Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6620 E. 2024/4106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, istirdat davasında cevap dilekçesiyle talep sonucunu azaltmasının 6100 sayılı HMK'nın 141. maddesi kapsamında değerlendirilip dava değişikliği mi, yoksa kısmi feragat olarak mı nitelendirileceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının cevaba cevap dilekçesinde talep sonucunu azaltmasının 6100 sayılı HMK'nın 141. maddesi kapsamında dava değişikliği olarak değerlendirilmesi gerektiği ve kısmi feragat hükümlerinin uygulanmasının yerinde olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin bozmaya uyarak verdiği karar onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1753 Esas, 2023/1558 Karar

HÜKÜM : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : İpsala Asliye Hukuk Mahkemesi

(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2015/342 E., 2018/205 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen istirdat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıdan 15.10.2015 tarihli sözleşmeye istinaden 1.200.000,00 TL tutarında kilosu 2,785 TL+KDV olmak üzere toplam 500 ton pirinç satın aldığını ve karşılığında her biri 150.000,00 TL bedelli 8 adet çek verdiğini, davalının 13.11.2015 tarihinde 70.220,25 TL tutarında pirinç teslim ettiğini ve 02.12.2015 tarihinde de davacıya müşteri çeki verdiğini, son teslimat sonrası davacının davalıdan 901.286,53 TL alacağı kaldığını, daha önce her ay düzenli olarak mal teslimi yapan davalının 13.11.2015 tarihinden itibaren teslimat yapmadığını, davalının acze düşmesi nedeniyle kalan malı teslim edemeyeceğinin anlaşıldığını ileri sürerek davacının dava konusu 8 adet çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, çeklerin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 02.05.2016 havale tarihli cevaba cevap dilekçesiyle talep sonucunu 901.286,53 TL olarak daraltmıştır.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının toplam 356.485,11 TL tutarında 126.025 kg pirinç ve çekin davacıya teslim edildiğini, ancak davacının sanki hiç teslimat yapılmamış gibi tüm çeklerin toplam bedeli üzerinden dava açtığını, müvekkilinin davacıya 843.514,89 TL borcunun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.04.2018 tarihli ve 2015/342 E., 2015/205 K. sayılı kararıyla; davacı ile davalının mal alım satımı için sözleşme yaptığı, davalının sözleşme uyarınca teslim etmesi gereken malları teslim etmediği, dava devam ederken çeklerin davalıya ödendiğinin anlaşıldığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesinin altıncı fıkrası gereğince davacının davasını istirdat davası olarak devam ettirdiği, davalının siparişe ilişkin mal bedelini tahsil etmesi ve teslim etmeyi üstlendiği malı davacıya teslim etmediği anlaşıldığından tahsil edilen bedellerin davacıya istirdadı gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne davacının davalıya 8 adet çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, 901.286,53 TL'nin davalıdan faiziyle birlikte istirdatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 02.12.2021 tarihli ve 2019/2162 E., 2021/1749 K. sayılı kararıyla; dava dilekçesinde dava değeri 1.200.000,00 TL olarak gösterilerek dava konusu 1.200.000,00 TL bedelli 8 adet çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istenildiği, cevaba cevap dilekçesi ile maddi hata sonucu dava değerinin hatalı gösterildiği, 901.286,53 TL olarak kabul edilmesi gerektiğinin bildirildiği, bu beyanın maddi hata olarak kabul edilemeyeceği, davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesindeki bu beyanının davayı geri alma iradesi taşımadığı, davalı tarafça da buna muvafakat edilmediği, o halde bu durumun kısmi feragat olarak kabul edilmesi gerektiği, İlk Derece Mahkemesince bu husus dikkate alınmadan dava konusu tüm çekler yönünden menfi tespit hükmü kurulmuş olmasının doğru olmadığı, davacı vekili yargılama sırasında çek bedellerinin ödendiğini belirterek bu tutarın istirdatına karar verilmesini talep ettiği, davacının faiz talebi olmadığı halde İlk Derece Mahkemesice ödenen tutarın faiziyle tahsiline karar verildiği, taleple bağlılık ilkesine aykırı davranıldığından bu hususun resen dikkate alınması gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne davacının, dava konusu 25.01.2016 tarih 150.000,00 TL tutarlı çek, 30.01.2016 tarih 150.000,00 TL tutarlı çek, 25.02.2016 tarih 150.000,00 TL tutarlı çek, 29.02.2016 tarih 150.000,00 TL