"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01/10/2020 tarih 2020/42 Esas 2020/867 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; 10/01/2022 Pazartesi günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar Avukat Lütfü Aydoğmuş geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, 1990 yılında ölen mirasbırakan kayınvalidesi ...’in maliki olduğu 110 ada 30 parsel sayılı taşınmazı, mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 18/01/1971 tarihinde davalıların mirasbırakanı olan oğlu ...’e satış yoluyla temlik ettiğini, dava konusu taşınmazın bilahare 291 ada 30 parsel numarasını aldığını ve ifrazla 291 ada 73-74 parsellere gittiğini, mirasbırakanın, çocuk sahibi oğlu ...’i kayırdığını, çocuğu bulunmayan oğlu ...’ın ise mirastan pay almasını istemediğini ileri sürerek çekişme konusu 291 ada 73 ve 74 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, taşınmazın kadastro yoluyla mirasbırakanları ... adına tescil edildiğini, aradan geçen süre nazara alınınca davanın iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, kök mirasbırakanın satış ihtiyacı içinde olduğunu, davacının mirasbırakanı ...’ın herhangi bir dava açmayarak işleme geçerlilik tanıdığını, kök mirasbırakanın bir adet elma bahçesini de oğlu ...’a temlik ettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, iddianın ispatlanamadığı ve uzun süre sonra açılan davanın dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Kök mirasbırakanın oğlu ...’ın çocuğu olmadığı için mirasın gelini olan davacıya kalmaması amacıyla dava konusu taşınmazın mirasbırakan tarafından oğlu ...’e satış gösterilmek suretiyle devredildiğini, mirasbırakanın, oğlu ...’dan mal kaçırdığını, torun veren oğulun, vermeyen oğula tercih edildiğini, gerçek bir satış olmadığını, mirasbırakanın varlıklı birisi olup satışa ihtiyacı olmadığını, oğul ...’in alım gücü bulunmadığını, asıl amacın bağışlama olduğunu, davanın dürüstlük kuralına aykırı bulunarak reddinin doğru olmadığını, muris muvazaasına dayalı davalarda zamanaşımı söz konusu olmadığını, tanık beyanlarıyla muvazaanın ispatlandığını, bedeller arasında fark bulunduğunu, tanık beyanları ile karinelerin görmezden gelindiğini, ...’ın dava açmamasının davacı ...’nin de açamayacağı sonucunu doğurmadığını, iddianın ispatlandığını, davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 01/10/2020 tarih 2020/42 Esas 2020/867 Karar sayılı kararıyla; aradan geçen süre nazara alınınca davanın dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle HMK’nin 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, uzun süre sonra dava açılmasının dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı gerekçesinin yerinde olmadığını, istinaf itirazlarının nazara alınmadığını, somut olayda torun veren oğulun, torun veremeyen oğula tercih edildiğini, mirasbırakanın varlıklı birisi olup satışa ihtiyacı bulunmadığını, satışın gerçek olmadığını, asıl amacın bağışlama olduğunu, bedeller arasında fark olduğunu, davalıların mirasbırakanı ...’in alım gücü bulunmadığını, mirasçılar arasında zamanaşımının işlemeyeceğini, istinafın ret gerekçesinin yerinde olmadığını, iddianın ispatlandığını, mirasbırakanın oğul ...’i kayırdığını, çocuğu olmayan oğul ...’a mal kalmaması için satışın yapıldığını, tanık beyanlarıyla iddianın ispatlandığını, temlikin bedelsiz olduğunu, oğul ...’ın dava açmamasının, davacının dava açamayacağı sonucunu doğurmayacağını, hak arama özgürlüğü kapsamında açılan davanın dürüstlük kuralına aykırı görülmesinin doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir.
HMK’nin 190/1. maddesinde, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.”, TMK’nin 6. maddesinde, “ Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre ve özellikle mirasbırakanın, oğlu ...’e yaptığı temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu iddiasının, HMK’nin 190. ve TMK’nin 6. maddeleri uyarınca ispatlanamadığı gözetildiğinde, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 10/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.