Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4866 E. 2022/4568 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı vekilinin, birden fazla vekili olduğu davada, vekâletnamedeki tevkil yetkisine dayanarak yetkilendirilen vekile yapılan tebligat üzerine yaptığı temyiz başvurusunun süresinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin, vekâletnamede başkasını tevkil yetkisi bulunan vekil tarafından yetkilendirilen avukata yapılan tebligatın usul ve yasaya uygun ve geçerli olduğu, dolayısıyla diğer vekil tarafından yapılan temyiz başvurusunun süresinde olmadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: HENDEK 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil ve ecrimisil istemine ilişkin açılan davadan dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece verilen kısmen kabul kararını davalı ... vekilinin istinaf etmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması ve yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli ve 2018/1222 E., 2019/280 K. sayılı ek kararı ile temyiz talebinin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verilmiş olup, iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ...; çekişmeli 102 ada 56 parsel sayılı taşınmazın murisi ...’a ait olduğunu, ancak kadastro sonucunda davalılardan ... adına tapuya kayıt ve tescil edildiğini, ardından muvazalı biçimde ... tarafından kayden diğer davalı ...’e devredildiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil ile davalılardan ecrimisilin tahsili isteğiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı ..., dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları öncesinde 3 ayrı parça halinde farklı kişilere ait olduğunu, önceki zilyetlerinden taşınmazların farklı tarihlerde köy senedi ile bizzat kendisi tarafndan satın alındığını ve kadastro çalışmalarında tek tapu olarak tescil işlemi yapıldığını, taşınmazın müşterek muristen intikal eden yerlerden olmadığını, davacının muvazaa iddiasını kesin olarak reddetmekle birlikte tenkis talebine ilişkin olarak da zamanaşımı süresinin geçtiğini bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ... taşınmazın diğer davalı ...'tan bedeli ödenmek suretiyle gerçek irade açıklamaları ile satın alındığını, dava konusu taşınmazın davacının murisinden intikal etmediğini, diğer davalı tarafından 3. şahıslardan kadastro öncesinde parası ödenmek suretiyle satın alındığını, kendisinin ise tapu siciline itibar ettiğini, tenkis talebinin zamanaşımına uğradığını, ecrimisil ödenmesinin ise söz konusu olmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Hendek Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.02.2018 tarihli ve 2017/136 E., 2018/81 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazlara ilişkin mirasçılar arasında taksim sözleşmesi veya fiili bir paylaşım yapılmadığı, taşınmazın murisin zilyetliğinde bulunduğunun kabulü gerekeceği ve yine taşınmazın kadastro tutanaklarının 1989 yılında tutulduğu, ancak muris ...'ın zilyetliğindeki yerin davalı ... tarafından kadastro tespit çalışmaları sırasında kadastro tutanaklarına beyanla kendi üzerine tespit ve tescil edildiği ve davalı damadı ...'a devredildiği, satış senetleri ile tanık beyanlarından anlaşıldığı üzere taşınmazın 9 dönümünün muris ... ile davacı ...'a ait olduğu, davalı ...'a devir işlemine ilişkin taraflar arasında para alışverişinin bulunmadığı, muris ...'ın mal satma ihtiyacı içerisinde olmadığı, tapuda görünüşte bedel gösterildiği ve yine taşınmazı ... ve ailesinin kullanmış olduğunun tanık beyanları ile anlaşıldığı, bunun da işlemin muvazaalı ve mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının objektif kanıtı niteliğinde olduğu, olayların akışı ve taraflar arasındaki akrabalık ilişkisi dolayısıyla iş bu taşınmazlara ilişkin yapılan devir işleminin muvazaa ile illetli olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle, davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüyle , 102 ada 56 parselin tapu kaydının iptali ile taşınmazın 9 dönümünün davacının murisi ...'tan intikal edecek veraset ilamındaki payı oranında tesciline, ecrimisil talebinin kabulü ile 1.855,27 TL'nin davalı ...'tan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... istinaf dilekçesinde; davacının davasını hangi talebe dayandırdığının belli olmadığını, uyuşmazlık konusunun tespit edilmesi gerektiğini, davacının davayı kadastro tespitine itiraz mı yoksa muvazaaya mı dayandırdığının anlaşılamadığını, ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığın tespit edilmediğini, davacının tespite itiraz ettiği aşamada aynı zamanda muvazaa olgusuna dayanarak dava açmasının olanaksız olduğunu, davanın kadastro tespitine itiraz davası olarak değerlendirilmesi halinde 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan dava açmasının mümkün olmadığını, taşınmazın müşterek muristen intikal ettiğine dair hiçbir beyan ve delil bulunmadığını, davacının taşınmazda evveliyatında müşterek murisin ne şekilde zilyet olduğunu, hak sahipliğini şüpheye yer vermeyecek şekilde ispat etmesi gerektiğini, Yerel Mahkemece tanık beyanlarına itibar edilmediğini, nedeninin de karar da açıklanmadığını, davacının muvazaaya dayanması halinde yine kadastro tespiti üzerinden 10 yıllık zaman geçtiğinden kadastro öncesi sebepleri dayanarak dava açılamayacağını, taşınmaz 1990-1991 yılları arasında tespit gördüğünden 10 yıllık süreden sonra kadastro öncesi sebeplere dayanılmasının mümkün olmadığını, davacının muvazaa olgusuna dayanarak tapu iptali ve tescil davasının ikame etmesi için davada menfaati olması gerektiğini, hali hazırda davacının tapu malikinin yasal mirasçısı olmadığını, tanık beyanları ile muvazaa iddiasının tamamen çürütüldüğünü, yukarıda belirttikleri nedenlerle ecrimisil taleplerinin de reddi gerektiğini bildirerek, hükmün kaldırılmasını karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 28.02.2019 tarihli ve 2018/1222 E., 2019/280 K. sayılı kararıyla; somut olayda, davacı taraf çekişmeli taşınmazın kadastro öncesinde murisine ait olduğu iddiasına dayandığına göre, tutanağın kesinleştiği 19/11/1992 tarihi ile dava tarihi olan 19/06/2015 tarihi arasında 10 yıldan fazla zaman geçtiği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle davacının tapu iptali ve tescil istemli davasının usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, öte yandan dava tarihinde taşınmaz malikinin davalı ... olduğu, ancak kayıt malikinin fuzuli şağilden ecrimisil talep edebileceği, davacının dava tarihi itibarıyle ecrimisil talebi yönünden aktif husumet ehliyetinin olmadığı hususu nazara alınmaksızın ecrimisil talebinin de kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle; kamu düzenine ilişkin aykırılık halleri bulunmadığından, istinaf nedenleriyle bağlı inceleme sonucu davalı ... vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile Hendek 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21/02/2018 tarihli ve 2017/136 Esas, 2018/81 Karar sayılı kararının ...nın 353/1-b.2. maddesi gereğince kaldırılmasına,

