"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1402 Esas, 2023/902 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/68 E., 2018/78 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin sahibi ve tek ortağı olduğunu, dördü İstanbul'da olmak üzere toplam beş lokasyonda hizmet verdiğini, TÜRKPATENT nezdinde 2014/101428 numaralı "..." ve 2014/19493 numaralı "... et" markalarının maliki olduğunu, aynı isimli restoranı işlettiğini, müvekkili ile davalıların yıllardır ticari ilişkisi bulunduğunu, davalıların 2014/82826 numaralı "..." ibareli markayı 43. sınıfta TÜRKPATENT nezdinde kötü niyetli olarak tescil ettirdiklerini, "..." markası üzerinde önceye dayalı kullanımının bulunduğunu, marka üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek davalılara ait 2014/82826 numaralı "..." markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkillerinin 2007 yılından beri restoran işlettiklerini, Çengelköy Caddesinde 53 numaralı iş yerini "Beylerbeyi Paşa Kokoreç" markası ile halen işletmeye devam ettiğini, 54 numaralı iş yerine de döner, pide, kebap restoranı açmak üzere harekete geçtiğini, daha önceden "paşa kokoreç" olarak tanındıklarından çağrışım yapması amacıyla "..." markasını seçtiklerini ve tescil ettirdiklerini, davacının markalarının 35. sınıf kapsamında toptan veya perakende satış kapsamında bulunduğunu, müvekkilinin davacının markasını taklit etme gibi bir çabası bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalının ... markasının 43.sınıfta tescil ettirildiği, davacının ise ... ET ibareli markasının 35.sınıfta tescil edildiği anlaşılmışsa da, 35.sınıfta kayıtlı "müşterilerin, malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri " hizmet sınıfı ile 43. sınıfın benzer ve bağlantılı olduğu, hizmet sınıflarının birbiri ile bağlantılı, tamamlayıcı ve rekabet halinde bulunduğu, ortalama tüketici nezdinde işletmeler arasında bağlantı bulunduğu izlenimi doğurabileceği, davalının 2010 yılından beri davacının ortağı olduğu şirket ile ticari ilişki içinde bulunduğu, davacının ortağı olduğu şirketin ticari evraklarında, faturalarında tescilden önce de markasal olarak ... ET ibaresini ve logosunu kullandığı, davalının ikinci cevap dilekçesi ekinde sunduğu fotoğraflardan et ürünleri restorantı işlettiğinin anlaşıldığı ve ürünlerini davacıdan aldığı, davacının aynı zamanda soyadı olan ... ibaresini davalının faaliyet gösterdiği hizmet sınıfı ile ilintili bir sınıfta tescil ettirmesinin kötüniyetli olduğu ve daha önce tescil ettirdiğinden bahisle korunamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılar adına tescilli 2014/82826 sayılı ... markasının tescilli olduğu 43 .sınıfta "yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, gecici konaklama hizmetleri" sınıfında hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı markasının davacı markası ve 43. sınıfta kapsadığı mal veya hizmetlerin benzerliği nedeniyle halk tarafından ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimali olduğu, bununla birlikte taraflar arasında ticari ilişki olmasının, davalının "..." ibaresinin davacı markasının asli unsuru olduğunu bilecek durumda olmasının tek başına kötüniyetli marka tescili olarak kabulüne yeterli olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalının kullandığı “..." İbareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine kararı verilmesi talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6 ncı ve 25 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
İlk derece mahkemesince, taraf markaları arasında iltibas riski bulunduğu, bunun yanında davalıların marka tescilinde kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalılar adına tescilli 2014/82826 sayılı ... markasının tescilli olduğu 43. sınıfta "yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, gecici konaklama hizmetleri" sınıfında hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince ise davalı markasının davacı markası ve 43. sınıfta kapsadığı mal veya hizmetlerin benzerliği nedeniyle halk tarafından ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimali olduğu, bununla birlikte taraflar arasında ticari ilişki bulunmasının, davalının "..." ibaresinin davacı markasının asli unsuru olduğunu bilecek durumda olmasının tek başına kötüniyetli marka tescili olarak kabulüne yeterli olmadığı gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir. Bu durumda davacının kötü niyetli tescil iddiasının; ilk derece mahkemesince kabul edildiği, bölge adliye mahkemesince ise yazılı ve farklı gerekçe ile reddedildiği tespit edilmiştir.
Ancak 6100 sayılı HMK’nın karar tarihinde ve halen yürürlükte olan 353/1-b-2 maddesinde; "b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak; 2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında, ... duruşma yapılmadan karar verilir." düzenlemesi yer almaktadır. Anılan düzenleme uyarınca, taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesini yapan Bölge Adliye Mahkemesince yeni ve farklı bir gerekçe ile verilmesi gerektiği sonucuna varılması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekirken, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
2) Bozma sebep ve şekline göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle taraf vekillerinim temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harçlarının istekleri halinde ilgililere iadesine, 21.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.