Logo

Ceza Genel Kurulu2023/235 E. 2023/670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kaçak eşyayı ticari amaçla bulundurma suçundan sanık hakkında verilen cezada, 5607 sayılı Kanun'un 3/10. maddesinin son cümlesi uyarınca hapis cezasının yanı sıra adli para cezasının da artırılıp artırılmayacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 5607 sayılı Kanun'un 3/10. maddesinin son cümlesindeki "ceza" ibaresinin yalnızca hapis cezasının artırılmasına ilişkin olduğu, adli para cezasının ise TCK'nın 52. maddesi uyarınca tam gün sayısı üzerinden belirleneceği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

KARARI VEREN

YARGITAY DAİRESİ : 7. Ceza Dairesi

MAHKEMESİ :Asliye Ceza

SAYISI : 374-607

I. HUKUKÎ SÜREÇ

Kaçak eşyayı ticari amaçla bulundurma suçundan sanığın 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nun 3/18. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 3/5-10 ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62, 52, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ve 100 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve kaçak eşyanın müsaderesine ilişkin Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.12.2014 tarihli ve 386-654 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 02.06.2020 tarih ve 1504-7286 sayı ile; "Hükümden sonra 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Yasanın 61. maddesi ile 5607 sayılı Yasanın 3/22. maddesine eklenen 'Eşyanın değerinin hafif olması halinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması halinde ise üçte birine kadar indirilir.' şeklindeki düzenlemenin sanık lehine hükümler içermesi, yine aynı Yasanın 62. maddesi ile değiştirilen 5607 sayılı Yasanın 5/2. maddesine eklenen fıkra uyarınca kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık uygulamasının olanaklı hale geldiği anlaşılmakla; 5237 sayılı TCK'nun 7. maddesi ve 7242 sayılı Yasanın 63. maddesi ile 5607 sayılı Yasaya eklenen geçici 12. maddenin 2. fıkrası gözetilerek ilgili hükümlerin yasal koşullarının oluşup oluşmadığının saptanması ve sonucuna göre uygulama yapma görevinin de yerel mahkemeye ait bulunması zorunluluğu," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde Yerel Mahkemece 13.04.2021 tarih ve 467-445 sayı ile; sanığın 5607 sayılı Kanun'un 3/18. maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 3/5, 3/10, 3/22 ve TCK'nın 62, 52/2, 50/1-a maddeleri uyarınca hapisten çevrilme 6.000 TL adli para cezası ile doğrudan 6.080 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, kaçak eşyanın 5607 sayılı Kanunun 13. maddesi yollamasıyla TCK'nın 54/4. maddesi uyarınca müsaderesine ilişkin kurulan hükmün, Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 03.03.2022 tarih ve 29446-3980 sayı ile;

"1-Hükmün esasını oluşturan kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, 5607 sayılı Kanunun 3/10. madde ve fıkrası uyarınca arttırım yapılıp 1 yıl 6 ay hapis cezası ve 7 gün karşılığı adli para cezasına hükmedildikten sonra, hapis cezası ile birlikte hatalı olarak 1.095 gün karşılığı adli para cezası üzerinden ceza tayin edilip, takip eden fıkralarda bu tutar üzerinden indirim yapılmak suretiyle fazla adli para cezasına hükmedilerek, hükmün devamında da dosya kapsamı ile ilgisi bulunmayan başka bir ilamdan bahsedilip, yazılı şekilde hükümde karışıklığa yol açılması,

2-Sanık hakkında takdiri indirim uygulanması sırasında uygulama maddesi olarak TCK’nun 62/1. madde ve fıkrası yerine TCK’nun 62. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK’nun 232/6. maddesine muhalefet edilmesi,

3- Sanık hakkında hapis cezasından çevrilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında uygulama maddesi olarak TCK'nun 52/4. madde ve fıkrası yerine TCK’nun 52. maddesinin gösterilmesi suretiyle CMK’nun 232/6. madde ve fıkrasına muhalefet edilmesi ve de iki ayrı bentte taksitlendirme konusunda karar verilmesi," isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece 07.06.2022 tarih ve 374-607 sayı ile bozmaya direnilerek önceki hüküm gibi sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.11.2022 tarihli ve 105524 sayılı bozma istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye tevdi edilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 7. Ceza Dairesince 28.03.2023 tarih ve 14658-2902 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

III. UYUŞMAZLIK KONUSU

Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında hüküm kurulurken 5607 sayılı Kanun'un 3/10 - son cümlesi uyarınca hapis cezasının yanısıra gün para cezasının da artırılması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.

