Logo

Ceza Genel Kurulu2023/223 E. 2023/556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Turistik kolaylıktan yararlanılarak yurda geçici olarak getirilen aracın süresinden sonra yurt içinde bırakılması ve bir başkası tarafından kullanılmasının 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/1. maddesinde düzenlenen eşyayı gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın yurda sokma suçunu mu yoksa 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238/1. maddesinde düzenlenen geçici ithalat rejimi kurallarına aykırı davranma kabahatini mi oluşturduğu uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Turistik kolaylıktan faydalanılarak getirilmesine rağmen, sanığın aracı yasal süresinin dolmasına rağmen yurt dışına çıkarmayarak millileştirmek kastıyla hareket etmesinin ve aracın başkası tarafından kullanılmasının 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu, ancak inceleme tarihine kadar dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilerek, yerel mahkemenin mahkûmiyet hükmü bozulmuş ve kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 299-783

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Sanık ... ...'ın eşyayı gümrük işlemlerine tabî tutmaksızın yurda sokma suçundan 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/1 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 62, 52/1-2, 51 ve 54. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, ertelemeye, kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanun'un 13/1. maddesi yollamasıyla TCK'nın 54/4. maddesi gereğince müsaderesine ilişkin Bismil Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.07.2015 tarihli ve 299-783 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği Yargıtay 7. Ceza Dairesince 28.11.2022 tarih ve 6994 - 17090 sayı ile;

"1. Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen Geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu,

2. Dosya kapsamında suça konu gümrük kaçağı araç için KEMT varakasının bulunmaması,

3. Suça konu aracın müsaderesi talep edilmediği halde, ek savunma hakkı tanınmadan müsadere kararı verilmesi ve 5607 sayılı Yasanın 13/1. maddesi delaleti ile TCK'nun 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi," isabetsizliklerinden oy çokluğuyla bozulmasına karar verilmiş,

Daire Üyesi A. Y. Bikirli; "Sanık ... hakkında, 5607 sayılı Yasa'ya aykırılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanık tarafından temyizi üzerine, kaçakçılık suçunun oluşmaması nedeniyle sanığın beraatine karar verilmesi gerekçesiyle bozulması yerine, sayın çoğunluğun hükmün subutu kabul edilerek yazılı gerekçelerle bozulmasına dair kararı yerinde değildir. Şöyle ki;

Suça konu Gürcistan plakalı Gürcistan uyruklu ... adına kayıtlı Audi A6 aracın hakkında dava açılmayan ... tarafından kullanılırken yakalanması üzerine, sanık ...’ın 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesinden cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır..

Dosya kapsamına göre suça konu araç Gürcistan uyruklu ... adına kayıtlı olup, 14.03.2014 tarihinde Gürcistan uyruklu ... tarafından Sarp sınır kapısından Türkiye’ye getirildiği, 14.09.2014 tarihinde Türkiye’den yurtdışına çıkış yapması gerektiği halde, 24.02.2015 tarihinde ...’in kullanımında iken yakalandığı anlaşılmaktadır.

Sanık ... savunmalarında; suça konu aracı Gürcistan uyruklu ...’den noter satışı ile satın aldığını, aracı ...’nun Türkiye’ye getirdiğini, olay tarihinde bir günlüğüne ...’e verdiğini, ...’nin aracı kullanırken yakalandığını, noter satışı ile aldığı için suç işleme kastının bulunmadığını söylemiştir.

Mahkeme; sanığın 5607 sayılı Yasanın 3/1. maddesinden 10 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemiz çoğunluk görüşü ile ilamda yazılı gerekçelerle hüküm bozulmuştur.

Öncelikle konuyla ilgili suç tarihindeki Yasa maddelerine bakmak gerekmekte olup;

5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3. madde 4. fıkrası; 'Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı hile ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.' hükmünü içermektedir.

Geçici ithalat rejimi Gümrük Kanunu'nun 128-134. maddelerinde, bu rejimin işleyişine ilişkin usul ve esaslar da Gümrük Yönetmeliğinin 376-394. maddelerinde düzenlenmiştir.

Gümrük Kanunu 128. maddesinde Geçici İthalat Rejimi tanımlanmış olup, 'Geçici ithalat rejimi, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinde tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında herhangi bir değişikliğe uğramaksızın ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.'

Gümrük yönetmeliği madde 381. geçici ithal eşyanın ayniyeti, “(1) Geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak tahsis edildiği yerde kullanılmak zorundadır.

(2) Rejim kapsamındaki eşya, giriş ayniyetini korumaya yönelik olağan bakım faaliyetleri dışında başka bir işleme tabi tutulamaz.

(3) Gümrük İdareleri rejim süresi içinde değişik aralıklarla eşyanın tahsis yerinde, tahsis amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkına sahiptir.”

Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği, çıkarılmayan taşıtlara ilişkin takip işlemleri başlıklı; 18. maddesi “(1) Gümrük İdareleri tarafından taşıt takip programları üzerinden her ay sorgulama yapılarak, kendi idarelerinden girişi yapılan ve süresi içerisinde çıkarılmayan kişisel ve ticari kullanıma mahsus kara taşıtları tespit edilir ve taşıtların çıkış yapıp yapmadığı ilgili programlardan 4 (dört) ay süre ile takip edilir yapılan araştırma sonucunda taşıtın yurt dışına çıkış yaptığının tespit edilmesi halinde kayıt kapatma işlemi gerçekleştirilir.

(2) Yapılan araştırmadan sonuç alınmaması halinde, süresi içerisinde yurt dışı edilmeyen taşıtlara ilişkin bilgiler, İçişleri Bakanlığı nezdinde gerekli takibatlarda bulunulmak üzere her yılın Nisan-Ağustos-Aralık aylarında bağlı bulunduğu başmüdürlük aracılığıyla Bakanlığa (Gümrükler Genel Müdürlüğü) intikal ettirilir ayrıca 19. ve 20. maddede belirtilen işlemler yapılır.” şeklinde düzenlenmiştir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20. maddesinin (d) fıkrası “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri Noterler tarafından yapılır, Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir” hükmünü içermektedir.

Dava konusu olaya gelince;

Dosyadaki bilgilere, suça konu Audi A6 marka otomobil 14.03.2014 tarihinde aracın kayden maliki Gürcistan uyruklu ... tarafından yurda girişi yapılmıştır.

Dava konusu araç yasal yollarla Turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda giriş yapmış olup, girişteki ayniyetine uygun olarak araca 24.02.2015 tarihinde el konulmuştur.

5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3. madde 1. fıkrası 'Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar, adli para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.' hükmünü taşımaktadır.

