"İçtihat Metni"
KARARI VEREN
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 27-166
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda sanığın eyleminin ihmali davranışla işlenen kasten öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 83/3, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin resen istinafa tabi olan 12.10.2021 tarihli ve 352-250 sayılı hükmün sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekili ve katılan Bakanlık vekilince istinaf edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 15.06.2022 1539-1891 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Kararın sanık müdafii, katılanlar vekili ve katılan Bakanlık vekilince temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 07.12.2023 tarih ve 10181-7651 sayı ile; "Suç vasfında yanılgıya düşülmesi, sanık hakkında koşulları oluştuğu hâlde haksız tahrik hükümlerinin uygulanmaması ve vekâlet ücretine hükmolunmaması," isabetsizliğinden bozulmasına, dosyanın Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise 18.04.2024 tarih ve 27-166 sayı ile; bozmaya direnerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar vermiştir.
Hükmün sanık müdafii, Cumhuriyet savcısı, katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2024 tarihli ve 70830 sayılı bozma istekli tebliğnamesi ile dosya, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.12.2024 tarih ve 5341-8424 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş, açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KAPSAMI, KONUSU VE ÖN SORUN
Direnme kararının kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında ihmali davranışla kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile İlk Derece Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık ...’ün, maktule yönelik kasten öldürme suçunu icrai davranışla mı yoksa ihmali davranışla mı işlediğinin,
2- Haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının,
3- Kendisini vekille temsil ettiren katılan Bakanlık yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekâlet ücretine hükmolunması gerekip gerekmediğinin,
Belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; bozmaya uyulmasına karar veren İlk Derece Mahkemesinin daha sonra bu kararından dönüp direnme kararı vererek önceki hüküm gibi karar vermesinin mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. OLAY VE OLGULAR İLE ÖN SORUNA İLİŞKİN BİLGİLER
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Dairenin 07.12.2023 tarih ve 10181-7651 sayılı bozma ilamından sonra İlk Derece Mahkemesince 21.03.2024 tarihli celsede; “Usul, Yasa ve dosya kapsamına uygun görülen Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 07.12.2023 tarih 2022/10181 Esas 2023/7651 Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına (Başkan Sadık Çimen karşı oyu ve) oy çokluğuyla karar verildi, açıklandı, açık yargılamaya devam olundu.” şeklinde ara karar kurulduğu,
18.04.2024 tarihli celsede ise direnme kararı verilerek sanığın önceki hüküm gibi mahkûmiyetine karar verildiği
Anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
1. İlgili Mevzuat ve Ön Soruna İlişkin Açıklamalar
CMK'nın "Davaya yeniden bakacak mahkemenin işlemleri" başlıklı 307. maddesi şöyledir;
"(1) Yargıtaydan verilen bozma kararı üzerine davaya yeniden bakacak bölge adliye veya ilk derece mahkemesi, ilgililere bozmaya karşı diyeceklerini sorar.
(2) Sanık, müdafii, katılan ve vekilinin dosyada varolan adreslerine de davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları saptanmamış olsa da duruşmaya devam edilerek dava yokluklarında bitirilebilir. Ancak, sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise, her hâlde dinlenmesi gerekir.
(3) Yargıtaydan verilen bozma kararına uyulması hâlinde ilk derece mahkemesi tarafından verilen karara karşı, istinaf veya temyiz sınırlarına bakılmaksızın sadece temyiz yoluna başvurulabilir.
(4) Yargıtaydan verilen bozma kararına bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin direnme hakkı vardır. Direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir. Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir. Direnme üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara karşı direnilemez.
(5) Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 262 nci maddede gösterilen kimselerce temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.".
Buna göre, Yargıtayca verilen bozma kararı üzerine dosyanın gönderildiği bölge adliye veya ilk derece mahkemelerince yeni bir tensip kararıyla duruşma günü tayin edilecek ve ilgililer duruşmaya çağrılıp bozmaya karşı diyecekleri sorulduktan sonra bozma ilamına uyulup uyulmaması yönünde bir karar verilecektir. Bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin göreve ilişkin olanlar dışında bozma ilamına uyma ya da direnme kararlarından birisini verebilmesi mümkündür. Maddenin üçüncü fıkrasında bölge adliye veya ilk derece mahkemesinin bozma kararına ısrar hakkı olduğu vurgulandıktan sonra, ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymanın zorunlu olduğuna işaret edilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise sınırlı biçimde uygulanabilecek olan cezayı aleyhe değiştirememe veya aleyhte düzeltme yasağı kabul edilerek yalnız sanık veya onun lehine ilgililer tarafından temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümde belirlenen ceza ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bozmadan sonra serbestlik kuralı uyarınca bozma kararına uyma ya da direnme kararlarından birini verme konusunda serbest olan ilk derece mahkemelerinin Özel Dairelerin bozma kararlarına uymayı tercih etmeleri durumunda, bu kez uymadan sonraki serbestlik kuralı devreye girecektir. Serbestlik kuralı, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi amacının zorunlu bir sonucu olup mahkemenin bozma kararına uyulmasına karar verdikten sonra da, sanığın hukuki durumunu yeniden serbestçe değerlendirme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Temyiz edilen önceki hüküm bozma kararı verilmesiyle ortadan kalkmış olduğundan, İlk Derece Mahkemesince önceki karardan farklı olarak, suçun sübutu ve niteliği de dâhil olmak üzere sanığın hukuki durumuyla ilgili tüm hususlarda, CMK'nın 217. maddesi uyarınca ulaşılan vicdani kanaat doğrultusunda serbestçe karar verilebilecektir. Nitekim, Yargıtay Özel Daireleri tarafından da ilk temyiz incelemesinde yerinde görülerek bozma konusu yapılmayan hususlar, lüzumu hâlinde hükmün yeniden temyizen incelenmesi sırasında bozma konusu yapılabilmekte, hatta ilk bozma kararından tamamen farklı olacak şekilde bozma kararı verilebilmektedir.
