"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacılar İstemi:
4. Davacılar vekili 23.07.2015 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ... ile dava dışı ...’ın kardeş olduklarını, ... İli, ... İlçesi, ... Mahallede kain 366 ada (eski 158) 58 parsel sayılı, 36.106 m² taşınmaz ile aynı yerde bulunan 366 ada 55 parsel sayılı 17.968 m² büyüklüğündeki taşınmazın adı geçen kardeşler adına tapuya tescil edildiğini, 58 parselde müvekkillerine ait yarı payın 11.02.2002 tarihinde dava dışı bir şahsa satıldığını, daha sonra da aynı payın 14.05.2003 tarihinde davalı S.S ... Konut Yapı Kooperatifine satılarak tapu devrinin gerçekleştirildiğini, davalı kooperatifin satın aldığı ve toplam 18.053 m² olan paya ait bedeli ödediğini, ancak ... ile ...’ın hissedar olduğu 55 parselin aslında 58 parsel kapsamından tesis edildiğine dair kesinleşmiş mahkeme kararı bulunduğunu ve yapılan araştırma sonucunda ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/322 E., 2010/126 K. sayılı kararı ile 55 parselin tapu kaydının iptaline karar verildiğinin ortaya çıktığını, düzeltilen kayıtlar sonrasında 55 ve 58 parselin aslında iç içe olduğu ve kesiştiğinin anlaşıldığını, 58 parselin tamamının 54.074 m² yüzölçümü ile tapuya kaydedildiğini, bu durumda davalı kooperatifin satın aldığı hisse karşılığı 18.053 m² olmasına ve bu miktara göre bedel ödemesine karşın, adına 27.037 m² yerin tescil edildiğini, taşınmazda fazladan 8.984 m² yere sahip olduğunu ileri sürerek, 366 ada 58 parselin davalı adına kaydı yapılan 8.984 m²'lik bölümün tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adına tesciline, bunun mümkün olmaması hâlinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın tapuda davacılar tarafından 11.02.2002 tarihinde satıldığını, dava tarihine kadar yaklaşık 13 yıl geçtiğini, bu durumda davacıların satışla ilgili dava ve talep haklarının zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin taşınmazı 14.05.2003 tarihinde dava dışı ... isimli şahıstan satın aldığını, davacıların taşınmazın satışından doğan taleplerini kendi sattıkları kişiye yöneltmeleri gerektiğini, yaptıkları satışla taşınmazın mülkiyeti ile birlikte zilyetliğini de devrettiklerini ve dava konusu alanı kullanmadıklarını, buradaki zeytin ağaçlarından ürün toplamadıklarını, satış akdinin tapuda tescili ile birlikte taşınmazın yarar ve hasarının alıcı müvekkiline geçtiğini, Borçlar Kanunu’nun 208. maddesine göre satıcının, tapudaki satış akdinden sonra taşınmazda meydana gelebilecek menfaatleri alıcıdan isteyemeyeceğini, kadastro tespiti sırasında ayrı bir parsel olarak ... adına tescil edilen 17.968 m² alanın, ana taşınmazdan ayrı olarak kullanılan bir yer olmadığını, ana taşınmazla bir bütün hâlinde kullanılan dava konusu taşınmaz hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 E.,1957/1205 K. sayılı kararı bulunmasına rağmen bu kararın tapuya tescili ihmal edildiği için müvekkilinin yıllarca davalarla uğraşmak ve bir sürü gereksiz masraf yapmak zorunda kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2015/316 E., 2017/477 K. sayılı kararı ile; dava konusu 8.984 m² alanın davacıların murislerinden kendilerine intikali gereken miktar olduğu, davalı Kooperatifin ise mülkiyet hakkının davacılardan edindiği resmî senede dayandığı ve resmî senet ile satışa konu edilen kısmın, 55 parselin 58 parsel ile birleşmesi sonucu 55 parselden gelen ve davacılar murisine ait olan mülkiyet hakkını kapsamadığı, 55 parselden gelen kısmın mülkiyetinin davalıya satış suretiyle devredilmediği, davacıların iş bu kısmın mülkiyetini hâlen muhafaza ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 29.03.2018 tarihli ve 2018/334 E., 2018/519 K. sayılı kararı ile; istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 03.07.2019 tarihli ve 2018/3274 E., 2019/4320 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 366 ada 58 parsel sayılı taşınmazın (36.106m2, zeytinli tarla) kadastro tespiti neticesinde dava dışı ... adına tescil edildiği, davacıların mirasbırakanı ... ile dava dışı ...’ın taşınmazı 1/2’şer oranda satış suretiyle temlik aldıkları, taşınmazın kayıt maliklerinin ölümüyle mirasçılarına intikal ettiği, davacıların mirasbırakanları ...’ten intikalen gelen ½ payın tamamını 11.02.2002 tarihinde dava dışı ...’a satış suretiyle temlik ettikleri, ...’ın da temlik aldığı payı 14.05.2003 tarihinde davalı SS ... Konut Yapı Kooperatifine devrettiği kayden sabittir. 