"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1899 Esas, 2023/1622 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/223 E., 2021/345 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, tarafların davalı şirketin ortağı olduğunu, şirketin tüm fiili hakimiyet, yönetim, para akış sürecinin davalı ... ve oğullarında olduğunu, yönetimi ve şirketin mali, hukuki ve diğer yapısı ile ilgili olarak davacılarla hiç bir paylaşımda bulunulmadığını, müvekkillerine şirketin banka hesabı ve diğer defter kayıtlarını inceleme veya incelemelerine izin verilmediğini, davalıların aile şirketi gibi şirketi yönetmeye başladığını, müvekkillerinin hak ve menfaatlerine halel getirecek işlere giriştiklerini, müvekkillerinin bilerek ve istenerek idari faaliyetin dışında tutulmasının kendilerinde kayıt dışı illegal işlemler ve suistimaller yapıldığı hususunda kuşkular uyandırdığını, bazı olguların da bu kuşkularını haklı hale getirdiğini, hakim ortak ...'un şirketin içini boşaltmak için faaliyetler yürüttüğü ve mali kayıtları buna göre dizayn ettiği şüphesinin oluştuğunu, müvekkillerinin tüm sözlü ve yazılı taleplerine rağmen müvekkillerine bilgi verilmediğini, davalılar tarafından Bakü ve Ankara ofisinin kameralara giriş şifrelerinin değiştirildiğini veya kapatıldığını, Bakü ofisinde müvekkillerden ...’un masasının karıştırıldığını, çekmecelerine bakıldığını, buna ilişkin kamera görüntülerinin de mevcut olduğunu, davalılar tarafından şirketin çalışmakta olduğu yurtdışı şirketlere müvekkilleri hakkında hırsız vb. kötü nitelendirmelerde bulunulduğunu, buna ilişkin mail dökümleri mevcut olduğunu, Bakü ve Ankara’da herşeye haksız olarak el konulduğunu, davalıların Ankara ofisin anahtarını ve Bakü ofisinin kasa ve ofis anahtarlarını vermediğini, davalıların kötü niyetli bir şekilde işi uzatarak müvekkillerinin şirketle bilgi ve irtibatlarını kesmeye çalıştığını, davalıların baştan beri çocuklarının bağkur primlerini şirkete ödettirip sürekli ortaklıkta menfaat elde etme durumları yaratma çabası içerisinde olduğunu, başlangıçta 3 ortak olarak kurulan şirkette ortak sayısının 5'e çıktığını, hisse devirlerinin müvekkillerine zorla, tehditle yaptırıldığını, sermayeden düşen payların bile müvekkillerine ödenmediğini, satış programı olan salesbinder account'un da davalılar tarafından kapatıldığını, müvekkili ... tarafından alınan medazmed.com domain adresi, bu domaine bağlı şirketin tüm e-maillerinin kontrolünün ... üzerinden, şirketin sosyal medya hesapları facebook ve instagram olmak üzere, yönetici pozisyonundan çıkartılarak her iki müvekkilinin de buradaki iş birliği yaptığı müşterilere ve partnerlere erişiminin kesildiğini, tarafların ortak olduğu şirketin ticari kayıtları ve alınan raporların şirketin oldukça kârlı ve para kazandığını gösterdiğini, davalılar birlikte hareket ederek müvekkillerinin payını azaltma ve şirketin tek sahibi gibi davranma gayesinde olduklarını, şirket banka kayıtları incelendiğinde şirkete ait olan paraların davalılara ait ve Azerbaycan’da sahibi bulundukları kendi şirketlerine aktardıkları, bu paraların dava konusu şirketin banka hesabından gönderildiği, şirkette personel olan Ahmet Ali Akgül’e 70.000,00 TL’nin üzerinde transfer yapıldığı ve buna benzer birçok şüpheli transfer işlemlerinin yapıldığı düşüncesinde olduklarını, davalı şirketin fiili yöneticisi olan davalıların şirket ile ilgili bir çok finansal işlemi, şirket kayıt ve defterlerine yansıtmak yerine, kendi özel banka hesapları üzerinden yürüttüklerini, davalıların