Logo

1. Hukuk Dairesi2021/4931 E. 2022/5773 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf teşkili sağlanmadan ve 713/4.-5. maddeleri gereğince gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulması, ayrıca dava konusu taşınmaz tapuda kayıtlı olmadığından iptaline karar verilmesi doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

DAVALILAR : HAZİNE V.D.

DAVA TÜRÜ : TESCİL

Taraflar arasındaki kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın davacı adına tescili istemine ilişkin açılan davada bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

Davacı ..., Kulu ilçesi Dipdede köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında haritasında yol olarak gösterilen taşınmaz bölümü hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerlerden olduğu, bu nitelikte bir yerin ancak imar ve ihya edilerek, kanunda aranan şartlara uygun zilyetlik sürdürülmesi halinde tescil edilebileceği, bu nedenle davacı yararına mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılması gerektiği, davacının iddiasını ispat külfeti altında olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı Köy Tüzel Kişiliği temsilcisi sözlü beyanlarında; dava konusu taşınmazda davacının hayvan gübresi dökerek biriktirme işlemi yaptığını, ancak muhtar olmadan önce yurt dışında ikamet ettiğini ve 2009 yılından önceki kullanım hakkında bilgisi olmadığını ifade etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede kadastro çalışmalarının 30.01.2007 tarihinde yapıldığı, tespit işlemlerinin tamamlandığı tarih ile dava tarihi olan 29.06.2011 tarihine kadar geçen süre içinde hak arama yoluna başvurulmadığı, böylece davanın makul sürede açılmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Yukarıda belirtilen karar süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

2. Bozma Kararı

Mahkemenin yukarıdaki kararı, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 09.11.2006 tarihli ve 2013/2747 Esas, 2013/3301 Karar sayılı ilamıyla; “Kadastro öncesi nedenlere dayanarak hakkında tutanak düzenlenmeyen yerlerle ilgili açılan davalara ilişkin yasalarda süre sınırı bulunmamaktadır. Ayni haklar, yasal kısıtlama yok ise nitelikleri gereği her zaman ve herkese karşı ileri sürülebilir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık sınırlama hakkında kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlara ilişkindir. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın süresinde açıldığı kabul edilerek, işin esasına girilip iddia ve savunma doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 22.02.2019 tarihli ve 2014/80 Esas - 2019/110 Karar sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle, davacı yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 09/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda taranarak (A) ifadesi ile gösterilen 42,99 metrekare yüzölçüme sahip Kargir Garaj ve Tandırlık ve yine (B) ifadesi ile gösterilen iki yapı arasında kalan 25,57 metrekare kısmın davalı Hazine adına olan tapu kaydının iptali ile bu bölümler ifraz edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde, dava konusu taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici yerlerden olduğu "yol" vasfıyla tespit dışı bırakıldığı böyle bir yerin kadastrodan sonra sürdürülen zilyetlikle iktisap edilemeyeceği, kaldı ki davacının imar ve ihya iddiasını ispat edemediği, davacının taşınmazın ne kadar kısmına hangi şekilde zilyet olduğunun da tam olarak belirlenmediği, yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu, hava fotoğraflarından istifade edilmediği, davacının taşınmaz üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetliğinin dahi bulunmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasını talep etmiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro sırasında yol vasfıyla haritasında gösterilmek suretiyle tespit harici bırakılan çekişmeli taşınmazın davacı adına tescili isteğinden ibarettir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."

6.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi, "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."

6.2.3. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.

6.3. Değerlendirme

6.3.1. Taraf koşulu dava şartı olup yargılamanın her aşamasında re’sen tahkiki gereken unsurlardandır. Eldeki dava, TMK'nın 713/1., 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerine dayalı tapusuz taşınmazın tescili isteğine ilişkin olup, TMK'nın 713/3. maddesi uyarınca, bu nitelikteki davalarda Hazine ve ilgili Kamu Tüzel Kişiliğine husumet yöneltilmesi zorunludur. Yasal hasım konumundaki tüzel kişiler davaya dahil edilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması mümkün değildir. Somut olayda dava, Hazine ve Dipdepe köyüne husumet yöneltilerek açılmıştır. Ne var ki; karar tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Konya Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenip, köylerin tüzel kişiliği kaldırıldığından davada ilgili kamu tüzel kişisi olarak yer alması gereken Kulu Belediye Başkanlığı ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı davaya dahil edilerek yöntemince taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkilinin sağlanması dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, öncelikle davacıya Kulu Belediye Başkanlığı ile Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığını davaya dahil ederek taraf teşkilini sağlaması hususunda süre ve imkan tanınmalı; taraf koşulunun sağlanması halinde yasal hasım olan anılan davalılardan davaya karşı savunma ve delilleri sorulup saptanmalı, bildirdiği takdirde delilleri toplanmalıdır.

