Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3897 E. 2024/9212 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı şirketten hisse devri yoluyla pay sahibi olup olmadığının tespiti istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketin pay defterinin zayi olduğunu iddia etmesine rağmen, davacının sunduğu ve davalı şirket yetkilisi tarafından imzalanmış pay defteri fotokopisi ve davacının genel kurul toplantısına davet edilmiş olması gibi olgular, hisse devrinin gerçekleştiğini gösterdiğinden, yerel mahkemenin hisse devrini kabul etmeyen gerekçesi yerinde görülmeyerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2021/142 Esas, 2023/867 Karar

HÜKÜM : Ret

Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 3156 sayılı Kanun ile değişik 438 inci maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan davalı ...'ün, davacı ...'a 19.03.2015 tarihinde 25 adet, 29.07.2016 tarihinde 26 adet hisse sattığını, bu işlemlerle ilgili hisse devir sözleşmesi imzalanarak pay defterine kaydedildiğini, davalı şirketin davacının katılımı olmaksızın gerçekleşen 29.08.2016 tarihli genel kurulunun iptali için davacı yanca İstanbul Anadolu 8 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010 E. sayılı davanın açıldığını, işbu davada mahkemece davacıya davalı şirketin ortağı olduğu hususunun tespiti açısından dava açması için süre verildiğini, davalı şirketin bütün hisselerinin nama yazılı olduğunu, davacının şirket hisselerini davalı ...'den devraldığını, imzalanan sözleşmelerde ...'ün hisse bedellerinin tamamını nakit olarak aldığını kabul ettiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 499 uncu maddesi gereğince devir işlemlerinin şirket pay defterine kaydedildiğini, şirket yönetim kurulu başkanı ve hissedarı olan davalı ...'ün, davacı ve diğer hissedar ...'i 22.07.2016 tarihinde yapılacak genel kurul için toplantıya çağırdığını, davacının toplantıya katıldığını, ancak ...'in toplantıya katılmaması sebebiyle toplantının yapılamadığını, bu hususun noter marifetiyle tutanak altına alındığını, davacının 25.08.2016 tarihli genel kurul için de davetiye aldığını, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010 E. sayılı dosyasının 08.03.2017 tarihli celse tutanağında davalı ...'ün davacıya hisse devri yaptığını, ancak davacıyı sonradan ortaklıktan çıkardıklarını beyan ettiğini, 6102 sayılı Kanun'un 136, 141, 208 ve 531 inci maddelerinde düzenlenen çıkarılma hallerinin hiç birisinin gerçekleşmediğini ileri sürerek, davacının davalı ...'den devraldığı %51 hisse için davalı şirketin hissedarı olduğunun tespitine, bu hisselerin davacı adına davalı şirket ve ticaret sicil kayıtlarına tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; resmi kayıtlara göre davacının, davalı şirkette herhangi bir şekilde hissedar olmadığını, davacı ile davalı ... arasında hisse devri yapılmış olsa bile davalı şirket tarafından kabul görmediğini, şirket hissedarlarından davalı ...’ün 11.000.000,00 TL sermaye gerektiren bir proje için davacı ile görüştüğünü, davacının ortak olabileceğini ve gerekli sermayeyi ortak olacağı oranda sağlayabileceğini beyan etmesiyle hisse devri sözleşmeleri akdedildiğini, ancak davacının taahhütlerini yerine getirmediği için bu anlaşmanın davalı şirkete karşı geçerli hale getirilmediğini, davacı tarafından davalı şirketin mevcut işleri ve işleyişi ile ilgili olarak yapılmış herhangi bir işlem ve eylemin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalı ... vekili davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, toplanan tüm deliller ve denetlenip benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı şirketin pay devrinin gerçekleşebilmesi için mevzuat gereği noterde satış, şirketin satışı kabulü ve bunun Ticaret Siciline tescilinin gerekeceği, şirkette hissedar olmak bir takım özel ve kişisel sınırlamalar ile düzenlenmediği takdirde şirketin hisse devrini kabul etmemesinin haklı sayılmayacağı, fakat devre konu hissenin sermayesi ödenmemişse yani devredenin ''ödenmemiş sermaye borcu'' mevcut ise hisse devrinin şirket tarafından kabul edilmemesinin haklı olacağı, bu hususun yasa tarafından şirkete verilmiş bir hak olduğu, somut olayda davacının iddia ettiği hisse devrinin 2015 yılında olduğu, ancak davalı hissedar ...'ün sahibi olduğu 76 adet hissesinden; beheri 1.000,00 TL itibari değerde 27 adet 27.000,00 TL hissesini 15.07.2016 tarih 2016/03 sayılı yönetim kurulu kararı ile dava dışı Volkan Kıroğlu'na devrettiği ve bunun şirket kayıtlarına girdiği; diğer yönden bu üçüncü şahsın dava da taraf olmadığından ötürü onun bir (1) yıl sonra hisse satın aldığından bahisle ona ait hisselerin artık onun taraf olmadığı dava da iptalini gerektirecek şekilde davacı tarafından istenemeyeceği, kalan 49 adet hisse yönünden talep de bulunabileceği bu pay oranına ilişkin ödenmemiş sermaye borcu bulunduğundan dolayı davalı şirketin bu devri kabul etmeme hakkının bulunduğu, davadan önce kabul etmediği gibi davaya verilen cevap ile de davanın reddi talep edilip bu devre rıza verilmediği; davacının davadan evvel Üsküdar 9. Noterliğinin 29.12.2014 tarihli 452232 yevmiye nolu tasdikli ortaklar pay defterinin incelendiği ancak bu defterin yok edildiği soyut iddiaların ispat edilemediği, davcının hisse sahibi olduğunun tespiti yerine davalı ...'e hisse devrinden dolayı verdiği paranın ve oluşan tüm zararların tazmini için dava açması mümkün olduğu, şirket kayıtlarında yer alan şirket pay sahipliğine ilişkin kayıtlar dikkate alındığında davacının pay sahipliğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, aynı yönde 6102 sayılı Kanun'un 491 inci maddesi uyarınca davalı şirketin devri onaylamasına ilişkin de alınan bir yönetim kurulu kararının bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının davalı şirket ortağı ...'ün hisselerini satın alışına ilişkin sözleşmenin geçerli olup olmadığı, bu sözleşmeler gereği davacının davalı şirkette ortak sıfatını kazanıp kazanmadığı ve davalı şirketin bu pay devrine onay verip vermediği hususlarında toplanmaktadır.