Bu açıklamalar karşısında atılı suçun oluşabilmesi için eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulması gerekir. Oysaki dava konusu araç dosyadaki belgelerden anlaşıldığı üzere geçici ithalat rejimi kapsamında turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda getirilmiş, dolayısıyla bir gümrük rejimine tabi tutulmuştur. Bu araç geçici ithal edilen kara taşıtlarına ilişkin Gümrük Genel Tebliği hükümlerine göre, Gümrük İdaresinin takip ve kontrolü altındadır. Çıkış süresinin dolması halinde idarenin bunu kolaylıkla tespit etmesi mümkün olacaktır. Kanımızca araç gümrük rejimine tabi tutularak yurda giriş yapmış olup kaçağa kalmamıştır.

Yukarıda açıklandığı gibi, Gümrük Yönetmeliği 381. maddesi uyarınca, geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine uygun olarak kullanılmak zorunda olup, meydana gelen olağan yıpranma dışında herhangi bir değişiklik yapılmadan süre sonunda yurt dışı edilmelidir.

Dava konusu araca yurda giriş ayniyetine uygun olarak el konulmuş olup şase, motor numaraları silinip değiştirilmemiş, sahte belge kullanılarak trafiğe tescile çalışılmamış, araçta değişen veya eksik parça bulunmamıştır.

Sanık savunmasında, suça konu aracı Gürcistan uyruklu ...’den noter satışı ile satın aldığını, aracı ...’nun Türkiye’ye getirdiğini, noter satışı ile aldığı için suç işleme kastının bulunmadığını söylemesi karşısında suç işleme kastının varlığından da bahsedilemeyecektir.

Bu nedenlerle yasal yollarla yurda girişi yapılan, böylece gümrük rejimine tabi olup, Gümrük İdaresi'nin kontrolü altında bulunan aracı giriş ayniyetine uygun olarak, millileştirmek amacıyla hiçbir eyleme başvurmadan kullanma eyleminde (Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin istikrar bulmuş, 10.04.2014 tarihli ve 2013/11501 esas, 2014/8304 karar, 15.11.2012 tarihli ve 2012/1256 esas, 2012/30385 karar, 20.12.2010 tarihli ve 2008/5449 esas, 2010/17020 karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere), kaçakçılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, kaldı ki Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.03.2022 tarihli ve 2018/7-131 E, 2022/139 K sayılı ilamının da aynı yönde olduğu gözetilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği", düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, 18.01.2023 tarih ve 349780 sayı ile; “...Suça konu Gürcistan plakalı Gürcistan uyruklu ... adına kayıtlı Audi A6 aracın hakkında dava açılmayan ... tarafından kullanılırken yakalanması üzerine, sanık ...’ın 5607 sayılı Kanunun 3/1. maddesinden cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmıştır. Dosya kapsamına göre suça konu araç Gürcistan uyruklu ... adına kayıtlı olup, 14.03.2014 tarihinde Gürcistan uyruklu ... tarafından Sarp sınır kapısından Türkiye’ye getirildiği, 14.09.2014 tarihinde Türkiye’den yurtdışına çıkış yapması gerektiği halde, 24.02.2015 tarihinde ...’in kullanımında iken yakalandığı anlaşılmaktadır. Sanık ... savunmalarında; suça konu aracı Gürcistan uyruklu ...’den noter satışı ile satın aldığını, aracı ...’nun Türkiye’ye getirdiğini, olay tarihinde bir günlüğüne ...’e verdiğini, ...’nin aracı kullanırken yakalandığını, noter satışı ile aldığı için suç işleme kastının bulunmadığını söylemiştir. Mahkeme; sanığın 5607 sayılı Yasanın 3/1. maddesinden 10 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Daire çoğunluk görüşü ile ilamda yazılı gerekçelerle hüküm bozulmuştur.

Öncelikle konuyla ilgili suç tarihindeki Yasa maddelerine bakmak gerekmekte olup; 5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu'nun 3. madde 4. fıkrası; 'Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı hile ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.' hükmünü içermektedir. Geçici ithalat rejimi Gümrük Kanunu'nun 128-134. maddelerinde, bu rejimin işleyişine ilişkin usul ve esaslar da Gümrük Yönetmeliğinin 376-394. maddelerinde düzenlenmiştir. Gümrük Kanunu 128. maddesinde Geçici İthalat Rejimi tanımlanmış olup, 'Geçici ithalat rejimi, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinde tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında herhangi bir değişikliğe uğramaksızın ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.' Gümrük yönetmeliği madde 381. geçici ithal eşyanın ayniyeti, '(1) Geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak tahsis edildiği yerde kullanılmak zorundadır. (2) Rejim kapsamındaki eşya, giriş ayniyetini korumaya yönelik olağan bakım faaliyetleri dışında başka bir işleme tabi tutulamaz. (3) Gümrük İdareleri rejim süresi içinde değişik aralıklarla eşyanın tahsis yerinde, tahsis amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkına sahiptir.' Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına İlişkin Gümrük Genel Tebliği, çıkarılmayan taşıtlara ilişkin takip işlemleri başlıklı; 18. maddesi '(1) Gümrük İdareleri tarafından taşıt takip programları üzerinden her ay sorgulama yapılarak, kendi idarelerinden girişi yapılan ve süresi içerisinde çıkarılmayan kişisel ve ticari kullanıma mahsus kara taşıtları tespit edilir ve taşıtların çıkış yapıp yapmadığı ilgili programlardan 4 (dört) ay süre ile takip edilir yapılan araştırma sonucunda taşıtın yurt dışına çıkış yaptığının tespit edilmesi halinde kayıt kapatma işlemi gerçekleştirilir. (2) Yapılan araştırmadan sonuç alınmaması halinde, süresi içerisinde yurt dışı edilmeyen taşıtlara ilişkin bilgiler, İçişleri Bakanlığı nezdinde gerekli takibatlarda bulunulmak üzere her yılın Nisan-Ağustos-Aralık aylarında bağlı bulunduğu başmüdürlük aracılığıyla Bakanlığa (Gümrükler Genel Müdürlüğü) intikal ettirilir ayrıca 19. ve 20. maddede belirtilen işlemler yapılır.' şeklinde düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 20. maddesinin (d) fıkrası 'Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri Noterler tarafından yapılır, Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir' hükmünü içermektedir.

