"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasında bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Asıl davada, davacı Hazine vekili Sakarya ili, Kocaali ilçesi, Açmabaşı köyünde 2005 yılında yapılan kadastro çalışmalarında hazine adına kayıtlı Haziran 1938 tarih 20 sırada kayıtlı 24.200.00 m² miktarlı tapu kaydının uygulanmadığını, bu tapu kaydının Milli Emlak Servisince ... adına kayıtlı 106 ada 20 parsel ile ... adına kayıtlı 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığının tespit edildiğini, birleştirilen dosyada, davacı Hazine vekili, aynı köy çalışma alanında bulunan kadastro çalışmalarında Hazine adına kayıtlı Haziran 1938 tarih 42 sırada kayıtlı 9.000,00 m2 miktarlı tapu kaydının uygulanmadığını, bu tapu kaydının Milli Emlak Servisince ... adına kayıtlı 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın içerisinde kaldığının tespit edildiğini, dava konusu taşınmazların, mütegayyip eşhastan ve ermeni milletinden metruken Hazineye intikal eden ve bu sebeple Hazine adına tapu oluşturulan yerlerden olup, kazandırıcı zamanaaşımı zilyetliği nedeni ile şahıslara tescil edilmesinin mümkün ve yasal olmadığını ileri sürerek davalılar adına oluşturulan tapu kaydının iptalini, Hazineye ait kısmın ifrazı ile başka parsel numarası verilerek Hazine adına tescil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, yargılama sırasında dava konusu taşınmazların göç eden gayrimüslimlerden kalmadığını, Hazine ile alakasının olmadığını, imar ihya edilen yerlerden olduğunu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği şartlarının oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 10/06/2014 tarihli 2011/21 Esas 2014/296 Karar sayılı kararıyla, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 15.10.2012 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 8.997,38 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine "parsel üzerindeki fındık ağaçları ...'nın kullanımında olup halen kendisine aittir" şerhinin yazılmasına, (B) harfi ile gösterilen 20.986,37 metrekare yüzölçümündeki bölümün ... adına tapuya tesciline, 106 ada 20 parsel sayılı taşınmazın 28.06.2013 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 3.545,11 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine "parsel üzerindeki fındık ağaçları ...'nın kullanımında olup halen kendisine aittir" şerhinin yazılmasına, (B) harfi ile gösterilen 11.614,69 metrekare yüzölçümündeki bölümün ... adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili ve davalılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2.Bozma İlamı
Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2016/17629 E., 2017/361 K. sayılı ilamı ile; Mahkeme hükmü onanmış, Yargıtay onama ilamına karşı bu kez davalılar vekilince karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.
Yargıtay 16. (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 2018/5156 E., 2019/1276 K. sayılı karar düzeltme ilamıyla; "Dava konusu 106 ada 20 parsel sayılı taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümüne ilişkin hükme yöneltilen ve dosya içeriğine ve Mahkeme kararında belirtilip, Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin reddine,
Çekişmeli 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 15.10.2012 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 8.997,38 metrekare yüzölçümündeki bölümüne ilişkin hükmün onanmasına ilişkin ilama yönelik karar düzeltme istemine gelince; Mahkemece, çekişmeli 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazın, davacı Hazine’nin dayandığı Haziran 1938 tarih ve 42 sıra numaralı tarihli tapu kaydı kapsamında kaldığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulduğu Ancak, Hazinenin tutunduğu ve Mahkemece çekişmeli taşınmaza uyduğu kabul edilen 01.06.1938 tarih ve 42 sıra numaralı 9000 metrekare yüzölçümündeki tapu kaydının hudutları; şarken dere, garben ... oğlu ...; şimalen ...’e satılan fındık tarlası ve cenuben kaş okumakta olup, birleştirilen 2011/9 Esas sayılı dosyada yapılan 10.09.2012 tarihli keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar dayanak tapu kaydının çekişmeli taşınmaza uymadığını, hudutlarında yazılı olan ... isimli şahsı tanıyıp bilmediklerini, ... oğlu ...’nün de olmadığını beyan etmişlerdir. Keşif sonucu düzenlenen 15.10.2012 tarihli teknik bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmaza komşu olup yine dava konusu olan 20 nolu parselin tespit malikinin ... oğlu ... olduğu, çekişmeli taşınmazın doğusunda derenin bulunduğu, “kaş”ın ise taşınmaz içerisinde çok eğimli olan yamaç olduğu, bu nedenle tapunun çekişmeli taşınmazın raporda (A) harfi ile gösterilen 8.997,38 metrekarelik bölüme uyduğu belirtilmiş ve mahkemece de bu rapora itibar edilmiş ise de, çekişmeli taşınmazın batısında bulunan 20 nolu parsel ... oğlu ... adına tespit edilmiş olup, adı geçen ...’nün baba isminin dosya arasında bulunan nüfus kayıtlarına göre ... olduğu anlaşılmaktadır. Yargılama sürecinde ... ile ...’nin aynı kişi olduğu beyan ve iddia edilmediği gibi, tapu kaydının hudutlarında bulunan ”dere” ve “kaş” her yerde bulunabilecek hudutlar olduğundan, ayrıca tapu kaydının kuzey hududunda okunan “...” de tanınıp bilinmediğinden, anılan tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğu kabul edilemez. Hal böyle olunca çekişmeli 18 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, açıklanan nedenlerle hükmün temyizen bozulması gerektiği halde onandığı anlaşıldığından, dava konusu 106 ada 18 parsel sayılı taşınmazla ilgili karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 30.01.2017 tarihli 2016/17629-2017/361 Esas ve Karar sayılı onama ilamının 106 ada 18 parsel yönüyle ortadan kaldırılmasına ve bu parsel hakkındaki hükmün yukarıdaki gerekçelerle bozulmasına" karar verilmiştir.
3. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/09/2019 tarihli 2019/143 Esas 2019/444 Karar sayılı kararıyla; Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla hükmün bozma kapsamı dışında kalan yönlerin usulen kesinleşmiş ve bu yönlerin taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturduğu ancak Yerel Mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukuki geçerliliğini yitirip, bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde olmadığından bozma kararından sonra Mahkemece kurulacak yeni hükmün HMK'nın 297. maddesine uygun olarak Mahkemece hüküm fıkrasında yer alan ve bozmaya konu yapılmayan bölüm yönüyle de ilk hükümdeki gibi karar verilmesi gerektiği 106 ada 20 parsel sayılı taşınmaz yönünden, söz konusu taşınmazın davacının eski tarihli dayanak tapu kaydının kapsamında kaldığının tespit edildiği ve kadastro çalışmaları sırasında Hazineye ait eski tarihli tapu kaydının uygulanmayarak şahıslar adına tescil gördüğü ancak tapuda kayıtlı emvali metrukenin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığının anlaşıldığı, bozmaya konu yapılmayan bu parsel yönünden ilk hükümdeki gibi karar verilmesi gerektiği, bozmaya konu olan 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise Hazinenin dayandığı tapu kaydının, çekişmeli taşınmaz bölümüne uyduğunun ispatlanamadığı bu sebeple davanın reddine karar verilmesi ile eksik harç ikmal edilmediğinden davalılar vekiline birleştirilen ve asıl dava dosyasının dava değeri üzerinden vekalet ücreti verilmesi gerektiği gerekçesiyle, birleştirilen 2011/9 Esas sayılı davanın reddine, 2019/143 Esas sayılı dosya yönünden, davalı ... yönünden açılan davanın reddine, davalı ... yönünden açılan davanın kabulüne 106 ada 20 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olan mevcut tapu kaydının iptal edilerek, 106 adanın son parsel numarasından sonraki parsel numaraları verilmek suretiyle 28/06/2013 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide "A" harfi ile gösterilen 3.545,11 m² yüz ölçümlü bölümün "fındık bahçesi" vasfı ile davacı Hazine adına tesciline tapu kaydının beyanlar hanesine "parsel üzerindeki fındık ağaçlarının 1936 doğumlu ... oğlu ...'nın kullanımında olup halen kendisine aittir" şerhinin yazılmasına "B" harfi ile gösterilen 11.614,69 m² yüz ölçümlü bölümün davalı tapu maliki ... adına tesciline karar verilmiştir.
