"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tescil davasında verilen davanın kabulüne ilişkin karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar ..., ... vekili tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, Ballı köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan maliki olduğu 133 ada 37 parsel sayılı taşınmaza bitişik, paftasında yol olarak görünen kısımda yetiştirdiği ağaçların bulunduğunu ve bu kısmın uzun yıllardır kendisi tarafından kullanıldığını ileri sürerek, anılan kısmın dava dışı 133 ada 37 parsel sayılı taşınmaza eklenmek veya yeni parsel numarası verilmek suretiyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mut Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2013/231 E., 2014/608 K. sayılı kararıyla; davaya konu yol olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın davacı tarafından 20 yılı aşkın süredir zilyet edildiği, zilyetliğinin aralıksız ve davasız devam ettiği, taşınmazın ziraat bilirkişisinin raporunda da belirtildiği üzere tarım arazisi vasfında olduğu, evveliyatının yol veya kadim yol olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mut Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Hazine ve ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 31.10.2017 tarihli ve 2015/12954 E., 2017/7255 K. sayılı kararı ile; “30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Mersin Büyükşehir Belediyesinin sınırları il mülki sınırları olarak belirlenmiş, aynı Kanun'un Geçici 1/13. maddesine göre de büyükşehir belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliği kaldırılmış, köyler mahalle olarak, belde belediyeleri ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesine katılmıştır. Mahkemece her ne kadar sözü edilen yasa uyarınca, çekişmeli taşınmazın bulunduğu ... davaya dahil edilmişse de diğer yasal hasım olan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığının davaya dahil edilmesi gerektiği gözden kaçırılmıştır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart sağlanmadan davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, öncelikle Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığına husumet yaygınlaştırılıp dava dilekçesi ve duruşma günü yöntemine uygun şekilde tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır. Ayrıca, Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki, dava konusu taşınmaz kadastro paftasındaki ve zemindeki konumuna göre ...’nin hemen bitişiğinde yeralmasına rağmen, mahallinde yapılan keşfe jeolog bilirkişi götürülmemiştir. Yine, taşınmazın evveliyatı, kullanım süresi ile niteliğini ve varsa üzerindeki imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi ... fotoğrafları olduğu halde Mahkemece ... fotoğrafları getirtilerek bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmamış, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarının doğruluğu ... fotoğrafları ile denetlenmemiş, ziraat bilirkişisinin yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmiştir. Böylesine eksik ve yetersiz bir incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için öncelikle ... davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanı gösterir dava tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik ... fotoğrafları Harita Genel Komutanlığından tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilmeli, dosya bu şekilde ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile üç ziraat mühendisi, jeoloji mühendisi ve jeodezi-fotogrametri yada harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift ... fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin önceki ve şimdiki niteliğinin, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişilerden taşınmazın önceki durumu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, varsa imar ihya çalışmalarının hangi tarihte tamamlandığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, tanık ve yerel bilirkişi beyanları bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve ... fotoğraflarına aktarılmalı, üçlü ziraat bilirkişi heyetinden taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, varsa hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı, jeolog bilirkişiden dava konusu taşınmazın dere yatağından kazanılıp kazanılmadığı ve aktif dere yatağında kalıp kalmadığı hususlarında ayrıntılı rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın tüm yönlerinden çekilmiş fotoğrafları dosya arasına konulmalı, bundan sonra da iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne, fen bilirkişisinin 07/05/2019 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği 103,04 m2’lik yol olarak ayrılmış kısmın yeni parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ... ve ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ... Belediyesi vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını, kadim yolların kişiler adına tescil ve zikyetlik ile iktisap edilemeyeceğini, ...'nde ıslah yapmak konusunda yetkili olan birimlerin DSİ veya Belediye olabileceğini, bilirkişi raporunda bu yöne ilişkin yapılan tespitin de hatalı olduğunu, ...'nin ... ve sel sahası içinde olduğunu, aktif nehir ve çay yataklarının iktisabının mümkün olmadığını, dava konusu edilen kısmın imar ihya edildiğine dair delil de bulunmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı ... Belediyesi vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının taşınmaz üzerinde gerekli olan imar ihya şartını sağlayıp sağlamadığının, imar ihya tamamlandıktan sonra kazandırıcı zamanaşımı için gerekli olan zilyetlik şartının yerine getirilip getirilmediğinin ve davacının eklemeli zilyetlik iddiasının kabul edilip edilmeyeceği, imar ve ihya tamamlanmış ise bunun ne zaman tamamlandığının bilirkişiler tarafından tespit edilmesi gerektiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, taşınmaz üzerindeki yolun uzun zamandan beri halkın ortak kullanımına ait olan bir yol olduğunu ve iktisap edilemeyeceğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro çalışmaları sırasında krokisinde yol olarak gösterilmekle yetinilen bölümün tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu 14. maddesi “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir.”
