"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen kabul kararının (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince onanmasından sonra, davacıların tavzih talebinin kabulüne ilişkin verilen ek karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, 1168 ve 1204 parsel sayılı taşınmazların bir kısmı hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle, 12.02.2014 tarihinde dava açmışlardır.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.10.2015 tarihli ve 2014/54 Esas - 2015/371 Karar sayılı kararıyla davanın kabulüne, 1168 parselde kayıtlı taşınmazın davalı Hazineye ait tapu kaydının iptali ile payları da gösterilmek suretiyle ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., Mehmet Topçu, ..., ... ve ... adlarına; hisseli olarak tapuya kayıt ve tesciline; 1204 sayılı parselin de davalı Hazineye ait tapu kaydının iptali ile taşınmazın 16143/816057 payının ... adına, 799914/816057 payının ise Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Onama Kararı
(Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince “hükmün usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Onama Sonrası Tavzih Talebi
Davacılar tavzih dilekçesinde; Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/54 Esas ve 2015/371 Karar sayılı kararının tapuda infazı sırasında; Fethiye 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/276 Esas ve 2014/394 Karar sayılı kararı ile 1204 sayılı taşınmazda 3145/16320 hissenin iptali ile ... ... adına tesciline karar verildiğini, hükmün 18.01.2018 tarihinde kesinleştiğini ve Tapu Müdürlüğünün 25.01.2018 tarihli ve 1170 yevmiye numarası ile işlem yapıldığını ve ... adına 155/192 hisse kaldığını öğrendiklerini, 1204 parsel no.lu taşımaza ilişkin 31.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen pay/payda oranlarının Tapu Müdürlüğüne bildirilerek, infazın bu oranlar üzerinden gerçekleştirilmesini, aksi kanaat halinde talebe konu taşınmaz yönünden yeniden bilirkişi raporu aldırılmaksızın 31.10.2019 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda tavzih kararı verilmesini ve hükmün infaza elverişli hale getirilmesini talep etmişlerdir.
4. Tavzih Talebi Üzerine Mahkemece Verilen Ek Karar
Mahkemece 07/07/2020 tarihli ve 2014/54 Esas, 2015/371 Karar sayılı ek karar ile tavzih talebinin kabulüne, 31.10.2019 havale tarihli teknik bilirkişi raporunda belirtilen paylar doğrultusunda; çekişmeli 1024 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı ... adına 3798/192000 pay ve davalı Hazine adına 151202/192000 pay oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
5. Mahkemece Verilen Ek Karara Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Davalı Hazine vekili ek karara ilişkin temyiz yoluna başvurmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili, Mahkemece verilen tavzih kararı ile Hazine adına olan tapu kaydındaki yüzölçümün 31.11 metrekare azaldığını ve böylece Hazine aleyhine durum yaratıldığını belirterek, tavzih kararının bozulmasını talep etmiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tavzih istemine istemine ilişkindir.
7.2 İlgili Hukuk
Hükmün tavzihi HMK’nın 305. maddesinde;
“(1) Hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut birbirine aykırı fıkralar içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir.
(2) Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” şeklinde düzenlemiştir.
7.3. Değerlendirme
7.3.1. Hâkim karar verdikten sonra kanun yollarına başvurulup bozulmadığı sürece kendiliğinden kararını değiştiremez. Bu kural, ilk derece mahkemeleri kadar üst derece mahkemeleri için de geçerlidir. Ancak bazı hâllerde hüküm açık olmayabilir, hükmün uygulanması aşamasında tereddütler ortaya çıkabilir ya da birbirine aykırı fıkralar içerebilir. İşte Kanun, açık olmayan, uygulama aşamasında tereddüt yaratan ya da çelişkili olan hükmün açıklanması, tereddüt ve çelişkilerin giderilmesi için "hükümlerin tavzihi" müessesini düzenlemiştir. Kesin hüküm ilkesi, mahkemenin verdiği karara geri dönüp değiştirmesine engeldir. Fakat, bir hükmün anlamının açık olmaması ya da çelişkili hüküm sonuçları içermesi nedeniyle hükmün gerçek anlamının saptanmasında güçlük çekildiği takdirde, tarafların hükmü veren mahkemeye başvurarak hükmün açıklığa kavuşturulmasını isteyebilecekleri genellikle kabul edilmektedir. Böylece, mahkeme verdiği hükmün gerçek anlamını ortaya koymaktan başka bir şey yapmayacağından, bundan kesin hükmün zarar görmesi söz konusu olmayacaktır. Genel ilkelerden çıkarılması mümkün olan bu tavzih olanağını HMK açık bir biçimde düzenlemiştir. HMK m. 305/1'e göre, hüküm yeterince açık değilse ya da icrasında kuşku uyandırıyor veya birbirine aykırı hüküm sonuçları içeriyorsa, icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını ya da duraksama veya aykırılığın giderilmesini isteyebilir (..........: Medenî Usûl Hukuku Dersleri, İstanbul 2020, s.784).