4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
5.Temyiz Nedenleri
Davacı Hazine, Mahkemece, 106 ada 18 parsel hakkında karar düzeltme kararı uyarınca sınırlar uyuşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini ancak fen bilirkişi raporuna göre tapu kaydının uyduğunun ispatlandığını, tespit bilirkişilerinin tutanaktaki beyanları ile yargılama sırasındaki beyanları arasında çelişki bulunmasına rağmen bu çelişkinin giderilmediğini belirterek eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak verilen ret kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davalı ... yönünden sadece vekalet ücretine yönelik temyiz taleplerinin bulunduğunu, vekalet ücretinin ret edilen 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaz için maktu olarak hesaplandığını oysaki davanın tapu iptali ve tescil davası olup taşınmazın değerinin bilirkişilerce tespit edildiğini bu sebeple lehlerine nispi vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini, davalı ... yönünden, 106 ada 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında önceki kararın tekrar yazıldığını ancak Yerel Mahkeme kararlarının gerekçelerinin farklı olması nedeniyle davalının hak kaybına uğramaması nedeniyle temyiz yoluna başvurduklarını, Mahkemece tapuda kayıtlı taşınmazın zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığının belirtildiğini ancak davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının idari yoldan oluştuğunu, Ermenilerden Hazineye intikal eden bir kayıt olmadığını belirterek kabul kararının bozulmasını istemiştir.
6.Gerekçe
6.1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi tapu kaydına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
6.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 13. maddesi,
Tapuda kayıtlı taşınmaz mal:
A) Kayıt sahibi veya mirasçıları zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi adına,
b) Kayıt sahibi ölmüş ise mirasçıları adına,
c) Mirasçılar tayin olunamazsa, ölü olduğu yazılmak suretiyle kayıt sahibi adına,
B) Kayıt sahibi veya mirasçılarından başkası zilyet bulunuyorsa;
a) Kayıt sahibi veya mirasçılarının kadastro teknisyeni huzurunda muvafakatları halinde zilyet adına,
b) Zilyet, taşınmaz malı, kayıt malikinden veya mirasçılarından veya mümessillerinden tapu dışı bir yolla iktisap ettiğini, onların beyanı veya herhangi bir belge ile veya bilirkişi veyahut tanık sözleriyle ispat ettiği ve ayrıca en az on yıl müddetle çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla zilyet bulunduğu takdirde zilyet adına,
c) (Değişik: 3/5/2012-6302/4 md.) Kayıt sahibinin yirmi yıl önce gaipliğine hüküm verilmiş veya tapu sicilinden malikin kim olduğu anlaşılamamış ise çekişmesiz ve aralıksız yirmi yıl müddetle ve malik sıfatıyla zilyet bulunan kimse adına tespit olunur.
Noter tarafından tespit ve tevsik edilen muvafakat beyanı veya düzenlenen satış vaadi senedi teknisyen huzurunda yapılmış muvafakat sayılır." hükümlerini içermektedir.
6.3. Değerlendirme
Davacı Hazine vekilinin 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen ret kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın (IV/2.) no.lu paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan karar düzeltme kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalılar vekilinin 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaz hakkından kurulan vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; tapu iptali ve tescil davalarında vekalet ücretinin dava konusu edilen taşınmazın değeri üzerinden nispi olarak belirlenmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı Hazinenin tapu iptali ve tescil istemiyle açtığı dava reddedilmiştir. O halde, davacı Hazinenin 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu da gözetilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalı yararına bilirkişi raporunda belirlenen dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücreti tayin edilmesi isabetsiz olmuştur. Ne var ki, anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu kısmının düzeltilerek onanması gerekir.
Davalılar vekilinin 106 ada 20 parsel sayılı taşınmaz hakkında verilen kısmen kabul kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; bu parsel hakkında mahkemenin önceki tarihli davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmü, davalının ve davacı Hazinenin temyizi üzerine Yargıtay tarafından onanıp ve davalının karar düzeltme isteği de reddedilerek kesinleştiğinden davalının, aynı yönde kurulan hükmü temyiz etme hakkı bulunmamaktadır.
V. SONUÇ
1-Dosya içeriğine ve Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaza yönelik davacı Hazine vekilinin esasa yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile bu parsel hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanun'un değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalı ... vekilinin 106 ada 18 parsel sayılı taşınmaz hakkında kurulan vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile, hüküm kısmının 6. ve 7. fıkrasında yazılı “2.725,00” rakamının hüküm kısmından çıkarılarak yerine “karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 8.867.93 TL nispi” ifadesinin yazılmasına, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3- Davalı ... vekilinin 106 ada 20 parsel hakkındaki hükme yönelik temyiz inceleme isteminin bu parsel hakkında kurulan hükmün önceden kesinleşmiş olması nedeniyle REDDİNE, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.