Dava konusu olaya gelince; Dosyadaki bilgilere, suça konu Audi A6 marka otomobil 14.03.2014 tarihinde aracın kayden maliki Gürcistan uyruklu ... tarafından yurda girişi yapılmıştır. Dava konusu araç yasal yollarla Turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda giriş yapmış olup, girişteki ayniyetine uygun olarak araca 24.02.2015 tarihinde el konulmuştur. 5607 sayılı Kaçakçılık Kanununun 3. madde 1. fıkrası “Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar, adli para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.” hükmünü taşımaktadır. Bu açıklamalar karşısında atılı suçun oluşabilmesi için eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulması gerekir. Oysaki dava konusu araç dosyadaki belgelerden anlaşıldığı üzere geçici ithalat rejimi kapsamında turistik kolaylıklardan faydalanılarak yurda getirilmiş, dolayısıyla bir gümrük rejimine tabi tutulmuştur. Bu araç geçici ithal edilen kara taşıtlarına ilişkin Gümrük Genel Tebliği hükümlerine göre, Gümrük İdaresinin takip ve kontrolü altındadır. Çıkış süresinin dolması halinde idarenin bunu kolaylıkla tespit etmesi mümkün olacaktır. Kanımızca araç gümrük rejimine tabi tutularak yurda giriş yapmış olup kaçağa kalmamıştır. Yukarıda açıklandığı gibi, Gümrük Yönetmeliği 381. maddesi uyarınca, geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine uygun olarak kullanılmak zorunda olup, meydana gelen olağan yıpranma dışında herhangi bir değişiklik yapılmadan süre sonunda yurt dışı edilmelidir. Dava konusu araca yurda giriş ayniyetine uygun olarak el konulmuş olup şase, motor numaraları silinip değiştirilmemiş, sahte belge kullanılarak trafiğe tescile çalışılmamış, araçta değişen veya eksik parça bulunmamıştır. Sanık savunmasında, suça konu aracı Gürcistan uyruklu ...’den noter satışı ile satın aldığını, aracı ...’nun Türkiye’ye getirdiğini, noter satışı ile aldığı için suç işleme kastının bulunmadığını söylemesi karşısında suç işleme kastının varlığından da bahsedilemeyecektir. Bu nedenlerle yasal yollarla yurda girişi yapılan, böylece gümrük rejimine tabi olup, Gümrük İdaresi'nin kontrolü altında bulunan aracı giriş ayniyetine uygun olarak, millileştirmek amacıyla hiçbir eyleme başvurmadan kullanma eyleminde (Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin istikrar bulmuş, 10.04.2014 tarihli ve 2013/11501 esas, 2014/8304 karar, 15.11.2012 tarihli ve 2012/1256 esas, 2012/30385 karar, 20.12.2010 tarihli ve 2008/5449 esas, 2010/17020 karar sayılı kararlarında da açıklandığı üzere), kaçakçılık suçunun unsurlarının oluşmadığı, kaldı ki Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.03.2022 tarihli ve 2018/7-131 E, 2022/139 K sayılı ilamının da aynı yönde olduğu gözetilerek sanığın atılı suçun subutu yönünden beraatine karar verilmesi gerektiği” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 27.02.2023 tarih ve 1034-1694 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergisini kısmen ya da tamamen ödemeksizin yurda sokma suçunu mu yoksa 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen geçici ithalat rejimi kurallarına aykırı davranmak kabahatini mi oluşturduğunun belirlenmesine ilişkin olup 5607 sayılı Kanun'un üçüncü maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen suçun oluştuğunun kabulü hâlinde inceleme tarihinde dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkin olup yapılan müzakere sırasında bir Ceza Genel Kurulu üyesi tarafından sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanun'un üçüncü maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen eşyayı gümrük işlemlerine tabî tutmaksızın yurda sokma suçunu oluşturduğınun ileri sürülmesi üzerine bu hususun da değerlendirilmesi gerekmiştir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Bismil Sulh Ceza Hâkimliğinin 2015/765 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden uygulama noktasında durdurulan dava dışı ...’in kullandığı ....(GE) plakalı, AUDI A6 marka ve model aracın haricen sahibinin sanık olduğunun tespit edilmesi üzerine Diyarbakır İpekyolu Gümrük Muhafaza Müdürlüğünce yapılan yabancı araç plakası sorgulamasında aracın ruhsat ve kullanım sahibinin ... olduğunun, aracın 14.03.2014 tarihinde Sarp Sınır Kapısından ... adına gümrük işlemleri yapılarak yurda giriş yaptığının ve 10.09.2014 tarihinde yurt dışına çıkış yapması gerektiğinin ancak yurt içerisinde bırakıldığının tespit edildiği,

24.02.2015 tarihli Diyarbakır Gümrük Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi Taşıt Takip Programından yapılan sorgulamaya ait faks çıktısına göre; ..... plakalı, WAU*********831 şase numaralı, 2008 model AUDI A6 marka/model aracın Gürcistan ülkesine ait olduğunun, aracın ... adlı şahıs üzerine kayıtlı olduğunun, geçici ithalat rejimi kapsamında 14.03.2014 tarihinde Sarp Gümrük Kapısından yurda giriş yaptığının, 10.09.2014 tarihi itibarıyla yurt dışına çıkış yapmış olması gerektiğinin belirtildiği,

Dosya kapsamında sanık hakkındaki iddianame 26.03.2015 tarihinde düzenlenmiş olup mahkûmiyet hükmünün de 14.07.2015 tarihinde Yerel Mahkemece verildiği, bu bağlamda dava zamanaşımının son olarak 14.07.2015 tarihli mahkûmiyet hükmü ile kesildiği,

Anlaşılmaktadır.

Sanık savunmasında; dava konusu aracı Gürcistan’da ... adlı şahıstan 14.03.2014 tarihinde 38.000 TL bedelle noter satışı ile satın aldıktan sonra aracı kendisine satan şahısla birlikte aracı Sarp Gümrük Kapısından yurda soktuğunu, sonrasında bu şahsın ülkesine geri döndüğünü, yaptığı eylemin suç olduğunu bilmediğini, savunmuştur.

V. GEREKÇE

1- Sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanun’un 3/1 maddesi gereğince gümrük işlemine tabbi tutmaksızın yurda eşya sokma veya 3/2. maddelerinde düzenlenen eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergisini kısmen ya da tamamen ödemeksizin yurda sokma suçunu mu , yoksa 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 238/1. maddesinde düzenlenen geçici ithalat rejimi kurallarına aykırı davranmak kabahatini mi oluşturduğu hususunda;

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

Uyuşmazlık konusunun çözümünde isabetli bir hukuki sonuca varılabilmesi için öncelikle suç tarihinde yürürlükte olan 6545 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 1. ve 2. fıkrası üzerinde durulmalıdır.

5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 1. fıkrasında ki anılan madde metni şu şekildedir:

“Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.”

Buna göre, bir eşyanın kaçakçılık fiiline konu olabilmesi için gümrük işlemine tabi tutulmadan yurda ithal edilmesi gerekmektedir. Suçun oluşumunda önem arz eden gümrük işlemlerinden, ithal ya da ihraç edilecek eşyanın gümrükçe onaylanmış bir işleme veya kullanıma tabi tutulması anlaşılmalıdır.

