Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/505 E. 2022/488 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, hakim kararlarından dolayı açtığı tazminat davasında adli yardım talebinin kabul edilip edilmeyeceği ve eksik harçların tamamlanmaması nedeniyle davanın usulden reddedilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını ispatlayamaması ve kesinleşmiş bir adli yardım ret kararından sonra mali durumunu gösterir yeni bir belge sunmaması gözetilerek, adli yardım talebinin reddine ve eksik harçların tamamlanması için davacıya süre verilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 12. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın usulden reddine karar verilmiştir.

2. Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece ek karar ile davacının adli yardım talebinin reddi ile eksik harç ve masrafların tamamlanması için davacıya muhtıra gönderilmesine karar verilmiş, davacı tarafından temyiz yoluna başvurma harcı yatırılmıştır.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacının tefrik edilen dava dilekçesinde; ortağı olduğu şirketin kasten batırılmasında ve şirket mal varlıklarının şirketin ortağı tarafından sahte senet, olmayan alacaklar şekli ile asliye ticaret mahkemesince verilmeyen tedbir kararı ve icra daireleri ile icra hukuk mahkemelerinin kararları nedeniyle 6.000.000TL maddi ve 1.000.000TL manevi tazminatın,“2.000.000TL belirsiz alacak ve tespit talebinin” dava tarihinden itibaren işletilecek en yüksek ticari faiziyle ödenmesini talep etmiştir.

5. Davalı Türkiye Cumhuriyeti Devletine izafeten Maliye Hazinesine ve ihbar olunanlara dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dosya üzerinden karar verilmiştir.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) 07.10.2019 tarihli ve 2018/12 E., 2019/9 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı, dava dilekçesinde özetle; 2005 yılında Cengiz Şahin ile Medikal Kozmetik ve Dış Tic. Ltd. Şti.'ni kurduğunu, başka şirketler ile de anlaşmalar yapıldığını, ortağı ile aralarındaki ticari işleyişin büyük başarı gösterdiğini, 2014 yılının başlarında Cengiz Şahin ile aralarındaki kişisel ve yönetsel sorunlar başladığını, bu tarihten sonra da zihnen ve fiilen şirketle ilişkisini kestiğini, bu nedenle aralarında husumet başladığını ve icra hukuk mahkemelerinde birden çok davalar açıldığını ve açılan bu davalarda hakimlerin haksız ve hukuka aykırı karar verdiklerini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararının tahsili için dilekçesinde belirtilen tazminatın hazineden alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir.

Davacı adli yardım talebinde bulunmuş, Dairemizce adli yardım talebinin reddine karar verilmiş, davacının bu karara itirazı üzerine, adli yardım talebinin reddine ilişkin karar Yargıtay 13. Hukuk Dairesince incelenmiş ve kesin olarak reddedilmiştir.

Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi kapsamında, hâkimin kararından dolayı hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, HMK’nun 120. maddesi gereği dava açarken yatırması gereken harç ve gider avansını yatırmamış olup, bu nedenle davacıya, başvurma harcı, nispi harç ve tarifede belirlenen gider avansını yatırması için HMK’nun 120. maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı verilen kesin süre içerisinde harç ve gider avansını yatırmamıştır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/3-629 Esas, 2011/613 Karar sayılı kararında da; “Yargı harçlarından muaf olduğu ya da işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, yargı harçları ödemekle yükümlüdür. .…yargı harçlarının konusunu oluşturan harçların ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup, bunlar başvurma harcı, celse harcı ve karar ve ilam harcıdır.…mahkemece, dava açılırken usulünce yatırılmış yargı harcı olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacıya anılan yargı harçlarını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır” şeklindeki saptama ile harç konusu vurgulanmıştır.

Somut olayda, davacı, HMK’nun 120.maddesi uyarınca, kendisine verilen (2) haftalık kesin süre içinde harç ve gider avansını yatırmamıştır.

Bu durumda, davanın ön inceleme duruşması yapılmaksızın dosya üzerinden HMK’nun 114/g ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, usulden ret halinde HMK’nun 49.maddesinde öngörülmediğinden disiplin para cezasına hükmedilmemiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve heyetin takdirine göre;

1-Davanın usulden REDDİNE,

2-...nun 49. maddesi uyarınca, davanın usulden reddedilmesi nedeniyle davacının disiplin para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına,

3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 68,20 TL başvurma harcı ve 92,50 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline,

Kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere dosya üzerinden oybirliğiyle karar verildi…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Kararın süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2018/12 E., 2019/9 K. sayılı ek kararı ile;

1-6100 sayılı HMK’nun 334/1. maddesi; “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler”, aynı Kanunun 336/2. maddesi ise; “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır” şeklinde düzenlenmiştir.

Yukarıda anılan yasal düzenlemelere göre; davacı, adli yardım talebini mali durumunu göstermeye yeterli önceki aşamalardan farklı somut bir belgeye dayandırmadığından ve yargılama safahatında adli yardım talebi kesin olarak reddedildiğinden, temyiz yasa yoluna başvurusu nedeniyle adli yardım talebinin (REDDİNE);

2-Temyiz harç ve masraflarının yatırılması için davacı tarafa HUMK'nun 434/3. maddesi uyarınca, yöntemine uygun kesin süre içeren meşruhatlı muhtıra gönderilmesine, muhtırada belirtilecek süre beklendikten sonra, anılan madde uyarınca işlem yapılmasına,…” karar verilmiştir.

