"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilinin kardeşi olduğunu, dava konusu 173 ada 56 parsel sayılı taşınmazın tarafların müşterek murisi olan babaları ...’den geldiğini, ...’in sağlığında 1980 yılında taşınmazlarını çocuklarına paylaştırıp zilyetliğini devrettiğini, dava konusu taşınmazın nizalı kısmının da bu şekilde babasından müvekkiline kaldığını ancak kadastro sırasında bu yerin davalı adına tespit edilen taşınmaza dahil edildiğini, müvekkilinin Almanya’da olduğu sırada davalının kendisine düşen taşınmaza ev yaptırdığını, evin pencerelerini ise müvekkiline düşen taşınmaz tarafına koydurduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından taşınmazlar arasına, kendi taşınmazında kalacak şekilde duvar çekildiğini, taşınmazın nizalı kısmının müvekkili tarafından kullanıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın nizalı kısmının tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 12.02.1972 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydı uyarınca müvekkiline ait olduğunu, taşınmazın nizalı kısmının da bu tapu kaydı kapsamında kaldığını, davacı tarafından nizalı kısma hakkı olmadığı halde duvar çekildiğini, bu nedenle müvekkilinin yola çıkışının engellendiğini, dava konusu taşınmaz evvelinde tarafların murisi olan babaları ...’e ait iken, ...’in sağlığında müvekkiline verildiğini, bu taşınmaz ile davacının bir ilgisinin bulunmadığını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini, yine karşı davalarının kabulü ile asıl davanın davacısı – karşı davanın davalısının taşınmazına haksız müdahelesinin men’ine, taşınmaz üzerine yapılan duvarın kal’ine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli, 2014/129 Esas, 2016/23 Karar sayılı kararıyla; asıl davanın tapu iptali ve tescil davası olduğu, karşı davanın ise müdahalenin men’i ve ka’l davası olduğu, 24.12.2014 tarihli celsede karşı davanın, eldeki asıl davadan tefrikine karar verildiği, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan, davalının dayandığı tapu kaydının, dava konusu taşınmazı kapsamadığı, dava konusu taşınmazın tarafların müşterek murisi olan babaları ...’den geldiği, ...’in taşınmazlarını sağlığında çocuklarına paylaştırdığı, dava konusu taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün, babası tarafından davacıya verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 56 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişinin 03.12.2015 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 357,28 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile iptal edilen bu bölümün 173 ada 57 parsel sayılı taşınmaz ile tevhid edilerek davacı ... adına tesciline karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
2. Onama Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 23.09.2019 tarihli, 2016/11222 Esas, 2019/5535 Karar sayılı kararıyla onanmıştır.
3. Yargıtay Onama Kararına Karşı Karar Düzeltme Yoluna Başvuranlar
Yargıtay onama kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulmuştur.
4. Kabul- Bozma Kararı
Karar, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 17.12.2019 tarihli, 2019/5391 Esas, 2019/8587 Karar sayılı kararıyla; “Mahkemece, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün, tarafların murisi tarafından sağlığında davacıya verildiği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulduğu, ne var ki, davacının dava dilekçesinde herhangi bir parselle tevhit talebi bulunmamasına karşın, Mahkemece talep aşılmak suretiyle, dava konusu 173 ada 56 parsel sayılı taşınmazın uyuşmazlığa konu (A) harfi ile gösterilen bölümünün, dosya içindeki fen bilirkişi raporuna ekli krokide ve UYAP sisteminden alınan tapu kaydında, dava dışı Emine Yavuz adına kayıtlı olduğu anlaşılan 173 ada 57 parselle tevhidi ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün, ortada infazı kabil bir hüküm bulunmaması nedeniyle bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 23.09.2019 tarih, 2016/11222 Esas, 2019/5535 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenle, sair yönler incelenmeksizin bozulmasına” karar verilmiştir.