Davalı ... yönünden açılan davanın pasif husumet ehliyeti bulunmaması nedeniyle reddine,

Davacının davalı ... aleyhine açtığı tapu iptali ve tescil davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine, ecrimisil talebinin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı davacı vekiline 22/04/2019 tarihinde tebliğ edilmiş, karara karşı 17/07/2020 tarihinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince 17.07.2020 tarihli ek karar ile süresi içerisinde yapılmayan temyiz talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili süresi içerisinde ek karara yönelik temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davaya yetki belgesi ile dahil olup, yalnızca bir celse duruşmalara iştirak eden avukat ...’a yapılan tebligat geçerli olmadığından, ek kararın kaldırılmasını, öte yandan Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme neticesinde karar verilmiş olması nedeniyle hükmün bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, dava dilekçesindeki açıklamalar ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ve ecrimisil isteğine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11/1. maddesi; “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır…” şeklinde düzenlenmiştir.

3.3. Değerlendirme

Somut olayda davacı tarafından verilen Gebze 1. Noterliğinin 16.06.2008 tarihli, 16998 yevmiye numaralı vekaletnamesi incelendiğinde, Kocaeli Barosu avukatlarından Muzaffet Altuntaş’ın başkalarını tevkil yetkisini de içerecek biçimde davacı ... tarafından vekil tayin edildiği, davacı vekili ...’ın vekaletnamesinde yer alan başkalarını tevkil yetkisine dayanarak bila tarihli yetki belgesi ile Sakarya Barosu avukatlarından ...’ı Avukatlık Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca yetkili kıldığı, mevzu yetki belgesinin vekâletnamedeki tüm yetkileri kapsadığı, (bkz. aynı istikamette Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021/17-45 Esas, 2021/238 Karar, 2018/13-877 Esas, 2018/1755 Karar sayılı kararları) İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 28.02.2019 tarihli ve 2018/1222 E., 2019/280 K. sayılı kararının birden fazla vekili olan davacının tevkil suretiyle yetkili kılınan vekili avukat ...’a 22.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, yapılan tebligatın usulüne uygun ve geçerli olması karşısında diğer vekil tarafından ibraz edilen 17.07.2020 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olmadığı aşikardır.

Hal böyle iken, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince 17.07.2020 tarihli ek karar ile süresi içerisinde yapılmayan temyiz talebinin reddine hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin temyiz isteğinin reddi gerekmiştir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ek kararının 6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 26,30 TL bakiye onama harcının temyiz edenden alınmasına, 07/06/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.