"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : POZANTI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde özetle, .... ilçesi ..... beldesinde bulunan 260 ada 46 parsel sayılı taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, ..... mevkinde bulunan taşınmazların Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 31.01.2001 tarihli 2000/8-1338 Esas ve 2001/13 Karar sayılı ilamına göre yaylak niteliğinde olduğunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16/B maddesi gereğince özel mülkiyete konu olmayıp, zilyetlikle kazanılan yerlerden sayılamayacağını ileri sürerek tapu kaydının iptaline, yayla vasfı ile Hazine adına özel siciline yazılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar yargılama sırasında özetle; davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 04/07/2018 tarih ve 2018/35 E., 2018/105 K. sayılı kararıyla, davacının davasının kesin hüküm nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
Davacı istinaf dilekçelerinde özetle; dava konusunun bulunduğu Tekir yaylasının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ile kadimden beri yayla olarak nitelendirildiğini, bu sebeple kamu mallarının zilyetlikle dahi iktisap edilemeyeceğini, alınıp satılamayacağını, karara esas olan Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/168 Esas, 1991/187 Karar sayılı ilamında yayla iddialarının değerlendirilmediğini, bu sebeple kararın bağlayıcılığının olmadığını belirterek Yerel Mahkeme kararının itirazları doğrultusunda kaldırılmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 16/10/2020 tarih ve 2019/668 Esas, 2020/894 Karar sayılı kararıyla, 46 parsel numaralı taşınmaz tapulama tespitinin Hazine adına yapılması üzerine, davalıların murisinin açtığı dava sonucu tapu kaydının iptali ve tescil yoluyla davalı adına tesis edildiği, Pozantı Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/168-1991/87 E-K sayılı davasında Hazinenin taraf olduğu, açılan davada 46 parsel sayılı taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil edilecek yerlerden olduğu, başka bir ifadeyle yayla niteliğinde olmadığının saptandığı, taşınmazın niteliğini belirleyen kesin hüküm bulunduğu gerekçesiyle davacı tarafın yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1.maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf dilekçelerindeki taleplerini tekrar ve resen araştırılacak sebeplerle ret kararının hükmen bozulmasını talep etmişlerdir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve yayla olarak özel sicile tescil isteğine ilişkindir.
Kadastro çalışmaları sonucunda ..... ilçesi, .... köyü çalışma alanında bulunan 260 ada 46 parsel sayılı 936.09 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tescil ilamı ile oluşan tapu kaydı nedeniyle iki katlı kargir ev ve arsası vasfıyla davalıların murisi Mehmet Baykuş adına tespit ve tescil edilmiştir.
3.2. İlgili Hukuk
HMK'nın 303. maddesi şöyledir:
“(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.
(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.
(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.
(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.
(5) Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.”
HMK'nın 114/1-i maddesinde aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmış olması dava şartı olarak belirlenmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 16. maddesi şöyledir: “Kamunun ortak kullanılmasına veya bir kamu hizmetinin görülmesine ayrılan yerlerle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan sahipsiz yerlerden: A) Kamu hizmetinde kullanılan, bütçelerinden ayrılan ödenek veya yardımlarla yapılan resmi bina ve tesisler, (Hükümet, belediye, karakol, okul binaları, köy odası, hastane veya diğer sağlık tesisleri, kütüphane, kitaplık, namazgah, cami, genel mezarlık, çeşme, kuyular, yunak ile kapanmış olan yollar, meydanlar, pazar yerleri, parklar, bahçeler, boşluklar ve benzeri hizmet binaları), kayıt, belge veya özel kanunlarına veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerine göre Hazine, kamu kurum ve kuruluşları, il, belediye, köy veya mahalli idare birlikleri tüzel kişiliği adlarına tespit olunur.
B) Mera, yaylak, kışlak, otlak, harman ve panayır yerleri gibi paralı veya parasız kamunun yararlanmasına tahsis edildiği veya kamunun kadimden beri yararlandığı belgelerle veya bilirkişi veya tanık beyanı ile ispat edilen orta malı taşınmaz mallar sınırlandırılır, parsel numarası verilerek yüz ölçümleri hesaplanır ve bu gibi taşınmaz mallar özel siciline yazılır.
Bu sınırlandırma, tescil mahiyetinde olmadığı gibi bu suretle belirlenen taşınmaz mallar, özel kanunlarında yazılı hükümler saklı kalmak kaydıyla özel mülkiyete teşkil etmezler.
Yol, meydan, köprü gibi orta malları ise haritasında gösterilmekle yetinilir".
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, Bölge Adliye Mahkemesinin dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye göre, (IV/3.) numaralı paragrafta yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 492 sayılı Harçlar Kanunun değişik 13. maddesinin “j” bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 31/10/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.