5. Mahkemece Bozma Kararına Uyularak Verilen Temyize Konu Karar
Derinkuyu Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.11.2020 tarihli, 2020/22 Esas, 2020/92 Karar sayılı kararıyla; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanları, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan, davalının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmazı kapsamadığı, dava konusu taşınmazın tarafların müşterek murisi olan babaları ...’den geldiği, ...’in taşınmazlarını sağlığında çocuklarına paylaştırdığı, dava konusu taşınmazın, teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün, babası tarafından davacıya verildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle;
Davanın kabulüne, dava konusu 173 ada 56 parsel sayılı taşınmazın, teknik bilirkişinin 03.12.2015 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterilen 357,28 metrekare yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile iptal edilen bu bölümün Nevşehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 08.08.2019 tarihli, 2019/1077 Esas, 2019/1197 Karar sayılı veraset ilamında belirtilen payları oranında, yargılama sırasında vefat eden davacı ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
6. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkeme kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
7. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmak için yeterli olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişsiz olduğunu, dava konusu taşınmaz müvekkiline ait olmasına rağmen, davacının haksız şekilde taşınmaza duvar çektiğini, davacının taşınmaza duvar çekmeden önce de sonra da hiçbir zaman zilyet olmadığını, söz konusu duvar nizalı taşınmaz bölümünün ortasında bulunmasına rağmen, Mahkemece duvarın ötesinin de davacı adına tesciline karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
8. Gerekçe
8.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
8.2. İlgili Hukuk
8.2.1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14/1. maddesi; “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
8.2.2. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20. maddesi;
“Tapu kayıtları ile diğer belgelerin kapsadığı yeri tayinde;
A) Kayıt ve belgeler, harita, plan ve krokiye dayanmakta ve bunların yerlerine uygulanması mümkün bulunmakta ise, harita, plan ve krokideki sınırlara itibar olunur.
B) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar mahalline uygulanabiliyor ve bu sınırlar içinde kalan yer hak sahibi tarafından kullanılıyor ise, kayıt ve belgelerde gösterilen sınırlar esas alınarak tespit yapılır.
C) Harita, plan ve krokiye dayanmayan kayıt ve belgelerde belirtilen sınırlar, değişebilir ve genişletilmeye elverişli nitelikte ise, bunlarda gösterilen miktara itibar olunur. Ancak değişebilir ve genişletilmeye elverişli sınırlardaki taşınmaz malların kayıtları, fizik yapıları ve konumları itibariyle belli bir yeri kapsıyorsa, tespit o sınır esas alınarak yapılır.
D) Hazinece, özel kanunlar hükümlerine göre değişmez ve genişlemeye müsait olmayan sınırlarla miktar üzerinden satılan, tefviz veya tahsis veya parasız dağıtılan taşınmaz mallarda çıkan fazlalık, taşınmaz malla birlikte satış, tefviz, tahsis ve dağıtım tarihinden itibaren on yıl geçmiş ise, miktarına bakılmaksızın kayıt sahibi adına tespit edilir. Bu maddede yazılı taşınmaz mallarda meydana gelen fazlalıklar hakında şartlar uygun bulunduğu takdirde, 14 üncü ve 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
8.3. Değerlendirme
Kadastro sonucunda Nevşehir ili, .... ilçesi, .... – Yeni Mahallesi çalışma alanında bulunan 173 ada 56 parsel sayılı 906,65 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, ifraz ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan tapu kaydının taşınmazı kapsamadığı, taşınmazın öncesinin tarafların murisinden geldiği, murisin sağlığında dava konusu taşınmazın nizalı kısmını davacıya verdiği kabul edilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermek için yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz tapu kaydı uyarınca davalı adına tespit ve tescil edildiği halde, söz konusu tapu kaydı tesisinden itibaren getirtilip dosya arasına alınmamış, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanakları ile birlikte getirtilip dosya arasına alınmamış, mahallinde yapılan keşifte, dava konusu taşınmaza uygulanan tapu kaydının krokisi