Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/683 E. 2022/1094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız haciz nedeniyle manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Direnme kararına konu miktarın temyiz edilebilirlik sınırının altında olması gözetilerek davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin büyükbaş hayvan yetiştiriciliği yaptığını, müvekkiline ait dört büyükbaş hayvana davalı tarafından haksız haciz konulduğunu, hayvanları geri alabilmek için müvekkilince teminat yatırıldığını, yediemin ücreti ödendiğini, hayvanların haczedilmesinden dolayı müvekkilinin süt zararının oluştuğunu, haksız haciz nedeniyle kişilik haklarının zarara uğradığını ileri sürerek 5.000TL maddi ve 3.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı (müteveffa) ... cevap dilekçesinde; davayı kabul etmediğini, haczedilen hayvanlara özel yerde baktırıldığı için 4.000TL ödediğini, kendisini mağdur edenlerin davacı ile kızı olduğunu, davacı tarafın dosyalarını takip etmesine rağmen vekâlet ücreti alacağını alamadığını, davacının kızı Serap Aslanel hakkında Konya 3. İcra Müdürlüğünün 2005/4813-4814-4815-4816 E. sayılı dosyalarında vekâlet ücreti alacağından dolayı icra takibi başlattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı

6. Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.03.2016 tarihli ve 2012/557 E., 2016/235 K. sayılı kararı ile; Konya 1. İcra (Hukuk) Mahkemesinin kararı ile davacı hakkında gerçekleştirilen icra ve muhafaza işlemlerinin haksız haciz niteliğinde olduğunun doğrulandığı, Yargıtay içtihatlarına göre haksız icra takibi ve haksız haciz işlemlerinin haksız eylem niteliğinde olduğunun benimsendiği, davacının maddi zarara uğradığının bilirkişi raporlarınca sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.000TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte, 3.000TL manevi tazminatın ise haciz tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte dahili davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 20.06.2019 tarihli ve 2017/468 E., 2019/3486 K. sayılı kararı ile;

“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-Davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince:

Dava, haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, davalıların murisi Avukat ...’ın davacının kızı Serap Aslanel’in avukatı olduğunu, vekalet ücretinin ödenmemesi nedeniyle davalıların murisi tarafından davacının kızı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştirildiğini,davacıya ait dört adet büyükbaş hayvanın haczedilerek muahafaza altına alındığını, davalıların murisi tarafından hayvanlarının haksız yere haczedildiğini belirterek uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini istemiştir.

Davalılar vekili; davacı ile kızının aynı evde ikamet ettiğini, davalının vekalet ücretini tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattığını, davacının iddiasının mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davacının haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı sabit görülerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için davalıların murisinin icra takibinde kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararının oluşması gereklidir. Olayların yukarıda açıklanan gelişimi dikkate alındığında salt davacıya zarar vermek amacıyla haciz işleminin yapıldığı başka bir ifade ile takibin haksız ve kötü niyetli olduğu söylenemez. Şu durumda, koşulları oluşmayan manevi tazminat isteminin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile manevi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Konya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.11.2020 tarihli ve 2020/239 E., 2020/592 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; direnme kararına ilişkin temyiz isteminin miktar yönünden reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, HMK’da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.

Bu bağlamda HMK’nın geçici 3. maddesi;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez (Değişik fıkra: 22.07.2020 tarih, 7251 s. K. m.47).

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir.

14. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.

15. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden HUMK’un 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanun'lara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.

16. Direnme kararının verildiği 2020 yılı itibariyle bu miktar 3.920TL'dir.

17. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanun'un yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.

18. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.

19. Somut olayda; davacı vekili haksız haciz nedeniyle 5000TL maddi ve 3000TL manevi tazminat talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; davalılar vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece maddi tazminata ilişkin temyiz itirazları reddedilmiş, manevi tazminat yönünden ise talebin tümden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, bu karar üzerine mahkemece kesinleşen maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat yönünden ise direnme kararı verilmiştir.

20. Özel Daire ile mahkeme arasında direnmeye konu miktar yalnızca 3000TL manevi tazminat istemine ilişkin olup bu miktarın kararın verildiği tarih itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında olduğu açıktır.

21. O hâlde direnme kararı miktar itibariyle temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan karara karşı temyiz yoluna başvurma imkânı bulunmamaktadır.

22. Hâl böyle olunca davalılar vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalılar vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 29.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.