7.3.2. Hükmün tavzihi, kararı veren mahkemeden talep edilir; bu kapsamda hüküm ilk derece mahkemesince verilmiş ise ilk derece mahkemesinden; bölge adliye mahkemesi ya da Yargıtay tarafından verilmiş ise bu mahkemelerden hükmün tavzihi (açıklanması) talep edilir. Tavzih bir kanun yolu değildir. Zira tavzih hükmün kesinleşmesini önlemediği gibi, tavzih talebi bir üst mahkeme tarafından değil bizzat hükmü veren mahkemece incelenir. Öte yandan belirtmek gerekir ki, tavzih talebinde bulunmak için belli bir süre öngörülmemiştir. HMK’nın 305. maddesinin birinci fıkrasında belirtildiği üzere “hükmün icrası tamamlanıncaya kadar” hükmün tavzihini istemek mümkündür. Tavzih kural olarak sadece hüküm fıkrası hakkında olur; hükmün gerekçesinin açıklanması için, tavzih yoluna başvurulamaz. Ancak hüküm fıkrası ile gerekçe arasında bir çelişme (tenakuz) varsa, bu çelişkinin giderilmesi için tavzih yoluna başvurulabilir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, C. III, s. 5275).
7.3.3. Tavzih talebi haklı ise, mahkeme hükmündeki bu kapalılık, açık olmayan hâl, tereddüt ya da çelişkiyi ortadan kaldırır. Ancak, tavzihle hükümde belirtilen haklar ve borçlar sınırlandırılamayacağı gibi genişletilemez ve değiştirilemez (m. 305/2). Bu çerçevede hükmün tavzihine karar veren mahkeme, daha önce unuttuğu bir hususu hükme ekleyemez ya da hükmünü düzeltemez. Zira tavzihin amacı, hükümdeki hatanın düzeltilmesi ya da eksik kalan, unutulan talepler hakkında karar verilmesi değildir (Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2005).
7.3.4. Hemen belirtmek gerekir ki, tavzih kararı nihâi bir karar olduğundan kanun yollarına başvurulması mümkündür.
7.3.5. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tavzih ve temyize konu olan 1204 parsel sayılı taşınmazın evvelinde 1167 parsel sayılı taşınmaz olarak dere yatağı vasfıyla tescil harici bırakıldıktan sonra, 10.09.2002 tarihinde imar uygulaması harici kalan kısımların ifrazı sonucu 1204 parsel numarası ile Hazine adına ihdesen tescil edildiği, dava dışı ... ... tarafından Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan dava sonucunda davanın kabulü ile çekişmeli 1204 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile 3145/16320 payının davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan 13175/16320 payın ise davalı Hazine uhdesinde bırakılmasına karar verildiği, bahsi geçen dosyanın davalı Hazine tarafından yapılan temyiz isteği üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16.11.2017 tarihli kararı ile onanarak kesinleştiği; eldeki dosyada davacı ... ve arkadaşlarının 12.02.2014 tarihinde çekişmeli 1204 parseldeki Hazine adına kayıtlı 13175/16320 paya yönelik Fethiye 3. Asliye Hukuk Mahkemesine dava açtığı, bu davanın 20.10.2015 tarihinde kabul edilerek 1204 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına olan tapu kaydının iptaline ve 16143/816057 payının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, geriye kalan 799914/816057 payın ise davalı Hazine uhdesinde bırakılmasına karar verildiği anlaşılmış olup; hüküm, taşınmaz üzerindeki Hazine payının hangi oranda tesciline karar verileceği yönündeki karışıklıktan dolayı infaz edilememiş, bunun üzerine davacı vekili, hükmün infaz edilebilmesi için taşınmazın pay-payda hesabının 31.10.2019 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan paylara itibar edilmesi için tavzih talebinde bulunmuştur. Yerel Mahkemenin ek kararla bilirkişi raporunda belirlenen paylar üzerinden taşınmazın 3798/192000 payının davacı ... adına, 151202/192000 payının ise Hazine uhdesinde bırakılarak bu şekilde tapuya kayıt ve tesciline karar vererek hükmü infazı kabil hale getirdiği Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/276 Esas sayılı dosyada lehine karar verilen ve eldeki dava dosyasının tarafı olmayan ... ... lehine daha evvel tescil edilen payın 37000/192000 olduğu gözetildiğinde pay-payda denkliği sağlandığından Mahkemece verilen tavzih kararında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
V.SONUÇ
Davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan tavzih kararının ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu gereği Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.