun hükmü ile getirilen düzenleme uygulamaya başlayıncaya kadar geçecek süre içinde yapılacak işlem ve düzenlemeler ya da uyulacak ilke ve kurallar ile daha önceki düzenlemelerden doğan hakların korunmasına ilişkin hususlar ve benzeri geçiş hükümleri geçici maddelerle düzenlenir. Anayasa Mahkemesinin 15.06.2000 tarihli ve 37-14 sayılı kararının gerekçesinde, geçici maddelerin hukuki niteliğine değinilmiş, genellikle geçiş dönemlerine ilişkin işlemlerin uygulama yöntemini ve kapsamını gösteren ayrık hükümleri içerdikleri, bir maddenin geçici madde olarak adlandırılmış olmasının onun etki ve değer bakımından diğerlerinden daha zayıf ve önemsiz olduğu anlamına gelmeyeceği, kanunun geçici maddeleriyle esas maddeleri arasındaki farklılık varsa özel nitelikleri nedeniyle geçici maddelerin esas maddelerden önce uygulanacağı belirtilmiştir (Erdin Bayram, Kanun Sistematiğinde 'Madde', Yasama Dergisi, Sayı 8, Ocak-Şubat-Mart-Nisan 2008, s. 112; Fahri Bakırcı, Yasalarda ve Yasa Maddelerinde Geçicilik Üzerine, Meclis Bülteni, Kasım 2004, s. 39; Şeref İba-Fahri Bakıcı, Türk Hukukunda Geçici Kanun ve Geçici Madde Kavramları Üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi Yıl 9 Sayı 17 Haziran 2021 S 271-302).

Anayasa Mahkemesinin 15.06.2000 tarihli ve 37-14 sayılı kararında belirtildiği şekliyle geçici maddelerin hukuki nitelikleri gereği öncelikle uygulanmaları gerekmektedir. 5607 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasında yer alan; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanun’un kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan..." hükmünde kanun yolu bakımından herhangi bir ayrıma gidilmemiştir.

B. Somut Olayda Hukuki Değerlendirme

Kaçak eşyayı ticari amaçla bulundurma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde sanığın beraatine ilişkin hükmün katılan vekilince istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesince 08.10.2019 tarih ve 1597-1117 sayı ile, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına, sanığın 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 3/5-10, 3/22 ile TCK’nın 62, 52/2-4, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 6 yıl 15 ay 15 gün hapis ve 8.750 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, taksitlendirmeye, hak yoksunluğuna ve kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun’un 13. maddesi yollamasıyla TCK’nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 7242 sayılı Kanun'un 63. maddesi ile 5607 sayılı Kanun’a eklenen geçici 12. maddenin son cümlesi uyarınca 5607 sayılı Kanun’un 3 ve 5. maddelerinde 7242 sayılı Kanun ile yapılan sanık lehine değişikliklerin değerlendirilmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderildiği, Özel Dairece dosyanın, sehven gönderildiği değerlendirilerek 08.06.2020 tarihli yazı ile iade edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.01.2022 tarihli ve 1774 sayılı bozma istemli tebliğname ile Yargıtay 7. Ceza Dairesince yapılan temyiz incelemesi neticesinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 08.10.2019 tarihli ve 1597-1117 sayılı kararının, 7242 sayılı Kanun’un 62 ve 63. maddeleriyle 5607 sayılı Kanun’da yapılan sanık lehine değişikliklerin uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve müsaderesi talep edilen nakil aracının iade edilmesi nedeniyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

7242 sayılı Kanun'un 63. maddesiyle 5607 sayılı Kanun'a eklenen geçici 12. maddenin ikinci fıkrasında; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte bu Kanun'un kapsamına giren suçlardan dolayı kanun yolu incelemesinde bulunan dosyalardan, 3 üncü ve 5 inci maddede bu maddeyi ihdas eden Kanunla yapılan düzenlemeler nedeniyle lehe değerlendirme yapılması gereken dosyalar hakkında bozma kararı verilir. Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığında bulunan dosyalar ise gelişlerindeki usule uygun olarak ilk derece mahkemelerine gönderilir." hükmüne yer verilmiştir.

Anılan hükümle, ilk derece mahkemeleri tarafından verilip temyiz edilen hükümlerde, lehe hükümlerin uygulanması yönünde mahkemesince değerlendirme yapılması gerektiğinin açıkça anlaşılması hâlinde, dosyayı doğrudan ilgili mahkemesine iade etme yetkisi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tanınmış, bu hüküm uyarınca gönderilen dosyalarda, mahkemece duruşma açılarak lehe kanun değerlendirmesi yapılması zorunluluğu doğmuştur. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iade kararı ile ilgili hüküm hukuki varlığını yitirmiş olacak ve yeniden hüküm kurmak gerekecektir. Verilen yeni hükmün önceki ile aynı veya farklı olması da, bunun yeni hüküm olduğu ve önceden verilenin geçerliliğini kaldırarak onun yerine geçtiği gerçeğini değiştirmeyecektir. Somut olayda da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca lehe kanun değerlendirmesi yapılmak üzere dosyanın gönderilmesi ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesinin 08.10.2019 tarihli ve 1597-1117 sayılı kararının ortadan kalktığının kabulü gerekmektedir. Yargıtay 7. Ceza Dairesinin temyiz incelemesine konu bir hüküm bulunmadığından 10.11.2022 tarihli ve 2322-16390 sayılı bozma kararının hukuki değerden yoksun olduğunun kabulü zorunlu olup dosyanın lehe kanun değerlendirmesi yapılmak üzere sanık hakkında mahkûmiyet hükmü tesis eden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca dasyanın 31.05.2020 tarih ve 17810 sayı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine iadesi işlemi sonucu önceki hükmün hukuki varlığını yitirmediği ve bu bağlamda Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 1597-1117 sayılı kararının temyiz incelemesine konu edilebilecek bir hüküm olduğu düşünceleriyle karşı oy kullanmışlardır.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Hukuki değerden yoksun bulunan Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 10.11.2022 tarihli ve 2322-16390 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

4- Dosyanın, 7242 sayılı Kanun'un 3 ve 5. maddelerindeki değişiklikler sebebiyle lehe kanun değerlendirmesi yapılmak üzere Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.04.2024 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.