366 ada 55 parsel sayılı taşınmazın (17.968 m2, ağacı havi zeytinli tarla) 31.05.1951 tarihinde kadastro sonucu dava dışı ... adına kaydolduğu, tespit maliki ile ..., ... ve ... arasında görülen davada ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 Esas, 1957/1205 Karar sayılı 23.12.1957 tarihli ilamıyla, 366 ada 58 parsel sayılı taşınmaz kapsamında kaldığı, ... adına yapılan tescilin yolsuz olduğu gerekçesiyle 366 ada 55 parsel sayılı taşınmazın kaydının iptaline karar verildiği, kararın kesinleştiği ancak hüküm tapuda infaz edilmediğinden 55 parsel sayılı taşınmazın kayıt malikinin ölümüyle mirasçılarına intikal ettiği, mirasçılar tarafından 19.06.2003 tarihinde dava dışı ...’a satışla devredildiği, taşınmaz bir kaç kez el değiştirdikten sonra son kayıt maliki dava dışı ... adına tescil edildiği görülmektedir. ... ile eldeki davada davalı SS ... Konut Yapı Kooperatifi tarafından ... aleyhine açılan ve derecattan geçerek 18.01.2012 tarihinde kesinleşen yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/322 Esas, 2010/126 Karar sayılı 03.05.2010 tarihli ilamıyla, 55 parselin 58 kapsamından tesis edildiği ve yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle ... adına olan tapunun iptaline karar verildiği, hükmün infazı sonucu 27.12.2013 tarihinde 55 parselin sicilden terkin edildiği, 58 parselin ise yüzölçümünün 54.074 m2 olarak değiştirildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. 58 parsel kapsamında kaldığı belirlenen ve kaydı iptal edilerek kapatılan 55 parselin TMK.'nın 705. maddesi gereğince tescilsiz kazanımının gerçekleştiğinde şüphe yoktur. 58 parsel sayılı taşınmazda sahip oldukları 1/2 payı temlik eden davacıların mülkiyet hakkı bulunmamaktadır.
Somut olayda; dava konusu 58 parsel ile kaydı iptal edilen 55 parsel sayılı taşınmazlar çap komşusu olup tedahül meydana geldiği ve kesinleşen 1957/863 Esas sayılı mahkeme hükmü ile 55 parselin kaydının iptal edildiği, davacıların mirasbırakanı ...'in de 08.09.1953 tarihinde 1/2 payını satın aldığı 58 parsel sayılı taşınmaza ilişkin söz konusu davada müdahil sıfatıyla yer aldığı ancak, iptal hükmüyle tapuda herhangi bir işlem yapılmadığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Öte yandan mirasbırakanları ...'in ölümü ile kendilerine intikal eden 1/2 pay davacılar tarafından 2002 yılında dava dışı ...'a satış yolu ile devredilmiş, davalı Kooperatifte bu kişiden temlik aldıktan sonra diğer paydaş ... ile birlikte kaydı iptal edilen 55 parselin 58 parsele dahil edilmesini sağlayan 2009/322 Esas sayılı davayı açmış, kesinleşen mahkeme hükmü üzerine 58 parselin yüzölçüm miktarına, iptal edilen 55 parselin yüzölçüm miktarı eklenmiştir.
Paylı mülkiyeti düzenleyen TMK'nın 688. maddesinde; "Paylı mülkiyette birden çok kimse, maddi olarak bölünmüş olmayan bir şeyin tamamına belli paylarla maliktir. Başka türlü belirlenmedikçe, paylar eşit sayılır, paydaşlardan her biri kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olur, pay devredilebilir, rehnedilebilir ve alacaklıları tarafından haczettirilebilir. " hükmü yer almaktadır.
Bu açıklamalara göre taşınmazda 1/2 paydaş iken, sahip oldukları bu payı dava dışı kişiye temlik eden davacıların, taşınmaz miktarında hükmen meydana gelen artıştan dolayı bayii dahi olmadıkları davalıdan herhangi bir talepte bulunmaları mümkün değildir. Kaydı iptal edilen 55 parselin infaz edilmeyen ilk hükmünde davacıların mirasbırakanları ...'in taraf olduğu ve hüküm tarihinde adına 1/2 pay bulunduğu, ayrıca iptal edilen 55 parselin kapsadığı alanın 58 parselle bir bütün halinde kullanıldığı gözetildiğinde, davacıların temlik ettikleri payın kapsamını bilen ve bilmesi gereken konumunda oldukları hususunda da tartışma yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir,...” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. ... Asliye Mahkemesinin 07.11.2019 tarihli ve 2019/393 E., 2019/541 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kadastro tespiti sonucunda 36.106 m² yüzölçümü ile 26.07.1950 tarihinde ... adına, 08.09.1953 tarihinde ise iştira suretiyle davacıların murisi ... ve ... adlarına ½ paylarla tescil edilen 58 parsel sayılı taşınmazda, davacıların muris ...’dan intikal eden yarı paylarını 11.02.2002 tarihinde dava dışı ...’ya satış suretiyle temlik ettikleri, adı geçen kişinin de bu payı 14.05.2003 tarihinde davalı Kooperatife sattığı somut olayda; davacıların yaptığı satıştan önce ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.1957 tarih ve 1057/863 E., 1057/1205 K. sayılı kararı ile komşu 55 parsel sayılı taşınmazın dava konusu 58 parselden ihdas edilerek tapuya tescil edildiği ve yapılan tescilin haksız ve lüzum ifade etmeyen yolsuz tescil niteliğinde olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmesine karşın bu kararın tapuda infaz edilmediği, 55 parsele ait tapu kaydının davacılar tarafından yapılan satıştan sonra ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/322 E., 2010/126 K. sayılı kararı ile sicilden terkin edilerek 58 parsel kapsamına alındığı, dolayısıyla 58 parselin toplam yüzölçümünün 54.074 m² olarak büyütüldüğü, ancak davacıların 58 parseldeki paylarını dava dışı kişiye sattıkları tarihte anılan parselin tapudaki toplam yüzölçümünün 36.106 m² olduğu gözetildiğinde, davacıların 55 parselin sicilden terkin edilmesi suretiyle 58 parselin yüzölçümüne kayden eklenen toplam 17.968 m² miktar bakımından da ½ paylarını sattıklarının kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre tapu iptali ve tescil isteklerinin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 704 ve devamı maddelerinde taşınmaz mülkiyetinin konusu ile kazanma yolları düzenlenmiş olup, “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması” üst başlığını taşıyan 705. madde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.
Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır.
Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır” hükmünü taşımaktadır.
15. Hukukî işlem yoluyla taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasını düzenleyen 706. madde ise; “Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.
Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tâbidir” hükmünü içermektedir.
16. Taşınmaz satış sözleşmesi ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 237. maddesinde düzenlenmiş ve maddenin birinci fıkrasında “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır” denilmiştir. Görüleceği üzere, TMK’nın 706/1 ve TBK’nın 237/1. maddeleri uyarınca taşınmaz satış sözleşmesinin yapılması resmî şekle tabidir ve buradaki resmî şekil, geçerlilik şartıdır. Ayrıca TMK’nın 716. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hüküm ile bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebrî icra veya mahkeme kararına dayanarak kazanan kişinin tescili doğrudan doğruya yaptırabileceği öngörülmüştür.
Öte yandan; kesinleşen kadastro tespitinden sonra çaplı taşınmazı edinen kişinin hakkı, edindiği çap kapsamı ile sınırlı olup; tespit öncesi satıcısına (bayiine) ait tapuya dayanarak tespitin iptalini dava ve talep edemez. Bu hak kendisine değil, satıcısına (bayiine) aittir. Yine, çifte tapunun bulunduğu hâllerde, başka bir deyişle, aynı yere başka başka tapuların uyması (iç içe girmesi- tedahül etmesi) durumunda, kural olarak, tarihi eski olan ve sahih esasa (geçerli temele) dayalı olanına değer verileceği tartışmasızdır.
17. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 366 (eski 158) ada 58 parsel sayılı taşınmazın 36.106 m² yüzölçümüyle ve zeytinli tarla vasfı ile ... adına 26.07.1950 tarihinde, 366 (eski 158) ada 55 parsel sayılı taşınmazın ise 17.968 m² yüzölçümüyle ve 34 ağacı havi zeytinli tarla cinsiyle ... adına 28.05.1951 tarihinde kadastro tespiti sonucunda tescil edildikleri; ancak ... Asiye Hukuk Mahkemesinin 23.12.1957 tarih ve 863-1205 sayılı kararına göre, ... tarafından kadastro öncesi eski tapu kayıtlarına dayalı olarak ... aleyhine 24.11.1951 tarihinde elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli dava açıldığı, ... tarafından da 12.12.1951 tarihli karşı davayla, kadastro tespit ve komisyon kararının ve ona müsteniden ... adına tesis edilen tapu kaydının iptalinin talep edildiği, yargılama sırasında 58 parsel sayılı taşınmazın 08.09.1953 tarihinde ½’er paylı olarak ... ve ... adlarına iştira suretiyle tescil edildiği ve adı geçen maliklerin de davaya müdahil olarak katıldıkları, yapılan yargılama sonucunda “Kadastro Komisyonunun davalının yerini müstenidi olan tapuda yazılı miktardan küçülterek ve davacının … yerini tapudaki miktardan büyüterek ve davalının 158 ada 58 parseli içerisindeki kadastro paftasında sahibi tayin edilemediğinden bahisle 18813 metrekarelik müddeabih yeri …158 ada 55 parsel ile 28.5.1951 tarihinde davacı adına tapuya tesciline hiçbir esasa dayanmadan karar vermesi mevzuat hükümleri muvacehesinde hukukî esaslarla kabili telif görülememiştir...” şeklindeki gerekçeyle “...158 ada ve 55 parsel ile davacı adına tesis olunan sicil kaydının haksız ve lüzum ifade etmeyen hukukî bir tasarruf mucibince yapılması dolayısıyla yolsuz bulunduğundan iptaline ve bu sicile isnat eden davacının men’i müdahale talebinin reddine…” karar verildiği; ne var ki bu kararın tapuda infaz edilmediği, sadece İİK’nun 28. Maddesi uyarınca 30.04.1959 tarihli yazıyla kararın tapu idaresine bildirildiği ve Tapu Müdürlüğü tarafından da 55 parsel sayılı taşınmaz kaydına 06.05.1959 tarihinde şerh verildiği, bilahare Mahkemesince 15.09.1989 tarihinde şerhin kaldırılmasına karar verildiği, 55 parsel sayılı taşınmazın sicil kaydı açık olduğundan intikal ve satış işlemlerine konu olduğu, 19.06.2003 tarihinde İİK’nun 28. maddesi şerhi terkin edilerek taşınmazın ...’nin mirasçılarına intikali sonrasında aynı gün ...’a satıldığı, ondan da ...’in 15.03.2006 tarihinde aldığı, ...’in 12.10.2009 tarihinde ...’a satış suretiyle devrettiği; 58 parsel sayılı taşınmazda ise 11.02.2002 tarihinde ...’in ½ payının mirasçıları olan davacılara intikal ettiği ve davacılar tarafından da aynı tarihte bu payın dava dışı ...’ya satıldığı, ...’ın da 14.05.2003 tarihinde ½ payı davalı kooperatife satış suretiyle temlik ettiği, dava dışı ...’in ½ payının da 10.04.2015 tarihinde mirasçılarına intikal ettiği anlaşılmıştır.
