Logo

11. Hukuk Dairesi2024/977 E. 2025/206 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının, davacının markasını ve ürünlerini izinsiz kullanarak haksız rekabet ve marka tecavüzünde bulunup bulunmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının marka tecavüzü eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu gerekçesiyle hüküm kurulmasının, 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte kümülatif korumanın artık uygulanmaması nedeniyle hatalı olduğu, ancak davalının internet sitesinde davacı hakkında yaptığı incitici açıklamaların haksız rekabeti oluşturduğu gözetilerek, kararın gerekçe yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/389 Esas, 2023/1811 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/100 E., 2021/194 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin davaya konu ... marka ... filtreli hava temizleme santrallerinin imalatını 2013 yılından itibaren ... fabrikasında gerçekleştirdiğini, üretimi yapılan filtre sistemleri ile ilgili 2 adet faydalı model ve 2 adet patent başvurusu yaptığını, davalının ... markalı ... filtreyi kendisi üretiyormuş gibi müvekkiline fason üretim yaptırıyormuş kanaati oluşturacak şekilde internet sitesinde sayfalar oluşturarak hukuka aykırı eylemlerle haksız kazanç elde ettiğini, davalının eylemlerinin haksız rekabete yol açtığını, davalının internette yayınlamış olduğu www.... sayfası ile müşterileri kendi firmasına yönlendirdiğini, müvekkili şirketin bu web sitesi ile ilgisinin bulunmadığını, bu internet sayfasında müvekkili firmanın üretimi olan ürünün resmini kullanarak ... filtreleri fason ürettiğini yayınladığını, davalının http://www.... adresinde müvekkili şirketin müşterisi olan ... A.Ş.'yi kendi müşterisiymiş gibi referanslarında yayınladığını, davalı tarafça youtube video sitesinde müvekkilinin ticari itibarını zedeleyen ifadelerde bulunulduğunu, davalının müvekkili şirket adına tescilli ürünü üreterek marka hakkına tecavüz ederek kazanç elde ettiğini ileri sürerek tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan cihaz, makine gibi araçlara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasını, davalı tarafça gerçekleştirilen tecavüzün önlenmesine ve men'ine, müvekkiline ait tescilli tasarımın kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, internet sayfalarındaki markaya tecavüz eden kısımlarının kaldırılmasına ve engellenmesine, ürünlere el konulmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesini, davalının fiil ve eylemleri müvekkili şirketin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunda haksız fiil niteliğinde olduğundan 50.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı davaya cevap vermemiş, yargılama sırasındaki beyanlarında davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıya ait 2017/05047-1, 2017/05049-1 ve 2018/00167-1, 2 tescil numaralı tasarımlar ile davalıya ait "www..." web adresinde bulunan ürün arasında, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin benzerlikler bulunmadığı, benzer olarak algılanmadıkları, bu itibarla tasarımdan doğan haklara tecavüzün yasal koşullarının oluşmadığı, marka tecavüzü davası bakımından yapılan incelemede, davacı adına tescilli ve geçerliliklerini koruyan 2012/110974 tescil numaralı "....klima.havalandırma.ısıtma.soğutma.iklimlendirme ve enerji sistemleri", 2011/96723 tescil numaralı "... mühendislik", 2000/24381 tescil numaralı "..." markalarının 06, 11, 35 ve 37. sınıflarda tescilli olduğu, davalıya ait olan "www....net" internet alan adında, davalının ... filtre ibaresine yönlendirmede bulunan sitesinin güncel referanslar sekmesinde "... mühendislik" ibaresinin kullanıldığı ve söz konusu kullanımın davalının, davacıya ait ürünlerin fason imalatçısı izlenimi uyandırarak tüketiciyi yanıltıcı etkisinin bulunduğu, bu durumun ise davacının markalarından doğan haklarını ihlal ettiği,haksız rekabet iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede, davalının yukarıda açıklanan şekilde marka tecavüzü oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğu, marka tecavüzü oluşturan eylemleri dışında davalının kendi internet adresinde davacı hakkında "bizim eski modelleri kopyalayan...", "Çin'de yaptırdığı fason ürünler...", "uydur kıydır kopyalayan, her işi yapmaya çalışan panççı" gibi ifadeler kullandığı, söz konusu ifadelerin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 55/1-a/2 hükmü anlamında "başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve haksız rekabet oluşturduğu, davacı vekili değişik aşamalarda faydalı modellerinden kaynaklanan hakları ile ilgili taleplerde bulunmuşsa da dava dilekçesinin netice-i talebinde faydalı modelleri ile ilgili talepte bulunmadığından bir değerlendirme yapılmadığı, davacının talep ettiği hesaplama yöntemine göre tam ve net maddi tazminat miktarının belirlenememesi karşısında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddeleri uyarınca 7.703,37 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıya ait 2017/05047-1, 2017/05049-1 ve 2018/00167-1, 2 tescil numaralı tasarımlar ile davalıya ait "www..." web adresinde bulunan ürün arasında "bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin benzerlikler bulunmadığı, benzer olarak algılanmadıkları" bu itibarla tasarımdan doğan haklara tecavüzün yasal koşullarının oluşmadığı, 2012/110974 tescil numaralı "....klima.havalandırma.ısıtma.soğutma.iklimlendirme ve enerji sistemleri", 2011/96723 tescil numaralı "... mühendislik", 2000/24381 tescil numaralı "..." markalarının 06, 11, 35 ve 37.sınıflarda davacı adına tescilli olduğu, davalıya ait "www.....net" internet alan adında davalının sitesinin güncel referanslar sekmesinde "... mühendislik" ibaresinin kullanıldığı ve bu durumun davalının davacıya ait ürünlerin fason imalatçısı izlenimi uyandırarak tüketiciyi yanıltıcı etkisinin bulunduğu, bu durumun ise davacının markalarından doğan haklarını ihlal ettiği; davalının işbu marka tecavüzü oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunun anlaşıldığı, hüküm altına alınan maddi tazminatın denetime elverişli bulunan bilirkişi raporlarıyla uyumlu olduğu, manevi tazminatın da somut olayın özelliğine uygun takdir edildiği gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiş, hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, markaya tecavüzün, tasarıma tecavüzün ve haksız rekabetin tespit, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