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 713/1. maddesi, "Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir."
3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 17. maddesi, “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14 üncü maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde hazine adına tespit edilir.” hükümlerini düzenlemiştir.
2. 03.07.2005 tarihli ve 19.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nun amacı; toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve ... gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve ... gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek olup, anılan Yasa'da 30.04.2014 tarihli 6537 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile yapılan ve 15.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle yeniden bazı düzenlemeler yapılmıştır. (30.4.2014-6537/1. m)
Kanun'un “Tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi” başlıklı 8. maddesi gereğince tarım arazileri; doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmıştır. (31.01.2007-5578/2. m)
Yapılan düzenlemelerle, asgari tarımsal arazi büyüklüğüne erişmiş tarımsal arazilerin bölünemez eşya niteliği kazanmış olacağı, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedinin artırılamayacağı hüküm altına alınmıştır. (30/4/2014-6537/4.m)
3. Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında “Kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan taşınmazın tescili davalarında TMK'nın 713. maddesinin 3. fıkrası hükmüne göre Hazine ve ilgisi bakımından diğer kamu tüzel kişileri yasal hasım durumunda bulunduklarından yargılama gideri, harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacakları” belirtilmiştir.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine, toplanan delillere göre hükmüne uyulan (IV/A.2.) no.lu paragraftaki bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak (IV/B.) no.lu paragrafta gösterilen şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Ne var ki, davacının dava konusu edilen kısma bitişik 133 ada 37 parselin maliki olup, paftasında yol olarak gösterilen dava konusu taşınmaz ile dava dışı 133 ada 37 parseli bir bütün halinde kullandığını ileri sürdüğü ve dava dilekçesinde de dava konusu kısmın 133 ada 37 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi yönünde talepte bulunduğu, hükme esas alınan fen bilirkişisinin 07/05/2019 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği kısmın yüzölçümünün 103,04 m2 olduğunun saptandığı anlaşılmakta olup, yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen 5403 sayılı Kanun'un ilgili hükümleri ve amacı gözetildiğinde dava konusu kısmın bitişikte bulunan davacının maliki olduğu 133 ada 37 parsele eklenmesi suretiyle hüküm kurulması gerekirken, ayrı bir parsel numarası verilmek suretiyle hüküm tesisi isabetsiz olmuştur.
Ne var ki, değinilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerekli kılmadığından hükmün bir kısım davalıların temyiz itirazı üzerine resen yapılan inceleme sonucunda düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1- Bir kısım davalıların temyiz itirazlarının reddine,
2- Hükmün ‘’Mersin ili Mut ilçesi Ballı Mahallesinde bulunan fen bilirkişisinin 07/05/2019 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği 103,04 m2'lik yol olarak bırakılmış taşınmaza yeni parsel numarası verilmek suretiyle davacı ... adına kayıt ve tesciline” cümlesinin hükümden tamamen çıkarılmasına ve yerine “Mersin ili, Mut ilçesi, Ballı Mahallesinde bulunan, fen bilirkişisinin 07/05/2019 tarihli raporunda (A) harfi ile gösterdiği 103,04 m2’lik paftasında yol olarak ayrılmış kısmın, Mersin ili, Mut ilçesi, Ballı Mahallesinde bulunan 133 ada 137 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı ... adına kayıt ve tesciline,” cümlesinin yazılmasına,
Hükmün, 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi uyarınca hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.