Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/204 E. 2022/332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının 2014 yılına ait ikramiye (prim) alacağının hangi dönem üzerinden hesaplanması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Direnme kararına konu ikramiye (prim) alacağının toplam miktarı, direnme karar tarihi itibariyle geçerli olan temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gözetilerek davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 33. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 11.04.2012-01.09.2014 tarihleri arasında üst düzey yönetici olarak çalıştığını, aylık net 15.000TL ücret aldığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli nedenle feshedildiği hususunun işe iade davası sonucunda kesinleştiğini, 2014 yılında prim alacağının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye (prim, temettü) ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, primin işyeri koşulu olmayıp takdire bağlı olarak ödendiğini, davacının asgari geçim indirimine esas bilgileri hakkında bildirimde bulunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. İstanbul 33. İş Mahkemesinin 24.10.2017 tarihli ve 2016/520 E., 2017/430 K. sayılı kararı ile; iş sözleşmesinin davalı işverence geçerli nedenle feshedilmesi nedeniyle davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazandığı, iş sözleşmesinde davacıya ikramiye ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı gibi sözleşmeye göre genel müdürün yöneticiye prim ödenmesi konusunda takdir yetkisinin bulunduğu, davacının ikramiye alacağının bulunduğunu ispatlayamadığı, asgari geçim indirimi alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İstanbul 33. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

8. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 08.07.2020 tarihli ve 2018/675 E., 2020/832 K. sayılı kararı ile; davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, 2014 yılında davalıya ait işyerinde çalışan davacının bu yıl için davalı şirketin mal ve hizmet üretimine sağladığı katkı karşılığında kıstelyevm hesabına göre prim alacağına hak kazandığı gerekçesiyle davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 15.02.2021 tarihli ve 2020/6762 E., 2021/3731 K. sayılı kararı ile; davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra “…Somut uyuşmazlıkta; dosyada bulunan iş sözleşmesinde prim ödemesinden bahsedilmekte iken, davacıya ikramiye ödemesi yapıldığı anlaşılmakta, davalı ise ikramiye talebinin reddi gerektiği primin ise şartlara bağlı olduğunu savunmaktadır. Davacı ise dava dilekçesi ile ikramiye ( prim –temettü ) alacaklarını talep etmiştir.

Dosyanın incelenmesinde, davacının 2012 ve 2013 yıllarında ikramiye (prim) alacaklarını aldığı, ancak 2014 yılındaki çalışması karşılığı ikramiye (prim ) alacağını alamaması nedeni ile talepte bulunduğu ilk derece mahkemesinin talebin reddine karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 2014 yılı için davacının çalıştığı 240 gün karşılığı ikramiye (prim) alacağını hesaplayarak hüküm altına aldığı anlaşılmaktadır.

Davacının 11.04.2012 tarihinde işe başladığı, taraflar arasında imzalanan tarihsiz iş sözleşmesinde ikramiye ile ilgili düzenleme bulunmadığı, ancak 6. maddenin prim ödemesine ilişkin olduğu ve “bütçenin tutturulması ve yılsonu yapılacak kişisel performans değerlendirmesine bağlı olarak en çok 4 maaş tutarında prim almaya hak kazanılabilir. Şirket genel müdürünün yöneticiye prim ödenip ödenmemesi konusunda takdir hakkı bulunmaktadır. Yöneticiye prim ödemesinin yapılması genel müdürün vereceği karar ile mümkündür ” hükmünü içerdiği, bordroların tetkikinde ise davacıya 2012 yılı çalışması karşılığı 2013 yılı nisan ayında, 2013 yılı çalışması karşılığı ise 2014 yılı Nisan ayında ikramiye adı altında ödemeler yapıldığı görülmüştür. İş sözleşmesinde her ne kadar ikramiye alacağına dair düzenleme yok ise de bordroların tetkikinde ikramiye ödemesinin yapıldığı anlaşılmaktadır.

Söz konusu ikramiye (prim) adı altında yapılan tahakkukların işe başlama tarihinden itibaren birer yıllık aralarla yapıldığı yani 2012 yılına ait primin işe başlangıç tarihi olan 2012 yılı Nisan ayı ile 2013 yılı Nisan ayı arasını kapsadığı, 2013 yılı ikramiye ödemesinin ise 2013 Nisan ve 2014 yılı Nisan arasını kapsadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi 2014 yılına ait ikramiye alacağını 8 ay üzerinden 240 gün karşılığı olarak hesaplamış ise de davacının 2014 yılı Nisan ayına kadar olan ikramiye (prim) alacağını aldığı, bu sebeple 2014 yılına ait ikramiye alacağının 11.04.2014-01.09.2014 tarihleri arası için hesaplanması gerektiğinden kararın bu yönden bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesinin 16.11.2021 tarihli ve 2021/932 E., 2021/1758 K. sayılı kararı ile; davacının 2012 çalışmaları ve performans değerlendirmesine göre prime hak kazanıp kazanmayacağının 2013 yılında değerlendirildiği, 2013 yılındaki çalışmalarının da aynı şekilde 2014 yılında değerlendirildiği, 2014 yılı çalışmaları neticesi 01.01.2014 tarihinden iş sözleşmesinin feshedildiği 01.09.2014 tarihine kadar talep edebileceği prim alacağının hesaplanarak hüküm altına alındığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının 2014 yılına ait ikramiye (prim) alacağının 11.04.2014-01.09.2014 tarihleri arasındaki dönem için mi yoksa 01.01.2014-01.09.2014 tarihleri arasındaki dönem için mi hesaplanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, uyuşmazlık konusu olan ve Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan ikramiye (prim) alacağının toplam miktarının brüt 37.248,23TL olduğu dikkate alındığında, direnme karar tarihi olan 16.11.2021 tarihi itibariyle bölge adliye mahkemelerinin verdiği kararlarda 78.630TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

15. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.

16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar düzenleme altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.

17. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.

18. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 16.11.2021 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 78.630TL’dir.

19. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.

20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, kıdem ve ihbar tazminatları ile ikramiye (prim) ve asgari geçim indirimi alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

21. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun ikramiye (prim) alacağı yönünden kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

22. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; davacının 2014 yılına ait ikramiye alacağının 11.04.2014-01.09.2014 tarihleri arası için hesaplanması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılamada Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnme kararı verilmiştir.

23. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine tespit edilip hüküm altına alınan ve uyuşmazlık konusu olan ikramiye (prim) alacağının toplam miktarı 37.248,23TL olup, bu miktar açık biçimde Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 16.11.2021 tarihinde geçerli olan 78.630TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.

24. Hâl böyle olunca davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.