18. Diğer taraftan, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.05.2010 tarih ve 2009/322 esas, 2010/126 karar sayılı ilamına göre; 58 parsel malikleri davalı Kooperatif ile ... vekili tarafından, 55 parsel sayılı taşınmazın maliki ... aleyhine, “... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 esas ve 1957/1205 sayılı kararıyla, 17968 m² miktarındaki 158 ada 55 parselin kadastro tespiti esnasında 36.106 m² miktarındaki 58 parsel içinde tespit edildiği, böyle bir parselin olmadığı belirtilerek, tescilin yolsuz olduğunun karara bağlandığını, davacıların karardan önce ve sonra 50 yıl bu yeri kullandıklarını, ancak bu parselin 19.06.2003 tarihinde ... mirasçıları tarafından ...’a, ... tarafından da 15.03.2006 tarihinde davalı ...’e satıldığını, 55 nolu parselin hukuka aykırı olarak tescil edildiğini” ileri sürerek satış işlemlerinin iptali, iptal talebi kabul edilmediği takdirde zilyetlik ve ihya nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak zeytin ağaçlarının bedeli olarak 10.000,00 YTL nin ödetilmesi” isteğiyle 03.04.2007 tarihinde açılan davada “…davacılara ait 58 parsel kadastro tespiti üzerine 1950 yılında, davalıya ait 55 nolu parsel ise yine kadastro tespiti üzerine 1951 yılında tapuya tescil edilmiştir. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 Esas sayılı dosyasında verilen kararda 55 nolu parselin yolsuz olarak tescil edildiğinden sicil kaydının iptaline karar verilmiş, ancak 58 parsel malikleri adına tesciline ilişkin hüküm kurulmamıştır. Davalı taşınmazı önceki malikinden sicile güvenerek satın alan üçüncü kişi olup, davalının kötü niyetli olduğu davacı tarafça iddia ve ispat edilmemiştir. Esasen kadastro tespitinden önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil isteği 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olup, bu süre de geçirilmiştir...” gerekçesiyle davanın reddine dair verilen 10.04.2008 tarih ve 2007/127 E.- 2008/129 K. sayılı ilk kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 26.01.2009 tarih ve 2008/11377 esas, 2009/757 karar sayılı ilamıyla “… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 E - 1957/1205 sayılı kararının Dairenin 1958/117 E - 2082 karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği…” vurgulanmak suretiyle bozulmasından sonra bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, yargılama sırasında davalı tarafından dava konusu taşınmazın temliki nedeniyle davacının davasını taşınmazı devralan ...’a yönelttiği de belirtilerek “… Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957/863 esas – 1205 karar sayılı dosyasında verilen 55 parselin iptaline ilişkin olup, bu taşınmazın 58 parsel sınırları içinde tespit edildiğinin belirlendiği dikkate alındığında tescil yönünden ayrıca hüküm kurulmasına gerek bulunmamaktadır... Geçersiz tapu kaydına dayanarak ayni hakkı üzerine geçiren kimselerin MK'nin 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanmaları ve iyi niyetli sayılmaları mümkün değildir. Ayni hak ancak gerçek hak sahibinden kazanılabileceğinden hukukî dayanağı olmayan yolsuz tescile dayalı olarak yapılan intikal ve temlikler ile taşınmazı devralan davalıya yapılan temlike de değer verilmesi mümkün değildir…” şeklindeki gerekçeyle “dava konusu olan ... İli, ... İlçesi, ... Mahalle, ... Mevkiinde bulunan 366 ada, 55 parselin 158 ada 58 parsel kapsamından tesis edildiği, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde olduğu belirlenmekle davalı adına olan tapusunun iptaline” karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 29.11.2010 tarih ve 2010/1179 E.- 2010/12344 K. sayılı ilamı ile onandığı, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar verilerek 18.01.2012 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
19. Bu aşamadan sonra, davalı kooperatifin 27.12.2013 tarihinde tescil istem belgesi ile “... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.05.2010 tarih ve 2009/322 esas, 2010/126 sayılı kararı ve ... kadastro biriminin 25.12.2013 tarih ve 469 sayılı yazısı ve ekindeki değişiklik beyannamesi gereğince, 366 ada 55 parselin 366 ada 58 (eski 158 ada 58) parsel kapsamında tesis edildiğinden, 366 ada 55 parselin yolsuz tescil niteliğinde olduğu ve tapusunun iptaline karar verildiğinden, karar doğrultusunda gereğinin yapılmasını…” talep etmesi üzerine, Tapu Müdürlüğünce 55 parselin beyanlar hanesine “anılan ilam gereğince yolsuz tescil nedeniyle sicilinden terkin edildiği” şerh düşülerek 27.12.2013 tarihinde sicil kaydı kapatılmış, 58 parsel sayılı taşınmazın da aynı tarihli ve aynı yevmiyeli işlemle 36106.00 m² ‘olan yüzölçümü terkin edilerek 54074.00 m² olarak yazılmıştır.
