"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli dava sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 29/01/2021 tarihli ve 2019/546 Esas ve 2021/173 Karar sayılı ilamı yasal süre içerisinde davacı ve davalı ... vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 27/01/2022 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ile temyiz edilen davalı Ankara ... ve ihbar olunan Çevre Şehircilik Müdürlüğü vekili Avukat ...... ......, davalı ... vekili Avukat ...... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde, 23521 ada 4 parsel sayılı taşınmazın paydaşı iken payının 6306 sayılı Kanun kapsamında işlem yapılarak ihale yoluyla satışa çıkarıldığını ve davalı ...'a devredildiğini, devir işleminin iptali için Ankara 17. İdare Mahkemesinin 2015/2680 Esas sayılı dosyasında dava konusu idari işlemin yürütmesinin durdurulmasına karar verildiğini, yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... cevap dilekçesinde, İdare tarafından tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığını, davacı tarafından İdare Mahkemesinde satışın iptaline ilişkin dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, davaya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı/Ankara Valiliğinin de dahil edilmesi gerektiğini, davacının riskli yapı tespitine karşı yaptığı itirazın reddedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan vekili dilekçesinde, yapılan tüm işlemlerin mevzuata uygun olarak gerçekleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, işlemlerin 6306 sayılı Yasa kapsamında mevzuata uygun çerçevede yapıldığı, kanunsuz ve hukuksuz bir işlem yapılmadığı, bu durumun Ankara Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin kesin kararı ile de sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi davacı ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı, dava dilekçesinin içeriğini yineleyerek dava konusu taşınmazın davalıya devir işleminin 6306 sayılı Kanuna aykırı olduğunu, hem maddi açıdan hem de manevi açıdan zarar gördüğünü ileri sürerek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., İlk Derece Mahkemesince nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedildiğini, aşamada harcın tamamlattırılmasını talep ettiğini, satış bedeli olan 320.850,00 TL üzerinden harcın tamamlattırılmasını ve lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilmesini istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 29/01/2021 tarihli 2019/546 Esas ve 2021/173 Karar sayılı ilamı ile; davacının kayden maliki bulunduğu çekişmeye konu taşınmazın 6306 sayılı Kanun kapsamında ihale yoluyla 15/10/2015 tarihinde davalı adına tescil edildiği, davalı adına oluşan sicil kaydının dayanağı olan idari işlemin iptali istemi ile açılan davanın yargılaması sonucunda Ankara 10. İdare Mahkemesinin 21/11/2016 tarihli, 2016/1126 Esas - 4450 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, ret kararına karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 5. İdari Dava Dairesinin 06/02/2018 tarihli 2017/1789 Esas, 2018/185 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurusunun kesin olarak esastan reddine karar verildiği, kesinleşen mahkeme ilamında 6306 sayılı Kanun ve Uygulama Yönetmeliği hükümlerine göre anlaşmaya yanaşmayan ortağın payının satış işleminde hukuka ve kanuna aykırılık söz konusu olmadığının karara bağlandığı, böylelikle tescil işleminin dayanağı olan idari işlemin kesinleşen mahkeme kararı ile ayakta olduğu, bir başka deyişle geçerliliğini koruduğu benimsenmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gibi taraflarca ihale bedelinin dava değeri olduğu konusunda bir ihtilaf bulunmadığı, harcın yargılama sırasında davalı tarafından da tamamlanması olanağı bulunduğu halde bundan imtina edilmesi karşısında yargılama sırasında harçlandırılan değer üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle, işlemlerin 6306 sayılı Kanuna ve mevzuata aykırı olarak yapıldığını, 6306 sayılı Kanun ve yönetmelikte taahhüt uygulaması olmadığını, taahhüt olmasaydı taşınmazının satışının yapılmayacağını, eğer paydaşlardan ... ... ...'e ait yapı usulsüz olarak yıkılmasaydı, maliki olduğu payın da satışının yapılmayacağını, ... ...'in davasında müdahil olduğunu, önce birleştirilen sonra tefrik edilen ... ...'in davası ile eldeki davanın birleştirilmesi gerektiğini, yapılan tüm işlemlerin açıkça kanuna ve mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle, davanın reddine karar verilmesinin doğru olduğunu ancak cevap dilekçesinde harcın tamamlattırılmasını talep ettiklerini, mahkemenin de 07.02.2017 tarihli celsenin 2 nolu ara kararı ile "davacı vekiline eksik harcın 320.580,00 TL üzerinden tamamlanmasına, davacı vekiline bu konuda 2 hafta süre verilmesine, " karar verildiği, davacının harcı tamamlamamasına rağmen yargılamaya devam olunduğunu, bu hususu istinaf ettiklerini ancak Bölge Adliye Mahkemesinin harcın yargılama sırasında davalı tarafından da tamamlanması olanağı bulunduğu halde bundan imtina edilmesi karşısında yargılama sırasında harçlandırılan değer üzerinden davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmiş olmasının doğru olduğunu belirttiğini, eksik harç ikmal edilmeden müteakip yargılama işlemlerine devam edilerek dosyanın esasının sonuçlandırılmasının Yasa'nın emredici hükümlerine aykırı olduğunu, dava değerinin 10.000 TL olduğu ve dava değerinin bu şekilde kabulü halinde temyiz yolunun kapalı olduğunu, harç talepleri kabul edilmezse kararın değer itibariyle kesin kabul edilmesini istediklerini, dava değerinin tapuda yapılan satış bedeli olan 320.850 TL olduğunu ve bu değer üzerinden harca hükmedilmesi gerektiğini, davalı taraf olarak dava değerini yükseltme zaruretinin taraf olarak davalının yükümlülüğünde olmadığını, nispi olması gerekirken maktu vekalet ücretine ve harca hükmedilmesi nedeniyle kararın bu kısmının düzeltilerek onanmasına, aksi kanaat halinde hükmün bu kısmı bakımından bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022. maddesinin 1. fıkrasında “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3.2.2. TMK’nın 1023 üncü maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/1. maddesinde; “ Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.” 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.” 1024/3. maddesinde; “Böyle bir tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3.2.3. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun'un 6 ncı maddesi ile uygulama işlemlerinin nasıl yapılacağı ve 6306 sayılı Kanun'un Uygulama Yönetmeliğin 15. maddesi ile riskli yapıların bulunduğu parsellerde, riskli alanlarda ve rezerv yapı alanlarında yapılacak uygulamalar düzenlenmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yukarıda (V.3.2.) numaralı paragrafta açıklanan yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre (IV.3.) numaralı paragrafta belirtilen şekilde kararın verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacının ve davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalılar vekilleri için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40’ar TL bakiye onama harcının davacıdan ve davalı ...’den alınmasına, 27/01/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.