"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2019/67 E., 2024/84 K.
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 150/5. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı dava dilekçesinde; hâkimin hukuki sorumluluğuna dayanarak açtığı davada Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 2019/3 Esas sayılı dosyada mal varlığının ve gelirinin bulunmamasına, mirasın reddine ilişkin iki adet mahkeme kararı sunmasına ve Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere birçok mahkemece adli yardım talebinin kabul edilmesine rağmen bu yöndeki talebinin reddedilerek davanın usulden reddine karar verildiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hukuki belirlilik ve güvenilirlilik, sosyal hukuk devleti ilkeleri ve adil yargılanma hakkına aykırı davranıldığını, hak arama hürriyetinin engellendiğini ileri sürerek maddi tazminata ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla her bir hâkimden 7.000.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24.09.2024 tarihli ve 2019/67 Esas, 2024/84 Karar sayılı kararı ile; "...Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dosya kapsamından; davacının 06/06/2023 tarihli oturuma katılmaması nedeniyle mazeret isteminin reddine karar verilerek HMK’nın 150.maddesi uyarınca yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacının yenileme talebi üzerine 07/09/2023 tarihli 1.yenileme zaptı düzenlendiği, yine davacının 23/01/2024 tarihli oturumda hazır bulunmaması üzerine taraflarca takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına ve davacıya 150/5.maddesi uyarınca ihtarat yapılmasına karar verildiği, davacının yeniden başvurusu üzerine bu defa 23/02/2024 tarihinde 2.yenileme zaptı düzenlendiği, 30/04/2024 tarihli oturumda ise adli yardım talebinin reddedildiği, ve ihtaratta bulunulduğu, davacının adli yardım talebinin reddine ilişkin itirazının Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2024 gün, 2024/5 D.iş sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddedildiği ve son olarak 30/04/2024 tarihli oturuma SEGBİS yöntemi ile katılan ve bu nedenle duruşma gününden haberdar olan davacının 24/09/2024 tarihli oturumda hazır olmadığı anlaşılmıştır.
HMK’nın 150/6.maddesinde “işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi hâlde dava açılmamış sayılır” hükmünün düzenlendiği, yukarıda özetlenen dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere daha önce 2 defa dosyanın yenilenmesine rağmen davacının 24/09/2024 tarihli karar oturumuna katılmadığı anlaşılmakla anılan madde uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;
1-Davanın HMK'nın 150/5. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 427,60 TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca 32.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davanın adli yardımlı açılmış olması nedeniyle HMK'nın 335/1. maddesi uyarınca yargılama giderlerinden geçici koruma sağladığından hazineden karşılanan 19 adet tebligat gideri olan 1.012,00 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,..." karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.
II. ÖN SORUN
8. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle davanın adli yardım talepli olarak açıldığı, Özel Dairece davacının talebinin reddedildiği, bu karara karşı yapılan itirazın Yargıtay 5. Hukuk Dairesince kesin olarak reddine karar verildiği, davanın 6100 sayılı Kanun’un 150/5. maddesine göre açılmamış sayılması yönünde karar tesis edildiği, davacının bu kararı adli yardım talebiyle temyiz ettiği ve temyiz harçları ile posta giderinin yatırılmamış olduğu dikkate alındığında; davacının temyiz başvurusu yönünden yaptığı adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre 6100 sayılı Kanun'un 344. maddesine göre işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
III. GEREKÇE
9. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).
10 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334. maddesinin 1. fıkrası, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.
11. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.
12. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu yani kendisinin ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez vd s. 2417-2419).
13. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.
14. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336. maddesinin 2. fıkrasında, “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
15. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.
16. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır, bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-126 Esas, 2023/317 Karar sayılı kararı).
17. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında talepte bulunanın kendisinin ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez vd s. 2427).
18. Somut olayda davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine adli yardım talepli dava açtığı, dava dilekçesinde Yargıtay 12. Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla açtığı davada adli yardım talebinin reddedilerek davanın usulden reddine karar verildiğini ve zarara uğradığını ileri sürerek manevi tazminat talep ettiği, Özel Dairece davanın 6100 sayılı Kanun'un 150/5. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının yargılama aşamasındaki adli yardım talebinin reddedildiği, red kararına karşı Yargıtay 5. Hukuk Dairesine itiraz ettiği, itiraz dilekçesi ekinde muhtarlıktan alınmış fakirlik il muhaberi, adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığına ilişkin Akşehir Tapu Sicil Müdürlüğü yazısını, ayrıca annesinden ve babasından kalan mirası reddettiğine ilişkin Akşehir Sulh Hukuk Mahkemesine ait iki adet karar eklediği, itirazının Yargıtay 5. Hukuk Dairesince reddine karar verildiği, temyiz başvurusu yönünden de 5. Hukuk Dairesine yaptığı itiraza ilişkin dilekçeyi ekleyerek malî durumuna ilişkin olarak dosya içinde bulunan belgelere atıf yaptığı görülmüştür.
19. Şu hâlde temyiz başvurusu açısından adli yardım talebi değerlendirildiğinde, adli yardım talebi Özel Dairece reddedilen, itirazı da Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yerinde görülmeyen davacının temyiz başvurusu yönünden adli yardım talebinde bulunurken önceki belgelerden başkaca bir belge sunmadığı ve yatırılması gereken temyiz harç ve posta giderlerinin yüklü bir miktar olmadığı da dikkate alındığında Kanun'da öngörülen koşulların oluşmadığı anlaşılmakla adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
20. Hâl böyle olunca temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı anlaşıldığından;
a) 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 344. maddesi uyarınca;
i) Temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacıya yazılı olarak bildirilmesi,
ii) Verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderleri yatırılmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek davacıya tebliğ edilmesi,
b) Verilen kesin süre içinde;
i) Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,
ii)Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmelidir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,
2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,
26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.