5607 sayılı Kanun'da gümrük işlemi kavramına ilişkin bir tanım yer almamakla birlikte mülga edilen 4926 sayılı Kanun'un “Tanımlar” başlıklı ikinci maddesi gümrük işlemi kavramını “Gümrük idarelerince, gümrük mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat gereğince yapılan işlemleri ifade eder.” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanıma göre gümrük işlemi, bir eşyanın gümrük idareleri tarafından gerek gümrük mevzuatı gerekse ilgili mevzuatlar çerçevesinde onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması için gerekli tüm işlemlerdir. Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesine getirilen eşya, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması sonrasında ülkeye sokulabilecektir.

Aynı maddenin 2. fıkrasında; “Eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Eşyanın ithalat işlemi gerçekleştirilirken, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergilerinin tamamının veya bir kısmının ödenmemiş olması gerekir. Daha çok serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile ithalat rejimi altında yurda getirilen eşyaya yönelik gümrük vergilerinin ödenmemesi ya da eksik ödenmesi amacı ile hareket edilerek aldatıcı işlemlerle kaçakçılık suçunun işlenmesi söz konusudur.Bu suç tipinde failin kastı başlangıçtan itibaren kaçakçılık suçunu işlemek olmalıdır.

4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 3. maddesinin 15. fıkrasında gümrük rejimi kavramının

"a) Serbest dolaşıma giriş rejimini,

b) Transit rejimini,

c) Gümrük antrepo rejimini,

d) Dahilde işleme rejimini,

e) Gümrük kontrolü altında işleme rejimini,

f) Geçici ithalat rejimini,

g) Hariçte işleme rejimini,

h) İhracat rejimini" kapsadığı açık şekilde belirlenmiştir.

Geçici ithalat rejimi, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 128-134. maddelerinde, bu rejimin işleyişine ilişkin esaslar ise, Gümrük Yönetmeliği’nin 376-394. maddelerinde düzenlenmiştir.

Gümrük Kanunu'nun "Eşyanın Bir Gümrük Rejimine Tabi Tutulması" başlıklı 58. maddesinin birinci fıkrasındahüküm altına alınan düzenlemeye göre ise; "Bir gümrük rejimine tabi tutulmak istenen eşya, bu rejime uygun şekilde yetkili gümrük idaresine beyan edilir."

Gümrük Kanunu'nun 128. maddesindegeçici ithalat rejimişu şekilde tanımlanmıştır:

“Geçici ithalat rejimi, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.”

Aynı Kanun’un 131. maddesinde ise eşyanın rejim altında kalma süresidüzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre; “İthal vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminin uygulanabileceği durumlar ve özel şartlar Cumhurbaşkanınca tespit edilir.”

Bu düzenleme ile Gümrük Yönetmeliği’nin 379. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; eşyanın rejim altında kalma süresi Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen özel süreler ile Gümrük Yönetmeliği’nin 380. maddesinde düzenlenen süre uzatım hâlleri saklı kalmak kaydıyla 24 ayı aşmamak şartıyla gümrük idaresince düzenlenir.

Bu aşamada geçici ithal edilen eşyanın ayniyeti konusu üzerinde durulması gerekmektedir.

Gümrük Yönetmeliği’nin “Geçici ithal edilen eşyanın ayniyeti” başlıklı 381. maddesi;

“(1) Geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak tahsis edildiği yerde kullanılmak zorundadır.

(2) Rejim kapsamındaki eşya, giriş ayniyetini korumaya yönelik olağan bakım faaliyetleri dışında başka bir işleme tabi tutulamaz.

(3) Gümrük idareleri rejim süresi içerisinde değişik aralıklarla eşyanın tahsis yerinde, tahsis amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkına sahiptir.” biçiminde düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre geçici ithalat rejimi kapsamında getirilen eşya, getirildiği şekli ile kullanıldıktan sonra kullanım sırasında meydana gelen olağan yıpranma dışında herhangi bir değişiklik yapılmadan süresi bittiğinde ihraç edilmelidir.

Geçici ithalat kavramı kapsamında turistlik kolaylıktan getirilen araçlar yönünden bir değerlendirme yapılması gerektiğinde; Bu rejim kapsamında yurda getirilen eşyalar arasında kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı araçlar önemli bir yer tutmaktadır. Geçici ithalat rejimi kapsamında ithal edilen kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı kara taşıtlarına uygulanacak işlemlere ilişkin usûl ve esaslar hakkında, Gümrük Yönetmeliği'nin 391-394 maddelerinde, 15481 sayılı Bakanlar Kurulunun 1-20 maddelerinde ve Geçici İthalat Sözleşmesi'nin EK-C ekinin 2, 5, 6 ve 9. maddelerinde hukuki düzenlemelere yer verildiği gibi 22.10.2011 tarihli Geçici İthal Edilen Kara Taşıtlarına ilişkin Gümrük Genel Tebliği (Seri No:1) başlıklı tebliğde de ayrıntılı olarak düzenleme yapılmıştır. Bu düzenlemelere göre turistlik kolaylıktan yararlanarak taşıt giriş formuyla geçici olarak yurda özel araç sokulmasının ve kullanılmasının bazı koşulları şunlardır;

1- Taşıt, geçici ithalat ülkesi dışında bir ülkede yerleşik veya ikamet eden bir kişinin adına kayıtlı olmalı. (Sözleşme EK_C5. maddesi, 15481 sayılı BKK 16 ve 19/5. maddesi, Gümrük Yönetmeliği 392/1. maddesi, Seri no: 1 sayılı Tebliğ 5/1 maddesi)

2- Taşıt getirmek isteyen kişi, son 185 gün kesintisiz olarak Türkiye Gümrük Bölgesi dışında bulunmalı. (15481 sayılı BKK 19/5 maddesi, Seri no: 1 sayılı Tebliğ 6/4-5. maddesi)

3- Taşıtı getiren kişinin, mülkiyet belgesi yoksa veya mülkiyet belgesinin bir başka kişiye ait olması halinde kendisine geçici ithalat hakkı tanınmış olmak kaydıyla taşıtın kullanımına yetkili olduğuna ilişkin geçerli bir belge veya vekaletname olmalı. (Sözleşme EK-C 7/b maddesi, Gümrük Yönetmeliği 392/1 maddesi, Seri no: 1 sayılı Tebliğ 5/5, 23 maddeleri)

4- Giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak kullanılmalıdır. (Gümrük Yönetmeliği 381 maddesi)

5- Geçici ithaline izin verilen kişisel kullanıma mahsus taşıt araçlarına en fazla 24 ay (730gün) süre verilir bu süre sonunda taşıtın çıkması gerekir. (15481 sayılı BKK 20/5 maddesi, Seri no: 1 sayılı Tebliğ 6/2 maddesi)

6- Taşıtı getiren geçici taşıt getirme hakkı sahibi olan kişinin taşıtsız yurt dışına çıkması halinde taşıtın başkası tarafından kullanılmayacağına dair taahhütname vermesi gerekir. (Seri no: 1 sayılı Tebliğname 27. maddesi)

Yukarıda belirtilen maddelerden de anlaşılacağı gibi kişisel kullanıma mahsus yabancı plakalı araca uygulanan geçici ithalat rejimi, üç süreci kapsamaktadır.