1.Yukarıda yapılan özetten anlaşılacağı üzere İlk Derece Mahkemesi kararının 5. sayfasının "haksız rekabet iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede" ibaresi ile başlayan paragrafında, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2. ve 4. sayfasında "....davalının marka tecavüzü oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğu..." gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de bilindiği üzere kümülatif koruma, bir fikri ürünün birden çok mevzuatın koruma şartlarını aynı anda taşıması halinde o mevzuatların tamamı ile korunabilmesidir. Yani, bir fikri ürünün birden çok mevzuatın koruma şartlarını taşıması halinde hak sahibinin her bir yasal düzenlemeye birlikte dayanarak koruma talebinde bulunması ve mahkemelerce de eş zamanlı olarak her bir mevzuat hükümleri ile hak sahibinin tatmin edilmesidir (Cahit, Suluk/(Rauf, Karasu/Temel, Nal, Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2022, s. 20-21; Savaş, Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s.9).

2.Diğer bir ifade ile somut davada olduğu gibi markanın izinsiz kullanılmasının hem marka hakkına tecavüz davası, hem haksız rekabet davasına konu edilmesi ve mahkemece de her iki müessese kapsamında taleplerin kabul görmesi kümülatif koruma olarak tanımlanmaktadır.

3.Tescilli haklar bakımından ilke olarak sadece ilgili özel düzenleme uygulama alanı bulacaktır. Bununla birlikte özel düzenlemede haksız rekabete ilişkin hükümlerin uygulanacağına ilişkin açık bir hüküm bulunması halinde yine haksız rekabete dair düzenlemelerin de devreye gireceği tartışmasızdır.

4. Dairemizin eski uygulamasına esas teşkil eden mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6762 sayılı TTK) 57/5 hükmünde ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarının iltibasa meydan verebilecek surette kullanılmasının da haksız rekabet hallerinden olduğu düzenlenmişti. Bu kapsamda tescilli marka haklarının bu şekilde kullanılmasının marka hakkına tecavüz ile birlikte haksız rekabeti de oluşturduğu, anılan haklara tecavüz ve haksız rekabetin kesiştiği alanda hem özel hükümler hem de haksız rekabet hükümleri ile kümülatif korunması gerektiği Daire uygulaması haline gelmişti. Başlangıçta kümülatif korumanın benimsenmiş olması, 6762 sayılı TTK'da yer alan bu düzenlemeden kaynaklanmaktaydı.

5.Ancak 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK'da, 6762 sayılı TTK'da değinilen hükmün yerine getirilen 55/1-(a) bendinin 4. alt bendinde, "ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları" ibaresine yer verilmemiştir. Anılan iki hüküm karşılaştırıldığında 6762 sayılı TTK'nın 57/5 hükmü "...Başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticaret işletmesiyle iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususiyle başkasının haklı olarak kullandığı ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa meydan veren malları, durumu bilerek veya bilmeyerek, satışa arz etmek veya şahsi ihtiyaçtan başka her ne sebeple olursa olsun elinde bulundurmak..." şeklinde olmasına rağmen, yerine ikame edilen 6102 sayılı Kanun'un 55/1-(a) bendinin 4. alt bendi "...Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak..." şeklindedir.

