"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “rücuen tazminat, maddi tazminat” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne ilişkin karar davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili ve davalı-birleşen davada davacı ... Tur. Tic. Yat. San. Taş. Kuy. Kres. Taah. ve İl. Ltd. Şti. ile asıl davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili ve davalı-birleşen davada davacı ... Tur. Tic. Yat. San. Taş. Kuy. Kres. Taah. ve İl. Ltd. Şti. ile asıl davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada;
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline kasko sigortalı ... plakalı otobüse davalı ... Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı ...’ın sürücüsü olduğu ... plakalı otobüsün 26.12.2006 tarihinde çarparak hasara neden olduğunu, müvekkili şirket tarafından sigortalısına hasar bedelinin ödendiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün 2/8 oranında kusurlu olduğunu ileri sürerek kusura göre şimdilik 32.628TL'nin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalılar vekili cevap dilekçesinde; her kaza ayrı değerlendirilmek suretiyle kusur nitelendirilmesi yapılması gerektiğinden kusur ve hasar miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Davada;
Davacı İstemi:
6. Davacı vekili dava dilekçesinde; 26.12.2006 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkiline ait ... plakalı otobüse çarparak hasarlanmasına sebep olan ... plakalı otobüsün ihtiyari malî mesuliyet sigortacısı davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. ile ... plakalı aracın trafik sigortacısı davalı ... A.Ş.'nin hasardan sorumlu olduğunu ileri sürerek şimdilik 6.900TL tazminatın olay tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
7. Davalı ... Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde; ... plakalı aracın ihtiyari malî mesuliyet sigortacısı olduklarını, ... Sigorta A.Ş. tarafından düzenlenen trafik sigorta poliçe limitinin üzerinde kalan zarardan, azami poliçe limitine kadar müvekkilinin sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
8. Davalı ... A.Ş. usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamış, yargılama aşamasında vekil aracılığı ile sunduğu beyan dilekçelerinde; ancak poliçe limitleri dahilinde ve kusur oranında sorumlu tutulabileceklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:
9. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.03.2013 tarihli ve 2008/47 E., 2013/142 K. sayılı kararı ile; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22.11.2012 tarihli raporuna dayanılarak, ... plakalı otobüsün sürücüsü ...'in %100 oranında kusurlu olduğu, ... plakalı otobüsün sürücüsü davalı ...'ın kusursuz olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davada davanın kabulü ile 6.900TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ... şirketlerinden tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili ve birleşen davada davalı ... A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 23.10.2013 tarihli ve 2013/10094 E., 2013/14160 K. sayılı kararı ile;
“…1) Asıl dava kasko sigorta sözleşmesine dayanılarak rücuen tazminat istemine ilişkin olup birleştirilen davada karşı araç maliki, hasar bedelinin asıl davaya konu aracın ihtiyari mali mesuliyet sigortacısından ve kazaya karışan 3. aracın trafik sigortacısından tahsilini istemiştir.
Mahkemece 5 ayrı bilirkişi raporu alınmıştır. Son alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22/11/2012 tarihli raporuna dayanılarak asıl davada davacıya kasko sigortalı aracın sürücüsü ...’ın %100 kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi olayın oluş şekline ve tüm dosya kapsamına göre isabetli görülmemiştir. Mahkemece, daha önce bilirkişilerden alınan 25.11.2009, 15.09.2010 ve 17.02.2011 tarihli birbirini doğrulayan ilk üç rapor hükme esas alınarak, davalı sürücü ...’in %70, kasko sigortalı araç sürücüsü ...’ın %30 oranında kusurlu kabul edilmesi olayın oluş şekline uygun bulunduğundan, son alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2) Birleştirilen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta AŞ, ihtiyari mali sorumluluk sigortacısıdır. İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın 1. maddesinde, aracın kullanılmasından doğan ve aracın işletenine düşen hukuki sorumluluğun bu poliçe kapsamında olmak şartıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası limiti üstünde kalan kısmını, poliçede yazılı azami miktara kadar temin edeceği kuralına yer verilmiştir. Davalı sigortacının, gerçek zarardan dava dışı ... Sigorta AŞ tarafından düzenlendiği anlaşılan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçe limitini aşan kısımdan ve kendi poliçe teminatı ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
3) Birleştirilen davada davalı ... AŞ, ... plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve davalı ... Anonim Türk Sigorta AŞ de ... plakalı otobüsün ihtiyari mali sorumluluk sigortacısıdır.
2918 sayılı KTK.nun 99/1. maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise temerrüt dava tarihinde doğmaktadır.