Şöyle ki:

Birincisi, aracın yurt içinde getirilme amacına uygun olarak kalma süreci,

İkincisi, aracın yurt içinde getirilme amacına uygun olarak kullanımı,

Üçüncüsü ise aracın geçici ithalat rejimi süresi sonunda yurt dışı edilmesi süreci.

İthalattaki gümrük işlemleri ile ilgili olarak; 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 33. maddesinde Türkiye Gümrük Bölgesine giriş ve çıkışların gümrük kapılarından yapılabileceği, 34. maddesinin birinci fıkrasında Türkiye Gümrük Bölgesine giren veya çıkan taşıtların gümrük gözetimine tabi olduğu ve yürürlükteki hükümlere uygun olarak, gümrük idareleri tarafından denetleneceği, 36. maddesinin birinci fıkrasında Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen eşyanın, girişinden itibaren gümrük gözetimine tabi olduğu ve yürürlükteki hükümlere uygun olarak gümrük idareleri tarafından denetleneceği hüküm altına alınmıştır.

Dahilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlalinin kabahat fiili olarak düzenlendiği Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi üzerinde durulması da önem arz etmektedir.

Suç tarihinde yürürlükte bulunan Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi;

“241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı, tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verilir. Ancak, dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının, işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde, ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası verilir. Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil edilir.

2. Birinci fıkraya göre verilen cezalar 241 inci maddenin altıncı fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz.

3. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri hakkında bu maddenin para cezasına ilişkin hükümleri ile 241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendi hükümleri uygulanmaz. Bu durumda, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmü uygulanır.” “241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı, tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verilir. Ancak, dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının, işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde, ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası verilir. Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil edilir.

2. Birinci fıkraya göre verilen cezalar 241 inci maddenin altıncı fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz.

3. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri hakkında bu maddenin para cezasına ilişkin hükümleri ile 241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendi hükümleri uygulanmaz. Bu durumda, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklinde düzenlenmiş olup anılan maddede dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlâli fiilleri kabahat olarak tanımlanmıştır. Bu madde, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 9. fıkrasından 11.04.2013 tarihinde yürülüğe giren 6455 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değiştirilerek aktarılmıştır. Bu maddenin kapsamı 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Bismil Sulh Ceza Hâkimliğinin 2015/765 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden uygulama noktasında durdurulan dava dışı ...’in kullandığı .... (GE) plakalı AUDI A6 marka ve model aracın haricen sahibinin sanık olduğunun tespit edilmesi üzerine Diyarbakır İpekyolu Gümrük Muhafaza Müdürlüğünce yapılan yabancı araç plakası sorgulamasında aracın ruhsat ve kullanım sahibinin ... olduğunun, aracın 14.03.2014 tarihinde Sarp Sınır Kapısında ... adına gümrük işlemleri yapılarak yurda giriş yaptığının ve 10.09.2014 tarihinde yurt dışına çıkış yapması gerektiğinin ancak yurt içerisinde bırakıldığının tespit edildiği olayda;

Geçici ithalat rejimi kapsamında turistik kolaylıktan yararlanmak suretiyle yurda araç sokma hakkı bulunmayan sanığın, dava konusu aracı Gürcistan vatandaşı ... aracılığıyla Sarp Gümrük Kapısına getirerek bu kişi adına triptik belgesi düzenlenmesini sağlayarak yurda sokmuş ise de, Olay tarihinde suça konu aracın Naif Etik isimli şahsın kullanımında yakalanması nedeniyle araç kayıt maliki olan ... bahsi geçen gümrük genel tebliği uyarınca yurda turistik kolaylıktan yararlanarak taşıt giriş formuyla geçici olarak araç sokulması ve kullanması için gereken şartlardan biri olan "Geçici taşıt getirme hakkı sahibi olan kişinin taşıtın başkası tarafından kullanılmayacağına dair taahhüt vermesi" kuralının, ihlal edildiği, sanığın, suça konu aracı daimi olarak kullanmak kastıyla hareket ettiği ve aracın geçici ithalat rejimine tabi tutulmadan yurda sokulduğu, bu şekilde Gümrük Yönetmeliği'nin 381. maddesinde düzenlenen turistik kolaylıktan yararlanarak geçici olarak yurda özel araç sokulması ve kullanılmasının taşıt giriş formuyla tahsis amacına aykırılık oluşturduğu, sanığın başlangıçtan itibaren aracı millileştirmek kastının bulunduğu bu hâliyle eylemin Gümrük Kanunu'nun 238/1. maddesi kapsamında kabahat olarak değerlendirilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.

Sanığın gümrük vergisi ödememek veya az ödemek için, eşyayı gümrükten aldatıcı işlem ve davranışlarla yurda soktuğu sabit olmamıştır.

Sanığın geçici ithalat kapsamında getiremeyeceği ithalat rejimi kararına göre ancak Ticaret Bakanlığından alınacak özel izinle ithalatı gerçekleşebilen aksi halde ithalatı mümkün bulunmayan aracı kayıt maliki olan Gürcistan vatandaşı şahıs aracılığı ile Gümrük Kanunu'nun 58. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemeye aykırı şekilde ilgili gümrük idaresi yanıltılarak yurda soktuğunun anlaşılması, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 04.06.1996 tarihli ve 7-116 esas, 122 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, sanığın suça konu aracı yurt dışı etmeyerek millileştirmeye yönelmesi kaçakçılık suçunun manevi öğesi olan suç kastının varlığını göstermektedir. Sanığın amacının başlangıçtan itibaren yurda gümrük işlemine tabi tutmaksızın eşya sokma olduğunun kabulü ile eylemin 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin birini fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı;

"Genel Kurulun sayın çoğunluğu ile oluşa ilişkin uyuşmazlık bulunmayan olayda, suçun niteliğinin belirlenmesi uyuşmazlık konusudur.

Sanık tarafından ülke içinde kullanılmakta iken tespit edilen Audi A6 marka otomobil Gürcistan ülkesinde ikamet eden ... isimli kişi tarafından turistik kolaylıklardan faydalanılarak geçici ithalat rejimine uygun şekilde Türkiye’ye giriş yaptığı, yapılan incelemede aracın süresi içinde yurt dışı edilmediği vebaşka bir kişinin kullanımında olduğu anlaşılmaktadır.

Sorunun isabetli şekilde çözülmesi bakımından kaçakçılık suçu ve geçici ithalat rejiminin hukuki niteliğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kaçakçılık suçları, 5607 sayılı 'Kaçakçılığın Önlenmesine Dair Kanunun' 3’ncü maddesinde düzenlenmiştir. Konu ile ilgisi bakımından bu maddenin 1., 2., 4. ve 5’nci fıkralardaki suçları değerlendirmekte yarar bulunmaktadır.

