"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/916 Esas, 2022/409 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir ... ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/194 E., 2018/241 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı , birleşen davalarda davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
1-Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalının beşinci tekerlek modelini ilk kez müvekkili firmada gördüğünü, müvekkili firmadan ürün satın alarak İzmir’de satış yaptığını ancak davalının hukuka aykırı olarak beş tekerlekli valiz tabanını tescil ettirdiğini, söz konusu tasarımların yıllardır üretildiğini, ithal edildiğini, tanıtımı ve satışlarının yapıldığını, tasarımın tescil şartları ve yenilik unsurunun bulunmadığını ileri sürerek davalı adına kayıtlı 2016/05839 numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
2-Birleşen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/198 E. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı 2016/05839 numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsuru taşımadığını, tasarımın 2007’den beri piyasada olduğunu, 2007 yılından beri var olan tasarımlar ile davalının 2016 yılında tescilini sağladığı valiz tabanı tasarımlarının birebir aynı olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı 2016/05839 numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
3-Birleşen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/3 E. sayılı davada davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına kayıtlı 2016/05839 numaralı tasarımın yenilik ve ayırt edicilik taşımadığını, tasarımın 2007’den beri piyasada olduğunu, 2007 yılından beri var olan tasarımlar ile davalının 2016 yılında tescilini sağladığı valiz tabanı tasarımlarının birebir aynı olduğunu ileri sürerek davalı adına kayıtlı 2016/05839 numaralı tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
1-Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde; mahkememizde 2017/198 ve 2018/3 E. sayı ile görülmekte olan hükümsüzlük davalarının, bu dava ile yakından ilgisi bulunması nedeniyle dosyaların birleştirilmesini talebi ile birlikte müvekkilinin davacıya sadece 1 yıl “nk” markası adı altında valiz üretimi yaptırdığını, 2015 yılında kendi şirketini kurduğunu, müvekkilinin tasarımının “valiz tabanı” olarak tasarlanıp, tescillendiğini, müvekkilinin tasarımının ayırt edici olduğu, söz konusu tasarımlar karşılaştırıldığında valiz tabanlarının farklı olduğunu, tasarımın yenilik vasfını ortadan kaldırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2-Birleşen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/198 E. sayılı davada davalı vekili cevap dilekçesinde; 2017/194 ve 2018/3 E. sayı ile görülmekte olan hükümsüzlük davalarının, bu dava ile yakından ilgisi bulunması nedeniyle dosyaların birleştirilmesine talebi ile birlikte müvekkilinin tasarımının “valiz tabanı” olarak tasarlanıp, tescillendiğini, müvekkilinin tasarımının ayırt edici olduğu, davacının sunmuş olduğu ürün görselleri ile karşılaştırıldığında valiz tabanlarının farklı olduğunu, tasarımın yenilik vasfını ortadan kaldırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3-Birleşen İzmir Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/3 E. sayılı davada davalı vekili cevap dilekçesinde; 2017/194 ve 2018/3 esas sayı ile görülmekte olan hükümsüzlük davalarının, bu dava ile yakından ilgisi bulunması nedeniyle dosyaların birleştirilmesine talebi ile birlikte müvekkilinin tasarımının “valiz tabanı” olarak tasarlanıp, tescillendiğini, müvekkilinin tasarımının ayırt edici olduğu, davacının sunmuş olduğu ürün görselleri ile karşılaştırıldığında valiz tabanlarının farklı olduğunu, tasarımın yenilik vasfını ortadan kaldırmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarında 05839 numaralı tasarımın davacı Çavuşoğlu firmasına ait 2013 katalogundaki ''ÇÇS055'' kodlu ürün karşısında ''yeni'' olsa da ''ayırt edici'' olmadığının belirtildiği, birleşen dosyada gösterilen belge içeriklerinin 2016/05839 sayılı tasarım tescilinin görünümünden farklı olduğunun rapor edildiği, dolayısıyla birleşen her iki dosyada davacıların hükümsüzlük sebep ve iddialarını kanıtlayamadığı, davacının asıl dosyada ayırt edicilik unsurunun olmadığını ileri sürmediği, bu durumda talep aşılarak inceleme yapılmayacağı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine karar verilmiş, karar asıl davada davacı vekili ve birleşen davalarda davacılar vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkeme kabulünün yerinde olup istinaf itirazlarının haklı görülmediği gerekçesiyle asıl davada davacı, birleşen davalarda davacılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar asıl davada davacı vekili ve birleşen davalarda davacılar vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, asıl ve birleşen davalar tescilli tasarımın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 55, 56 maddeleri.
3. Değerlendirme
6769 sayılı Kanun'un 55 inci maddesinde tanımlandığı üzere tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür. Aynı Kanun'un 56 ncı maddesinde ise tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunacağı düzenlenmiştir. 6769 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesinin beşinci fıkrası uyarınca bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere 6769 sayılı Kanun ile yenilik ve ayırt edicilik kriterleri benimsendiğinden, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınarak tarafların bildirdikleri deliller ile birlikte somut uyuşmazlık koşulları itibari ile gerektiğinde bilirkişi görüşü alınarak çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
Asıl davada davacı, davalı tasarımının söz konusu tasarımların kendisi ve başkaları tarafından yıllardır üretildiğini, ithal edildiğini, tanıtımı ve satışlarının yapıldığını ileri sürmekle birlikte bilirkişi deliline de dayanmıştır.
Asıl dava konusu uyuşmazlıkta davacı vekili her ne kadar davalı adına tescilli 2016/05839 numaralı tasarımın "yenilik" unsurunun bulunmadığı açıkça ifa etmesine rağmen "ayırt edicilik" unsurlarının bulunmadığını açıkça ifade etmemiş ise de hükümsüzlük talebinin asıl dava konusu tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı iddialarını birlikte içerdiğinin kabulü gerekir.
O halde, asıl davada davacı aynı zamanda bilirkişi delile de dayandığından ilke olarak mutlak yenilik ve ayırt edicilik kriterlerinden hareketle, dava konusu tasarımın yenilik ve ayırt edicilik unsuruna sahip olup olmadığı, bir başka deyişle tasarımın dünyanın başka bir yerinde kamuya sunulmuş olup olmadığı hususu bilirkişi görüşüne başvurulmak yolu ile çözümlenmelidir. Kamu düzenine ilişkin bu ilkeye dayalı olarak konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişilerin yapacakları araştırma sonucunda bir tasarımın 6769 sayılı Kanun'un 56 ncı maddesi uyarınca yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına dair elde edilen bilgi ve bulgular çerçevesinde resen dikkate alınması ve bilirkişi raporundaki yenilik ve ayırt edicilik unsurlarına yönelik değerlendirmenin de anılan 6769 sayılı Kanun maddelerine uygun olup olmadığına ilişkin hukuki denetiminin mahkemece yapılması gerekmektedir.
Bu bakımdan mahkemece asıl dava davacısının ayırt edicilik unsurunu ileri sürmediğinden bahisle talep aşılarak inceleme yapılamayacağı şeklindeki yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçeyle asıl davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
2.Bozma sebebine göre birleşen davalarda davacılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl davada davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleşen davalarda davacılar vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istekleri halinde ilgililere iadesine, 24.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.