İhtiyari mali sorumluluk sigortasına uygulanacak hükümleri düzenleyen 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 100. maddesinde ise aynı kanunun 99. maddesine atıf yapılmamış olması ve genel şartlarda da bu hükümlere paralel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle bu tür sigortada tazminat alacağının muacceliyeti genel hükümlere göre saptanmalıdır. Buna göre, İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortasında, sigortacıya tazminat ödemesi için yapılan ihbar sigortacıyı temerrüde düşürür.
Açıklanan nedenlerle, birleştirilen davada davacı tarafından davalılara davadan önce yapılmış bir ihbar bulunup bulunmadığının tespiti ile yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda temerrüt tarihinin belirlenmesi, ihbar bulunmadığı taktirde birleştirilen dava tarihinde temerrüde düşürülmüş olduğunun kabulü gerekirken davalı ... şirketlerinin kaza tarihinden itibaren sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır.
4) Kabule göre de, birleştirilen davada davalı ... AŞ, kazaya karışan ... plakalı aracın trafik sigortacısıdır. Mahkemece alınan tüm bilirkişi raporlarında bu aracın sürücüsü ...’un kazada kusursuz olduğu belirtildiği halde, davalı ... şirketi hakkında tazminata hükmolunması doğru olmamış, kararın bozulmasına karar verme gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı:
12. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.10.2014 tarihli ve 2014/234 E., 2014/370 K. sayılı kararı ile; bozma kararının bir numaralı bendine direnilmesine, diğer bozma sebepleri yerinde görüldüğünden uyulmasına karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
13. Mahkemenin yukarıda verdiği karara karşı süresi içinde, davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili ve davalı-birleşen davada davacı ... Tur. Tic. Yat. San. Taş. Kuy. Kres. Taah. ve İl. Ltd. Şti. ile asıl davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.03.2018 tarihli ve 2018/17-23 E., 2018/519 K. sayılı kararı ile; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle karar usul yönünden bozulmuştur.
Direnme Kararı:
15. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2018 tarihli ve 2018/127 E., 2018/163 K. sayılı kararı ile; meydana gelen iki ayrı kaza sebebiyle iki farklı kusur durumu oluşmuş olup, ilk üç raporda olay bir bütün olarak tek kaza olarak değerlendirildiğinden davalı sürücü ...'in %70, davacı ... şirketinin sigortalısı aracı kullanan ...'ın %30 kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de; ... Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin genişletilmiş uzmanlar toplantısının raporunda belirtildiği üzere ilk kaza ile ikinci kaza arasında illiyet bağının kesildiği, asıl dava ikinci kaza ile meydana geldiğinden ... plakalı aracı kullanan ... ...'in önde meydana gelen kaza sonrası önündeki araçları Karayolları Trafik Kanunu’na aykırı olarak yakından takip etmesi ve araçlara arkadan çarpması sebebiyle meydana gelen olayda %100 kusurlu olduğunun kanaatine varıldığı gerekçesiyle bozma ilamının bir numaralı bendine direnilmesine, iki, üç ve dört numaralı bozma sebeplerine uyulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
16. Direnme kararı süresi içinde davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekili ve davalı-birleşen davada davacı ... Tur. Tic. Yat. San. Taş. Kuy. Kres. Taah. ve İl. Ltd. Şti. ile asıl davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
17. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kusur durumuna ilişkin olarak mahkemece beş ayrı bilirkişi raporu alınmasına karar verilen eldeki dava dosyasında; kazanın meydana geliş şekli ve dosya kapsamına göre son alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22.11.2012 tarihli bilirkişi raporunun mu, yoksa daha önce alınıp birbirini doğrulayan 25.11.2009, 15.09.2010 ve 17.02.2011 tarihli bilirkişi raporlarının mı esas alınması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
18. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin incelenmesinde fayda bulunmaktadır.
19. Özellikle tarafların, iddia ve savunmalarını ispat için, mahkemeden bilirkişi incelemesi yapılmasını istemeleri hâlinde hukuk hâkiminin, uyuşmazlığı kendi tespit ve takdirine, “Medeni Hukuk” alanı kurallarına göre çözümlemesi gerekir.
20. Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 266 vd. ile 26.11.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3 vd. maddeleri uyarınca, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hâllerde hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim raporu, sunulan bilimsel ya da teknik veriler çerçevesinde diğer delillerle birlikte serbestçe takdir eder. Bilirkişi, raporunda ve sözlü açıklamaları sırasında çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar dışında açıklama yapamaz. Bir başka anlatımla bilirkişiler hâkimin yapması gereken hukukî nitelendirme ve değerlendirmelerde bulunamaz. Yalnızca verilen işi özel ve teknik bilgi dâhilinde incelemekle görevlidirler.