1’inci fıkrada; 'eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan …'

2’inci fıkrada; 'eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan …'

4’üncü fıkrada; 'belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dâhilinde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, hileyle yurt dışına çıkarılmış gibi işlem yapan …'

5’inci fıkrada; 'birinci ile dördüncü fıkrada tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin, bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan ve saklayan…'

Filleri suç olarak tanımlanmıştır.

Görüldüğü üzere 'geçici ithalat rejimi dâhilinde' ülkeye getirilen eşyanın yurt dışına çıkarılmış gibi hileli işlem yapılması 4. fıkrada yaptırıma bağlanmıştır.

Birinci fıkradaki suç 'eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın ülkeye sokulmasıdır.'

İkinci fıkradaki suç ise 'eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokulması.'

Beşinci fıkrada ise 'birinci ile dördüncü fıkrada tanımlanan fiile iştirak etmeksizin yani gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye giren ya da geçici ithalat rejimi dâhilinde ülkeye sokulup hile ile yurt dışına çıkarılmış gibi gösterilen eşyanın bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alma, satışa arz etme, satma, taşıma ve saklama'

Şeklindeki fiillerdir.

Geçici ithalat rejimi Gümrük Kanununun 128-134 maddelerinde bu rejimin işleyişine ilişkin usul ve esaslar ise Gümrük Yönetmeliğinin 376-394 maddelerinde düzenlenmiştir. İlgili madde de geçici ithalat rejimi; 'serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasında olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.'

Gümrük yönetmeliğinin 'Geçici ithal edilen eşyanın ayniyeti' başlıklı 381 maddesinde;

'(1) Geçici ithaline izin verilen eşya, rejim altında kaldığı süre içinde giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak tahsis edildiği yerde kullanılmak zorundadır.

(2) Rejim kapsamındaki eşya, giriş ayniyetini korumaya yönelik olağan bakım faaliyetleri dışında başka bir işleme tabi tutulamaz.

(3) Gümrük idareleri rejim süresi içerisinde değişik aralıklarla eşyanın tahsis yerinde, tahsis amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetleme hakkına sahiptir.' biçiminde düzenlenmiştir.

Geçici ithal edilen kara taşıtlarına ilişkin Gümrük Genel Tebliğinde; 'Çıkarılmayan Taşıtlara İlişkin Takip İşlemleri' başlıklı;

'(1)-Madde 18 Gümrük idareleri tarafından taşıt takip programları üzerinden her ay sorgulama yapılarak, kendi idarelerinden girişi yapılan ve süresi içerisinde çıkarılmayan kişisel ve ticari kullanıma mahsus kara taşıtları tespit edilir ve taşıtların çıkış yapıp yapmadığı ilgili programlardan 4 (dört) ay süreyle takip edilir. Yapılan araştırma sonucunda taşıtın yurt dışına çıkış yaptığının tespit edilmesi halinde kayıt kapatma işlemi gerçekleştirilir.

(2)-Yapılan araştırmadan sonuç alınmaması halinde, süresi içerisinde yurt dışı edilmeyen taşıtlara ilişkin bilgiler, İç İşleri Bakanlığı nezdinde gerekli takibatlarda bulunmak üzere her yılın Nisan-Ağustos-Aralık aylarında bağlı bulunduğu başmüdürlük aracılığıyla Bakanlığa intikal ettirilir. Ayrıca 19. ve 20’nci maddelerde belirtilen işlemler yapılır.'

Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere geçici ithalat rejiminden yararlanmak için;

1- Taşıt, geçici ithalat ülkesi dışında bir ülkede yerleşik veya ikamet eden bir kişinin adına kayıtlı olmalı.

2- Taşıt getirmek isteyen kişi, son 185 gün kesintisiz olarak Türkiye Gümrük Bölgesi dışında bulunmalı.

3- Taşıtı getiren kişinin, mülkiyet belgesi yoksa veya mülkiyet belgesinin bir başka kişiye ait olması halinde kendisine geçici ithalat hakkı tanınmış olmak kaydıyla taşıtın kullanımına yetkili olduğuna ilişkin geçerli bir belge veya vekâletname olmalı.

4- Giriş ayniyetine ve tahsis amacına uygun olarak kullanılmalıdır.

5- Geçici ithaline izin verilen kişisel kullanıma mahsus taşıt araçlarına verilen süre sonunda yurt dışına çıkarılması.

6- Taşıtı getiren geçici taşıt getirme hakkı sahibi olan kişinin taşıtsız yurt dışına çıkması halinde taşıtın başkası tarafından kullanılmayacağına dair taahhütname vermesi gerekir.

'Gümrük işlemlerine tabi tutma' kavramına ilişkin 5607 sayılı Kanun'da bir tanım yapılmamıştır. Mülga edilen 4926 sayılı Kanunun 'Tanımlar' başlıklı ikinci maddesi gümrük işlemi kavramını; 'gümrük idarelerince gümrük mevzuatı ve ilgili diğer mevzuat gereğince yapılan işlemleri ifade eder' şeklinde tanımlamıştır. Bu tanıma göre gümrük işlemi, bir eşyanın gümrük idareleri tarafından gerek gümrük mevzuatı gerekse ilgili mevzuatlar çerçevesinde onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması için gerekli tüm işlemlerdir. Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesine getirilen eşya, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması sonrasında ülkeye sokulabilecektir.

İthalattaki gümrük işlemleri ile ilgili olarak; 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 33’ncü maddesinde Türkiye Gümrük Bölgesine giriş ve çıkışların gümrük kapılarından yapılabileceği, 34’ncü maddesinin birinci fıkrasında gümrük bölgesine giren veya çıkan taşıtların gümrük gözetimine tabii olduğu, gümrük idareleri tarafından denetleneceği hüküm altına alınmıştır.

Görüldüğü üzere,geçici ithalat rejimine göre getirilen eşya ilgili mevzuat çerçevesinde gümrük işlemlerine tabi tutulmakta, ülkede kalış süresi için de amaca uygun kullanılıp kullanılmadığı, rutin bakım faaliyetleri dışında ayniyetinde değişiklik yapılıp yapılmadığı, süresi dolduğunda yurt dışına çıkarılıp çıkarılmadığı, gümrük idaresi tarafından sıkı şekilde denetlenmektedir.

Dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlalinin kabahat fiili olarak düzenlendiği Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi üzerinde durulması da önem arz etmektedir.

Suç tarihinde yürürlükte bulunan Gümrük Kanunu’nun 238. maddesi;

'241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı, tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verilir. Ancak, dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının, işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde, ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası verilir. Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil edilir.

2. Birinci fıkraya göre verilen cezalar 241 inci maddenin altıncı fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz.

3. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri hakkında bu maddenin para cezasına ilişkin hükümleri ile 241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendi hükümleri uygulanmaz. Bu durumda, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmü uygulanır.' '241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen durumlar hariç, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı, tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verilir. Ancak, dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının, işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dâhil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde, ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası verilir. Bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezası tahsil edilir.

2. Birinci fıkraya göre verilen cezalar 241 inci maddenin altıncı fıkrasında belirtilen miktardan az olamaz.

3. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri hakkında bu maddenin para cezasına ilişkin hükümleri ile 241 inci maddenin üçüncü fıkrasının (h), (l) ve (m) bentleri, dördüncü fıkrasının (g) ve (h) bentleri ile beşinci fıkrasının (b) bendi hükümleri uygulanmaz. Bu durumda, 241 inci maddenin birinci fıkra hükmü uygulanır.' şeklinde düzenlenmiş olup anılan maddede dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlâli fiilleri kabahat olarak tanımlanmıştır. Bu madde, 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 9. fıkrasından 11.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6455 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değiştirilerek aktarılmıştır. Bu maddenin kapsamı 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasını da kapsayacak şekilde genişletilmiştir.'

Bu maddede yer alan kabahat fiilinin maddi unsurun, dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimlerinden birine tabi tutulmuş eşyaya ilişkin olarak ilgili rejim hükümleri kapsamında yapılması gerekenleri yapmamak veya yapılmaması gerekenleri yapmak eylemleri oluşturmaktadır. Örneğin giriş esnasında geçici ithalat rejimi hükümlerine uygun olarak yurda getirilen aracı süresinde yurt dışına çıkartmamak veya girişte geçici ithalat rejimi hükümlerine uygun olarak yurda getirilen aracın ayniyetinde değişiklik yapmak fiilin maddi unsurunu oluşturmaktadır. Öte yandan bu maddede kabahat olarak tanımlanan fiil aynı zamanda suç da oluşturabilir. Örneğin geçici ithalat ve dahilde işleme rejimi hükümleri, bu rejimler kapsamında getirilen eşyayı hileli işlemle yurt dışına çıkarmış gibi göstermek hareketiyle de ihlal edilebilir. Bu durumda 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin 4. fıkrasındaki suç ile bu madde kapsamındaki kabahat de işlenmiş olacak, ancak 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 15. maddesinin 3. fıkrası uyarınca sadece suçtan dolayı ceza verilecektir.

Çoğunluk görüşü 5607 sayılı Kanun'un 3/1 maddesindeki suçun oluşacağına ilişkin görüşünü Genel Kurulun 04.06.1996 tarih ve 7-116 esas, 122 karar sayılı ilamına dayandırmış ise de içtihat sonrası yapılan yasal düzenlemelere ayrıca değinmek gereklidir. Nitekim içtihadın oluştuğu tarihte yürürlükte olan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 12’nci maddesinde, turistik kolaylıklar düzenlenmiş olup, madde metnine göre turizmle alakalı olarak gelen taşıtlar ve eşya hakkında uygulanacak hükümler belirlenmiştir.

Birinci fıkranın (a) bendinde asıl ikametgâhı yabancı memleketlerde olan Türk ve yabancı turistlerin birlikte veya kendilerinden en çok iki ay önce veya sonra getirdikleri 132’ince maddenin 1/e fıkrasında yazılı seyahat vasıtaları triptik veya gümrük geçiş karneleri bulunması şartıyla en çok bir yıl içinde ihraç edilmek koşuluyla kabul olunacaktır.

Çalınmak ve kaza neticesi parçalanmak yüzünden tekrar çıkarılması mümkün olmayan taşıt ve eşyanın ispat edilmesi koşuluyla vergisinin alınmayacağı ve teminatının çözüleceği, kaza dolayısıyla sahibi tarafından yurt dışına çıkarılmak istenmeyen eşyanın Hükümete terk edilmesinin gerekeceği ve keyfiyetin mülkiye amirinden alınacak bir belgeyle ispat edilmesi gerektiği, triptik veya geçiş karnesiyle yurda giren araçların otomobil sahibi ya da vekâletine haiz Türk ya da yabancı şahıslar tarafından kullanılacağı, buna riayetsizlik halinde yurt dışı edilmek üzere gümrük denetimine alınacağı düzenlenmiştir.

İlgili maddenin ( c) bendi önem arz etmektedir. Metin aynen şu şekildedir. 'Triptik, gümrük geçiş karnesi ve sair belgelere göre vergileri teminata bağlanarak geçici ve şarta bağlı olarak yurda giren bu taşıtlar garanti veren kurumdan vergileri takip ve tahsil edilmiş olsa dahi, kaçakçılık hükümlerinin uygulanmasında gümrük giriş işlemlerine tabii tutularak yurda ithal edilmiş addolunmaz ve aksine hareketlerde kaçakçılık mevzuatı dairesinde kovuşturma yapılır.'

Görüldüğü üzere 1615 sayılı Gümrük Kanununun 12’nci maddesinin c bendinde; triptik belgesiyle yurda giriş yapan aracın süresi dolduğu halde yurt dışı edilmemesi halinde kaçakçılık kanunu uyarınca kovuşturma yapılacağına dair açık hüküm mevcuttur. Bu hükme ilgili madde de 4458 sayılı Gümrük Kanununda 04.11.1999 tarihinde yapılan (yürürlüğe giren) değişiklikle madde metninden çıkarılmıştır. Yeni düzenlemede 4458 sayılı Kanunun 238’nci maddesinde ayniyete uygun olarak kullanılan geçici ithalat rejimi kapsamında yurda sokulan aracın süresi dolduğu halde yurt dışı edilmemesi ya da amaca aykırı kullanılması kabahat haline dönüştürülmüştür.

Suça konu araç gümrük kapısından geçici ithalat rejimine uygun işleme tabi tutularak yurda giriş yaptığı, kaçak şekilde girmesinin söz konusu olmadığı, gümrük işlemleri sırasında vergi ödememek amacıyla belgelerde sahtecilik yapıldığının tespit edilemediği, ülkede kalma süresi dolduğu için hile ile yurt dışına çıkartılmış gibi işlem yapılmadığı, aracı millileştirmek için aynında herhangi bir değişikliğin gerçekleştirilmediği ve esasen yabancı plakalı ve geçici ithalat rejimine göre ülkeye sokulan aracın haricen satış ve devrinin mümkün olmaması yanında ticari amaçla satın alındığının tespit edilemediği; yapılan usule aykırı işlemin turistik kolaylıktan yararlanılıp ülkeye sokulan aracın zilliyetliğinin bir başkasına devriyle kullanmasına tahsis etmek ve gümrük idaresinin verdiği yasal sürenin dolmasına rağmen yurt dışına çıkartmamaktan ibarettir. Nitekim benzer olaylarda Yargıtay Yüksek 7. Ceza Dairesinin 20.12.2010 gün 2008/5449 esas ve 2010/17020 karar; 15.11.2012 tarih 2012/1256 esas, 2012/30385 karar; 10.04.2014 tarih 2013/11501 esas 2014/8304 karar sayılı ilamlarda açıklandığı üzere, kaçakçılık suçunun unsurlarının oluşmadığına dair yerleşik içtihatlar bulunmaktadır.

