"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; kiracısı olduğu taşınmaz hakkında icra takibi başlatıldığını, borca itiraz ettiğini, karşı tarafın itirazın iptalini istemesi üzerine mahkemece itirazın iptaline ve tahliyeye karar verildiğini, kira akdinin kendisine ait olmadığını, sahte bir belge olduğunu ve bu belgenin icra dosyasından yok edildiğini, karşı taraf avukatının eve dört polisle gelerek zorla tahliye tutanağı imzalattığını, bu nedenle kiralayan ve avukatı ile Adalet Bakanlığı aleyhine manevi tazminat istemli dava açtığını, Akşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 14.02.2018 tarihli ve 2017/164 E., 2017/171 K. sayılı kararı ile davalılara izafe edilebilecek hukuka aykırı ve kusurlu bir davranışın varlığı ispatlanamadığından davanın reddine karar verildiğini, istinaf talebi üzerine bu kararı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi Başkan ve Üyelerinin mahkeme kararını doğru bularak istinaf isteminin esastan reddine karar verdiklerini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hak ve hakkaniyetten uzak, Anayasa'nın 10, 138 ve 141. maddelerine aykırı olduğunu, tehiri icra talepli temyiz dilekçesinin Yargıtay'a gitmesine izin verilmediğini, takip dosyasında tüm deliller olmasına rağmen yokmuş gibi hüküm kurulduğunu ileri sürerek toplamda 27.330.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Hazine vekili; zamanaşımı süresinin dolduğunu, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığını ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 30.06.2020 tarihli ve 2019/27 E., 2020/14 K. sayılı karar ile;
“…Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak manevi tazminat istemine ilişkindir.
Ankara BAM 25.Hukuk Dairesi'nin dosya örnekleri getirtilerek incelenmiştir. Dosya kapsamından ihbar olunanlar tarafından verilen 27.03.2019 tarihli ve 2018/1617 E., 2019/796 K. sayılı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın davacı tarafından temyiz edildiği ve Dairemizin 2019/1911 esas sırasına kaydının yapıldığı ancak henüz bir karar verilmediği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK'nun 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş, ancak henüz tamamlanmamış, yasa yolları tüketilmemiştir. Bu aşamada zararın varlığından söz edilemez. Bu nedenle dava açma koşulları oluşmadığından davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 46. maddesince dava açma koşullarının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın usulden reddine,
2-HMK'nun 49. maddesi gereğince dava usulden reddedildiğinden disiplin para cezası tayinine yer olmadığına,
3-Alınması gerekli 54,40-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.950,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK'nun 335/1. maddesi uyarınca adli yardım yargılama giderlerinden geçici koruma sağladığından hazineden karşılanan 15 adet tebligat gideri olan 250,00-TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası açma şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın usulden reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA, 05.04.2022 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.