6.Görüldüğü üzere yeni hükümde "ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtaları" ibaresine yer verilmemiştir. Bunun temel nedeni; tescilli işletme adı ve ticaret unvanının 6102 sayılı TTK'nın 50 ve 53. maddeleri arasındaki hükümlerle düzenlenmesi ve dolayısıyla özel koruma getirilmesidir. 6102 sayılı TTK'nın 55/1-(a) bendinin 4. alt bendinin gerekçesinde eski hükümden ayrılmanın nedeni; "...anılan ayırt edici işaretlere ilişkin karıştırılma koşul, hüküm ve sonuçlarıyla birlikte kendi özel kanun hükmünde kararnamelerinde, yani MarkKHK'da, EndTasKHK'da, CoğİşKHK'da ve unvanla ilgili olarak TK'da ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Burada tekrar edilmeleri hem gereksizdir, hem de yorum güçlüklerine sebep olmaktadır. Anılan cümle parçalarının burada yer almaları, haksız rekabete ilişkin hükümlerin fikri mülkiyete ilişkin düzenlemelerde kümülatif uygulanması yönünden gerekli görülemez..." şeklinde ifade edilmektedir.

7.Bu kapsamda belirtmek gerekirse, kanun koyucunun haksız rekabete ilişkin eski ve yeni hüküm bağlamında anılan gerekçelerle eski hükümden ayrılması ile kümülatif koruma yönünden yukarıda belirtilen özel hükümlerin getirilmesi tescilli marka ve tasarım ile tescilsiz tasarımın tıpkı faydalı model ve patent hakkı gibi sadece 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında korunmasını yeterli bulduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle artık, 6102 sayılı TTK'nın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara dayalı açılan davalarda, tescilli sınai haklar bakımından sadece özel kanun olan SMK hükümleri uygulanabilecek olup TTK'nın haksız rekabet hükümlerinin anılan özel hükümler yanında ve aynı anda uygulanması söz konusu olamayacaktır. Diğer bir ifade ile bu kapsamda kümülatif koruma uygulanmayacaktır (bkz. NOMER/HELVACI/KAYA, s. 356 vd.; ARKAN, SABİH, Ticari İşletme Hukuku, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 30. Bası, Ankara 2024, s.363).

8.Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, davacının ihlal edildiğini iddia ettiği marka hakkı TÜRKPATENT nezdinde tescilli olup SMK ile getirilen özel hükümlerle haksız rekabet hukukunu da kapsayacak şekilde ve haksız rekabete göre daha üstün koruma getirerek düzenlenmiştir. Davacı bu özel hükümlere de dayanmış olduğundan markanın koruma alanları ile haksız rekabetin koruma alanının kesişmiş olduğu dava konusu olayda yalnızca özel hükümler uygulama alanı bulacak olup, özel hükmün yanında haksız rekabetin uygulanmasını gerektirir herhangi bir kanun hükmü olmadığından, özel kanunla birlikte eş zamanlı olarak haksız rekabet hükümlerinin de uygulanmasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

9.Hal böyle olunca, Dairemizin daha önceki bazı kararlarında da benimsediği üzere (Yargıtay 11.HD 14.03.2022 gün ve 2019/5189-1852 sayılı, yine 22.04.2021 gün ve 2021/89-3054 sayılı kararları) somut olay bakımından 6769 sayılı SMK ile haksız rekabet hükümlerinin birlikte uygulanmasını gerektiren kümülatif korumanın uygulama alanı kalmadığı gözetilerek davacının, davalı tarafın marka tecavüzü oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğu yönündeki talebi bakımından ret kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiş ise de davalı tarafın markaya tecavüz eylemleri dışında, kendi internet adresinde davacı hakkında "bizim eski modelleri kopyalayan...", "Çin'de yaptırdığı fason ürünler...", "uydur kıydır kopyalayan, her işi yapmaya çalışan panççı" gibi ifadeler kullanması nedeniyle söz konusu ifadelerin 6102 sayılı TTK'nın 55/1-a/2 anlamında haksız rekabet oluşturduğu ve buna dayalı olarak da hüküm kurulduğu gözetildiğinde gerekçedeki anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 370/4 hükmü uyarınca gerekçe yönünden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2. sayfasında "haksız rekabet iddiaları yönünden yapılan değerlendirmede" ibaresi ile başlayan paragrafında ve 4. sayfasında "....davalının marka tecavüzü oluşturan eylemlerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğu...." ibaresinin gerekçeden çıkartılmak suretiyle Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/4 hükmü uyarınca gerekçe yönünden düzeltilerek ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine, 16.01.2025 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurularının Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olması nedeniyle onanması gerektiğinden Sayın Çoğunluğun gerekçe yönünden düzeltilerek onama görüşüne katılmıyoruz.