Suç ve cezada kanunilik ilkesi ceza kanunlarının en önemli ilkelerinden birisidir. İlkenin doğal sonucu 'kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği gibi kanunun suç ve ceza içeren hükümlerinde kıyas ve kıyasa yol açacak biçimde genişletici yorum yapılamayacağı' sonucunu doğurmaktadır.

Geçici ithalat rejimine ilişkin düzenlemenin ülkede vergi kaybına yol açacak şekilde kötüye kullanılması söz konusu ise, önleyici nitelikte yasal düzenleme yapılması kanun koyucunun takdirindedir. Nitekim mülga kanunda bu eylem suç olarak düzenlenmiş iken 1999 tarihinde yürürlüğe giren kanun ile kabahat olarak yaptırıma bağlanmıştır. Uygulayıcıların görevi yürürlükte olan yasaları uygulamaktan ibarettir. Nitekim bu konudaki uyuşmazlık Genel Kurulumuzun 2018/7-131 esas 2022/139 sayılı kararında çözüme bağlanmıştır.

Sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşünün önceki içtihada ve mevzuata aykırı olması nedeniyle iştirak edilmemiştir."

Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri ..., ... ve ...; "Hukukun temel en ilkelerinin başında gelen 'Suçta ve cezada kanunilik ilkesi' 5237 sayılı Kanun'un 2. maddesinde açıkça yer bularak, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği gibi kanunun suç ve ceza içeren hükümlerinde kıyas yapılamayacağı ve kıyasa yol açacak biçimde yorum yapılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre mahkeme yargılama konusu eylemin kanunda suç olarak düzenlenip düzenlenmediği araştırarak, sonucuna göre karar verecektir.

5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu'nun 3. madde 1. fıkrası 'Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.' hükmüne yer vermiştir. Bu maddeye göre atılı suçun oluşabilmesi için eşyanın gümrük işlemlerine tabi tutulmadan yurda sokulması gerekir.

Diğer taraftan 6455 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değişik Gümrük Kanunu'nun 238/1. maddesi de dâhilde işleme rejimi, gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimlerinden birine tabî tutulmuş eşyaya ilişkin olarak ilgili rejim hükümleri kapsamında yapılması gerekenleri yapmamak veya yapılmaması gerekenleri yapmak eylemleri kabahat olarak yaptırıma bağlanmıştır.

Somut olayda suça konu aracın gümrük işlemlerine tabî tutularak ülke içerisine sokulduğunda kuşku bulunmadığı gibi gümrük işlemine uygun olarak ülkemizde giren aracın yasal süresi içerisinde ülke dışına çıkarılmadan kullanıldığından da kuşku yoktur.

Ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 01.03.2022 tarihli ve 2018/7-131-139 sayılı kararında belirtildiği üzere gümrük işlemine uygun olarak ülkeye sokulan aracın süresinde yurt dışına çıkartmayarak kullanılması eyleminin 6455 sayılı Kanun'un 15. maddesiyle değişik Gümrük Kanunu'nun 238/1. maddesinde yazılı kabahat oluşturduğu, sanığın eyleminin de 5607 sayılı Kaçakçılık Kanunu'nun 3. madde 1. fıkrasında yazılı suçun tipikliğine uymadığı Gümrük Kanunu'nun 238/1. maddesinde yazılı kabahat oluşturduğunu düşündüğümüzden sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne iştirak edilmemiştir." düşünceleriyle,

Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi de; sanığın eyleminin Gümrük Kanunu'nun 238/1. maddesinde düzenlenen kabahati oluşturduğu görüşüyle,

Karşı oy kullanmışlardır.

2- Sanığın eyleminin 5607 sayılı Kanun'un 3/2. maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğu kabul edildiğinden inceleme tarihinde dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olarak;

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

5237 sayılı TCK'nın 66. maddesinde; Kanun'da aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adlî para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanun'un 67. maddesinin üç ve dördüncü fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak Kanun'da belirlenen süre en fazla yarısına kadar uzayacaktır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Sanık hakkındaki eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergisini ödemeksizin yurda sokma suçunun yaptırımı 5607 sayılı Kanun'un 3/2. maddesinde iki yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adli para cezası olarak öngörülmüş olup TCK'nın 66/1-e maddesi gereğince bu suça ilişkin aslî dava zamanaşımı süresi 8, kesintili zamanaşımı süresi ise 12 yıldır.

Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 10.09.2014 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak TCK'nın 67/2-a maddesi uyarınca belirlenen 8 yıllık aslî zamanaşımı süresini kesen en son işlemin 14.07.2015 tarihli mahkûmiyet kararı olduğu anlaşılmakla dava zamanaşımı 14.07.2023 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.

Bu itibarla, inceleme tarihi itibarıyla aslî zamanaşımının gerçekleşmesi sebebiyle sanık hakkındaki eşyayı aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergisini ödemeksizin yurda sokma suçuna ilişkin kamu davasının TCK'nın 67/2-a ve CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca dava zamanaşımı nedeniyle düşmesine, dava konusu kaçağa kaldığı anlaşılan LLZ428(GE) plakalı aracın 5607 sayılı Kanun'un 13. maddesi yollamasıyla TCK'nın 54/4. maddesi uyarıca müsaderesine karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,

2-Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 28.11.2022 tarihli ve 6994 - 17090 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

3- Bismil Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında eşyayı gümrük işlemlerine tabî tutmaksızın yurda sokma suçundan kurulan 14.07.2015 tarihli ve 299-783 sayılı mahkûmiyet hükmünün, snaığın eyleminin 5607 sayılı Kanun'un üçüncü maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık teşkil etmesi ve bu aşamada gerçekleşen dava zamanaşımı nedenleriyle BOZULMASINA,

Ancak, yüklenen suç için TCK'nın 66/1-e-2. maddesinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin, inceleme tarihinden önce dolduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken CMUK’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki kamu davasının TCK’nın 66/1-e, 66/2 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, dava konusu kaçağa kalan .... (GE) plakalı aracın 5607 sayılı Kanun'un 13. maddesi yollamasıyla TCK'nın 54/4 maddesi uyarınca MÜSADERESİNE,

4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.09.2023 tarihinde yapılan müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 25.10.2023 tarihinde yapılan müzakerede sanığın eyleminin nitelendirilmesine ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden oy çokluğu, sanık hakkında açılan kamu davasında zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden ise oy birliği ile karar verildi.