"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/40 Esas, 2024/266 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında 11.11.2010 tarihli ''.... Bayilik Sözleşmesi'' ve 28.02.2011
tarihli ''Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi'' imzalandığını, bu sözleşmelerin aralarındaki pazarlık neticesinde
sonuçsuz kaldığını ve 28.02.2016 tarihi itibariyle sona erdiğini, davalı şirkete sözleşmeler nedeniyle 400.000,00 TL’lik ipotek teminatı ve 50.000,00
TL’lik teminat mektubu verildiğini, davalının kendisine cezai şart dayatması olduğunu, ancak davalıya ticari veya
cezai bir borcunun olmadığını, cezai şartın yargılama konusu olduğunu, cezai şart
olsa bile davalının elinde 400.000,00 TL'lik ipotek teminatı bulunduğunu belirterek davalıya verilen 50.000,00 TL’lik teminat mektubundan
borçlu olmadığının tespitine ve teminat mektubunun davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının ürün bedeli, cezai şart ve gayri nakdi hak bedeli borcu olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemece, taraflar arasında 28.02.2011 tarihinde 5 yıllık sürede akaryakıt bayi sözleşmesinin yapıldığı, bu sözleşme kapsamında, davalı tarafından davacıya cari hesaba dayalı akaryakıt ve türevlerinin satışının yapıldığı, davacı tarafından da satın almış olduğu mal karşılığına teminat olmak üzere dava konusu 50.000,00 TL bedelli teminat mektubunun davalıya verildiği, davacının, davalıya teminat mektubunun iadesi için noter aracılığı ile ihtarname gönderdiği, teminat mektubunun davacıya iade edilmediği, teminat mektubunun halen davalı nezdinde bulunduğu hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı ticari ilişki kapsamında davacının, cari hesaptan doğan ödenmemiş bakiye borcu ile satış taahhüdünden eksik sattığı ürün karşılığı cezai şart borcunun bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu ile teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, davacının defterlerinin incelenmesi sonucunda davalı tarafın
29.02.2016 tarihi itibari ile 69.105,76 TL asıl alacaklı olduğu, davacının rapora karşı beyanında davalı tarafa borçlu
olmadığını beyan etmiş olmakla birlikte kendi yasal defterlerinde de davalının
alacağının kayıtlı olduğu, davacının dava tarihi sonrasında 31.12.2016 tarihinde davalı aleyhine kaydettiği 69.105,76 TL’lik nakit ödeme açıklamalı işlem ile ilgili
dayanak belgenin dosya kapsamında bulunmadığı, bu itibarla kök raporda tespit edilen 26.662,67
TL’lik alacağın davacı defterlerinde de kayıtlı olduğu hatta davacı
defterlerinde davalının 42.443,09 TL fazladan alacağının kayıtlı olduğu ancak
davalı defterlerindeki davacı lehine olan kayıtların dikkate alınması
gerektiğinden davalının 29.02.2016 tarihi itibari ile alacağının 26.662,67 TL
olarak kabulünün gerektiği, bilirkişi raporları tarafların dilekçelerindeki beyanları dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında dava konusu teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşmadığı, davalı lehine cezai şart alacağı oluşmadığı, teminat mektuplarının garanti akdi niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının 50.000,00 TL tutarlı teminat mektubu nedeniyle 23.337,77 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, teminat mektubunun iadesi talebinin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, teminat mektubundan
borçlu olmadığının tespitine ve teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
1.Davacı, davalı ile aralarında imzalanan ''.... Bayilik Sözleşmesi'' ve''Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi'' kapsamında davalıya 50.000,00 TL bedelli teminat mektubu verdiğini, sözleşmelerin sona erdiğini belirterek anılan teminat mektubundan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve teminat mektubunun iadesini talep etmiş, davalı taraf ise, anılan sözleşmeler kapsamında davacının ürün bedeli, ürün alımı taahhüdünden dolayı cezai şart ve sözleşme kapsamında davacıya verilen gayri maddi hak bedeli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
2.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda dava tarihi olan 29.02.2019 tarihi itibariyle davacının ürün bedeli borcunun 26.662,67 TL olduğu, davalı lehine cezai şart alacağı oluşmadığı, teminat mektubunun iadesi koşullarının oluşmadığı, teminat mektuplarının garanti akdi niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının 50.000,00 TL tutarlı teminat mektubu nedeniyle 23.337,77 TL yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, teminat mektubunun iadesi talebinin reddine karar verilmiş ise de; davalının cevap dilekçesinde 41.414,00 TL ürün bedeli alacağı olduğunu beyan ettiği, 25.04.2016 tarihli ikinci cevap dilekçesinde de davacının ürün bedeli borcunu gecikmeli olarak ödediğini ikrar ettiği gözetilmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır.
3.Bu durumda, davacının ürün bedeli borcunun kalmadığı, mahkemece davalının cezai şart ve diğer alacaklar kalemlerinin oluşmadığına dair verdiği kararın davalı vekilince temyiz edilmemesi sebebiyle usulü kazanılmış hak doğduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkemece menfi tespit talebinin tamamen kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabule karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
V.SONUÇ: Yukarıdaki bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 11.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.