Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4838 E. 2022/5922 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera olarak kaydedilen taşınmazın bir bölümü için tapu iptali ve tescil davası açılması üzerine, davacının zilyetlikle kazanma iddiasının dayanakları ve meranın sınırlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, davacının zilyetlikle kazanma iddiasını incelerken, taşınmazın mera niteliğinde olup olmadığı, zilyetliğin süresi ve meranın sınırlarındaki olası değişiklikler hususunda yeterli araştırma ve inceleme yapmadığı, hava fotoğrafları gibi önemli delilleri değerlendirmediği ve bilimsel verilere dayanmayan bilirkişi raporuna itibar ettiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar, süresi içinde davacı ... ile davalılar Hazine vekili ve ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ..., tapu kaydı ve iktisaba muktedir zilyetlik iddiasına dayanarak 102 ada 24 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü hakkında tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmış, ölümüyle mirasçıları davaya katılmışlardır.

II. CEVAP

Davalılar aşamalarda sundukları sözlü ve yazılı beyanlarında; çekişmeli taşınmazın umuma ait yerlerden olduğunu, özel mülkiyete konu edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece davacı tarafından tutunulan tapu kaydının çekişmeli taşınmaz bölümüne ait olduğu, öte yandan dava konusu taşınmazın orta malı mera vasfında olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın 26.05.2008 tarihli fen bilirkişisi raporunda belirtilen 8.015,28 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacılar adına tesciline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı Hazine tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 13.05.2013 tarihli 2013/3536 Esas, 2013/5366 Karar sayılı kararıyla; “ Sağlıklı sonuca ulaşabilmek için; komşu parsellerin onaylı tutanak suretleri ve dayanağı olan belgelerin tesislerinden itibaren tüm tedavülleri getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yerel bilirkişi, taraf tanıkları ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmesi, keşif sırasında öncelikle davacının dayandığı tapu kayıtları ihdasından itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesinin istenilmesi, bilirkişilerin gösteremediği sınırların tespiti için taraflara tanık dinletme imkanı sağlanması, teknik bilirkişiye yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırların haritasında işaret ettirilmesi ve uygulanan tapu kayıtlarının kapsadığı alanı gösterir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, taşınmazın tapu kaydının kapsamında kaldığı ispatlanamadığı takdirde davacı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedenine de dayandığından tespit tarihinden önceki zilyetlikle edinme zaman dilimine ait farklı zamanlarda çekilmiş en az üç stereoskopik hava fotoğrafı ile bunlardan üretilmiş memleket haritaları ve temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları getirtilip dosyasına konulması, jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve harita mühendisinden oluşacak bilirkişi kurulu aracılığıyla taşınmazların konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğrafının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin ise memleket haritası ve hava fotoğrafı ölçeğine bilgisayar ortamında (harita çizim programları kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterilmesi, hava fotoğrafları kadastro paftası ile çakıştırılıp stereoskop aletiyle incelenerek, çekişmeli taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin, arazi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılması, çekişme konusu yerin mera parselinden ayırıcı unsurları belirlenmesi, bu konuda üç kişilik ziraat bilirkişi kurulundan ayrıntılı rapor alınması, çekişmeli taşınmazın her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğraflarının çektirilmesi, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporuyla denetlenmesi, böylece taşınmazın niteliği ve iktisap evresinin bilimsel verilerle saptanması, daha sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi” gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 17.09.2019 tarihli, 2014/74 Esas, 2019/64 Karar sayılı kararıyla; davacının tutunduğu tapu kaydının dava konusu taşınmaz bölümüne ait olmadığı, ancak taşınmaz üzerinde davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle, çekişmeli 102 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 24.10.2017 havale tarihli fen raporu ekinde bulunan krokide (A) harfi ile gösterilen 7.043,18 metrekarelik bölümün tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile tarla, bağ ve bahçe vasfıyla davacı ...'un mirasçıları adına veraset ilamındaki payları oranında tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... ile davalılar Hazine vekili ve ... vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