IV. OLAY VE OLGULAR

İncelenen dosya kapsamından;

Sanığın kendisine ait iş yerinde kaçak sigara sattığına dair ihbar üzerine nöbetçi Cumhuriyet savcısından alınan yazılı arama emrine istinaden sanığa ait iş yerinde yapılan aramada 589 paket kaçak sigaranın ele geçirildiği ve sanık hakkında kaçak eşyayı bu özelliğini bilerek ticari amaçla bulundurma suçundan kamu davası açıldığı;

Yapılan yargılama neticesinde Yerel Mahkemece 03.12.2014 tarihli ve 386-654 sayılı karar ile verilen mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece hükmün lehe kanun değişikliği nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği, bozma kararı sonrası Yerel Mahkemece devam olunan yargılama neticesinde sanığın eylemine uyan 5607 sayılı Kanun'un 3/18. maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 3/5. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası olarak belirlenen temel cezanın sanıktan ele geçirilen kaçak eşyanın tütün mamülü olması nedeniyle aynı Kanun'un 3/10. maddesi uyarınca temel cezanın yarı oranında artırılması suretiyle 1 yıl 6 ay hapis ve 7 gün adli para cezasına çıkartılmasına, aynı maddenin son cümlesi uyarınca verilen cezanın 3 yılın altında kalması nedeniyle hapis cezasının 3 yıl, adli para cezasının ise 3 yılın karşılığı olarak 1095 gün olarak belirlenmesine, sanıktan ele geçirilen eşyanın suç tarihi itibarıyla gümrüklenmiş değerinin pek hafif değerde olması nedeniyle aynı Kanun'un 3/22. maddesinin 2. cümlesi uyarınca verilen cezanın üçte iki oranında indirilmesi suretiyle cezanın 1 yıl hapis ve 365 gün adli para cezası olarak hesaplanmasından sonra TCK'nın 62. maddesi uyarınca cezanın altıda bir oranında indirilmesi suretiyle 10 ay hapis ve 304 gün adli para cezası olarak belirlenen cezadaki hapis cezasının kısa süreli olması nedeniyle TCK'nın 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesi suretiyle netice cezanın hapisten çevrili 6.000 TL ve doğrudan 6.080 TL olarak belirlenmesine ilişkin hükmün Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece "Hükmün esasını oluşturan kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında, 5607 sayılı Kanunun 3/10. madde ve fıkrası uyarınca arttırım yapılıp 1 yıl 6 ay hapis cezası ve 7 gün karşılığı adli para cezasına hükmedildikten sonra, hapis cezası ile birlikte hatalı olarak 1.095 gün karşılığı adli para cezası üzerinden ceza tayin edilip, takip eden fıkralarda bu tutar üzerinden indirim yapılmak suretiyle fazla adli para cezasına hükmedilmesi..." isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, Yerel Mahkemece bozma sonrasında yapılan yargılama neticesinde önceki hükümde direnildiği,

Anlaşılmaktadır.

V.GEREKÇE

A. İlgili Mevzuat ve Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Açıklamalar

5607 sayılı Kanun'un suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan "Kaçakçılık suçları" başlıklı 3. maddesinin on sekizinci fıkrası; "Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri üreten, yurda sokan, ticarî amaçla bulunduran, nakleden, satışa arz eden veya satanlar üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 89. maddesi ile;

"Ambalajlarında bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaret bulunmayan ya da taklit veya yanıltıcı bandrol, etiket, hologram, pul, damga veya benzeri işaretleri taşıyan tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkileri;

a) Ticari amaçla üreten, bulunduran veya nakleden,

b) Satışa arz eden veya satan,

c) Bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kişi üç yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, tütün mamullerinin etil alkol, metanol ve alkollü içkilerin kaçak olarak yurda sokulduğunun anlaşılması hâlinde, onuncu fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmolunur." biçiminde değiştirilmiş,

5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin onuncu fıkrası ise; "Kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan eşyanın akaryakıt ile tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler olması halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarısından iki katına kadar artırılır, ancak bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz." şeklinde yeniden düzenlenmiştir.

04.11.2020 tarihli ve 31294 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve ilgili hükmü aynı tarihte yürürlüğe giren 28.10.2020 tarihli ve 7255 sayılı Kanun'un 28. maddesi ile her iki fıkrada yer alan "tütün mamulleri;" ibaresinden sonra gelmek üzere "makaron, yaprak sigara kâğıdı," ibareleri ve 18. fıkrada yer alan "tütün mamüllerinin" ibaresinden sonra gelmek üzere "makaron, yaprak sigara kağıdı," ibaresi eklenmek suretiyle de anılan düzenlemeler son hâllerini almıştır.

15.04.2020 tarihli ve 31100 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 14.04.2020 tarihli ve 7242 sayılı Kanun’un 61. maddesiyle de uyuşmazlık konusu ile ilgili olarak 5607 sayılı Kanun’un 3. maddesinin yirmi ikinci fıkrasına "Eşyanın değerinin hafif olması hâlinde verilecek cezalar yarısına kadar, pek hafif olması hâlinde ise üçte birine kadar indirilir." cümlesi eklenmiştir.

