"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 8. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : AFYONKARAHİSAR 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Afyonkarahisar ili, .... ilçesi, ..... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 187 ada 24, 27, 190 ada 40, 203 ada 24 ve 25 parsel sayılı taşınmazların 3402 sayılı Kanun'un 14 ve 17. maddeleri gereğince zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği ve sit alanı içerisinde kaldığı belirtilerek tarla ve bahçe vasfıyla Hazine adına tespitinin yapıldığını, halbuki dava konusu taşınmazların davacıya babasından miras yoluyla intikal ettiğini, eklemeli olarak 100 yılı aşkın süredir nizasız ve fasılasız olarak zilyet olduklarını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle, davaya konu taşınmazların Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 14/01/2000 tarihinde 1040 sayılı kararla "...yapılanmaların kontrol altına alınamaması nedeniyle yoğunlaşan yapıların bulunduğu..." gerekçesiyle tarihi sit alanı olarak ilan edildiğini, davacı lehine doğal sit alanları ve 3. derece arkeolojik sit alanlarında mülkiyete cevaz veren yasa değişikliği tarihi olan 2007 yılından dava tarihine kadar 20 yıllık zilyetlik süresi geçmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yargılama sırasında dava konusu taşınmazlardan 187 ada 24 parselin beyanlar hanesinde Ahmet kızı ... ve 203 ada 25 parselin beyanlar hanesinde Osman oğlu ... adına kullanım şerhi olması nedeni ile davacı tarafından bu kişiler davaya dahil edilmiş, 09/01/2018 tarihli duruşmada dahili davalılar davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08/02/2018 tarihli ve 2016/1002 E., 2018/113 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Antalya Bölge Aliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 04/04/2019 tarihli ve 2018/400 Esas 2019/199 Karar sayılı kararıyla; davacıya babasından kalan taşınmazda tek başına hak sahibi olmasını sağlayan taksim, satış, bağış gibi hukuki işlemler bulunup bulunmadığı hususunda araştırma yapılmadan, bu husus yerel bilirkişilerden ve taraf tanıklarından sorularak açıklığa kavuşturulmadan davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilmek suretiyle karar verilmesinin doğru olmadığı, davacı adına yapılan senetsizden zilyetliğe dayalı tescil araştırmasının yetersiz olduğu gerekçesiyle HMK 353/1-a-4-6 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilerek dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesi Kararı
Afyonkarahisar 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/11/2019 tarihli ve 2019/202 E., 2019/918 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazların davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya tesciline taşınmazların “Kocatepe tarihi sit alanı içerisinde kaldığına” ilişkin şerhin tapu kaydı beyanlar hanesine işlenmesine karar verilmiştir.
4. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; senetsizden zilyetliğe dayalı belgesiz araştırmasının davacının babası ve dedesi için de yapılması gerektiğini, dava konusu taşınmazların 1980 yılında milli park olarak sınırlandırıldığını ve dosya içerisindeki tanık beyanlarına göre bu sınırlandırmanın dava konusu taşınmazın bulunduğu köyde ilan edildiğini, dava konusu taşınmazlarda zilyetliğin 1960 yılında başlayacağından keşif tarihine göre 59 yıl, dava tarihine göre ise 56 yıl önce zilyetliğin başlaması gerektiğini, mahallinde dinlenen tanıklara göre zilyetliğin 50 yıl önce başladığının belirtilmesi nedeni ile kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığını, hava fotoğraflarının değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, dava konusu taşınmazların keşifte çekilen fotoğraflardan görüleceği üzere yer yer yerleşik kayalarla kaplı ve tarıma uygun olmayan arazi yapısı görünümünde olduklarını, buralarda ekonomik amaca uygun zilyetliğin mümkün görünmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 06.10.2020 tarihli ve 2020/100 E. 2020/544 K. sayılı kararıyla, davaya konu taşınmazların öncesinde tapu kaydı ve vergi kaydının bulunmadığı, tanık ve mahalli bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin beyanlarında taşınmazların davacıya atalarından intikal ettiğini beyan ettikleri, davacıdan önce babasının, sonrasından davacının zilyet olduğu ve tarım arazisi olarak kullandıkları, kadastro tespiti tarihi ve dava tarihi itibariyle taşınmazların halen özel kişiler zilyetliğinde bulunup kullanıldığı, taşınmazlar üzerindeki 20 yıldan fazla süren eklemeli zilyetliğin kesintiye uğramadığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği, taşınmazların 2863 sayılı Yasa doğrultusunda Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünün 14/01/2000 tarihli 1040 sayılı Kocatepe Tarihi Sit Alanı Kararına göre sit alanı içinde kaldığı, ancak 2863 sayılı Yasa'nın 11. maddesinin 1. fıkrası 2. cümlesinin 22/05/2007 tarihinde kabul edilen 5663 sayılı Yasa ile değiştirildiği, buna göre dava konusu taşınmazların 1. ve 2. derece arkeolojik sit alanı dışında olduğu ve üzerinde kültür varlığı bulunmadığı, davacının senetsizden tescil yoluyla kazandığı taşınmaz olup olmadığı konusunda UYAP öncesi ve sonrası kayıt ve belgelerin araştırıldığı, davacının murisine ait olduğunu iddia ettiği taşınmazlar yönünden mirasçıların muvafakatının alındığı, dava konusu taşınmazların özel mülkiyete elverişli olduğu gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine vekili temyiz dilekçesinde; İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ile kabul kararının hükmen bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi; "Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir." hükümlerini içermektedir.
2863 sayılı Yasa’da 5563 sayılı Kanun'un değişik 11. maddesinde taşınmazın kültür ve tabiat varlıklarının maliklerinin bu varlıkların bakım ve onarımlarını Kültür ve Turizm Bakanlığının bu Kanun uyarınca bakım ve onarım hususunda vereceği emir ve talimata uygun olarak yerine getirdikleri sürece, bu Kanunun bu konuda maliklere tanıdığı hak ve muafiyetlerden yararlanacağı, ancak, kültür ve tabiat varlıklarını koruma bölge kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemeyeceği öngörülmüş, doğal sit alanları ve üçüncü derece arkeolojik sit alanında bulunan taşınmazların koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılmaları mümkün hale getirilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesince dayanılan yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV/6.) no.lu paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin j. bendi gereğince davalı Hazine'den harç alınmasına yer olmadığına 14/11/2022 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.