5.1. Davacı temyiz dilekçesinde, dava açılırken çekişmeli 102 ada 24 parsel sayılı taşınmazın 8.015,28 metrekare yüz ölçümündeki bölümün mera kaydının iptali ile davacı adına tescilini talep ettiklerini ancak, Mahkemece dava konusu taşınmazın 7.043,18 metrekare yüz ölçümündeki bölümün davacı adına tesciline karar verildiğini, hal böyle iken 972,1 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz bölümü hakkında davanın reddine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.2. Davalı ... vekili, çekişmeli taşınmazın kadim mera vasfında olduğunu ve öteden beri bu amaçla kullanıldığını, davacı tarafından meraya el atıldığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

5.3. Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın mera vasfında olduğunu ve özel mülkiyete konu edilip, zilyetlikle kazanılamayacağını, kaldı ki davacı yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, bu yöndeki bilirkişi raporları ve dosyaya yansıyan delillerin yetersiz ve soyut nitelikte olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında mera vasfıyla mahsus siciline kaydedilen taşınmaz hakkında kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu iptali ve tesciline ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. TMK’nın 713/1 maddesinde, “Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.”

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, " Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir. "

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 16. maddesi, “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden:

B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüzölçümü hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır. Bu sınırlandırma tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete konu teşkil etmezler. Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir." hükümleri düzenlemiştir.

6.2.4. Mera, yaylak ve kışlaklar bir veya birden fazla köy veya kasaba halkının bağımsız olarak veya birlikte kullanmak üzere, yetkili makam tarafından tahsis edilmiş olan veya böyle bir tahsis bulunmamasına karşın kadimden beri (öncesi belli olmayan bir zamandan beri), ilgili köy veya kasabalar tarafından mera olarak kullanılagelen ve hak sahiplerinin mevcut intifa hakları dışında üzerinde fiili ve hukuki tasarruflarda bulunamadıkları arazi parçasıdır. Bir yerin mera, yaylak ve kışlak sayılabilmesi için bu amaçla bir köy veya kasabaya tahsis edilmesi, tahsis bulunmadığı takdirde, kadimden beri o yerin kullanıla gelmiş olması gerekir. Bir yere hukuken bu vasfı verebilmek için bu iki unsurdan birinin bulunması gerekir (Cin, H.:Türk Hukukunda Mera Yaylak ve Kışlaklar, 2. Bası, Ankara 1980, s. 37 vd.).Mera, yaylak ve kışlak olarak tahsis edilmiş olan veya kadimden beri kullanılagelen yerler alınıp satılamaz, üzerine bina yapılamaz, ağaç dikilerek koru, bağ ve bahçe tesis edilemez. Meraların sınırlarının daraltılıp genişletilmesi ve zamanaşımı ile özel mülkiyete geçirilmesi mümkün değildir. Bu yerlerin vasfı değiştirilemez ve ziraat arazisi hâline getirilemez.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Kadastro sonucu dava konusu Pütürge ilçesi, Bölükkaya köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 24 parsel sayılı 197.470,42 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, mera olarak sınırlandırılmış ve özel siciline kaydedilmiştir.

6.3.2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dayanağı olan tapu kaydının çekişmeli taşınmaza aidiyetinin ispat edilememiş olduğu anlaşıldığından Mahkemenin bu yöndeki gerekçesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, davacı dava dilekçesinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği hukuki nedenine de dayandığından zilyetlikle iktisap koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı hususunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olduğundan söz etmek oldukça güçtür. Şöyle ki; tahkikat aşamasında çekişmeli taşınmaz bölümünün, içinde yer aldığı mera parselinden toprak yapısı, bitki deseni, eğimi ve diğer yönleri göz önüne alınarak nasıl ayrıldığı, aralarında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı ve çekişmeli taşınmaz bölümünün sınırlarının zaman içerisinde mera yönünde genişleyip genişlemediği hususunda araştırma yapılmamış, ziraatçi bilirkişi kurulu raporunda yalnızca taşınmaz üzerinde dikili muhdesatların yaşları göz önüne alınarak sürdürülen zilyetliğin süresi üzerinde durulmuş, ne var ki kadim nitelikte meraların süresi ne olursa olsun zilyetlikle kazanılamayacağı gözetilmemiştir. Kaldı ki bu rapora taşınmazı teşhise elverişli her yönden çekilmiş fotoğraflar eklenmediğinden ve raporda yer alan tespitler bilimsel verilere dayalı olarak ortaya konulmadığından, dava konusu taşınmaz bölümünün meradan sökülerek elde edilip edilmediği, zamanla sınırında bulunan mera parseli yönünde genişleme olup olmadığı anlaşılamamış, ayrıca taşınmaz üzerindeki zilyetliğin başlangıcını ve sürdürülüş biçimini belirlemede en etkili yöntem olan hava fotoğraflarından yöntemince yararlanılmamış, bu konuda son derece soyut ve denetime elverişsiz rapora itibar edilmiş, böylelikle nizalı bölümün niteliği kesin olarak belirlenmeden hüküm kurulmuştur.