20. Hemen belirtilmelidir ki; ... Asiye Hukuk Mahkemesinin 23.12.1957 tarih ve 863-1205 sayılı kararıyla 55 parsel sayılı taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu gerekçesiyle 158 ada (yeni 366 ada) 55 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği ve bu kararın yukarıda değinilen Yargıtay 1. Hukuk Dairesi ilamında belirtildiği üzere derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği gözetildiğinde anılan bu ilamın davanın tarafı olan davacıların miras bırakanı ...’ı ve dolayısıyla külli halefleri olan davacıları bağlayacağı açıktır. Anılan kararda herhangi bir tescil hükmü bulunmamaktadır. Öte yandan, ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 03.05.2010 tarih ve 2009/322 esas, 2010/126 karar sayılı dosyasında, 55 ve 58 parsel sayılı taşınmazların usulünce oluşturulmuş ayrı ayrı çaplarının bulunduğu kabul edilerek, 55 parsel sayılı taşınmazla ilgili tapu iptaline karar verilmiş ise de 58 parsel malikleri lehine tescil hükmü kurulmadığından 55 parsel sayılı taşınmazı sicil kaydına güvenerek satın alanın iyi niyetinin korunması gerektiği ve ayrıca 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle verilen ilk kararın Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından “… İddianın ileri sürülüş biçimi ve kesinleşen (1957/863 - 1205 K.) mahkeme hükmü gözetildiğinde; davacıların, kadastro öncesi nedene dayandıkları söylenemeyeceği gibi, 55 parselin iptaline ilişkin karar, bu taşınmazın 58 parsel sınırları içinde tespit edildiğinin belirlendiği dikkate alındığında, tescil yönünden ayrıca bir hüküm kurulmasına gerek olmadığı da açıktır./Öte yandan, kararlılık kazanan yargısal uygulamalarıyla geçersiz tapu kaydına dayanarak ayni hakkı üzerine geçiren kimselerin Medeni Kanunun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacakları, iyi niyetli sayılamayacakları benimsenmiştir. Ayni hak, ancak gerçek hak sahibinden kazanılabileceğinden, hukukî dayanağı olmayan, yolsuz tescile dayalı olarak yapılan intikal ve temlikler ile davalıya yapılan temlike de değer verme olanağı yoktur./Diğer taraftan, yolsuz tescil nedenine dayalı olan iddiaların bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceği kuşkusuzdur...” gerekçesiyle bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak verilen “…366 ada, 55 parselin 158 ada 58 parsel kapsamından tesis edildiği, bu nedenle yolsuz tescil niteliğinde olduğu belirlenmekle davalı adına olan tapusunun iptaline..” şeklindeki karar da derecattan geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
21. O hâlde, yukarıda açıklanan ve kesinleşen yargısal kararlarla, 58 parsel sayılı taşınmazın çap sınırları içersinde 55 parsel sayılı taşınmazın oluşturulduğu, yani iç içe giren- tedahül eden tapu kayıtları oldukları kabul edilmiştir. Aksi hâlde 58 parsel maliklerinin lehlerine 55 parsel hakkında bir tescil hükmü bulunmadığından bu alanla ilgili mülkiyet haklarının varlığından da söz edilemeyeceği kuşkusuz olup, değinilen mahkeme kararlarıyla bu husus aşılarak 55 sayılı parselin 58 parsel çapı içerisinde meydana getirildiği sonucuna varılmıştır. Öyle ise, 55 ve 58 sayılı parsellerin tedahül ettikleri anılan yargısal kararlarla kabul edildikten sonra 366 ada 58 parselin çapı kapsamında oluşturulan 55 parselin yüzölçümünün 58 sayılı parselin yüzölçümüne hükmen eklenmesi ve öncesinde 58 sayılı parselin yüzölçümünün tapu kaydında noksan gösterilmesi davacılara yeni bir mülkiyet hakkı vermeyecektir. Zira, çaplı taşınmazlarda temliki işlemlerin çap kapsamı itibariyle yapıldığı tartışmasızdır. Taşınmazın yüzölçümünün tapu kaydında noksan gösterilmiş olması sonuca etkili değildir. Çaplı taşınmazı temellük eden kişi, çap sınırları kapsamındaki alanı kazanmıştır. Çapa bağlanmış taşınmazlarda çap miktarına değer vermek gerekir. Bu bağlamda, davacıların 58 parsel sayılı taşınmazın miktarında hükmen meydana gelen artıştan dolayı bayii dahi olmadıkları davalıdan bir talepte bulunmalarının mümkün olduğu söylenemez. Hâl böyle olunca; davacıların 11.02.2002 tarihinde 58 parsel sayılı taşınmazdaki ½ paylarını temlik ettikleri, yani çaplı taşınmazdaki paylarını çap kapsamı itibariyle devrettikleri gözetilerek, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü Kurul çoğunluğunca yerinde görülmemiştir.
22. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; davalı Kooperatifin 58 parselin yüzölçümü 36.106 m² iken ½ payını bedel, yüzölçümü ve sınır itibariyle satın aldığı, satın aldığı tarihte tapu miktarı ve sınırların birbiri ile uyumlu olduğu, zaten sonradan ortaya çıkan bu farkı satın aldığı yönünde bir iddiasının da bulunmadığı, yolsuz tescile konu bu fark üzerindeki hakkın davacılara ait olduğu, dolayısıyla verilen direnme kararının yerinde olduğu ve onanması gerektiği görüşü ile; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1957 tarihli kararı kapsamında davacıların 55 parselde hak sahibi olmadıklarından bu davada davacı sıfatlarının bulunmadığı, bu nedenle davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, böyle olunca da direnme kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. Hâl böyle olunca, ilk derece mahkemesince Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
24. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 11.10.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.