banka şubelerinde bulunan hesap kayıtlarının davalı şirketin defter kayıtlar ile karşılaştırılması gerektiğini, davalı ... ve ailesinin kuşkulu ve kayıt dışı işlemlerinin davalı şirketin imkanlarını kendi şirketi için kullanması ve özellikle müvekkillerine ortak olarak görmek istememesi karşısında müvekkillerine ortaklığın feshini talep etme dışında bir yol bırakmadıklarını belirterek davalı şirketin feshine, olmadığı takdirde müvekkillerinin gerek şirket malvarlığı üzerinden hesaplanarak payları kendilerine ödenmek şartıyla ortaklıktan çıkmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, şirketin feshi talepli davanın ortaklara yöneltilmemesi gerektiğini, davacıların kusurlu davranışları nedeniyle kendisinden fesih sebebi doğduğunu, bu nedenle davayı açma hakları bulunmadığını, davacıların müvekkili şirket ortağı olmasına rağmen şirket ile aynı işe konu ... Medikal Sistemleri isimli şirketi kurduğunu, şirketle rekabet yasağına aykırı davrandıklarını, bağlılık yükümlülüğünü ihlal ettiklerini, davacı ...'un öncesinde ortaklara hiçbir haber vermeden müdürlük görevinden istifa ettiğini, şirkete yeni müdür atanmak zorunda kaldığını, anılan davacının istifasını noter kanalıyla sunmadığını, müdürlük yetki iptali ve müdürlük seçim kararının tescil ve ilân işleminin covid kapsamında alınan önlemler ile daha sonra yapıldığını, davacı iddiasının yerinde olmadığını, müdür değişimi sebebinin davacı ...'un istifa etmesi olduğunu, davacıların şirket ortağı ve müdürü olarak iddia ettiği belgelere ulaşamadıkları iddiasının yerinde olmadığını, müvekkillerinin şirketin içini boşaltma amacı olduğu iddiasının kötüniyetli olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davalı şirket defterlerinde ... Mmc firmasının davalının yurtdışı müşterisi olarak iki firma arasında transit ticari işlemlerin gerçekleştiği ve bir usulsüzlük gözlemlenmediği, şirketin son 3 yılda elde ettiği 1.775.461,05 TL net kârın ağırlıklı olarak transit ticaret kapsamındaki faaliyetlerden kaynaklandığı, şirketin taahhüt edilen sermayesinin 24 aylık sürede ödendiği ve son 3 yılda kâr elde ettiğinin tespit edildiği, öte yandan davacı ortakların 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 614 üncü maddesine göre bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmak istediklerine dair bir iddia ve ispat vasıtası sunulmadığı, bu oluşa göre aynı kanunun 636 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında ön görülen haklı sebebin kanıtlanamadığı bu kapsamda davalı şirketin feshi talebinin yerinde olmadığı, davacıların terditli talebi olan ortaklık paylarının ödenmesi karşılığında ortaklıktan çıkmalarına karar verilmesi talebine yönelik ise 6102 sayılı Kanun'un 636 ncı maddesinin üçüncü fıkrası gereğince ortaklıktan çıkma talebinin değerlendirilebilmesi için öncelikle davacıların haklı sebebin varlığını kanıtlamaları gerektiği, sunulan deliller çerçevesinde haklı sebebin varlığının kanıtlanamadığı, şirketin fesih ve tasfiyesinde husumetin şirkete yöneltilmesi gerektiği, davalı ortakların açılan davada pasif husumet ehliyetleri bulunmadığı gerekçesiyle davalı şirket hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, ilk derece mahkemesinin davalı şirket hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; haklı nedenle limited şirketin feshi, olmadığı takdirde çıkma payı ödenerek limited şirket ortaklığından haklı nedenle çıkma istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 12.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.