teknik bilirkişi eliyle zemine uygulanarak, kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmemiş, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmemiş, böylece tapu kaydı yöntemince uygulanmamış, dava konusu taşınmazın hükme esas alınan teknik bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen nizalı bölümünün içinde bulunan duvarın davacı tarafından ne zaman yapıldığı, davacının bu taşınmaz bölümünü (özellikle duvarın güneyinde kalan bölümünü) ne şekilde kullandığı hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrıntılı şekilde bilgi alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu 173 ada 56 ve dava dışı 173 ada 59 parsel sayılı taşınmazlara kadastro tespiti sırasında uygulanan 12.02.1972 tarih, 5 sıra numaralı tapu kaydı tesisinden itibaren tedavülleri ve varsa haritası/krokisi ile birlikte mahalli Tapu Müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı’ndan sorulup getirtilmeli, dava konusu taşınmazın çevresinde bulunan 173 ada 51, 52, 53, 54, 55, 57, 58, 59, 60 ve 61 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanakları varsa dayanakları (tapu, vergi kaydı gibi) ile birlikte getirtilmeli, taşınmazların kadastro tespitleri kesinleşmiş ise tedavüllü tapu kayıtları getirtilip dosya arasına alınmalı, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen ve davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, ziraat mühendisi bilirkişi ve teknik bilirkişi hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak keşifte sırasında öncelikle, teknik bilirkişi eliyle dava konusu taşınmaza tespit sırasında uygulanan tapu kaydının krokisi zemine uygulanarak, kaydın kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 20/A maddesi uyarınca haritasına göre belirlenmeli; tapu kaydının krokisinin uygulanamaması durumunda, tapu kaydı tesisinden itibaren tüm tedavülleriyle birlikte okunup sınırlarının bilirkişilerce zeminde tek tek gösterilmesi istenilmeli; kayıt uygulaması sırasında özellikle taşınmaza uygulanan tapu kaydının sınırında okunan “...” yerinin neresi olduğu kesin olarak belirlenmeli, söz konusu tapu kaydının cinsinin “3 göz hane” olduğu anlaşıldığından, “3 göz hane” nin neresi olduğu yine kesin olarak tespit edilmeli; bilirkişilerin gösteremediği sınırlar için davalı tarafa tanık dinletme imkanı sağlanmalı; bu şekilde söz konusu tapu kaydının kapsamı, tapu kaydının dava dışı 173 ada 59 parsel sayılı taşınmaza da revizyon gördüğü gözetilmek suretiyle, kesin olarak belirlenmeli; ziraat mühendisi bilirkişiden, dava konusu taşınmazın toprak yapısını, niteliğini ve kullanım durumunu açıklayan, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye, uygulanan tapu kaydının kapsadığı alanı gösterir, denetime ve keşfi takibe imkan verir, yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdiği sınırlar ile tapu kaydının kapsadığı beyan olunan bölüm/bölümlerin işaretlettirildiği kroki düzenlettirilmeli; dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün, söz konusu tapu kaydının kapsamında kaldığının anlaşılması halinde, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeli, dava konusu taşınmazın nizalı bölümünün tamamının ya da bir kısmının tapu kaydının kapsamı dışında kaldığının anlaşılması halinde ise, taşınmazın evvelinin tarafların müşterek murisi ...’den geldiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı gözetilerek, yerel bilirkişi ve tanıklardan, tapu kaydı kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümünün ... tarafından sağlığında paylaştırılıp paylaştırılmadığı, paylaştırılmışsa bu bölümün kime verildiği, ... tarafından zilyetliğin teslim edilip edilmediği, paylaştırılmamışsa murisin terekesinin yöntemince taksim edilip edilmediği, edilmişse bu bölümün taksimle kime düştüğü, bu taşınmaz bölümünün kim tarafından, ne sıfatla, ne zamandan beri ve hangi tasarruflarla zilyet edildiği, özellikle dava konusu taşınmazın nizalı bölümünde bulunan duvarın davacı tarafça ne zaman ve ne sebeple yapıldığı, nizalı bölümün tamamı davacı tarafça kullanılıyorsa, taşınmazın ortasına ne sebeple duvar çekildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı; beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme, araştırma ve uygulama ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, kararın açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
V. SONUÇ
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.