21. Nitekim bu özelliğinden dolayı bilirkişi raporu kavramı, Türk Hukuk Lûgatında; “Bilirkişinin hukuki değerlendirmeleri içermeyecek şekilde davanın çözümlenmesinde gereken teknik konulardaki açıklamalarını içeren mahkemeye sunduğu metindir. Bilirkişi raporu mahkemenin uyuşmazlığı çözerken kullandığı kanıtlardan biri olup yargıç, bilirkişinin oy ve görüşünü öteki kanıtlarla birlikte serbestçe araştırır” şeklinde açıklanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, ... 2021, s. 164).
22. Yargılama faaliyetinde esas olan aynı konuda bir kez bilirkişi raporu alınmasıdır. Ancak, HMK’nın 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkemece, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için mahkemenin, gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
23. Bu bağlamda hâkim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez. Aynı şekilde denetime elverişli olmayan dayanaksız bilirkişi raporları da hükme esas alınamaz.
24. Yukarıda da değinildiği gibi bilirkişi incelemesi, uygulamada sıklıkla kullanılan ispat vasıtalarından biridir ve bu vasıta çoğu zaman yargılamanın seyri bakımından büyük bir öneme sahip olmaktadır. “İyi işleyen bir bilirkişilik kurumu, yargı sisteminin etkin ve hızlı işleyişinde belirleyici olmakta, aksi durum sadece yargılamaların uzaması sonucunu doğurmakla kalmayıp adalet beklentisi içinde bulunan kişilerin hak kayıplarına da neden olmaktadır" (6754 sayılı Kanun, genel gerekçe).
25. Bir uyuşmazlıkta hâkim özel ve teknik bilgiye üç durumda ihtiyaç duyabilir. Bunlar kısaca; salt özel veya teknik bilginin mahkemeye iletilmesi, özel veya teknik bilginin vakıalara uygulanmak suretiyle mahkemeye iletilmesi ve özel veya teknik bilgi vasıtasıyla salt bir vakıa tespiti yapılması olarak özetlenebilir (Atalı, Murat/ Ermenek, İbrahim/ Erdoğan Ersin: Medeni Usul Hukuku, ... 2022, s. 529). Eldeki davada, uyuşmazlığın çözümünün, karşımıza çıkan ikinci durum nedeniyle özel ve teknik bilgiyi gerektirdiği ve bilirkişinin görüşünün alınmasının gerektiği açıktır. Esasen bu noktada Özel Daire ile Mahkeme arasında da bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık hangi bilirkişi raporunun esas alınması gerektiği noktasındadır.
26. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece ek raporlar dâhil olmak üzere toplam beş ayrı bilirkişi raporu alınmıştır.
27. Olayın hemen akabinde tutulan kaza tespit tutanağına göre; olay günü ... idaresindeki ... plakalı otobüs ile ... istikametinden ... istikametine doğru seyrederken karayolunun karlı ve kaygan olmasından dolayı aracını kaydırarak, ... istikametinden ... istikametine doğru seyreden sürücü ...’un sevk ve idaresindeki ... plakalı tır, aracın ön kısmına çarpmıştır. Bu esnada arkadan aynı yönde seyreden sürücü ... ... sevk ve idaresindeki ... plakalı otobüs ... ve ... plakalı araçlara çarpmıştır.
28. Mahkemece daha önce bilirkişilerden alınan 25.11.2009, 15.09.2010 ve 17.02.2011 tarihli bilirkişi raporları kaza tespit tutanağına, olayın oluş şekline, dosya kapsamına ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde yer alan trafik kazası tanımına uygun düştüğü gibi, teknik veri bakımından da birbirini doğrulamaktadır. Anılan raporlar benimsenerek davalı sürücü ...’in %70, kasko sigortalı araç sürücüsü ...’ın ise %30 oranında kusurlu kabul edilmesi gerekirken, ihtiyaç olmadığı hâlde yeniden bilirkişi raporu alınması, illiyet bağı olduğu hâlde iki farklı kaza değerlendirmesi yapan ve olayın oluş şekli ile tüm dosya kapsamına göre isabetli olmayan 22.11.2012 tarihli son bilirkişi raporu esas alınarak asıl davada davacıya kasko sigortalı araç sürücüsü ...’ın %100 kusurlu olduğu kabul edilerek yargılamaya devam edilmiş olması doğru değildir.
29. Hâl böyle olunca, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
30. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
31. Ne var ki uyulan kısımlar ve direnme konusu kapsamı dışında kalan konular bakımından tarafların temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı-birleşen davada davalı ... Anonim Türk Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne, davalı- birleşen davada davacı ... Tur. Tic. Yat. San. Taş. Kuy. Kres. Taah. ve İl. Ltd. Şti. ile asıl davada davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı, 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Taraf vekillerinin uyulan kısımlar ve direnme konusu kapsamı dışında kalan temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HUMK’nın 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.