"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1790 Esas, 2022/1480 Karar
HÜKÜM : Davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/652 E., 2022/317 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının ... Bankası üzerinden davalı şirketin banka hesabına borç olarak 09.03.2020 tarihinde 210.000,00 TL havale gönderdiğini ve gönderi açıklamasına da bu hususu ''emaneten gönderilen'' olarak belirttiğini ancak borcun geri ödenmesi talep ediliği halde davalı şirketin borcu ödemediğini, bunun üzerine Cihanbeyli İcra Müdürlüğü'nün 2020/172 E. sayılı dosyasında davalı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, davalının itirazın iptaline, takibin devamına ve takip konusu alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı şirket arasında hiç bir ticari ilişkinin olmadığını, davalı şirketin davacının babası ... ve amcası ...'ın ortağı olduğu dava dışı ... Et Ent. Tesisleri Tarım Gıda İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti ve bu kişilerin diğer şirketleri ile ticari ilişki içinde olduğunu ve gönderilen bu paranın da dava dışı bu şirketin davalı şirkete olan borcundan dolayı davacı tarafından gönderildiğini, davalı şirketin dava dışı bu şirketten olan alacaklı olduğunu ve alacağının tahsili için başlattığı ve devam eden bir icra takip dosyası olduğunu, bu şirket aleyhine icra takibi başlatılması ve taşınmazlarına haciz konulması sonrasında sırf davalıya geri adım arttırmak adına eldeki davaya konu icra takibinin yapıldığını, davacının havalenin yapıldığı tarihte babasının ya da amcasının şirketlerinden birinde işçi olarak çalıştığını, 210.000,00 TL havaleyi yapacak ekonomik durumunun olmadığını savunarak davanın reddini ve asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiş; 08.04.2022 tarihinde verdiği cevap dilekçesinin ıslahına ilişkin dilekçesinde; ödünç verdiğini iddia eden davacı tarafın ödünç vermiş olduğu paranın iadesini isteyebilmesi için Türk Borçlar Kanunun 392. maddesi uyarınca paranın iadesini talep ettikten sonra altı hafta beklemesi gerektiğini, altı haftalık süre dolmadan talepte bulunulmasının mümkün olmadığını, davacının davalıya her hangi bir bildirim yapmadan takip yaptığını, ayrıca alacağın zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; davacının, davalıya karz ilişkisine dayalı olarak borç para verdiğini ve geri ödenmediğini ileri sürerek, verdiği paranın davalıdan tahsili amacıyla başlattığı takibe vaki itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açtığı, davalının ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini, mevcut borcun ödemesi olduğunu, borç olduğuna dair bir açıklama bulunmadığını belirterek davanın reddini istediği, bu hali ile davalının, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunduğu, öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükünün davacıda olduğu, davacının delil olarak banka havale dekontlarına dayanmışsa da havalenin kural olarak bir ödeme vasıtası olduğu, başka bir ifade ile havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karinenin mevcut olduğu, bu karinenin aksinin (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) iddia edenin bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, davaya konu banka dekontlarındaki açıklamaların gönderilen paraların borç olarak gönderildiğini ispata yeterli olmadığının anlaşıldığı, davalının karz ilişkisini inkar etmesine göre karz ilişkisinin varlığını davacının kanıtlamasının gerektiğini, dosya kapsamından, davacının paranın borç olarak gönderildiğine dair iddiasını kesin delillerle kanıtlayamadığı; ayrıca karz sözleşmesinde davacının süresinde ve usulüne uygun olarak davalıyı temerrüde düşürdüğü ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın reddin, davalı tarafın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı tarafın banka havalesi ile davalı şirketin hesabına gönderdiği ve borç olarak verildiğini iddia ettiği paranın ne zaman geri ödeneceği konusunda davacı tarafın her hangi bir tarih bildirmemiş olduğu, ödeme gününün belli olmadığı, bu halde, davacının öncelikle iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra icra takibi yapması gerekmekte olduğu, davacı tarafın takipten önce bedeli istediğine dair bir delil dosyada yer almamakta olduğu, davalının da kendisine önceden paranın ödenmesi konusunda bir bildirim yapılmadığını ileri sürdüğüne göre, anılan süreye uyulmadan başlatılan takipte alacak henüz muaccel olmadığından davacının itirazının iptali davasının reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı, öte yandan takip tarihinde alacağın muaccel olmamasında dolayı takip yapmakta haklı görülmeyen davacının bu takip için kötüniyetli olduğu da söylenemeyeceği, bu itibarla; davalının kötü niyet tazminatı talebinin de reddi gerekmekte olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin ikinci fıkrası.
2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 42nci maddesi, 67 nci maddesi
3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 392nci maddesi ile 555 inci maddesi
3. Değerlendirme
1.İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinin 14 üncü fıkrası uyarınca anlaşmaya varılamaması hâlinde Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan meblağın haksız çıkan taraftan tahsiline dair hüküm kurulmamış olması bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bend uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının dördüncü bendinden sonra gelmek üzere "5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinin 14üncü fıkrası uyarınca suçüstü ödeneğinden karşılanan 1.560,00 TL'nin davacıdan tahsil edilerek Hazineye gelir kaydına" ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.