"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1333 E., 2023/1261 K.
KARAR : Davanın kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23.02.2023 tarihli ve
2023/767 Esas, 2023/1093 Karar sayılı BOZMA kararı
Taraflar arasındaki limited şirketin ihyası isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ihyası talep edilen şirket (İmpeks Turizm Sanayi ve Dış Tic. Ltd. Şti.) aleyhine İstanbul 22. İş Mahkemesinin 2020/334 Esas sayılı dosyası ile hizmet tespiti davası açtıklarını, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) Geçici 7 nci maddesi gereğince şirketin 31.07.2013 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiği bildirildiğinden İstanbul 22. İş Mahkemesince şirketin ihyası için dava açmak üzere müvekkiline yetki verildiğini ileri sürerek İmpeks Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.nin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin 6102 sayılı Kanun’un 32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34 üncü maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, dava konusu şirketin resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilân prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 31.07.2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30.12.2021 tarihli ve 2021/406 Esas, 2021/1090 Karar sayılı kararı ile; terkin edilen şirketin ticaret sicilinden silinme tarihi 31.07.2013 olup, eldeki davanın açıldığı 09.06.2021 tarihinde 6100 sayılı Kanun’un Geçici 7/15 inci maddesinde belirtilen beş yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 08.12.2022 tarihli ve 2022/1743 Esas, 2022/1842 Karar sayılı kararı ile; dava dışı şirketin, davalı sicil müdürlüğünce 6102 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi kapsamında kaldığından bahisle 31.07.2013 tarihinde sicilden terkin edildiği, ancak şirket temsilcisine tebligat yapılmadığı, yapılan terkin işleminin şekil açısından hukuka uygun olmadığı ve geçici 7 nci madde kapsamında kabul edilemeyeceğinden mahkemece anılan maddede düzenlenen beş yıllık hak düşürücü sürenin somut dava yönünden uygulanması ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun usulen kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 306144 sicil numarasında kayıtlı iken resen terkin edilmiş olan İmpeks Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.nin 6102 sayılı Kanun’un Geçici 7/15 inci maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin ihyasına, şirketin ihyasına ilişkin kararın kesinleştiğinde ticaret sicilinde tescil ve ilânına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
"...Dava, 6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesi uyarınca ticaret sicilinden resen terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
6102 sayılı Kanun'un geçici 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasının son cümlesi uyarınca, ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler. Düzenlenen beş yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup terkin işlemlerinin Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından kanunda aranan nitelikte yapılmaması, eksik ya da hatalı işlemler sonucunda terkinin yapılması halinde bu durum hak düşürücü süreye etkili değildir. Somut olayda ihyası talep edilen şirket, 31.07.2013 tarihinde terkin edilmiş olup ihya davasının ise 6102 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasında düzenlenen beş yıllık hak düşürücü süreden sonra 09.06.2021 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Davanın, hak düşürücü süreden sonra açılmış olması nedeniyle Kanunda düzenlenen ihya sebeplerinden hiçbirisinin dinlenme imkanı bulunmamakta olup davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir,..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesine ilâveten, Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden bir gün sonra ancak gerekçeli karar yazım tarihinden önce 15.09.2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 22.06.2023 tarihli ve 2023/33 Esas, 2023/117 Karar sayılı kararı uyarınca eldeki davada beş yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; resen terkin işleminin hukuka ve mevzuata uygun olmasına rağmen müvekkili aleyhine yargılama giderleri ile vekâlet ücretine hükmedilmesinin ve dava konusu şirketin münfesih olması nedeniyle tasfiye memuru atanması zorunlu olmasına rağmen tasfiye memuru atanmamasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek direnme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; ihyası talep edilen dava dışı şirketin 31.07.2013 tarihinde terkin edildiği, ihya davasının ise 09.06.2021 tarihinde açıldığı eldeki davada, Bölge Adliye Mahkemesince 6102 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin on beşinci fıkrasında düzenlenen beş yıllık hak düşürücü sürenin uygulanarak dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına girilmeden önce direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
E. Gerekçe
1. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
2. Başka bir anlatımla mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
3. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
4. Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince davanın reddine dair verilen karara yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, İmpeks Turizm Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti.nin 6102 sayılı Kanun’un geçici 7/15 inci maddesi uyarınca tüzel kişiliğinin ihyasına, şirketin ihyasına ilişkin kararın kesinleştiğinde ticaret sicilinde tescil ve ilânına karar verilmiştir.
5. Bu kararın Özel Dairece bozulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince karar tarihinden bir gün sonra ancak gerekçeli karar yazım tarihinden önce 15.09.2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 22.06.2023 tarihli ve 2023/33 Esas, 2023/117 Karar sayılı kararı uyarınca eldeki davada beş yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
6. 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na (6102 sayılı Kanun) 26.06.2012 tarihli ve 6335 sayılı Kanun’un 38 inci maddesiyle eklenen Geçici Madde 7 nin on beşinci fıkrasının beşinci cümlesinde yer alan “silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde” ibaresinin Anayasa Mahkemesinin 22.6.2023 tarihli ve 2023/33 Esas, 2023/117 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu iptal kararının 15.09.2023 tarihinde yürürlüğe girdiği, Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararında bu gerekçeye yer verildiği anlaşılmaktadır.
7. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil yeni hüküm bulunduğu açıktır.
8. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
20.11.2024 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.