Gelinen aşamada Türk Ceza Hukuku Sisteminde adli para cezasının belirlenmesi sırasında göz önünde bulundurulacak kuralların irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.

TCK'da adli para cezası, hapis cezasına seçenek veya hapis cezasının yanında bir yaptırım olarak kabul edilmiştir. TCK'nın 52. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; "Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir." şeklindeki düzenlemeyle adli para cezasının tanımı yapılmıştır. Görüldüğü gibi, 5237 sayılı TCK, mülga 765 sayılı TCK'dan farklı olarak gün para cezası sistemini kabul etmiş ve adli para cezasının gün unsurunun üst sınırını da kural olarak yedi yüz otuz gün olarak belirlemiştir. Ancak, ekonomik çıkar amacına yönelik olarak işlenen bazı suçlarda hapis cezasının yanı sıra adli para cezası da öngörülmektedir. Bu suç tanımlarında adli para cezasının üst sınırı madde metinlerinde ayrıca belirlenmiştir.

TCK'nın cezaların belirlenmesinde esas alınan 61. maddesine 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun'un 7. maddesi ile, "Adlî para cezası hesaplanırken bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılır. Adlî para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunur." şeklinde sekizinci fıkra eklenmiş; eklenen fıkraya ilişkin gerekçede ise; "..Keza, adli para cezasının hesaplanmasında başta Yargıtay olmak üzere hâkim ve savcılarda oluşan tereddüdün giderilmesi amacıyla, söz konusu maddeye yeni bir fıkra eklenmiştir..." açıklamalarına yer verilmiştir.

5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 10. fıkrasının son cümlesinde "... bu fıkranın uygulanması suretiyle verilecek ceza üç yıldan az olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu gibi hâllerde "ceza" kavramından hapis cezasının mı adli para cezasının mı yoksa hem hapis hem de adli para cezasının mı anlaşılması gerektiği hususuna bir açıklık getirilmemiştir. Ancak kanunların hak, adalet ve kanun koyucunun amacına uygun şekilde yorumlanması gerekmektedir. Nitekim 30.06.1995 tarihli ve 1-1 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında; "Yorum, yasaların uygulanmasında tabii ve zorunlu bir fikri faaliyettir. Adaletsizliği daraltıcı ve düzenleyici yorumla gidermek, uygulamacının başta gelen görevlerindendir. Yorum yapılırken birden fazla yorum yapılabiliyorsa lehe olan yorum yeğlenmeli, kabul edilmelidir." açıklamalarına yer verilmek suretiyle yorumun nasıl yapılacağı vurgulanmış; TCK'nın 2. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; "...Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz." hükmüyle evrensel bir kural olan kanunilik ilkesi uyarınca suç ve ceza içeren hükümlerin yorumlanmasında kıyas yapılamayacağı kuralı getirilmiştir.

B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme

Yerel Mahkemece kaçak eşya niteliğindeki tütün mamulünü, bu özelliğini bilerek ticari amaçla bulundurma suçundan sanık hakkında 5607 sayılı Kanun’un 3/18- son maddesi uyarınca aynı Kanun’un 3/5. fıkrasına istinaden temel ceza belirlendikten sonra, dava konusu kaçak eşyanın tütün mamulü olması nedeniyle aynı maddenin 10. fıkrasının ilk cümlesi gereğince hem hapis hem de adli para cezası yarı oranında artırıldıktan sonra aynı fıkranın son cümlesi uyarınca da hapis cezasının 3 yıl, adli para cezasının ise 1095 gün olarak belirlenmesinin ardından hükmün takip eden fıkralarında söz konusu miktarlar üzerinden indirim yapılmak suretiyle sonuç cezalar tayin edilmiş ise de; adli para cezasının "tam gün sayısı" üzerinden belirleneceğine ilişkin TCK'nın 52. maddesindeki düzenleme de dikkate alındığında, 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 10. fıkrasının son cümlesinde yer verilen "ceza" ibaresinin yalnızca hapis cezasının artırılmasına ilişkin bir düzenleme olduğu ve Özel Dairece sanık hakkında hükmedilen sadece hapis cezasının 3 yıla çıkartılması ile yetinilmesi gerektiğine işaret edilerek verilen bozma kararında isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

1- Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.06.2022 tarihli ve 374-607 sayılı direnme kararına konu hükmünün, 5607 sayılı Kanun'un 3. maddesinin 10. fıkrasının son cümlesinde yer alan "ceza" ibaresinin yalnızca hapis cezasının artırılmasına yönelik bir düzenleme olduğu gözetilmeden sanık hakkında hapis cezasının yanı sıra adli para cezasının da artırılması suretiyle fazla ceza belirlenmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,

2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.12.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.