Kunter'e göre; "Uymadan sonraki duruşmanın bozmadan önceki duruşmanın devamı niteliğinde olması, mahkemenin uymadan sonraki serbestliğini de açıklar. Gerçekten mahkeme bozmaya uymadan sonra ikinci son kararında kaide olarak serbesttir. Gerek Yargıtay'ın görüşü ile gerek eski kararı ile bağlı değildir. ...Serbestlik kaidesi ceza muhakemesinde hakikatın araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi gayesinin tabii ve mantıki sonucudur. Gerçekten, temyiz yolu davası açılmakla son kararın yargılaşmasının önüne geçilmiştir. Yargıtay son kararı bozduğu, mahkeme de buna uyduğu için son karar ortadan kalkmıştır. Ortada, değil yargı, son karar dahi olmadığından, yargının otoriteleri de bahis konusu olmamak gerekir. O halde mahkeme hakikate en uygun ve en isabetli kararı vermek imkanına malik bulunmalıdır... Nitekim Yargıtay da ilk bozma kararı ile bağlı değildir." (Nurullah Kunter, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul 1989, 9. Bası, s. 1112-1114). Bu serbestlik iki konuda kısıtlanmıştır:
1- Bozmaya uyan mahkemenin bozma nedenine göre gerekli işlemleri yapması gerekir.
2- Hüküm sadece sanık lehine temyiz edilmişse, verilecek yeni karar öncekinden daha ağır bir cezayı içeremez (Nur Centel - Hamide Zafer, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayıncılık, İstanbul, 2014, 11. Bası, s. 790-791). Esas itibarıyla doktrinde hâkim görüş de böyledir (Erdener Yurtcan, Ceza Yargılaması Hukuku, Vedat Yayıncılık, 2005, s. 500-501, Bahri Öztürk - Veli Özer Özbek - Mustafa Ruhan Erdem, Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınevi, 6. Bası, s. 459-461, Nurullah Kunter - Feridun Yenisey - Ayşe Nuhoğlu, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta Yayınevi, İstanbul, 2010, 18. Bası, s. 1782).
Şu hâle göre; Yargıtayın belli bir eksiklik nedeniyle hükmü bozduğu durumlarda bozmaya uyma kararı veren derece mahkemesinin, bu eksikliği mutlaka ikmal etmesi gerekir. Bu durum bozmadan/uymadan sonraki serbestlik ilkesinin ilk istisnasını oluşturur. Derece mahkemesi bundan sonra kural olarak ceza muhakemesinde hakikatın araştırılması ve en isabetli kararın verilmesi gayesinin tabii ve mantıki sonucu olarak ne Yargıtayın görüşü ile ne de eski kararı ile bağlı olmaksızın ikinci son kararında serbestçe hareket edebilecektir. İkinci/son hüküm yönünden bozmadan/uymadan sonraki serbestlik ilkesinin (ikinci) istisnasını ise cezayı aleyhe değiştirememe veya aleyhte düzeltme yasağı (CMUK madde 326/son) oluşturur.
Diğer yandan, Ceza Genel Kurulunun 27.05.2014 tarihli ve 54-280, 24.04.2012 tarihli ve 391-173 ile 17.04.2007 tarihli ve 325-100 sayılı kararları başta olmak üzere istikrar kazanmış kararlarında; uyma kararının dönülebilecek nitelikte bir ara kararı niteliğinde olmayıp davanın esasına etkili olan kararlardan olduğu, bozmaya uymakla, İlk Derece Mahkemesinin bozma kararında gösterilen esaslara göre işlem yapıp karar verme ödevi doğduğu, sonradan bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da örtülü olarak geri dönülerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulmasının, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesinin dönülemez nitelikteki bu karardan sonradan dönerek, önceki hükmünde direnmesinin isabetsiz olduğu ve kurulan hükmün de yeni bir hüküm olduğu kabul edilegelmiştir.
2. Ön Soruna İlişkin Hukuki Nitelendirme
İlk Derece Mahkemesince, zımni/fiili uymanın sonuçlarını doğuracak biçimde; 21.03.2024 tarihli celsede bozma kararına uyulmasına ilişkin ara karar kurulduktan sonra bu kararın bir kısmından veya tamamından açıkça ya da zımnen rücu edilerek ilk hükmün aynen veya yeniden kurulması, uyma kararının hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Böylece bozmaya zımni/fiili uyma neticesinde tesis edilen hüküm yeni bir hüküm olmakla temyiz edilmesi hâlinde incelemenin de Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, İlk Derece Mahkemesinin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan sonuca göre esas uyuşmazlık konuları değerlendirilmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.04.2024 tarihli ve 27-166 sayılı kararı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken bir direnme kararı niteliğinde olmadığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.02.2025 tarihli müzakerede oy birliğiyle karar verildi.