"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 3. Tüketici Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili banka ile davalı borçlu arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını ve davalıya kredi kartı tahsis edildiğini, ancak ödemelerde aksama olması üzerine davalı borçluya ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile asıl alacağın %20’si oranından az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmadaki beyanında ise davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
6. İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin 03.05.2016 tarihli ve 2015/545 E., 2016/601 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalanarak davalıya kredi kartı verildiği, ancak ödemedeki aksamalar nedeniyle kredi kartı hesabının 17.07.2014 tarihinde kat edildiği, kat ihtarının tebliğ edildiği tarihte 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un (TKHK) yürürlükte olduğu, davalıya keşide edilen ihtarnamenin 24.07.2014 tarihinde tebliğ edildiği, otuz günlük ödeme süresinin 23.08.2014 tarihinde sona erdiği, davalının temerrüdünün 24.08.2014 tarihi itibariyle oluştuğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 88 ve 120. maddeleri ile belirlenen azami akdi ve temerrüt faiz oranları uygulanması sonucunda toplam 143.649,17TL banka alacağının tamamından davalının asıl kart hamili sıfatıyla sorumlu bulunduğu, davalı borçlunun borcun ödendiğine dair herhangi bir belge ibraz etmediği, itirazının haklı olduğunu da ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile takibe yapılan itirazın kısmen iptaline, davacı bankanın 126.933,40TL asıl alacak, 15.710,21TL işlemiş faiz toplamı, 1.000,31TL %5 BSMV olmak üzere, asıl alacağa icra takip tarihinden TBK’nın 120. maddesi gereğince yıllık %18 faiz oranı üzerinden hesaplanacak temerrüt faizi ve gider vergisi ile birlikte davalıdan tahsili için takibin devamına, asıl alacağın % 20’si oranında 25.386,68TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5,25TL ihtarname masrafının yargılama giderleri arasında değerlendirilmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 21.02.2018 tarihli ve 2016/15758 E., 2018/818 K. sayılı kararı ile;
“…Kredi kartı borçları yönünden 5464 sayılı Kanun'un 26. maddesinde özel bir faiz düzenlemesi getirilmiştir. Mahkemece anılan yasa hükmü gözetilmeksizin kredi kartı borçlarında uygulama yeri bulunmayan 6098 sayılı TBK'nun 88 ve 120. madde hükümlerinin uygulanması suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bozulması gerektirmiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. İzmir 3. Tüketici Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 2018/104 E., 2018/469 K. sayılı kararı ile; kamu yararının, kamu düzeninin, genel ahlâkın, zayıfların, kişiliğin korunmasına hizmet eden ve bir hukukî işlemin şekline ilişkin getirilen hükümlerin emredici hukuk kuralı özelliği taşıdığı, emredici kuralların aksi taraflarca kararlaştırılamayan ve uyulması zorunlu olan kurallar olduğu, bu kuralların uygulanmaması konusunda yapılan sözleşmelerin hüküm ifade etmediği gibi emredici kuralın uygulanmasına da engel teşkil etmediği, TBK'nın 88 ve 120. maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflarca ileri sürmese de re'sen gözetileceği, TKHK’nın amacı da dikkate alınarak TBK'nın 88 ve 120. maddeleri uygulanarak faiz oranının belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine, davacı banka tarafından başlatılan icra takibinde, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun (5464 sayılı Kanun) 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faiz oranları dikkate alınarak mı yoksa TBK’nın 88 ve 120. maddeleri uyarınca belirlenecek yasal faiz oranı uyarınca mı alacak miktarının tespit edilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal mevzuatın açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
13. Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun “Faiz Hesaplaması” başlıklı 26. maddesi;
“Bir hesap dönemine ilişkin toplam borç tutarı veya hesap bakiyesi üzerinden, o döneme ilişkin hesap özetinin düzenlendiği hesap kesim tarihinden önceki bir tarih itibarıyla faiz yürütülebileceğine ilişkin kayıtlar hükümsüzdür. Nakit kullanımına ilişkin borçlar hakkında işlem tarihi esas alınabilir. Nakit kullanımı kapsamında değerlendirilecek işlemler Kurulca belirlenir.
