"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2021/194 Esas, 2021/828 Karar
DAVALILAR : 1.... vekili Avukat ...
2.... vekili Avukat ...
3.... Menkul Değerler A.Ş. vekili Avukat
...,
4. ... vekili Avukat ...
DAVA TARİHİ :
HÜKÜM : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ...Ş. vekilince, duruşmasız olarak davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 10.10.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp, hazır bulunan davalı ...Ş. vekili Avukat ... ... ..., davalı ... vekili Avukat ... ..., davalı ... ... vekili Avukat ..., davalı ... vekili Avukat ... ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılardan ...'yu portföy yönetimini yapmak üzere vekil tayin ettiğini, ...'nun müvekkili adına davalı ... ve Kredi Yatırım Menkul Değerler A.Ş. kanalıyla işlemler yaptığını, davalılar ... ile davalı şirket çalışanları ... ve ...'ın aralarında geçen telefon görüşmelerinin çözümünden, müvekkilinin bilgisi ve talimatı dışında alım ve satımların yapıldığının, zarar edildiğinin bilinmesine rağmen hesaplardan borsaya 1 milyon TL'nin daha aktarıldığının, değiştirilebilir ekstrelerin düzenlenerek müvekkilinin aldatıldığının anlaşıldığını, talimat olmadan ya da usulüne uygun talimat bulunmadan sadece 02.07.2008 tarihinde müvekkilini ... hisse senedi işlemlerinde 221.135,71 TL ve daha sonra da 387.260,86 TL zarara uğrattıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 442.568 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...Ş. vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davacı arasında sermaye piyasası araçları alım satım ve repo-... repo işlemleri, faks cihazıyla gönderilecek müşteri talimatları ile ilgili uygulama ve uzaktan erişim kanalları sözleşmesi imzalandığını, yapılan tüm işlemlerin sözleşme ve yasalara uygun olarak davacı vekilinin talimatı ile gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalılar ... ve ... vekilleri cevap dilekçelerinde, davacının davalı ...'ya vekâlet verdiğini, tüm hisse senedi alım ve satımının ...'nun yazılı ve sözlü talimatları üzerine gerçekleştirildiğini, davacının herhangi bir bilgi talebinde bulunmadığını, müşteri adresine gönderilmekte olan ekstrelerin ... tarafından verilen yazılı talimat üzerine Genel Müdürlükçe iptal edildiğini, davalılara sorumluluk yüklenemeyeceğini savunmuşlardır.
3.Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, 03.10.2006-25.09.2008 tarihleri arasında davacının ortağı olduğu şirketlerde finansal konularda hizmet akdi ile çalıştığını, ağır iş yüküne ve yatırım uzmanı olmadığı beyanına karşın davacı tarafından “portföy işlemlerini talimatları doğrultusunda vekaleten yapmak konusunda” vekil tayin edildiğini, müvekkilinin davacıdan aldığı talimatları banka ve aracı kurumlara ilettiğini, işlerini davacı gözetiminde yaptığını ve günlük olarak raporladığını, aracı kurumun portföyü kârda gösterdiği raporun müvekkiline e-mail ile geldiğini, bu raporun “bilgileri değiştirilmeden” davacıya verildiğini, tüm işlemlerin davacının bilgisi dahilinde ve talimatı çerçevesinde yapıldığını, mvekkilinin aracı kurumdan değiştirilebilir ekstre talebinin PDF formatmdaki ekstrelerin Excel formatında gönderilmesi isteminden ibaret olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Mahkemece Verilen Karar
Mahkemenin 24.03.2016 tarih, 2009/702 E. ve 2016/212 K. sayılı kararı ile davalıların 27.05.2008 tarihine kadar oluştuğu bildirilen zararlardan sorumlu bulunmadıkları; ancak 27.05.2008 tarihinde davacının talebi olmaksızın, davacıyı yanıltır şekilde aslında davacı portföyünün 495.221,00 TL zararda olmasına rağmen 440.228,00 TL kârda imiş gibi gönderilen e-posta mesajı ile aracı kurumun davacıyı yanıltan bilgi verdiği, aracı kurum çalışanları davalılar ... ve ...'ın diğer davalı ... ile birlikte zararı kâr gibi göstererek davacıyı yanılttıkları ve borsada kalmasına, zararının artmasına neden oldukları, davacının da müterafik kusurunun bulunduğu, tüm davalıların 27.05.2008 tarihinden sonra oluşan zararın %50'sinden sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 194.707,50 TL'nin faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
