"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine ilişkin karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekilinin 23/01/2015 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Kaynarca ilçesi Kertil Mahallesi 102 ada 100 parsel, 104 ada 115 parsel, 112 ada 75 parsel sayılı taşınmazların davalılardan ... adına kayıtlı olduğunu, Gaziler Mahallesi 101 ada 68 parsel, 101 ada 70 parsel, 201 ada 207 parsel, Kertil Mahallesi 115 ada 332 parsel, 115 ada 332 parsel, 115 ada 334 parsel, 141 ada 100 parsel, 141 ada 133 parsel, 141 ada 32 parsel, 141 ada 43 parsel, 141 ada 144 parsel, 136 ada 2 parsel, 117 ada 8 parsel sayılı taşınmazların davalı ... adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, taşınmazların edinme sebebinin tesis kadastrosu olduğunu, dava konusu taşınmazların gerçekte müvekkili ...'ın miras bırakanları ... ile ...mülkiyetinde olduğunu, vefat tarihinden kadastro tespitinin yapıldığı 13/12/2004 tarihine dek miras bırakanları çocukları arasında yapılmış bir miras paylaşımı bulunmadığını, kadastro tutanağına dayanak oluşturulan 10/05/2004 tarihli satış senedinin müvekkili davacı ...'ın bilgisinin dışında olduğunu, satış senedindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını, satış senedinin esas yönüyle sakat olduğunu, 10/05/2004 tarihli satış senedinde tanık sıfatıyla ismine yer verilen ...'un senette imzasının bulunmadığını, müvekkilinin imzasının taklit olarak sahte olarak gerçekleştirildiğini belirterek dava konusu taşınmazların tapularının iptali ile müvekkilinin miras payı oranında adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.SAVUNMA
Davalılar vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taşınmaz üzerinde yapılan kadastro tespitinin 13/12/2004 tarihi olduğunu, bu süreyi takip eden bir aylık süre içinde davacı tarafından kadastro tespitine itiraz edilmediğini ve tespitlerin 13/01/2005 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle hak düşürücü süre yönünden davanın reddolunması gerektiğini, davacı tarafın bizzat kendi özgür iradesi ile kök muristen intikalen gelen taşınmazlardaki paylarını 10/05/2014 tarihinde usulüne uygun olarak düzenlenen iki adet gayrimenkul zilyetliğin devri hisse satış senedi ile müvekkillerine devrettiğini, davacının hakkını günün piyasa rayiç değerlerinin üzerinde devrettiğini, ödemelerin tamamının davalı müvekkillerince davacı tarafın ikamet adresine götürülerek ikametinde elden ödendiğini, senetteki imzanın davacının bizzat kendisine ait olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 30/06/2016 tarihli ve 2015/67 E., 2016/139 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın Kaynarca İlçesi Kertil Mahallesi 102 ada 100 parsel, 104 ada 115 parsel, 112 ada 75 parsel sayılı taşınmazların davalılardan ... adına kayıtlı olduğunu, Gaziler Mahallesi 101 ada 68 parsel, 101 ada 70 parsel, 201 ada 207 parsel, Kertil Mahallesi 115 ada 332 parsel, 115 ada 332 parsel, 115 ada 334 parsel, 141 ada 100 parsel, 141 ada 133 parsel, 141 ada 32 parsel, 141 ada 43 parsel, 141 ada 144 parsel, 136 ada 2 parsel, 117 ada 8 parsel sayılı taşınmazların davacı ...'ın miras bırakanları ...,...,den kaldığını ve Kadastro tespiti sırasında davalılar ... ve ... adlarına tescil edildiğini belirterek dava açtıkları, davacı tarafın dava konusu yaptığı kendisine ait hisselerini dosyamız kapsamında bulunan 10/05/2004 tarihli ve 12/05/2005 tarihli gayrimenkul hisse senedi ile davalılara devrettiği ve davalıların satış bedelini tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzere davacı tarafa ödedikleri, bu durumda davacı tarafın tapu iptal ve tescil davası açamayacağı anlaşılmakla Kaynarca ilçesi Gaziler Mahallesi 101 ada 68 parsel, 101 ada 70 parsel, 201 ada 207 parsel, Kertil Mahallesi 115 ada 332 parsel, 115 ada 332 parsel, 115 ada 334 parsel, 141 ada 100 parsel, 141 ada 133 parsel, 141 ada 32 parsel, 141 ada 43 parsel, 141 ada 144 parsel, 136 ada 2 parsel, 117 ada 8 parsel sayılı taşınmazlar bakımından açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde, davacıya bedellerin ödendiğine ilişkin beyanların sabit olmadığını, 10.05.2004 tarihli satış sözleşmesinin davacı tarafından imzalanmadığını, davacının okuma yazmasının olmadığını, satış senedinin geçersiz bir belge olduğunu, ayrıca sözleşmenin tanıkların huzurunda imzalanmadığını öne sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, zilyetliği devir sözleşmesinin geçersizliğine dayalı açılan tapu iptali ve tescili isteğinden ibarettir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
3.2.2. 6100 sayılı HMK’nın 209 maddesinde “1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.”
3.2.3. 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde “1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Çekişmeli taşınmaz irsen intikal, harici satım ile 115 ada 332 parsel 141 ada 100, 133, 32, 43, 144 parsel, 117 ada 8 parsel,136 ada 2 parsel, 101 ada 207, 68, 70 parsel sayılı taşınmazlar ... adına, 102 ada 100,104 ada 115, 112 ada 75 parsel sayılı taşınmazlar ise ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.3.2. Mahkemece davacının kendisine ait hisselerini dosya kapsamında bulunan 10/05/2004 tarihli ve 12/01/2005 tarihli senetler ile davalılara devrettiği ve davalıların satış bedelini davacı tarafa ödediklerinin tanık beyanlarıyla sabit olduğu, bu durumda davacı tarafın tapu iptal ve tescil davası açamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
3.3.3. Somut olayda davacı 10/05/2004 ile 12/01/2005 tarihli zilyetliği devir senetlerinin geçersizliğine ve imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmekte olup, mahkemece HMK’nın 209 ve 211 maddeleri gereğince usulünce bir inceleme yapılmadığı anlaşılmıştır. Ne var ki davacının 12.02.2016 tarihli beyan dilekçesinde okuma-yazma bilmediğini, imza atamadığını beyan ettiğine göre istiktab için davetiye çıkarılmasına gerek bulunmasa da, bu husus davacının başka yerlere imza atamayacağı anlamına gelmemektedir.
3.3.4. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için HMK’nın 211/1-b maddesinde belirtildiği şekilde davacının uygulamaya elverişli imza örnekleri temin edilmek suretiyle, 10/05/2004 tarihli ve 12/05/2005 tarihli belgelerdeki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınarak saptanması, imzanın davacıya ait olduğunun belirlenmesi durumunda iradeyi bozucu bir nedenle elde edilip edilmediğinin de soruşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ
1-Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.