"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin temsil ve ilzama yetkili şirket yöneticisi olan davalı ...'in işyerinde geçirdiği bir rahatsızlık sonucu işe gelemediği dönemde müvekkili şirketteki görevini kötüye kullanarak şirkete gelen çekleri şahsen tahsil edip uhdesine geçirdiğinin ve müvekkiline ait olan kullanıcı adı ile satıcı firmalara çıkış kayıtları oluşturduğunun tespit edildiğini, tespit edilen hususların kendisine iletildiği yüz yüze görüşmede davalının birkaç çeki tahsil etmiş olabileceğini dile getirdiğini ancak yazılı bir savunma vermediğini, müvekkilinin de iş akdini sona erdirdiğini, sonrasında davalı ile yapılan görüşmede belge imzalayarak toplam 1.432.561,67 TL'lik bedele ilişkin olarak müvekkiline senet verdiğini, müvekkilinin de alacaklarına ilişkin olarak işbu senedi davalının bizzat kendi verdiği onay ile bir an önce gayrimenkullerin üzerine haciz konulabilmesi için ihtiyati haciz kararı aldığını, bilirkişiler marifetiyle yapılacak inceleme ile tespit edilecek haksız fiil ile elde edilen bu bedellerin diğer davalının eşi olan davalı ...'e aktarılması veya mal edinilmesi nedeniyle kendisinden de tahsili edilebileceğini ileri sürerek tahsilde tekerrür olmamak üzere 1.805.469,00 TL'lik alacaklarının, haksız fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ...'in, şirketin zararından mesul olamayacağı gibi salt eşinin yapmış olduğu ileri sürülen haksız fiillerden dolayı sorumlu tutularak davaya taraf olarak gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini, davacı şirketin müvekkili ...'in cirosu olmayan ve tarafınca nakde çevrilmeyen işlemleri de sanki müvekkili icra etmiş gibi kötü niyetli olarak hareket ettiğini ve zararları müvekkilinden talep ettiğini, müvekkili aleyhine ispatlanabilir davacı şirket toplam zararının 560.823,74 olduğunu, fazlaya ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, uzman bilirkişiler marifetiyle gerçek zararın tespitinin yapılması ve davacı şirkette oluşan mali zararın ne oranda müvekkil tarafından gerçekleştirildiğinin ortaya çıkarılması gerektiğini, müvekkili tarafından verildiği iddia edilen ve müvekkilinin imzası bulunan hiçbir yazıyı, cevabı ve mutabakatı kabul etmediklerini, geçirdiği kazanın müvekkilinin beyin fonksiyonlarına önemli ölçüde zarar verdiğini, dava dilekçesinde bahsedilen senedin müvekkiline zorla imzalatıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ... 'in davacı firmada finans ve kredi kontrol müdürü olarak çalıştığı ve müşterek imza yetkisinin bulunduğu, dolayısıyla yöneticilik yaptığı dönemde bulunduğu pozisyonun yetkilerini kullanmak suretiyle kayıtlara gerekli bilgi girişlerini yapmak suretiyle aldığı çekleri hesaplara kaydedip sonra da bu çekleri davacı şirketin borçlu olduğu firmalara fiilen verilmediği halde çıkış kaydını yaptığı, dolayısıyla çıkış işlemine konu çeklerin davalının elinde kaldığı, davacı firmanın toplam zararından davalının vermiş olduğu senet bedelinin düşülmesi suretiyle bakiye 955.407.33 TL'lik ödenmeyen zararını davalı ... 'den talep edebileceği, bononun takibe konulması nedeniyle henüz tahsil edilemediğinden bahisle tahsil edilemeyen kısmın bu davaya konu edilmesinin hukuki dayanağının bulunmadığı, bu şekilde mükerrer talepte bulunulamayacağı, diğer davalı ... 'in bono nedeniyle yapılan takip dosyasında diğer davalı lehine icra kefili olduğu, işbu davaya konu edilen alacağın dayanağı işlemlerde sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın davalı ... yönünden reddine, davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 955.407,33 TL' nin 20.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalı ...' den tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının anılan alacakları hakkında icra takibinde bulunmuş olsa da işbu davayı açmakta ve alacaklarını ilama bağlatmakta hukuki yararının olduğu, bu sebeple henüz tahsil edilmemiş olan icra takibine konu edilen alacak miktarının mahsubu neticesinde bakiye kısmın kabulünde herhangi bir isabet görülmediği, mahkemece, davacının talep etmiş olduğu alacak miktarı yönünden davanın davalılardan ... yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla tam kabulü gerekir iken aksine gerekçelerle kısmen kabul kararının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin davalı ... hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılardan ... hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına, davalı ... aleyhindeki davanın reddine, davalı ... aleyhindeki davanın kabulü ile Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2018/7998 E. sayılı dosyası ile tahsilde tekerrür olmak üzere 1.805.469,00 TL alacağın 20.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %9 yasal faizi ile birlikte davalı ... 'den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 355. vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 07.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.