KARŞI OY
Davacılar ... mirasçıları, davalı kooperatife karşı 25.07.2015 tarihinde açtıkları davada, dava konusu 58 parsel sayılı taşınmazın ½ payını 11.02.2002 tarihinde dava dışı ...’a sattıklarını ...’ın da 14.05.2003 tarihinde davalıya sattığını taşınmazın 36.106 metrekare olup ½ payını yani 18.053 metrekareyi satıp bedelini aldıklarını ancak komşu 55 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının aslında 58 parsel ile iç içe olduğu ve yolsuz olduğu gerekçesiyle iptal edildiği, 17.968 m²’nin ilavesi suretiyle davalının payında fazladan 8984 m²’nin sahibi olduğu kendilerinin asıl hak sahibi olduklarını ileri sürerek, tapu iptal tescil olmazsa tazminat talebinde bulunmuşlardır.
Davalı; davanın ...’a karşı açılabileceğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 207, 208 ve 244. maddeleri gereğince fazla yüzölçümünden yararlanması gerektiğini ayrıca taşınmazı çapı ile bütün hâlinde satın aldığını belirtip davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince 55 parselin yolsuz olduğu gerekçeyle iptal edildiği 58 parselin yüzölçümünün düzeltildiği, aradaki farkın davacılar murisinden intikali gereken fazla miktar olduğu gerekçesiyle dava kabul edilmiş, davalının istinafı üzerine Bölge Adliye Mahkemesince esastan red kararı verilmiştir. Davalının temyizi üzerine de özel Dairece davanın bayiine karşı açılması gerektiği gibi davacıların temlik ettikleri payı bilen ve bilmesi gereken konumunda oldukları gerekçesiyle karar bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince karara direnilmiş temyize davalılar gelmiştir.
Dava yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir. Taşınmazın sınırı ile ilgili yanlış bilgi hakkın konusunu oluşturan, taşınmazın büyüme veya küçülme sonucunu doğuracak tescilin içeriğinde de kısmi yolsuzluk söz konusu olabilecektir.
Dosyanın incelenmesine gelince;
... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1957/863 Esas – 1205 Karar sayılı ilamında davacı ... maliki oludğu 55 parsele komşu 58 parsel sayılı taşınmaz maliki ...na karşı 24.11.1951 tarihinde meni müdahale ve ecrimisil davası açmış, Davalı ...te karşı davasında 55 parselin sicil kaydının yolsuz olduğunu ileri sürerek, tapusunun iptalini istemiş, Mahkemece yapılan yargılama sonucunda 55 parsel maliki ... lehine yapılan tespitin ayni bir hakka ve tapuya dayanmadığı, ...’e ait dayanak kayıtlarının hem 55 hem de 58 parsele yazıldığı 55 parselin yolsuz olduğundan iptaline karar verilmiş, karar Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 1958/117 Esas, 2082 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir. ... 58 parsel sayılı taşınmaza 26.07.1950 tarihinde kadastro suretiyle malik olmuş, davanın devamı sırasında ... ve ...’a 08.09.1953 tarihinde ½ ‘şer payla sattığından dolayı ... ve ... de davaya müdahil olarak katılmışlardır. 58 parsel sayılı taşınmaz 36.106 m² olarak 55 sayılı taşınmaz 17.968 m² olarak kayıtlı olup, 1957/863 Esas sayılı ilam kesinleşmesine rağmen tapu infaz edilmediğinden her iki taşınmaz üzerinde de kadastral hâlindeki sınır ve yüzölçümleriyle temliki işlemler devam etmiştir.
Şöyle ki; 58 parsel sayılı taşınmazda ½ pay sahibi olan ...’in ölümü ile mirasçıları 11.02.2002 tarihinde taşınmazı intikal ettirip aynı tarihde dava dışı ...’a satmışlar ... da 14.05.2003 tarihinde davalı kooperatife satmıştır. Davalı hâlen ½ payla tapu kayıt malikidir. Tüm temliki işlemler taşınmazın tapu kaydında yazılı olan 36.106 m² üzerinde yapılmış taşınmazın kalan ½ payı da ... mirasçıları adına kayıtlı olduğu görülmüştür. 55 parsel sayılı taşınmazda da ... mirasçıları 19.06.2003 tarihinde taşınmazı intikal ettirdikten sonra dava dışı ...’a ... tarafından 15.03.2006 tarihinde dava dışı ...’e en son ... tarafından 12.10.2009 tarihinde dava dışı ...e satılmış, taşınmaz alıcılar tarafından fiilen kullanılmıştır.
