"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davası sonunda Tosya Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02/05/2019 tarih 2017/234 Esas, 2019/165 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... temsilcisi, kadastro tespiti ile davalı adına kayıtlı 110 ada 13 parsel sayılı taşınmazın bir bölümünün kadimden beri köylünün ortak kullanımındaki köy meydanı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile yaklaşık 100 m2’lik kısmının davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, mirasbırakan babası Osman Zengin’in 20 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız zilyetliğinde olan çekişmeye konu taşınmazı kardeşlerinin de muvafakatiyle 10.09.1984 tarihli “gayrimenkul satış ve zilyetlik devir teslim senedi” ile satın aldığını, komşu parsel maliki tarafından açılan davada mahkemenin 2012/43 Esas sayılı dosyasında da taşınmazın kendisine ait olduğunun anlaşıldığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, kadastro çalışmalarının yapıldığı tarihle dava tarihi arasında 3 yıldan fazla süre geçtiği, davanın makul süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 22/06/2017 tarihli ve 2015/10336 E., 2017/4963 K. sayılı kararıyla; “...verilen karar usul ve Yasa’ya uygun bulunmamaktadır. Hakkında tutanak düzenlenen taşınmazlarla ilgili, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmüne yer verilmiştir. Bunun dışında mevzuatta dava açma hakkını sınırlayan herhangi bir süre söz konusu değildir. Kaldı ki hakkında tutanak düzenlenmeyen tespit harici yerlerde dahi Yasalarda dava açma hakkını kısıtlayan bir süre bulunmamaktadır. Somut olayda, dava konusu 110 ada 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağının kesinleştiği 20.01.2009 tarihi ile dava tarihi arasında Yasa’da öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre dolmamıştır. Bu durumda mahkemece işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken makul sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 02/05/2019 tarihli ve 2017/234 E., 2019/165 K. sayılı kararıyla; bilirkişi raporu, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarından taşınmazın eskiden beri köylünün ortak kullanımında olan yerlerden olduğu ve satış senedi kapsamında kalmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tapu kaydının iptaline, 18.03.2019 havale tarihli fen bilirkişi raporunun ekinde yer alan krokide (A) harfi ile kırmızı renkte gösterilen 105,74 m2'lik kısmın yol olarak terkinine karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili, kadastro tespitinin doğru ve dayanağı senede uygun olduğunu, kadastro çalışmalarından dava tarihine kadar 5 yılı aşkın süre içerisinde taşınmazın köy meydanı olduğuna ilişkin iddia ve itiraz bulunmamasına rağmen davalı ile arasında husumet bulunan bir kısım köy sakinlerinin yanlış yönlendirmesi sonucunda köy muhtarı tarafından taşınmazın davalıdan cebren alınmaya çalışıldığını, bu nedenle davalının köy muhtarı ve diğer sorumlular hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, akabinde haksız ve mesnetsiz olarak eldeki davanın açıldığını, kadastro tutanak bilirkişileri dinlenmeden ve beyanları nazara alınmadan eksik inceleme ile yetersiz gerekçelerle karar verildiğini, aynı köyden seçilen ve yapılan ilk keşifte dinlenen mahalli bilirkişiler ile davacı tanıklarının yanlı beyanlarının mahkemece karar tesisinde nazara alındığını, davalının taşınmazı kadastro ile tespiti yapılan mevcut sınırları doğrultusunda uzun yıllardır nizasız ve fasılasız kullandığını, davacının iddialarını usulünce kanıtlayamadığını, bilirkişi raporlarına yaptıkları itirazın mahkemece dikkate alınmadığını, davalının evinin kapısının köy meydanına açıldığına, evin önünde hiç boşluk bulunmadığına ilişkin iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, köyde her evin önündeki boşluk kısmın anılan eve ait olup evin bahçesi konumunda bulunduğunu, davacı tarafından dava konusu edilen kısmın davacı adına tescili talep edilmesine rağmen mahkemece yol olarak terkinine yönelik olarak verilmiş kararın taleple bağlılık ilkesi ile örtüşmediğini belirtip hükmün bozulmasını istemiştir.
6. Gerekçe
6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
6.2.1. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:...yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir....”
6.2.2. 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 999. maddesi, “Özel mülkiyete tâbi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir aynî hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tâbi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır."
6.2.3. 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi, “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Kararın (IV/2.) paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak verilen (IV/3.) paragraftaki yerel mahkeme kararının gerekçesinde belirtilen yasal ve hukuksal gerekçeye göre, yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 176,93 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.