Dönem borcunun bir kısmının ödenmesi halinde kalan hesap bakiyesi üzerinden faiz hesaplanır. Kalan hesap bakiyesine, asgarî tutar ve üzerinde ödeme yapılması durumunda akdi faiz, asgarî tutarın altında ödeme yapılması durumunda ise gecikme faizi uygulanır. Temerrüt hali de dahil olmak üzere, kart uygulamasından doğan borçlarda bileşik faiz uygulanmaz. (Değişik fıkra:20/2/2020-7222/20 md.) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit ve ilan etmeye yetkilidir.
Hesap kesim tarihi ile son ödeme tarihi arasında on günden az bir süre olamaz.
Katılım bankaları açısından bu Kanun uygulamasında yer alan faiz kâr payı, gecikme faizi ise gecikme cezası olarak uygulanır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının (f) bendi kredi kartları için uygulanmaz”
şeklinde düzenlenmiştir.
14. Öte yandan “Genel Kanun - Özel Kanun” ilişkisine de değinmekte yarar bulunmakta olup, Kanun hükümlerinin içerdiği konular açısından her olaya veya herkese uygulanması mümkün olan Kanunlar “Genel Kanun”, buna karşılık belirli olaylara veya belli durumlara uygulanan Kanunlar ise “Özel Kanun” olarak tasnif edilmektedir.
15. Hukuk normları hiyerarşisinde aynı hususla ilgili farklı düzenlemeler içeren eşit hiyerarşik statüyü paylaşan normların var olması hâlinde mevcut olaya uygulanacak hukuk normları “Genel Kanun - Özel Kanun” ilişkileri göz önünde bulundurularak tespit edilmelidir. Aynı olaya ilişkin iki Kanun hükmünün çatıştığı bu durumlarda daha özel düzenlemeler içeren Kanun hükümlerinin uygulanması esastır.
16. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalanmış olup, eldeki davanın, davalı tarafça ödenmeyen kredi kartı borcunun tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davası olduğu anlaşılmaktadır.
17. Davacı banka tarafından davalı hakkında İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2015/127 E. sayılı icra dosyasında başlatılan takipte; 133.451,46TL asıl alacak, 612,95TL kat tarihine kadar işlemiş gecikme faizi, 30,65TL kat öncesi işlemiş gecikme faizinin BSMV miktarı, 19.393,17TL işlemiş temerrüt faizi (%30,24 temerrüt faizi), 969,66TL temerrüt faizinin gider vergisi, 5,25TL masraf olmak üzere toplam 154.463,14TL’nin davalıdan tahsili istenmiştir.
18. Uyuşmazlık bu niteliği itibariyle 5464 sayılı Kanun kapsamında düzenlenmiş olan kredi kartı borcundan kaynaklanmakta olup, anılan Kanun’un 26. maddesinde kredi kartı borçları ile ilgili özel bir faiz düzenlemesi bulunduğu dikkate alındığında, somut olayda 5464 sayılı Kanun’a göre genel Kanun niteliğinde olan TBK’nın 88 ve 120. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Nitekim aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulunun 21.09.2021 tarihli ve 2017/(19)11-3129 E., 2021/1041 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
19. Mahkemece 5464 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca belirlenecek akdi ve temerrüt faizi oranları dikkate alınarak alacak miktarının tespiti gerekirken, TBK’nın 88 ve 120. maddeleri dikkate alınarak belirlenen alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması yerinde değildir.
20. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
21. Diğer taraftan dava tarihi 29.05.2015 olduğu hâlde gerekçeli karar başlığında 11.05.2018 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
22. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.