Sonrasında davacısı ... ve Kooperatif olan davalı ...e karşı (... dava sırasında malik olmuştur). 55 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali davasını 03.04.2007 tarihinde açmışlardır. (... Asliye Hukuk Mahkemesi 2009/322 Esas 2010/126 Karar) Mahkemece infaz edilmeyen 1957/863 Esas sayılı dosyadan da bahsedilerek 55 parselin 58 parselin kapsamından tesis edilip, bu nedenle yolsuz olduğu hiç bir malikin iyi niyet savunmasına da itibar edilmeyeceği gerekçesiyle davalı adına olan tapu iptal edilmiş karar 18.01.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen bu karar, tapuda 27.12.2013 tarihinde infaz edilmiş 55 parsel sayılı taşınmaz “yolsuz tescil olduğu için” terkin edilmiş, 58 parsel sayılı taşınmazın da 36.106 m² yözölçümü 54.074 m² olarak düzeltilmiştir. 58 parsel de ½ pay sahibi olan ... mirasçıları ve davalı kooperatifin 18.053 m² taşınmazları bu işlemle 27.037 m² ye yükselmiştir. Eldeki uyuşmazlık davalının bu işlemler sonucu sahip olduğu 8984 m²’in davacı ... mirasçılarına mı davalı kooperatife mi ait olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davacı ... mirasçıları tapu iptali ve tescil davasını ara malik ...’a değil son kayıt maliki davalı Kooperatife açabilirler. Zira tapu iptal ve tescil davaları elbetteki kayıt malikine karşı açılır YHGK’nun 17.02.1965 gün 425(1)/Esas 67/Karar sayılı ilamında gerçek malikin her zaman yolsuz tescile karşı tashih davası açıp tescili kendi adına düzelttirebileceği belirtilmiştir. 2009/322 Esas sayılı dosyada ... mirasçıları taraf olmadığı için gerçek hak sahipliği tartışılmamıştır. Taraf olmadıkları dava elbetteki ... mirasçılarının haklarını etkilemeyecektir.
Bilindiği gibi yüz ölçümü günlük kullanımda bir şeyin yüzeyini ölçme ve bu ölçme sonucunda ortaya çıkan miktar veya mesaha olarak tanımlanmıştır. Taşınmaz yözölçümü tapu kaydında yer alan unsurlardan biridir. Bir arazinin yüzölçümünün belirlenmesi için öncelikle sınırlarının belirlenmiş olması gerekir. Tapu Sicil Tüzüğü’nün 9. maddesi araziyi sınırları hukukî ve geometrik yöntemle belirlenmiş yeryüzü parçası olarak tanımlamıştır. Kadastro süreci ile de sınırlar ve buna bağlı yüzölçümü belirlenecektir. Türk Medeni Kanunu’nun taşınmaz mülkiyetinin içeriği ve kısıtlamaları başlığındaki 719. maddesi de taşınmazın sınırları tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleri ile belirlenir. Tapu planları ve arz üzerindeki işaretler birbirini tutmazsa asıl olan plandaki sınırdır düzenlemesini içerir.
Somut olaya gelince eldeki uyuşmazlık sınırları daha büyük taşınmazın tapu kaydındaki yüzölçümünün daha az olup, sonrasında çıkan farkın kime ait olacağına ilişkin değildir. Dava konusu 58 parsel ve komşu 55 parsel ortak sınır paylaşan iki taşınmaz olup 55 parsel sayılı taşınmaz varlığını infaz tarihi olan 27.12.2013 tarihine kadar sürdürmüş pek çok malik tarafından sınırıları ve sınırları ile uyumlu 17.968 m²'lik yüzölçümü ile temlik edilmiş ve kullanılmıştır.
Hâl böyle olunca; davalı kooperatif dava konusu 58 parsel sayılı taşınmazın yani 36.106 m²'nin ½ payını 18.053 m²'yi hem bedel hem yüzölçümü hem sınır itibariyle satın almıştır. Temlik tarihinde satın aldığı tapu miktarı ve sınırları birbiri ile uyumludur. Zaten davalının sonradan ortaya çıkan bu farkı satın aldığı iddiası da yoktur. Davacılar ... mirasçıları yolsuz tescile konu bu farkın hak sahibi oldukları için İlk Derece Mahkemesinin direnme kararı doğrudur, hüküm onanmalıdır, çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.
KARŞI OY
Dava konusuyla ilgili 55 parsel ile 58 parsel kadastro paftasında ayrı parseller olarak tersim edilmiş ve ayrı parseller olarak da tapuya tescil edilmiştir.
55 parselin kadastro tespiti ... adına, 58 parselin kadastro tespiti ise ... adınadır. Kadastro tespit sonucunun kesinleşmesi ile 55 ve 58 parsel olarak tapuya tescil edilmiştir.
55 ve 58 parselin tapuya tescili gerçekleştikten sonra ... 58 parsel sayılı taşınmazını ... ve ...’a ½’şer pay olarak satmıştır.
55 parsel yönünden ise ... adına taşınmaz maliki olarak tescil yapılmış olmadığından 58 parselin satışıyla birlikte 55 parselin de satılmış olabileceği düşünülemez. Bu nedenle davacılar murisinin 1953 yılında satın aldığı yer 58 parselin çap kaydıyla sınırlıdır.
