Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/440 E. 2022/85 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası devam ederken açılan aile konutu şerhi ve eşin tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebi içeren davada, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra davanın konusuz kalıp kalmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların boşanmasına karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesiyle evlilik birliğinin sona ermesi ve artık korunmasına ihtiyaç duyulmaması nedeniyle, evlilik birliğinin devamı varsayımıyla yapılan aile konutu şerhi ve eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılması taleplerinin konusuz kaldığı gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “aile konutu şerhi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 7. Aile Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili 24.10.2014 tarihli dava dilekçesinde; tarafların 22.07.1987 tarihinde evlendiklerini, dava konusu taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, dairenin davalı eş adına kayıtlı olduğunu, davalının eşine karşı sebepsiz yere Ankara 11. Aile Mahkemesinin 2014/447 E. sayılı dosyası ile boşanma davası açtığını, davanın reddine karar verildiğini, davalının intikam amacıyla aile konutu olarak alınan ve şu anda müvekkilinin oturduğu daireyi satışa çıkardığını ileri sürerek taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına karar verilmesini talep etmiştir

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili 23.12.2014 tarihli cevap dilekçesinde; tüm iddiaları inkârla, müvekkilinin İzmir'de çalıştığını ve yaşadığını, davacının ise ailesinin evinde kaldığını, dolayısıyla dava konusu taşınmazın kullanılmaması nedeniyle aile konutu niteliğinin bulunmadığını, her ne kadar reddedilmiş olsa da açılan boşanma davasının taraflar arasında sorun yaşandığını kanıtladığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Ankara 7. Aile Mahkemesinin 09.06.2015 tarihli ve 2014/1478 E., 2015/533 K. sayılı kararı ile; tarafların 22.07.1987 tarihinde evlendikleri, dava konusu taşınmazın davalı eş adına kayıtlı olduğu, taşınmazın aile konutu olarak kullanıldığı, edinilme tarihinin 09.11.2012 olduğu, davacının dava konusu taşınmazda hâlen oturduğu, dolayısıyla dairenin aile konutu niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 197. ve 199. maddeleri uyarınca dava konusu taşınmaz üzerinde davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 01.03.2016 tarihli ve 2015/19756 E., 2016/3804 K. sayılı kararı ile;

“…Dava, tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulması isteğine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 194. maddesine dayalı olarak açılmıştır. Davacının Türk Medeni Kanununun 199. maddesinde düzenlenen, davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına dayalı bir davası bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında bu konuda usulüne uygun bir ıslah da yapılmamıştır. Hâkim taleple bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26/1). Mahkemece davada, toplanan delillere göre Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki aile konutu şerhi konulması isteği koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; davanın yanlış nitelendirilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir,....” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Ankara 7. Aile Mahkemesinin 23.06.2016 tarihli ve 2016/385 E., 2016/657 K. sayılı kararı ile; önceki kararda yer alan aynı gerekçenin yanında, davacı vekilinin 09.06.2015 tarihli duruşmada davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilmesini talep ettiği, bu beyanın ıslah mahiyetinde olduğu, dava dilekçesi içeriğinin de aynı talebi kapsadığı, taşınmazın evlilik birliği içerisinde edinildiği, kadının bu evde oturduğunun tanık anlatımlarından anlaşıldığı, dolayısıyla taşınmazın aile konutu niteliğinde olduğu, erkeğin eşini mağdur etmek için evi satışa çıkardığı, bu şekilde TMK'nın 197/3 ve 199/1. maddesinde yazılı şartların gerçekleştiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda; davacı vekilinin 09.06.2015 tarihli duruşmada alınan beyanının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 176 ve devamı maddelerinde yazılı ıslah koşullarını taşıyıp taşımadığı, buradan varılacak sonuca göre, TMK’nın 199. maddesi uyarınca davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar vardır.

13. Bilindiği üzere “Evlilik Hukuku” TMK’nın ikinci kitabı olan Aile Hukukunun birinci kısmında evlenme (TMK m. 118-160), boşanma (TMK m. 161-184), evliliğin genel hükümleri (TMK m. 185-201) ve son olarak eşler arasındaki mal rejimi olmak üzere dört bölüm hâlinde düzenlenmiştir.

14. Uyuşmazlık konusu olan aile konutu ve tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talepleri evlilik birliğinin genel hükümleri kısmında düzenleme altına alınmıştır. Aile konutu kavramı, Kanun’un 194. maddesinde hüküm altına alınmış ve malik olmayan eşe aile konutu olarak özgülenen taşınmaz hakkında tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini talep edebilme hakkını sağlamıştır. Birliğin korunması üst başlığı altında düzenlenen TMK’nın 197. maddesinde ise birlikte yaşamaya ortak olmayan bir kararla ara verilmesi hâlinde eşlerden birinin istemi üzerine hâkim tarafından alınacak tedbirler düzenlenmiştir. Aynı başlık altında düzenleme yeri bulan 199. maddeye göre ise; hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine ailenin ekonomik varlığının korunması veya evlilik birliğinden doğan malî bir yükümlülüğün yerine getirilmesinin gerektirdiği ölçüde, belirleyeceği malvarlığı değerleriyle ilgili tasarrufların ancak diğer eşin rızasıyla yapabileceğine karar verebilir.

15. Yukarı bentte anlatılan bu tedbirler Kanun’daki düzenlenme yerinden de anlaşılacağı üzere evlilik birliğinin korunmasına yönelik önlemlerdir. Eşlerden birinin istemi üzerine hâkimin bu sayılan tedbirlerin alınmasına karar verebilmesi için evlilik birliğinin sürüyor olması temel prensiptir. Evlilik birliğinin sona ermesi durumunda; ortada korunmasına ihtiyaç bulunan bir evlilik kalmadığı için, bu hükümlerin uygulama alanı bulamayacağı kuşkusuzdur.

16. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiili ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukukî yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

17. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

18. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasıyla da “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.

19. Dava, TMK’nın 194. maddesi uyarınca aile konutu olarak özgülendiği iddia edilen taşınmaz hakkında aile konutu şerhi verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece; davalının TMK’nın 197 ve 199. maddeleri uyarınca tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına dair verilen ilk karar davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuştur. Mahkeme; bozma ilamına karşı direnmiş ve direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

20. Ancak, direnme kararı verildikten sonra, tarafların Ankara 7. Aile Mahkemesinin 26.02.2019 tarihli ve 2018/380 E. ve 2019/134 K. sayılı kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın 09.09.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

21. Tüm bu genel açıklamalar ışığında; tarafların boşanmalarına ilişkin kararın kesinleşmesi ile evliliğin sona erdiği ve evlilik birliğinin korunmasına yönelik önleme ilişkin eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacının talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar verilmekten ibarettir.

22. Hâl böyle olunca direnme kararının, açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.