Dava, davacının davalı şirkete %51 oranında ortak olduğunun tespiti ile şirket pay defteri ile ticaret sicil kayıtlarına tescili isteminden ibarettir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6102 sayılı Kanun'un 491, 493 üncü maddesi.

3. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılamada şirket kayıtlarında yer alan şirket pay sahipliğine ilişkin kayıtlar dikkate alındığında, davacının pay sahipliğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, 6102 sayılı Kanun'un 491 inci maddesi uyarınca da davalı şirketin devri onaylamasına ilişkin alınan bir yönetim kurulu kararının da bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmişse de somut olayda davacı yazılı sözleşmeyle önce davalı ...’ün davalı Cesen Yapı Geliştirme ve İnş. Tic. A.Ş.'nde bulunan 76 payının 25 hisseye tekabül eden hisselerini 19.03.2015 tarihinde devraldığı, daha sonra davalı ... uhdesinde kalan 51 payının 27 adet hissesini 15.07.2016 tarih 2016/03 sayılı yönetim kurulu kararı ile dava dışı Volkan Kıroğlu'na devrettiği ve bunun şirket kayıtlarına girdiği, daha sonra ise davalı ...’ün uhdesinde 24 pay kalmasına rağmen 26 hisseye tekabül eden hisselerini 29.07.2016 tarihinde ...'a devrettiği anlaşılmıştır. Davalı şirket esas sözleşmesinde pay devrine ilişkin bir sınırlama öngörülmemiştir. Ancak davalılar devreden davalının ''ödenmemiş sermaye borcu'' mevcut olduğundan hisse devrinin şirket tarafından kabul edilmediği ve bu hakkın yasadan kaynaklı şirkete verilmiş hak olduğunu ileri sürmüştür. Oysa ki, devreden davalının ödenmemiş sermaye borcuna rağmen dava dışı Volkan Kıroğlu'na yapılan devirlerin davalı şirketçe onaylandığı ve şirket kayıtlarına girdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, davacı 19.03.2015 tarihli devir sözleşmesine dayalı kısmi pay devrinin şirket kayıtlarına işlenmiş olduğunu gösteren fotokopi belgeleri ibraz etmesine rağmen davalılar tarafından pay defterinin zayi olduğu belirtilmiş ve fakat davalı şirket tarafından pay defterinin zayi olduğundan bahisle açılan bir dava bulunmadığı gibi dosyaya zayi belgesi de ibraz edilmemiştir.

Oysa 6102 sayılı Kanun'un 491 inci maddesinin ilk fıkrasında bedeli tamamen ödenmemiş payların devrinin ancak şirketin onayı ile mümkün olabileceği belirtildikten sonra aynı maddenin ikinci fıkrasında şirketin sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi reddedeceği hükme bağlanmıştır. Bu hükümde vurgulandığı üzere şirket ancak devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise onay vermeyebilir. Bu durumda şayet bu husus tespit edilmeden şirket devri ret etmiş ise, bu ret anılan hükme aykırıdır. Kaldı ki davacı, hisse pay devrinin şirket kayıtlarına işlenmiş olduğunu gösteren fotokopi belgelerin davalı ... tarafından imzalanan halini ibraz ederek, şirketin devre onay verdiğini ileri sürmesi karşısında davalılar pay defterinin zayi olduğuna ilişkin belgeyi dosyaya ibraz etmediğine göre, pay defterinin fotokopi belgesine itibar edilmemesi doğru görülmemiştir.

2.Diğer yandan davacı, Üsküdar 9. Noterliğinin 13.07.2016 tarih ve 21255 yevmiye nolu ihtarnamesi ile 22.07.2016 tarihinde yapılacak olan 2014 ve 2015 yılları olağan genel kurullarına davet edilmiştir. Başka bir ifadeyle, bu durumda davacının hisse pay devrinin şirket kayıtlarına işlenmiş olduğu iddiasını kuvvettlendirdiği gibi, davalı ... tarafından imzalanan pay defterinin fotokopi belgelerinin de doğruluğunu göstermektedir. Hal böyle olunca, mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davacının davalı ...’ün 76 payının 25 payını 19.03.2015 tarihinde devraldığı, davalı ... uhdesinde kalan 51 payının 27 adetinin ise dava dışı Volkan Kıroğlu'na devrediltikten sonra davalının uhdesinde 24 pay kaldığı, buna rağmen davalı her ne kadar davacıya 26 hisse devretmiş olsa da bu durum mevcut hisse adedine uygun olmadığından, davacıya tekabül eden hissenin 24 kalan pay olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

18.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.