6.3.3. Doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece, öncelikle Harita Genel Müdürlüğü web sitesinin harita sorgulama sayfasına girilerek, taşınmazın bulunduğu köyü/Mahalleyi kapsayacak şekilde hangi yıllara ait hava fotoğrafı bulunduğu araştırılıp belirlenmek ve (denetimin sağlanması bakımından) ilgili sayfanın çıktısı dosya arasına alınmak suretiyle, buradan elde edilen verilere göre tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin farklı dönemlerde çekilmiş stereoskopik hava fotoğraflarının en az üç tanesi tarihleri açıkça yazılmak suretiyle Harita Genel Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulmalı, bu hava fotoğrafları kullanılarak üretilmiş memleket haritaları ile temin edilebilen en eski ve yeni tarihli uydu fotoğrafları celp edilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, taşınmazın bulunduğu köyde ve komşu köyde ikamet eden, taşınmazın bulunduğu yöreyi bilen, davada yararı bulunmayan kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile jeodezi ve fotogrametri mühendisi, fen bilirkişisi ve üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulunun katılımıyla yeniden keşif yapılmalı ve bu keşif sırasında dava konusu taşınmaz bölümünün öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığı, dava konusu taşınmaz bölümü ile komşu mera parseli arasında ayırıcı nitelikte bir unsur bulunup bulunmadığı araştırılmalı; mahkeme hakiminin, taşınmazın konumuna, niteliğine ve çevre parsellerle karşılaştırmalı olarak fiziksel özelliklerine ilişkin gözlemi keşif tutanağına aynen yansıtılmalı; yerel bilirkişi ve tanıklardan, taşınmaz bölümünün geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı, meranın bütünlüğünü bozup bozmadığı,davacıların iddia ettiği bölümün meraya doğru genişleme ile elde edilmiş olup olmadığı, taşınmazın evveliyatı itibariyle imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyaya konu edilip edilmediği ve edilmiş ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı ve üzerindeki zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların beyanları arasında doğabilecek çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı; yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı kayıtlarla denetlenmeli; ziraatçi bilirkişi kurulundan dava konusu taşınmaz bölümünün öncesinin geleneksel biçimde kullanılan kadim mera olup olmadığını, taşınmazın toprak yapısı, eğimi, bitki deseni ve diğer yönlerden mera parselinden nasıl ayrıldığını, aralarında doğal ya da yapay ayırt edici bir sınır bulunup bulunmadığını, taşınmazın meradan açılan bir yer olup olmadığını, meranın devamı niteliğinde olup olmadığını açıklayıp, tarımsal niteliğini belirten, taşınmazın değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile desteklenmiş, somut verilere dayalı, yan görünüş (kesit) krokisi ile desteklenmiş, taşınmaza komşu mera parseli ile çekişme konusu yerin toprak yapısı ve kot farkı yönünden mukayeseli olarak değerlendiren, somut verilere ve bilimsel esaslara dayanan, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiden, çekişmeli taşınmaz bölümünün kadastro paftasındaki konumunun bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılması suretiyle, hava ve uydu fotoğraflarının ait oldukları yıllara göre taşınmaz bölümünün niteliğini, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığını, imar-ihyaya konu olup olmadığını, olmuş ise imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığını ve imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığını, taşınmaz bölümünün ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığını ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğünü belirten rapor düzenlemesi ve hava fotoğrafları üzerinde çekişme konusu taşınmaz bölümü ile meranın sınırlarının işaretlenmesi istenilmeli; fen bilirkişisinden, yapılan keşfi takibe ve denetlemeye elverişli rapor ve kroki alınmalı; dava konusu taşınmazın mera olduğu sonucuna varıldığı takdirde meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuken değer taşımayacağı gözetilmeli ve bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

V. SONUÇ

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine ve ... vekillerinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harçların talep halinde temyiz eden davacı ve davalı ... Başkanlığına iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.