"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Kadastro sonucunda Divriği/Mursal Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 34 parsel sayılı 890,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ... adına ve 144 ada 8 parsel sayılı 365,14 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise ... adına, kazandırıcı zamanşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., dava konusu 103 ada 34 ve 144 ada 8 parsel sayılı taşınmazların, davalı tarafla müşterek murisleri olan babaları Abdullah’dan geldiğini, taşınmazlarda kendi miras payının da olduğunu, davalıların dava konusu taşınmazları muvazalı şekilde adlarına tespit ve tescil ettirdiklerini ileri sürerek, taşınmazların miras payı oranında iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Davalılar ... ve ... ise, davacı ile diğer mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmasına rağmen davacının tek başına eldeki davayı açtığını, davacı tarafından diğer mirasçıların da davaya dahil edilmesi gerektiğini ayrıca dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini beyan ederek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davanın muris muvazasına dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, bu tür davaların süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği, bunun tek istisnasının murisin kadastro tespitinden önce ölmesi hali olduğu ve tarafların murisinin de kadastro tespitinden önce 1993 yılında öldüğü, dava konusu taşınmazların kadasto tespitinin kesinleştiği 08.10.2008 tarihi ile eldeki davanın açıldığı 30.10.2018 tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Kayseri Bölge Adliye Mahkemesinin 4. Hukuk Dairesince, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği 08.10.2008 tarihi ile davanın açıldığı 08.10.2018 tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği bu nedenle davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.11.2021 Pazartesi günü için yapılan tebligatlar üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar vekili Avukat ... geldiler, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı ... vekili, 08.10.2018 gününde başvurma ve peşin harcını yatırmak suretiyle, Divriği Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği ve aynı gün UYAP sistemine kaydedilen dava dilekçesiyle, tespit öncesi nedene dayanarak eldeki davayı açmış, dosyanın Ankara Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu tarafından değişik iş dosyası olarak kaydedildiğinin anlaşılması üzerine, Divriği Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.10.2018 gün, 2018/40 Değişik İş, 2018/43 sayılı kararıyla, dosyanın sehven değişik iş numarası aldığı anlaşıldığından, davanın esasa kaydının yapılarak yargılamanın yeni esas numarası üzerinden yapılmasına karar verilmiş olup, bu haliyle davanın 08.10.2018 gününde açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanakları 05.09.2008 ila 07.10.2008 günleri arasında (07.10.2008 günü de dahil) askı ilanına çıkarılmış, askı ilan süresi içerisinde dava açılmadığından 08.10.2008 gününde kesinleştirilmiştir. 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesinde, bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı, 6100 sayılı Yasanın 92/2. maddesinde, süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği, aynı Yasanın 93. maddesinde ise, resmî tatil günlerinin, süreye dâhil olduğu, sürenin son gününün resmî tatil gününe rastlaması hâlinde, sürenin tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biteceği düzenlenmiştir. Somut olayda, 10 yıllık hak düşürücü sürenin son günü 08.10.2008 tarihine karşılık gelen 08.10.2018 günü olup, tespit öncesi nedene dayalı olarak açılan eldeki dava, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin son günü açılmış olması nedeniyle, ilk derece mahkemesinin, davanın 30.10.2018 gününde açıldığına ilişkin kabulü yerinde olmadığı gibi, bölge adliye mahkemesinin, dava konusu taşınmazlara ait kadastro tutanaklarının, askı ilanının son günü olan 07.10.2008 gününde kesinleşmekle (07.10.2018 günü pazar gününe denk gelmektedir) dava tarihi olan 08.10.2018 günü itibariyle 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu şeklindeki kabulü de yerinde değildir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek tarafların delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK'nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Divriği Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 20.11.2021 gününde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca temyiz eden vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29/11/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.