Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1128 E. 2024/8842 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından faturaya dayalı alacak takibine yapılan itirazın iptali davasında, davalının itirazının haklı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, alacaklının kendisini takipten önce temerrüde düşürdüğüne dair ispat sunamaması ve alacaklının faize faiz işletilmesi talebinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121. maddesinin 3. fıkrasına aykırı olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1139 Esas, 2023/1327 Karar

HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Türkoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/329 E., 2022/206 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya muhtelif tarihli 4 adet fatura tahtında kömür satıp teslim ettiğini, bu ilişkiden kaynaklı olarak davalıdan toplam 503.620,06 TL bakiye alacağı bulunduğunu, bakiye alacağının ve ferilerinin tahsili için davalı hakkında ilamsız icra takibi başlattığını, takibin, davalının itirazı üzerine durduğunu, davalının takibe itirazında, davacıdan tedarik ettiği kömürleri ...A.Ş.'ne sattığını, kömürlerin taahhüt edilen kalori değerini taşımayıp ayıplı olduğunu, bu nedenle ... firmasının kendisinden "penalite" bedeli adı altında ceza kesintisi yaptığını, bu kesintiden davacının sorumlu olduğunu iddia ettiğini, oysa müvekkilinin davalıyla adı geçen şirket arasındaki ticari ilişkiden haberi olmadığını, davalıya talebine göre çeşitli kalitede kömür satıp teslim ettiğini, satılan kömürlerin cinsinin de faturalarda açıkça yazılı olduğunu, kaldı ki penalite kesintisine konu kömürlerin müvekkilince satılan kömürler olup olmadığının da belli olmadığını, davalının bu iddiasının doğru olduğu kabul edilip "penalite" bedeli müvekkili alacağından mahsup edilse dahi müvekkilinin bakiye alacağı kalacağını, davalının kötü niyetli bir şekilde kabulünde olan bu alacağı dahi ödemeyip takibe tümüyle itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ... Holding işletmelerine kömür tedarik ettiğini, bu kömürleri ise elliye yakın yerel işletmeden satın aldığını, müvekkilinin bu işle iştigal ettiğinin davacı ve yereldeki tüm satıcılar tarafından bilindiğini, keza adı geçen işletmenin kalori bazlı ticaret yaptığının, kalorinin aranılan değerde çıkmaması halinde müvekkilinin ceza kesintisine maruz kaldığının da davacının malumu olduğunu, müvekkilinin güven ilişkisi doğrultusunda davacıyla bu hususları tespit eden bir sözleşme yapmadığını, davacının ilk siparişinde yüksek kalorili kömür gönderdiğini, kömürden memnun kalındığının belirtilmesi üzerine analiz sonuçlarını dahi beklemeden müvekkiline 12 günlük bir süreçte süreçte yüzün üzerinde tırla kömür gönderdiğini, ... tarafından yapılan analizlerde bu kömürlerin düşük kalorili olduğu tespit edilip müvekkiline ceza kesintisi yapıldığını, bu kesintiden davacının sorumlu olduğunu, davacıya ait olan nakliye bedellerinin de müvekkilince ödendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalının, davacı tarafından kendisine verilen kömürlerin aynı kalitede olmadığını, bu nedenle kömürleri teslim ettiği dava dışı şirketle anlaşması kapsamında kalorisi düşük kömür için penalite denilen ceza parası kestiğini belirttiği, davalı tarafın, dava dışı şirkete sadece davacıdan aldığı kömürleri verdiğini ispat edemediği, davacı tarafın davalıya göndermiş olduğu kömürlere ilişkin faturaları dosyaya sunduğu, bunların bedellerini davalının ödemediğini ve yapılan icra takibine itiraz ettiğini beyan ettiği, davacı tarafın alacaklı olduğunun davalı beyanları ile de sabit olduğu, sunulan faturalarda kömürün niteliğinin ayrı ayrı yazıldığı, davalının dava dışı şirketle anlaşması kapsamında kesilen cezadan davacı şirketin sorumlu olması mümkün olmadığı, bu gerekçe ile faturaların iade edilip borcun inkar edilmiş olmasının davalıyı borçtan kurtarmayacağı, taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığından ve sunulan faturalar ve beyanlar nazara alınarak tanık dinleme cihetine gidilmiş olup tarafların bu hususa bir itirazları olmadığı, yapılan yargılama toplanan deliller, dinlenen tanık beyanları, dava dışı şirkete yazılan müzekkere cevapları incelenen faturalar birlikte değerlendirildiğinde davalının davacı şirkete borçlu olduğunun tespit edildiği ve alacağın likit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya ayrılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

2. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 67 inci maddesi

3. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 121 inci maddesinin üçüncü fıkrası

3. Değerlendirme

1. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda aşağıda belirtilen hususlar dışında bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin karara yönelik davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2. Davacı alacaklı takip talebinde; 503.620,06 TL asıl alacak ve 35.480,16 TL işlemiş faizin tahsilini ve talep edilen toplam alacak olan 539.100,22 TL'nin tamamına tahsil tarihine kadar yasal faiz işletilmesini talep etmiş, davalı borçlu, talep edilen alacağın tamamına itiraz etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile davalının işlemiş faize yönelik itirazının da iptaline karar verilmiş ise de dosya kapsamında, davacının davalıyı takipten önce temerrüde düşürdüğünü ispat eder bir delil bulunmamaktadır. Bu nedenle temerrüdün takip tarihi itibariyle oluştuğunun kabulü ile takipten önceki döneme ilişkin işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde işlemiş faiz talebi bakımından da itirazın iptaline karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Öte yandan, 6098 sayılı Kanun'un 121 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemeyeceği emredici bir şekilde düzenleme altına alınmış olup bu ilkeye, “faize faiz işletilmesi yasağı” denilmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere davacı yan takip talebinde, talep ettiği temerrüt faizine de faiz işletilmesini talep etmiş olup talep bu haliyle 6098 sayılı Kanun'un 121 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki emredici düzenlemeye aykırıdır. Bu itibarla, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, bu husus gözden kaçırılarak faize faiz işletilmesi sonucunu doğuracak şekilde takibin aynen devamına karar verilmesi de doğru görülmemiş, kararın, bu bentte açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.