6.3.2. Öte yandan işin esasına yönelik olarak ise yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. 4721 sayılı TMK'nın 713/1. ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. ve 17. maddelerinde; orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tescil harici taşınmazlardan imar-ihya edilerek dava tarihine kadar 20 yıl süreyle çekişmesiz ve aralıksız olarak zilyet edilenlerin zilyetleri adına tescil edilebileceği hüküm altına alınmıştır. Terk edilmiş dere yatakları, kayalık, taşlık, yol ve yol boşluğu gibi taşınmazlar ancak imar-ihya yolu ile 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca iktisap edilebilir. Somut olayda, çekişmeli taşınmaz kadastro sırasında yol olarak tescil harici bırakıldığına göre taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin ekonomik amaca uygun biçimde yürütülmesi iktisap için zaruridir. Ne var ki Mahkemece çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliği kesin olarak belirlenmemiş, uyuşmazlığın çözümünde hava ve uydu fotoğraflarından yararlanılmamış, ziraat bilirkişi marifetiyle dava konusu taşınmazın niteliği hususunda ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış; dinlenilen yerel bilirkişi ve tanıklardan zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığını denetlemeye elverir şekilde somut ve maddi olaylara dayalı yeterli beyan alınmamış, yerel bilirkişi ve tanıkların soyut beyanları ile yetinilmiştir.

Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava ve tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ilişkin hava fotoğrafları ile yüksek çözünürlüklü uydu fotoğrafları getirtilerek dosya arasına konulmalı ve bundan sonra, ziraat mühendisi bilirkişi, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tarafların göstereceği zilyetlik tanıklarından, taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmaz üzerinde zilyetliğin bulunup bulunmadığı, varsa hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, zilyetliğin kesintiye uğrayıp uğramadığı, taşınmazın imar-ihyaya konu olup olmadığı, imar-ihya varsa tamamlanmasından sonra zilyetliğe ara verilip verilmediği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki oluşması halinde yüzleştirme yapılmak suretiyle söz konusu çelişki giderilmeli; hava ve uydu fotoğrafları üzerinde jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişiye inceleme yaptırılmak suretiyle, taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, taşınmaz üzerinde zilyetliğin ne zaman başladığının, zilyetliğe ara verilip verilmediğinin, taşınmazın yol niteliğinde olup olmadığının belirlenmesine çalışılmalı; ziraatçi bilirkişiden taşınmazın niteliği, imar-ihya gerektiren yerlerden olup olmadığı, böyle yerlerden ise imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı, üzerinde sürdürülen zilyetliğin ne zaman başladığı ve zilyetliğin hangi tasarruflarla sürdürüldüğü, zilyetliğe ara verilip verilmediği konusunda rapor düzenlemesi ve çekişmeli taşınmazın çevresindeki taşınmazdan ne şekilde ayrıldığı, bitki örtüsü ve toprak yapısı mukayese edilmek suretiyle belirlenmesi istenilmeli, taşınmazların sınırları harita çizim programı vasıtasıyla fotoğraflara yansıtılmalı; fen bilirkişisinden keşfi izlemeye ve denetlemeye imkan veren, ayrıntılı ve gerekçeli rapor ve kroki alınmalı, TMK'nın 713/4.-5. maddeleri gereğince keşif sonucu elde edilen bilirkişinin rapor ve krokisine göre gerekli ilanlar yöntemine uygun bir biçimde yapılmalı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesinde öngörülen sınırlamalar yönünden, davacının aynı kadastro çalışma bölgesi içinde adına belgesizden tespit edilen yer bulunup bulunmadığı Tapu Müdürlüğü, Kadastro Müdürlüğü ve Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğünden sorularak tespit edilmeli ve bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

6.3.3. Tüm bunlardan vareste olmak üzere, dosya arasında yer alan birleşik pafta ve teknik bilirkişi raporuna göre eldeki davanın kadastro sırasında yol olarak tespit harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkin olduğu, tescil harici bırakılan taşınmazlar tapuda kayıtlı olmadıklarından iptal edilecek sicil bulunmadığına göre, karar yerinde "taşınmazların Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali" yönünde hüküm kurulması dahi isabetsizdir.

V. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 14/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.