8. Davacı tarafından Özel Dairece verilen kesin sürede 218,50TL temyiz yoluna başvurma harcın ve 100TL gider avansı yatırılmış, ancak 44,40TL maktu temyiz karar harcı yatırılmamıştır.

II. ÖN SORUN

9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; davacının, Özel Dairenin kararını adli yardım talepli olarak temyiz etmesi karşısında, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 336/3. maddesi gereğince kanun yoluna başvuru sırasında yapılan adli yardım talebinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Yargıtay 12. Hukuk Dairesince mi inceleneceği, adli yardım talebinin Hukuk Genel Kurulunca inceleneceği sonucuna varılması durumunda, davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

10. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar HMK’nın 334 ilâ 340. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 336/3. maddesine göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”

11. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir. Bu kapsamda davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Hukuk Genel Kuruludur.

12. Hâl böyle olunca; davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğundan Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, davacının adli yardım talebinin reddine ilişkin 28.11.2019 tarihli ve 2018/12 E., 2019/9 K. sayılı ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ve davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebinin incelenmesine geçilmiştir.

13. Davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin incelenmesinde;

Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez Hakan / Özekes Muhammet/ Akkan Mine/ Taş Korkmaz Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

14. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

15. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukukî yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

16. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir.

17. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Başka bir deyişle söz konusu iddia veya savunmada açıkça haksız durumda bulunmamak ve haklı olduğu yolunda hâkimde yaklaşık bir kanaat oluşturabilmek gerekir. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmamasının engellenebilmesi için haklılık koşulu özenle incelenmelidir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).

18. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2. maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

19. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.

20. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir. Haklılık koşulunun ispatında ispat ölçüsü, yaklaşık ispattır.

21. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki haklılık koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez/ Özekes/ Akkan/ Taş Korkmaz, s. 2427).

22. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardım talebinin incelenmesi” başlıklı 337. maddesinin 1. fıkrasında mahkemenin adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği, ancak talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. 2. fıkrada ise “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir.” hükmü yer almaktadır.

23. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilen taraf ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanarak yeniden talepte bulunabilir.

24. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesine sunduğu 06.04.2016 tarihli dilekçesiyle asliye ticaret mahkemesince verilmeyen tedbir kararı ve icra daireleri ile icra hukuk mahkemeleri hâkimlerinin verdiği kararlar nedeniyle uğramış olduğu zarar olan 6.000.000TL maddi ve 1.000.000TL manevi tazminatın, “2.000.000TL belirsiz alacak ve tespit” isteminde bulunduğu, Özel Dairece; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 24.05.2019 tarihli yazısındaki kayıtlara göre davacının 2.442,14TL yaşlılık aylığı aldığı, Kartal Emniyet Müdürlüğünün 13.06.2019 tarihli tutanağına göre de 1800TL kira verdiği, Gelir İdaresi Başkanlığının 88648695-708.05.- E.61908 sayılı yazılarına göre de şirket müdürlüğü görevlerinde bulunduğu tespit edilmiş olup malî gücünün adli yardım talebini gerektirmediği kanaatine varıldığından davacının adli yardım talebinin reddine karar verildiği, adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesince, toplanan deliller, Kartal İlçe Emniyet Müdürlüğünden gelen yazı cevabı, Gelir İdaresinden gelen yazı cevabı ve tüm dosya içeriğine göre davacının adli yardımdan yararlanması için aranan yasal koşulların bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine kesin olarak karar verildiği, bunun üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince başvurma ve peşin nispi harçlar ile gider avansını yatırması için davacıya kesin süreli muhtıra gönderildiği, muhtıranın tebliğine rağmen davacının süresi içinde harç ve gider avansını yatırmaması üzerine Özel Dairece davanın usulden reddine karar verildiği, davacının verilen bu karara karşı adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunduğu ancak temyiz dilekçesinde, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin yeni belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.

25. Davacı, Özel Dairenin adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı itiraz etmiş ve Yargıtay 13. Hukuk Dairesince verilen adli yardım talebinin reddine ilişkin karar HMK’nın 337/2. maddesi gereğince kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından kanun yoluna başvuru sırasında önceki aşamalardan farklı malî durumunu gösterir belge sunulmamıştır. Hâl böyle olunca Özel Dairece dava usulden reddedildiğinden kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansı yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olmadığını ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.

26. O hâlde, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

27. Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği, Özel Dairece verilen kesin sürede 218,50TL temyiz yoluna başvurma harcının ve 100TL gider avansının yatırıldığı ancak 44,40TL maktu temyiz karar harcının yatırıldığına dair makbuzun bulunmadığı anlaşıldığından, davacıya maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- (10-12 nolu) paragraflardaki gerekçelerle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, davacının adli yardım talebinin reddine ilişkin 28.11.2019 tarihli ve 2018/12 E., 2019/9 K. sayılı ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2- (13-25 nolu) paragraflardaki gerekçelerle davacının adli yardım talebinin REDDİNE,

3- HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 07.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.