Sonrasında ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.12.1957 tarih 1957/863 Esas 1957/1205 Karar sayılı kararında davacı ... davalı ... olup meni müdahale ve ecri misil davası olarak karar verilmiştir. Karar başlığında yer almasa da karar içeriğinde ...’nun davanın reddini savunduğu ve karşı dava olarak kadastro tespit ve komisyon kararına müsteniden davacı adına tesis edilen tapu kaydının iptalini talep etmiştir. Karar başlığında ... ve ... müdahil olarak yer almışlardır. Mahkemece verilen kararda 158 ada 55 parsel ile oluşturulan sicil kaydının haksız ve lüzum ifade etmeyen hukukî bir tasarruf mucibince yapılması dolayısıyla yolsuz bulunduğundan iptaline ve bu sicile istinat eden davacının meni müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararın gerekçesinde celb olunan kadastro tahlil varakasının tahkikiyle anlaşılacağı üzerine kadastro komisyonun davalının yerini müstenide olan tapuda yazılı miktardan küçülterek ve davacının müttabili yerini Kuzeyinde bulunan ve Nisan 1941 tarih ve 68 sayılı tapuya istinaden 166 ada 6,10,11 parsellerle namına tespit olunan nizasız yerini tapudaki miktardan büyüterek ve davalının 158 ada 58 parseli içerisindeki kadastro paftasınca sahibi tayin edilemediğinden bahisle 18.813 metrekarelik bir mütteabi yeri teşkil eden bir kısımı 15.04.1941 tarih ve 68 sayılı tapunun kadimesi dahilinde kaldığından bahisle ve tapudaki miktardan 3650 metrekare fazla olarak bu tapuya istinaden 158 ada 55 parsel ile 28.05.1951 tarihinde davacı adına tapuya tescile hiçbir esasa dayanmadan karar vermesi mevzuat hükümleri muvacehesinde hukukî esaslarla kabili telif görülememiştir açıklaması yapılmıştır.
Bu karar 58 parsele dayanak tapu kaydı uygulamasının gerçeği yansıtmadığı aslında 55 parselin de 58 parsele uygulanan tapu kaydı kapsamında kaldığını açıklamakta ise de ... tarafından resmî şekle uygun olarak satışı yapılan yer, geldi tapu kaydı kapsamandaki tüm yer olmayıp sadece geldi tapu kaydının 58 parsel içinde kalan kısmıdır; çünkü satış, geldi tapu kaydı üzerinden değil 58 parsel olarak tapuya tescil edilmiş tapu kaydı üzerinden yapılmıştır.
55 ve 58 parsel bir bütün olarak 58 parselin geldi tapu kaydı kapsamında kalsa da tapu da yapılan işlem 58 parsel sınırlarıyla geçerli olup öncesinde yapılan satış işlemine 55 parselin de dahil olduğu sonucuna varılamaz. Şayet satış 55 parseli de kapsar şekilde yapılmış ise 55 parsel için yapılan satış işlemi, satıcının tapuda malik dahi görülmediği ancak üzerinde hak iddia ettiği bir taşınmaza ilişkin harici satış sözleşmesi niteliğinde olacak bu ise doğrudan mülkiyet nakleden geçerli bir işlem olmayacaktır.
1957 tarihli karar başlığında ... ve ... müdahil olarak yer almış ise de haklarında hüküm sonucu oluşturulmamıştır. Karşı davayı açan ... olduğuna göre 55 parselin tapu kaydının iptaline ilişkin kararın da bu karşı davacının davası yönünden verildiğinin kabulü gerekir.
Kararda tapunun iptaline karar verilmiş olmasına rağmen taşınmazın tesciline ilişkin bir hüküm oluşturulmamıştır. Bu nedenle kararın da infaz edilmediği ve yeni bir dava açılmak zorunda kalındığı anlaşılmaktadır. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/322 Esas, 2010/126 Karar sayılı kararında davalı adına olan tapunun iptaline karar verilmiş, bu karara dayalı olarak 55 parsel tapu kaydı iptal edilip 58 parsel tapu kaydı içine dahil edilmiştir. Böylece 55 ve 58 parselin çapları da birleştirilmiştir. Bu kararın verilme nedeni yukarıda söz edilen 1957 tarihli ... Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ise de ... Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasında ... ile ... mirasçıları olan davacılar taraf olarak yer almadığından dosyadaki uyuşmazlık kapsamına göre bu kararın davacılar lehine bağlayıcı kesin hüküm oluşturduğundan söz edilemez. Her ne kadar kesin hüküm oluşmaz ise de bu kararın güçlü delil teşkil edeceği açıktır. Güçlü delil olmak mutlak bir kesinliği ifade etmez. Davaya bakan hâkim tarafından güçlü delilin dosyadaki uyuşmazlık kapsamında esas alınması gerekip gerekmediği tüm dosya kapsamıyla değerlendirilmek durumundadır.
1957 tarihli kararda davacılar murisi lehine bir karar verilmiş olmadığı hâlde kararın davacılar murisi lehine yorumlanarak davacılar murisinin satın aldığı 58 parsel kapsamına 55 parselin de dahil olduğu kabul edilemez. Bu durumda 1957 tarihli kararda dayanak geldi parsel kapsamında hak sahibi olan kişi karar içeriğine göre ... olup bu kapsamda hak talep etmesi gereken yani hakkın sahibi olarak aktif husumet ehliyeti olması gereken kişi de sağ ise kendisi ölmüş ise mirasçıları olmak üzere bu kişidir.
Bu durumda davacıların 1957 tarihli karar kapsamında 55 parsel sayılı taşınmazda hak sahibi olmadığı açıkça anlaşıldığından davacıların bu davada davacı sıfatı bulunmamaktadır. Davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığı için davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığı için hükmün bu değişik nedenle bozulması gerekir.
Tüm bu nedenlerle değişik bozma yapılması gerektiği görüşünde olduğumdan Özel Daire kararı gibi bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.