Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/432 E. 2022/1216 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının bonoda avalist, davalının hamil olduğu bir davada, avalistin şahsi def'ilerden bedelsizlik def'ini ileri sürüp süremeyeceği ve mahkemenin eTTK m. 614/2'yi (yeni TTK m. 702/2) dikkate alıp almaması gerektiği noktasında direnme kararı verilmesinin usulüne uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Özel Daire'nin bozma ilamındaki kanun maddesini değerlendirip, gerekçesini değiştirerek verdiği kararın direnme değil yeni hüküm niteliğinde olduğu ve bu nedenle dosyanın yeni hükme göre temyiz incelemesi yapacak olan Özel Daire'ye gönderilmesi gerektiği gözetilerek, Hukuk Genel Kurulu'nca dosyanın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine davalı tarafça 250.000TL bedelli senede dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, icra takibine konu senedin borçlu bölümünde yer alan ... Taş. Ltd. Şti.’nin kaşesi üzerine yetkilisi tarafından çift imza atılarak düzenlendiğini, müvekkilinin isminin senede kefil olarak sonradan ilave edilmek suretiyle borçlu sıfatının kazandırıldığını, dava konusu senedin lehtar dava dışı ... Motorlu Taşıtlar Ltd. Şti. ile keşideci ... Taşımacılık Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen “Kil Ocağından Kil Nakliye Sözleşmesi”nin teminat başlıklı bölümünde belirtilen ve teminat amacıyla verilen senet olduğunu, sözleşme konusu taşıma işinin de yapılmadığını, davalının senedi ciro yolu ile devralırken kötü niyetli olduğunu ileri sürerek müvekkilinin dava konusu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitiyle icra takibinin iptaline ve davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının senedi çift imza atarak tanzim ettiğini kabul ettiğini, bedeli nakden olan senedin teminat senedi olduğu iddiasını ileri süren davacının ispat külfetini üzerine aldığını ve iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiğini, davacının sunduğu sözleşme ile davaya konu senet arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, senedi ciro ile alan müvekkilinin kötü niyetli kabul edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.02.2018 tarihli ve 2017/219 E., 2018/116 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin ileri sürdüğü dava dışı ... şirket ile ... Taşımacılık Ltd. Şti. arasında imzalanan “Kil Ocağından Kil Nakliye Sözleşmesi”nin “Teminat” başlıklı maddesinde; "... ...'ye ...'tan kaynaklanan maddi sorunlara karşı kullanılmak üzere 250.000,00 TL şirket senedi verecektir" yazılı olduğu, senet üzerinde şirket kaşesi ile davacının adının yazılı olduğu ve iki imza bulunduğu, bu senet nedeniyle davacının ancak sözleşmede yazılı teminat nedeniyle sorumlu olduğu, taraflar arasında senedin verilmesine dayanak başka bir hukukî ilişkinin ileri sürülmemesi nedeniyle bu senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerektiği, senedin lehtar şirket yetkilisi tarafından davalının eşine ciro edildiği, bu itibarla davalının söz konusu sözleşmeden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği ve davacının şahsî def’îlerini ileri sürebileceği, davalının eşinin yöneticisi olan şirketin sözleşmeden dolayı alacaklı olduğunun ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve kötü niyetli takip nedeniyle davalının kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 19.02.2019 tarihli ve 2018/1393 E., 2019/943 K. sayılı kararı ile;

“…Dava konusu 28/02/2009 düzenleme, 17/10/2010 ödeme tarihli bonoda davacı avalist, davalı ise hamil konumundadır. 6762 sayılı mülga TTK 614/2 (6102 sayılı TTK. m.702/2) maddesinde düzenlenen "Aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir." hükmünü içerir. Mahkemece bu hükmün öncelikle değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2019/640 E., 2020/127 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, avale ilişkin Yargıtay uygulamasından bahsedilip, doktrine değinilerek; avalist olan davacının şahsî def’îlerden olan bedelsizlik def’îni hem senet lehtarına hem de kötü niyetli hamile karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının takip ve dava konusu bonoda avalist, davalının ise hamil olduğu eldeki davada, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (eTTK) 614/2. (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (6102 sayılı TTK) m.702/2) maddesi değerlendirilerek hüküm kurulmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE

13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.

16. Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince; mahkemece taraflar arasında senedin verilmesine dayanak başka bir hukukî ilişki ileri sürülmediğinden bu senedin sözleşmenin teminatı olarak verildiğinin kabulü gerektiği, davaya konu senet, lehtar şirket yetkilisi tarafından davalının eşine ciro edildiğinden davalının söz konusu sözleşmeden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği ve davacının şahsî def’îlerini davalıya karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, Özel Dairece eTTK’nın 614/2 (6102 sayılı TTK) m.702/2) maddesinde düzenlenen "Aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir" hükmünün mahkemece öncelikle değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

17. Mahkemece bu bozma kararı üzerine; önceki karar gerekçesi yanında, avale ilişkin Özel Daire bozma kararında belirtilen kanun hükmü (6102 sayılı TTK’nın 702/2) bozmada işaret edilen şekilde değerlendirilmiş ve avalist olan davacının şahsî def’îlerden olan bedelsizlik def’îni hem senet lehtarına hem de kötü niyetli hamile karşı ileri sürebileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

18. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozma gereklerinin yerine getirilmesi suretiyle bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.

19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; eldeki davada mahkemece direnme kararında bozmaya cevap verildiğinden yeni hükmün bulunmadığı ve işin esasının incelenmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

20. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.

21. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, ancak karar düzeltme yolunun açık olması nedeniyle öncelikle mahkemesince Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.