B. Bozma Kararı
Dairemizin 27.09.2018 tarih, 2016/12154 E. ve 2018/5761 K. sayılı kararıyla dava konusu edilen eylemler nedeniyle davalılar ..., ... ve ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'na muhalefet suçları nedeniyle Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.04.2012 tarihli 2010/864 E., 2012/548 K. sayılı dosyasıyla yapılan yargılama sonucunda sanıkların üzerlerine atılı suçları işledikleri yolunda kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden, müsnet suçların yasada tanımlanan öğeleri oluşmadığından tüm sanıkların yüklenen tüm suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği ve kararın Yargıtayca onandığı, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74 üncü maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53 üncü maddesi) nazara alınarak Mahkemece, anılan ceza dosyası getirtilerek, ceza dosyasındaki kabul şeklinin belirlenmesi, davacı ile davalı ... arasında vekâlet sözleşmesi, davacı ile davalı Şirket arasında sözleşme bulunduğu, diğer davalıların da davalı şirketin çalışanları olduğu gözetilerek zamanaşımı sürelerinin belirlenmesi, 6098 sayılı Kanun'un 72 nci maddesinin zamanaşımı def’ilerinin değerlendirilmesinde uygulanıp uygulanamayacağının tespiti, Ceza Mahkemesi kararının işbu davaya etkisinin tartışılması, bilirkişi raporlarında ceza dosyasında yer ... belirlemelere atıflar bulunduğu gözetilerek ceza dosyasındaki tespit ve delillerin değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiğine işaret edilerek karar taraflar yararına bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu tazminat isteminin haksız fiilden kaynaklandığı, fiil tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Kanun'un 60 ıncı maddesine göre davacının çalışanı ...'yu azlettiği, zararı ve faili öğrendiği tarih ile dava tarihi arasında 1 yıldan fazla zaman bulunduğu, bu haliyle 818 sayılı Kanun'da haksız fiil için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğu; ancak davalıların fiili ceza kanunlarında cezayı gerektirdiğinden uzamış zamanaşımına tabi olacağı, buna göre Ankara 24. Asliye Ceza Mahkemesinin 2010/864 E., sayılı dosyası kapsamında davalılara yüklenen fiilin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık suçları için yasada öngörülen zamanaşımı süresinin 15 yıl olduğu ve davalıların fiilinin uzamış bu zamanaşımına tabi olacağı, zamanaşımı definin yerinde olmadığı, davacının portföy zararının 495.221,00 TL'lik kısmının 27.05.2008 öncesine, 389.415,00 TL'lik kısmının 27.05.2008 sonrasına ait olduğunun tespit edildiği, davalıların 27.05.2008 tarihi sonrasında oluşan zarardan sorumlu oldukları, davacının tam yetki verdiği davalı ...'in davalı kurum nezdinde yapılan menkul kıymet alım-satımından ... portföy zararından, basiretli bir tacir gibi davranmaması, menkul alım-satımını izlememesi, vekil olarak atadığı davalıyı seçerken basiretli davranmaması, işlemlerin denetlenmesine imkan tanıyacak şekilde bilgilendirme ve denetleme aracını istememesi, hiçbir işlemle ilgilenmemesi sebebiyle müterafik kusuru bulunduğu ve kusur oranının 22.02.2013 tarihli ve en son 07.04.2015 tarihli raporlarda bildirildiği üzere %50 oranında olabileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 194.707,50 TL'nin faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazla ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; vekâlet veren ile vekil arasında kusur bulunamayacağını, yapılan işlemler nedeniyle müvekkilinin zararı varken kârdaymış gibi gösterilmesi nedeniyle vekilin ... ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davalıların söz konusu eylemlerden menfaat temin etmedikleri kabul edilmiş ise de komisyon ve prim elde ... etmediklerinin araştırılmadığını, ...'nun tam sorumlu olması gerektiğini, davalı şirketin uygun evsafta adam çalıştırmaması ve denetlememesi nedeniyle sorumlu olduğunu, davalı şirket çalışanlarının da kendi eylemleri nedeniyle sorumlu olduklarını, 27.05.2008 tarihi öncesi ve sonrası tüm zararın kabul edilmesi gerektiğini, 04.11.2013 tarihli raporda zararın 885.136,00 TL hesaplandığını, zararın sebebinin alım satım işlemi olmayıp zarara rağmen kaydaymış gibi gösterilerek alım yapmaya devam edilmesi olduğunu, müvekkiline %50 kusur verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek ve resen nazara alınacak sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı Şirket vekili temyiz dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğunu, Sermaye Piyasası Kurulunun (SPK) yapılan işlemin mevzuata uygun olduğuna karar verdiğini, tüm kusurun davacıda olduğunu, davacının davalı ...'e tam yetki içeren vekalet verip vekili denetlemediğini, davalı ... kişilerin menfaat sağlamadığının ceza kararı ile ... olduğunu, tüm işlemlere ilişkin düzenli ekstre gönderildiğini, davacının ekstrelere itiraz etmediğini, işlemlerin davacının onayı ile gerçekleştirildiğini ileri sürerek ve resen nazara alınacak sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
3.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, yapılan işlemlerden davacının kâr da elde ettiğini, ekstre gönderilmeme işleminin davacının vekilinin talebi üzerine genel müdürlükçe yapıldığını, müvekkilinin şube müdürü olarak tüm çalışanların e-posta trafiğini takip etmesinin mümkün olmadığını, SPK'nun kararı ile müvekkilinin kusursuz olduğunun belirlendiğini, ceza dosyasında müvekkili dahil tüm sanıklar hakkında beraat kararı verildiğini, müvekkilinin davacının vekilinin verdiği talimatları uyguladığını, davalı şirket ve müvekkiline %50 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin davalı ... ve Aybars'ın davacıya yanıltıcı eylemlerinden haberi olmadığını, davacının portföyünü takip etmeyerek zararına kendisinin sebep olduğunu, ceza dosyasında davacının sekreterinin beyanı ile davacının her türlü işlemden haberdar olduğunun anlaşıldığını ileri sürerek ve resen nazara alınacak sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
4.Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, müvekkilinin kusuru bulunmadığının ceza dosyasındaki beraat kararı ile ... olduğunu, dava belirsiz alacak davası olmayıp ıslah tarihinde zamanaşımının dolduğunu, davacı ile davalı ... arasındaki ilişki vekâlet olup 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, müvekkili ve diğer davalılar hakkında açılan kamu davası da 8 yıllık zamanaşımına tabi olup bu sürenin de dolduğunu, müvekilinin, davacının vekilinin talimatına göre hareket ettiğinden %50 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, davacının kârda olduğu bilgisini içeren e-posta yazısının resmi nitelik taşımadığını, hesap ekstresi olmadığını, bilgilendirme mesajının davalı ...'in ısrarı üzerine gönderildiğini, söz konusu belgedeki rakam incelendiğinde portföye giren nakit ve hisse senetleri ile çıkan nakit ve hisse senetlerinin farkının alınmasından ibaret olduğunu, portföyün o tarihte zararda olmasına rağmen kârda görünmesinin nedeninin daha sonradan anlaşıldığı üzere opsiyon işlemi nedeniyle satın alınan hisse senetlerinin bedeli olarak portföyden Citibank'a giden 1 milyon TL'den fazla nakit çıkışının, bilgilendirme mesajı hazırlanırken kullanılan nakit hesap ekstresi raporunda görünmemesinden kaynaklandığını, kasıtlı bir işlem bulunmadığını, davacının işlem hacminin 5,5 milyon TL'ye kadar ulaştığını, zararın büyük kısmının portföyün bu seviyeye yükseldiği ve borsada düşüşün hızlandığı dönemde gerçekleştiğini, tüm dünya borsalarıyla birlikte hızlı bir düşüş yapan Türk borsası %35'e varan düşüş kaydederken davacının portföyünün ödenen komisyonlar zarar sayılamayacağı için çıkarıldığında % 10'dan daha az değer kaybettiğini ileri sürerek ve resen nazara alınacak sebeplerle kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının zararından davalıların sorumlu olup olmadığı, zararın miktarı, davacının müterafik kusuru bulunup bulunmadığı ve zamanaşımına ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Kanun'un 72 ve 74 üncü maddesi, 818 sayılı Kanun'un 53 ve 60 ıncı maddesi
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili, davalı ... vekili, davalı ...Ş. vekili, davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
10.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.