"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “menfi tespit, istirdat ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; avukat olan davalının müvekkilinin eski işçisi olan dava dışı ...'ın vekili sıfatıyla davacı aleyhine ... İş Mahkemesinin 2012/212 esas sayılı dosyasında alacak davası açtığını, dava devam ederken dava dışı işçinin tüm haklarını aldığını beyan ederek kendi iradesi ile davadan feragat ettiğini, müvekkili ile dava dışı işçi sulh olmadığı hâlde davalının Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca müvekkili ile dava dışı işçi aleyhine ... İcra Müdürlüğünün 2012/9661 sayılı dosyası ile avukatlık ücret sözleşmesinden kaynaklanan 3.750TL alacak nedeniyle icra takibi başlattığını, takibin usulsüz olarak kesinleştiğini, müvekkilinin herhangi bir borcu olmamasına rağmen haciz baskısı altında dava konusu bedeli ödediğini ileri sürerek takipten dolayı borçlu olunmadığının tespiti ile ödenen bedelin iadesine ve haksız haciz nedeniyle 15.000TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı ...'ın vermiş olduğu vekâletnameye istinaden davacı şirket aleyhine ... İş Mahkemesinin 2012/212 esas sayılı dosyasında işçilik alacaklarının tahsili için dava açtığını, dava devam ederken dava dışı işçi ile davacı şirketin harici olarak anlaşmaları üzerine işçinin davadan feragat ettiğini, Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde tarafların anlaşmaları suretiyle sonuçlanan işlerde her iki tarafın da vekâlet ücretinden müteselsilen sorumlu olacaklarının düzenlendiğini ve takip konusu olan vekâlet ücretinden davacı şirketin de sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.12.2013 tarihli ve 2012/359 E., 2013/563 K. sayılı kararı ile; davalı avukatın dava dışı ...’ın vekili sıfatıyla davacı şirket aleyhine işçi alacağı davası açtığı, dava devam ederken dava dışı işçinin davalı avukatı azlettiği ve duruşma haricinde mahkemeye başvurarak davadan feragat ettiği, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiği, dava dışı işçinin davacı şirket ile aynı binada faaliyet gösteren firmada tekrar işe başladığı, davacı şirketin vekâlet sözleşmesinde belirlenen ve takip konusu yapılan alacaktan Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 19.03.2015 tarihli ve 2014/5199 E., 2015/3419 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya kapsamından; davalı tarafından, Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesine ve kendi müvekkili olan dava dışı işçi ile akdetmiş olduğu ücret sözleşmesine dayanılarak, davacı şirket ve dava dışı işçi aleyhine icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır.
Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesinde; “İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf, avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hüküm uyarınca; her iki tarafın müteselsilen sorumlu olduğu avukatlık ücreti, davanın kazanılması ya da takibin sonuçlanması halinde, yargılama gideri olarak hasma tahmil edilecek olan ücrettir. Davalı avukatın, kendi müvekkili ile arasındaki vekâlet ilişkisine göre hak ettiği akdi vekâlet ücretinden, bu ilişkinin dışında bulunan davacı şirket sorumlu tutulamaz. Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi, vekâlet ilişkisine göre alınacak ücreti kapsamamaktadır. Davaya konu icra takibi ise akdi vekâlet ücretinin tahsili istemine ilişkindir. Açıklanan nedenlerle menfi tespit ve istirdat istemi yönünden davanın reddi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.03.2016 tarihli ve 2016/60 E., 2016/173 K. sayılı kararı ile önceki karar gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; avukat olan davalının müvekkili ile davacının haricen anlaşarak davadan feragat etmesi nedeniyle davalı tarafın kendi müvekkili ile aralarındaki avukatlık ücret sözleşmesine göre hak ettiği akdi vekâlet ücretinden davacı tarafın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi gereğince sorumlu tutulup tutulamayacağı, buradan varılacak sonuca göre menfi tespit ve istirdat istemi yönünden davanın reddine karar verilmesinin doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Direnme kararının temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca 05.10.2018 tarihli ve 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ile “Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk" hâllerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücreti dâhil değildir” şeklinde karar verilmiştir. Bu nedenle Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmede, anılan içtihadı birleştirme kararının eldeki uyuşmazlığa etkisi tartışılıp değerlendirilmiştir.
13. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun “İçtihadların birleştirilmesini istemek yetkisi ve bağlayıcılığı” başlıklı 45. maddesinde;
“İçtihadların birleştirilmesini Birinci Başkan, doğrudan doğruya veya Yargıtay dairelerinin veya genel kurulların verdikleri karar sonucunda veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının bizzat yazı ile başvurması hâlinde, ilgili kuruldan ister. Bu istemlerin gerekçeli olması zorunludur.
Diğer merci veya kişilerin gerekçe göstererek yazılı başvurmaları hâlinde, içtihadı birleştirme yoluna gitmenin gerekip gerekmediğine Birinci Başkanlık Kurulu karar verir. Bu karar kesindir.
İçtihadı birleştirme kararlarının değiştirilmesi veya kaldırılmasının istenmesi de yukarıdaki usule bağlıdır.
İçtihadı birleştirme görüşmeleri, alınmış olan ilke kararları çerçevesinde yürütülür ve kararları yazılır.
İçtihadı birleştirme kararları benzer hukuki konularda Yargıtay Genel Kurullarını, dairelerini ve adliye mahkemelerini bağlar.
İçtihadı birleştirme kararlarının niteliğini açıkça belirten özeti, kararın verilmesini izleyen en kısa zamanda Adalet Bakanlığına bildirilir. Adalet Bakanlığı bütün adliye mahkemelerine ve Cumhuriyet savcılıklarına bu kararları gecikmeksizin duyurur.
İçtihadı Birleştirme Kurulları, genel kurulların veya dairelerin kararlarındaki gerekçe ve görüşlerle bağlı olmaksızın sorunu başka bir görüşle karara bağlayabilirler.”
Hükmü yer almaktadır.
14. Bu yasal düzenleme gereğince, içtihadı birleştirme kararlarının benzer hukukî konularda Yargıtay genel kurulları, daireleri ve adliye mahkemeleri için gerekçeleri ile açıklayıcı, sonucu ile bağlayıcı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
15. Tüm bu açıklamalar, yasal düzenlemeler ve 05.10.2018 tarihli, 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava, davalı asilin vekil olduğu bir davada müvekkilinin davacı ile haricen anlaşarak davadan feragat etmesi nedeniyle davalı tarafın kendi müvekkili ile aralarındaki avukatlık sözleşmesine göre hak ettiği ücretten davacı tarafın 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 165. maddesi gereğince sorumlu tutulup tutulamayacağına ilişkindir.
16. Eldeki davanın konusu itibariyle 05.10.20018 tarihli ve 2017/6 E., 2018/9 K. sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararı kapsamında değerlendirilmesi gereklidir.
17. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 45/5 maddesi gereğince bağlayıcı olan söz konusu içtihadı birleştirme kararı ile “Avukatlık Kanunu'nun 165. maddesinde düzenlenen "ücret dolayısıyla müteselsil sorumluluk" hâllerinden olan "sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde" karşı tarafın avukatı lehine her iki tarafın müteselsil olarak ödenmesinden sorumlu olacağı avukatlık ücreti kapsamına avukat ile iş sahibi arasında yapılan avukatlık ücret sözleşmesine göre avukata ödenmesi gereken akdi vekalet ücreti dâhil değildir” şeklinde karar verilmiş olmakla mahkemece verilen direnme kararının Özel Dairenin bozma kararında belirtilen gerekçe ile yukarıda belirtilen ilave gerekçe ve nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilâve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine,
Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.01.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.