Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6653 E. 2024/7858 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından daha önce tescil edilmiş bir markayla benzerliği nedeniyle, davalı şirketin marka tescil başvurusuna yapılan itirazın reddi kararının iptali ve hükümsüzlük tespiti talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markaları arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunsa da, marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin farklılığı, davalı şirketin önceki tescilli markalarından kaynaklanan kazanılmış hakkı ve davacının alan adını aktif olarak kullanmadığının ispatlanamaması gözetilerek, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1153 Esas, 2023/1089 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/303 E., 2019/428 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, 2012/35022 numaralı "..." markasının sahibi olduğunu, bu markanın kapsamında 9. sınıf malların bulunduğunu, davalı Bankanın ise 2015/55862 sayılı "..." ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, söz konusu Kurum kararının hukuka aykırı olduğunu, zira taraf markalarının birebir aynı olmasının, markaların üzerinde kullanılacağı emtianın benzerlik derecesinin düşüklüğünü telafi ettiğini, birebir aynı olan bu markaların kullanılacağı sektörün aynı bulunması, müvekkilinin anılan markayı yetkilisi olduğu elektronik para kuruluşunun (Türk Elektronik Para A.Ş.) faaliyetleri kapsamında kullanacak olması sebebiyle markaların karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, bir markanın mal ve hizmet listesi, başvuru kapsamında diğer bir markanın mal ve hizmetlerini kapsayan genel bir ifadeyi içeriyorsa, mal ve hizmetlerin aynı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, bu konuda emsal pek çok yargı kararının olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda "....com.tr" alan adının da sahibi bulunduğunu, "..." ibaresinin çevirimiçi sistemlerde aratılması halinde müvekkilinin web sitesine yönlenildiğini, bu durumda da davalı Bankanın müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yararlanacağını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-4015 sayılı kararının iptaline ve 2015/55862 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı Şirket vekili cevap dilekçesinde, müvekkili başvurusunun kapsamı ile davacı markasının kapsamının farklı olduğunu, söz konusu markalarda yer alan “esnaf” ve “kart” ibarelerinin bir kişiye özgülenmesinin mümkün olmadığını, “...” ibaresinin müvekkili adına 2007/53228 ve 2009/49199 numaralar ile önceki tarihlerden beri ve yine 09. ile 36. sınıflara giren emtiada kullanılmak üzere tescilli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvurunun kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle davacı markasının kapsamındaki mal ve hizmetlerin farklı bulunduklarını, dolayısıyla 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi koşullarının somut olayda bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının "Şekil+..." ibareli başvuru markası ile davacının "..." ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal benzerlik oluşsa da mal/hizmet benzerliği koşulunun oluşmadığı, diğer yönden başvuru konusu işarette bulunan "H" şeklindeki belirgin logo dikkate alındığında da ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru markası ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, davalı adına tescilli 2007/53228 ve 2009/49199 sayılı numaralı "...", "..." ibareli markaların mevcudiyeti gözetildiğinde; davalının “...” ibaresi üzerinde "kazanılmış hak” kapsamına giren öncelikli bir hakkının olduğu, davacının ... alan adına dayalı olarak ileri sürdüğü hak sahipliği iddiaları yönünden ise söz konusu alan adının, davalının markasını tescil ettirmek istediği 9. ve 36. sınıflara giren emtia bakımından aktif bir şekilde kullanıldığına dair yeterli delil sunulmadığı, dolayısıyla bu iddianın da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar taraf marka işaretleri arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik mevcut ise de marka kapsamlarındaki mal ve hizmetler arasında benzerlik olmadığından 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, kaldı ki davalı Şirketin 2007/53228 ve 2009/49199 sayılı tescilli markalarından kaynaklanan müktesep hakkının bulunduğu, davacının "..." alan adlı internet sitesinin, dava konusu başvuru kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kullanıldığının ispat edilemediği, bu itibarla davacının, söz konusu alan adına dayalı olarak başvurunun tescilini engelleyemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.