tutarlı çek, 25.03.2016 tarih 150.000,00 TL tutarlı çek, 30.03.2016 tarih ve 150.000,00 TL tutarlı çekler nedeniyle ve 25.04.2016 tarih ve 150.000,00 TL tutarlı çekin 1.286,53 TL’lik kısmı yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazla talebin feragat nedeniyle reddine, çekler yargılama sırasında ödendiğinden 901.286,53 TL'nin davalıdan istirdatına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 06.07.2023 tarihli ve 2022/853 E., 2023/4195 K. sayılı kararıyla; davacı dava dilekçesinde her ne kadar 8 adet her biri 150.000,00 TL tutarlı çek nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmüş ise de dilekçe kapsamından 901.286,53 TL alacağı kaldığı, bu tutarda malın kendisine teslim edilmediğini de belirttiği, ayrıca cevaba cevap dilekçesiyle maddi hatasını düzelterek dava değerinin 901.286,53 TL olduğunu ve dava dilekçesindeki maddi hatayı düzelttiğini beyan ettiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 141 inci maddesine göre davacının, cevaba cevap dilekçesinde herhangi bir yasak ya da sınırlamaya tabi olmadan iddia ve savunmalarını değiştirip genişletebileceği, davacının bu şekilde talep sonucunu yeniden belirleme imkanına sahip olduğu, bunun için karşı tarafın rızasına, feragate veya ıslaha gerek olmadığı, davacının hem dava dilekçesindeki açıklaması hem de cevaba cevap dilekçesindeki beyanı nazara alındığında davanın 901.286,53 TL'nin istirdatı davası olarak değerlendirilip karar verilmesi gerektiği, dava dilekçesindeki dava değerinin kalan kısmından feragat edildiği değerlendirilerek davanın kısmen kabulü neticesine varılması ve buna göre yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru görülmediği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacı, dava dilekçesindeki talep sonucunu süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde değiştirip eksilterek dava değerini 901.286,53 TL olarak belirlediğinden, kısmi feragat söz konusu olmadığından ve 2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin altıncı fıkrasına göre de istirdat davasına dönüşen davada, sadece istirdat hükmü kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 901.286,53 TL'nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma kararının ve bozmaya uyularak verilen kararın, dosyaya emsal sundukların Hukuk Genel Kurulu kararlarına aykırı olduğunu, direnme kararı verilmiş olsa idi, HGK tarafından incelenecek dosyada taleplerinin haklı görülmüş olacağını, 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi kapsamına sadece talep sonucunun genişletilmesi ve değiştirilmesi işlemlerinin girdiğini, talep sonucunun daraltılmasının kısmi feragat olduğunu, öğretide talep sonucunun daraltılmasının, davanın değiştirilmesi olarak değerlendirilmediğini, karşı tarafın muvafakatinin istenmemesinin de uyuşmazlığın feragate ilişkin usul işlemi olduğunu teyid ettiğini, feragat kurumu ayrıca düzenlendiğinden, feragat niteliğindeki beyanların 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi kapsamında yorumlanamayacağını, HGK'nın emsal kararlarına göre davacının talep sonucunu daraltmasının davayı değiştirme sayılmadığı, emsal kararlara göre davacının talep sonucunu kısmi feragat yolu ile daraltabileceğini, davacının dava dilekçesinde dava değerine ilişkin belirlemesinin bilinçli olduğunu, talep sonucunun daraltılması ile ilgili olarak maddî hatadan bahsedilemeyeceğini, davaya cevaplarından sonra, davacı tarafın davayı kısmen kaybedecek olmalarını fark etmeleri üzerine maddî hataya dayanarak talep daraltma konulu cevap dilekçesini sunduğunu, ancak reddedilecek miktar yönünden vekâlet ücreti ve yargılama giderinden kurtulmak adına 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi kapsamında göstermeye çalıştığını, bozma sonrası kararda maddî hataya ilişkin bir değerlendirmenin yer almadığını, somut olayda 6100 sayılı Kanun'un ne 141 ne de 183 üncü maddelerinin uygulanamayacağını belirterek istinaf mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davacının borçlu olmadığını iddia ettiği çekleri ödemesi nedeniyle açılan istirdat davasına ilişkin olup uyuşmazlık davacının cevap dilekçesi ile talep sonucunu azaltmasının 6100 sayılı Kanun'un 141 inci maddesi kapsamında mı yoksa feragat hükümleri kapsamında mı olduğu noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Kanun'nun (6100 sayılı Kanun) 141, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.2004 sayılı Kanun'un 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.